Полная версия
Repressiya
Geleneksel ve yeni usul mekteplerde eğitim alan Aldaş (Cenikeuulu) molla, Issık-göl bölgesinde doğmuş, eğitimini, burada tamamlamıştır. Köy mollasında başladığı ilk eğitimini, uzun süre okuma yazma öğrenemeyince, yeni usulde eğitim veren Mansur adlı bir molladan devam ettirmiştir. Bundan sonra, Karakol şehrinde dini ilimlerin yanı sıra, matematik, coğrafya, tarih ve Rusça gibi zamanın şartlarına cevap veren medreseye gitmiştir. Bu medresenin Kırgızistan’a gelen Tatar tüccarlar ve mollalar tarafından kurulduğu bilinmektedir.133 Dolayısıyla Cazgıç akınlardan bazıları yeni usulde eğitim almış ve bu okulların yaygınlaşmasına katkıda bulundukları gibi gençlerin yeni düzene uygun yetişmelerine ön ayak olmuşlardır. Böylece geleneksel aydınlar Kırgızlar arasından modern aydınların yetişmesine temel katkıyı sunmuşlardır. Aldaş Molla gibi geleneksel aydınlar Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Rusça’yı da öğrenmişlerdir. Bu sayede Rusları daha yakından tanıma ve halkı yeni düzen ve Ruslar konusunda yönlendirmişlerdir. Aldaş Molla, “(Ruslar), Dağ–çalılıkların arasına, köknar gibi ulu ağaçların, sık ormanların çukurlarına kadar, benden izinsiz aralama basma! kuru dalların bile, bir dalını kırıp, meraya girme diyor”134 ifadeleriyle Rus idaresinin, özgür Kırgız düşüncesini sınırlandırmaya çalıştığını, Kırgızlardan alınan değerli yerlerin Rus göçmenlerine verildiğini aktarmıştır. Diğer aydınlarda olduğu gibi Aldaş Molla, Kırgız boylarının birbirleri ile mücadele etmek yerine, bir olmaları gerektiği mesajına, “Bugu ile Sarıbagış Savaşı”135 adlı anlatısında geniş yer vermiştir.
Narın bölgesinde dünyaya gelen Togolok Molla (1866 – 1942), köy mollasında okuma yazmayı öğrenmiştir. Arkasından Çüy’e gitmiştir. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen, Çüy bölgesinde bulunan medreselere giderek zamanı anlamaya çalışmıştır. Halk ağzında bulunan ve önceki şair aydınlardan kendisine ulaşan kültürel öğeleri “açıktan açık söz oldu, (halkım) söylemese de yurdum akıllı, tecrübeli oldu, insana baskı çok oldu, Kalıgul’un söylediği ata sözü; Kağıttan ak, akıl oldu, güçlü yurdum akıllı oldu, halka baskı çok oldu” sözlerinde görüldüğü üzere takip ederek, el yazmasına aktarmak suretiyle akıl ve tekniğin önemini halka aktarmaya çalışmıştır. Togolok Molla’nın, “Alimlerden yazı aldım, şair olarak adlandım, eski manasçı Tınıbek’in fatihasını (duasını) aldım”136 ifadelerinde geçen Tınıbek ünlü Kırgız manasçılarındandır. Dolayısıyla yetişmesinde, mektep ve medreselerin yanı sıra, Kırgız Manas geleneğinin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Manas destanının, Kırgız etnik kültürünü anlatan başyapıt olduğu düşünüldüğünde, aydınların kaynağının Kırgız toplum ve kültürü olduğu anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere Kırgızların geleneksel söz ustalarının, şairlerinin yanı sıra bölgede mektep ve medreselerin yayılması sonucu yazılı eser veren, okulların gelişmesini, yeni düzeni halka aktarıp, rehberlik eden geleneksel aydınlar Sovyet döneminden önce mevcutturlar. Kırgız toplumsal ve siyasi yaşamından XIX. yüzyılın ortalarına kadar etkili olan geleneksel şair aydınlar halkın yaşamsal anlayışının şekillenmesinde, yine halkın tarih ve kültürel değerlerinden aldıkları kaynak ile rehber kişilikler olmuşlardır. Temel görevleri danışmanlık olan bu şairler, şiirleri ile halka, bilgi, tecrübe ve düşünceleri ile siyasi erklere yol göstermişlerdir. Dolayısıyla siyasi ve kültürel hayatta belirleyici rol oynamışlardır. Halk arasında yetişen şairlerin bir kısmı İslamî temelden alan mektep ve medreselerde eğitim almış, beyler arasında veya idareler arasında elçilik yapmışlardır. Hokand hanlığı ile bölgede yaygınlaşan mektep ve medreseler şairlerin yanı sıra yazılı eserler vermek suretiyle halkın duygu, düşünce ve tecrübelerini düzenleyerek yazıya aktarmışlardır. Bu sayede etki alanlarını güçlendirdikleri gibi etkilendikleri çevreyi de genişletmişlerdir. Halkın eğitimi konusuna daha bir önem gösteren Cazgıç Akınlar, mektep-medrese, yeni usul, Rusça konularında, dolayısıyla toplumun çağdaşlaşmasında çalışmaları ile yön vermişlerdir. Ruslara, yeni düzene ve siyasete halka faydası çerçevesinde bakmışlar, iyi olduğunu düşündüklerine teşvik etmişlerdir. Böylelikle Sovyet dönemine çağın modern düşüncesine aşina, siyasi ve kültürel liderlik salahiyetlerine sahip bir aydın zümresi yetiştirdikleri gibi toplumu da çağdaş dünyaya yaklaştırmışlardır. Geleneksel aydınlar, Hokan hanlığı, Rus Çarlığı dönemlerinde siyasi, toplumsal ve ekonomik konularla ilgilenmeleri, bu konulara çağdaş düşünce penceresinden bakabilen bir milli aydın kadrosu yetiştirerek, geleneklerini aktarmışlardır. Dolayısıyla bu şekilde bir milli aydın tipi Sovyet döneminde de Kırgız siyasi ve toplumsal yaşamında etkili olmuştur. Halkı peşlerinden sürükleyici özellikleri Sovyet dönemi boyunca idari baskılara maruz kalmalarına rağmen, Kırgız toplumunun benliğinde sözleri, nasihatleri ve şahsiyetleri ile yaşamışlardır. Tam da bu sebeple Bolşevik Sovyet idaresinin eserlerine, şahıslarına karşı uyguladığı baskıya maruz kalmışlardır.
Toplumun gelişmesi, kendi iç adli, siyasi, kültürel ve mülkiyet mevzularında düzenini sağlaması, değişen şartlara göre gerekli adımların atılması gibi konularda aydınların belirleyici oldukları bilinmektedir. Bu açıdan Sovyet öncesi Kırgız aydınlarının, Kırgız toplum yaşamını meydana getiren, bütün şart ve katmanlarda edilgen olmayıp, etken özellik taşımalarıyla belirleyici oldukları anlaşılmaktadır. Kırgız aydınlarının, toplumdan ayrı, zümre özelliği taşıyan bir sınıf gibi değil, Kırgız toplumunun bizzat kendileri oldukları açık bir şekilde görülmektedir. Kırgız geleneksel aydınlarının yetiştikleri kurumlar öncelikle Kırgız manasçılık geleneği, dinî – İslamî mektep-medreselerdir. Dolayısıyla Türk sözlü kültürünün yanı sıra, İslamî mektep ve medreseler, Kırgızların kültürel ve dini anlayışlarının şekillenmesinde yüzyıllardan beri önemli rol oynamış kurumlardır. Ekim ihtilalinden önce Kırgız toplumunda, birçok Kırgız şair, tarihçi, devlet adamı, Kırgızistan’ın sosyal, ekonomik, ilmi hayatını şekillendirecek ölçüde, milli geleneğe dayalı aydın yetişmiştir.
Tatar ve Rusların etkisi ile geleneksel aydınlar arasında değişim istekleri kıpırdanmaya başlamıştır. Ancak başta siyasi durum (Manaplar, Datkalar, Biyler, Han, Çarlık) pek müsait olmamıştır. Ayrıca milli ve batıcı değişimin dillendirilmesinden, ulema pek hoşnut kalmamıştır. XX. yüzyılın başlangıcına gelindiğinde yerel beyler önemlerini kaybetmişler, yerine merkezi otorite güçlenmiştir. Bu durumda halkın talepleri konusunda mücadele görevi siyasi kişiliklerden, aydın kişiliklere kaymak durumunda kalmıştır. Dolayısıyla onlar, halkın ihtiyaç, talepleri ve gelişmeleri konusunda kafa yormaya başlamışlardır. Ancak aydınların ekonomik ve siyasi güçleri yok denecek kadar az durumdadır. Buna rağmen aydınlar, cahil ve ilgisiz halk, unutulmuş veya kaybedilmiş medeni miras üzerine yoğunlaşmışlardır. Geleneksel aydınların açtığı bu yolu, kendilerinden sonraki aydın nesle aktarmışlar ve yetişen modern aydınlar bütün güçleriyle bu sorunları çözmeye çalışmışlardır. Türkistan aydınları bu kötü durumdan sömürgeci Avrupalı güçleri değil, kendilerini sorumlu tutmuşlardır. Geri kalmışlığın sebeplerini Türkistan’da aramışlardır. Onlara göre çare yine Türkistan’da olmuştur. Düşmana karşı koyabilmek için halkın temel değerleri olan İslam ve Türklük, birleştirici özellik taşımış ve bunun halka anlatılması için var güçleri ile çalışmışlardır. Halkın bilinçlendirilmesini ilk hedef olarak belirlemek suretiyle modern eğitime yönelmişlerdir. Bu aydınlar sayesinde milli bilinç ve çağdaş düşünce Kırgızlar arasında yaygınlaşmıştır. Çağdaş siyasi, ekonomik, kültürel ve milli bilince sahip aydınlar, halkı örgütlemek için çeşitli okul, dernek ve gazete çevresinde örgütlenmişlerdir.
1.3. KIRGIZİSTAN’DA MODERN MİLLİ AYDINLAR
Tarihte adı yenilenme olarak geçen devre, Türkistan’daki uyanma olarak değerlendirilen XIX. yüzyılın sonları ve XX. yüzyılın başlarında doğu ülkelerindeki siyasi olaylar bütün Türkistan Türk dünyasının ekonomik, politik, aydınlanma yönünden birleşmesine yardımcı olmuştur. Çarlık Rusya sınırları dahilinde ve başka bölgelerde eğitim alan Kırgız gençleri, Kırgızistan’ın milli aydınlığının yeni kuşağını oluşturmuşlardır. Bunların oluşmasında Müslüman-Türk kültürü ve Batı kültürü önemli bir etken olmuştur. Çarlık ve Sovyet Rus yönetimleri tarafından, Türkistan’ın İslam ve milliyetten izole edilmeye çalışılmasına rağmen, Türkistan’ın Müslüman dünyasıyla ilişkilerini tamamen koparamamışlardır. Kırgız aydınlarının yetişmesini ve mücadelelerini İdil Volga, Türkiye, Avrupa bölgeleri ve buralarda meydana gelen değişimler etkilemiştir. Bilindiği üzere Türkçü-İslamcı fikirler temelinde yenilik hareketleri yoğun bir şekilde, Tatar aydınları tarafından ortaya atılmıştır. Tatarlar, jeopolitik konumları gereği hem Rusya, hem de Osmanlı devleti ile daha kolay ilişki kurmuşlar ve bu şekilde dünyayı Kırgızlara göre daha kolay takip etme imkanına sahip olmuşlardır. İdil Volga bölgesinde meydana düşünce hareketlerinin Türkistan’ı etkilemesi, Kazak topraklarının Tatar Türklerine yakın olması sebebiyle Kazaklara, oradan da iç Türkistan’a ulaşması şeklinde olmuştur. Kazaklar ile yakın akrabalık ve coğrafi bağlara sahip Kırgızlar, Türk düşünce dünyasında meydana gelen değişikliklere kurum ve mücadele bağlamında kayıtsız kalmamışlardır.
1.3.1. Modern Milli Aydınların Yetiştiği Eğitim Kurumları
Kırgız modern aydınlarının yetişmesinde, geleneksel aydınların yönlendirme ve çalışmaları önemli bir yere sahiptir. Geleneksel aydınların düşünceleri, ağırlıklı olarak İslamî gelenek temelinde şekillenmiş ve bu dini – milli kaynak çerçevesinde topluma rehberlik etmiştir. Bu aydın tipi, dünyada yaşanan gelişmeler, değişen siyasi yaşam, bilgi akışının hızlanması, sınırların ortadan kalkması ve eğitim anlayışındaki değişiklikler gibi sebeplerin etkisiyle değişmiştir. Geleneksel aydınlara göre daha radikal değişiklikler talep eden, demokrat, batıcı, milli kültürü temel alan ve mücadeleci bir milli aydın grubu ortaya çıkmıştır. Bu yeni aydın sınıfına yaygın olarak yenilikçi anlamında Ceditçiler adı verilmiştir. Sayı bakımından toplumun elle sayılabilir bir grubunu oluşturmalarına rağmen, mücadeleci ve çalışkan şahsiyetlere sahip bu aydınlar, çoğunlukla yerel beyler, ulema ve tüccarlardan maddi ve siyasi destek görmüşlerdir. Modern aydınların temel özellikleri, geleneksel (mektep – medrese) ve modern (Usul-ü Cedit, Rus – Yerli, Üniversite) eğitim kurumlarının her iki tarzında da eğitim almış olmalarıdır. Ayrıca bölgedeki okullarla yetinmeyip, Osmanlı veya Avrupa okullarından eğitim alanlarda mevcuttur. Geleneksel aydınlardan farklı olarak milli aydınların yeni nesli, toplumsal ve politik dünya görüşü olarak, çağdaş bir yapıya sahiptir. Geleneksel aydınlarda dini radikal, fanatik düşünme ağır basmış olmasına rağmen yeni nesil aydınlar, yenilikçilik konusunda bir adım daha önde olmuşlardır. Bunda yetiştikleri ortam ve eğitim kurumları belirleyici özellik taşımaktadır.
1.3.2. Rus – Yerli Mektepleri
Çarlık ordularının, Türkistan’ı işgal etmesinin hemen ardından hükümetin, Ruslaştırma politikalarını gerçekleştirmek maksadıyla kültürel programların Türkistan’da uygulamaya konulduğu, tarihî bir gerçektir. Rus okullarının açılması, mahalli okulların kontrol altına alınması, gazete ve dergi yayınları, Rusçanın ön plana çıkarılarak, Türkistan Türkçesinin geri plana itilmesi gibi faaliyetler, Çarlık yönetiminin Ruslaştırma programının unsurlarını oluşturmuştur. Rus Çarlığı’nın Türkistan’ı işgal ettikten sonra izlediği, eğitim siyasetinin amacı, Türkistan ve halkını Rusya’nın düşünce ve hayat biçimine geçirmektir. Bunun için, dilin Ruslaştırılmasını ve dinin Ortodokslaştırılmasını kabul ettirmek düşüncesi ile Rus kültürünü yerleştirmeye çalışan bir Rus idaresi söz konusudur. Bu siyaset, öncelikle okul ve medreseleri hedef almıştır.137 Bu amaç çerçevesinde eğitim faliyetleri yürütülmüştür.
Türkistan Rus Çarlığı’nın işgali altına girmesiyle birlikte, Rusya’da serfler kanunu kabul edildikten sonra, büyük Rus vilayetlerinden göçmen çiftçiler, başta Kazak bozkırları olmak üzere tüm Türkistan’a yerleştirilmişlerdir. Rus Çarlık yönetimi tarafından getirilen göçmenler belirli bölgelere yerleştirilmişler, göçmen Rus nüfusunun artması sonucu, yeni Rus köyleri çoğalmış, ayrıca Türkistan şehirlerinde önemli bir Rus nüfusu oluşmuştur.138 Çarlık yönetimi açısından Türkistan’da göçmen Rus nüfusunun artması ve Rus yerleşim bölgelerinin kurulmasıyla göçmenlerin eğitimi sorunu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla başlarda Rus göçmen çocukları için küçük tek sınıflı eğitim merkezleri kurulmuştur. Ruslar için açılan bu okullar, daha sonra idarenin yayılmacı politikaları çerçevesinde genişletilmiştir. 139 Bu bağlamda, Türkistan Genel Askeri valisi Fon Kaufman’ın girişimleriyle açılan Rus okulları, hazırlanan plan çerçevesinde genişletilerek, Rus sömürge sistemine hizmet eder hale getirilmiştir.
Rus göçmenlerinin çocukları için açılan Rus okullarına ilk başta yerli halkın çocukları alınmamıştır. II. Ekaterina’dan sonra Kazaklar arasında eğitim veren Tatar mollalar, Rus Panslavistlerinin etkisiyle Ruslara göre Kazak Türkleri arasında, Rus politikalarına uygun olmayan fikirler yaymaya başlamışlardır.140 XIX. yüzyılın başlarıyla Kazan’da kurulan üniversitede, Türk lehçeleri ve ilahiyat üzerine eğitim gören ve Rus milliyetçisi olan İlminskiy adındaki profesörün çabaları sonucu, Rus Çarlığı içindeki yabancı milletlere uygulanacak bir eğitim politikası kabul edilmiştir. Eğitim bakanı D. A. Tolstoy bu kararı; “Anavatanımızın sınırları dâhilinde yaşamakta olan bütün yabancı milletlerin eğitimi, onları, kayıtsız şartsız Ruslaştırma ve Rus halkı ile kaynaştırma hedefini gütmelidir”141 şeklinde açıklamıştır. İlminskiy, gençliğinde Kazak topraklarının Ruslar tarafından işgalinden hemen sonra oluşturulan, Step Komisyonunda çevirmen olarak görev yapmıştır. Komisyonun başkanı, Türkleri Hıristiyanlaştırmak için yollar arayan misyoner V. V. Grigorev’dir. Grigorev’in tesirinde kalan İlminskiy, hayatı boyunca Tatarları ve Türkistan Türklerini Hıristiyanlaştırmak için misyonerlik yapmıştır. İlminskiy, Kazan Üniversitesi’nde çalışırken, Tatarları Hıristiyanlaştırmak için “Tatar Vaftiz Okulu”nu kurmuş ve birçok tecrübeler edinmiştir. İlminskiy’in girişimlerinde maddi destek konusunda, Rus kilisesi başkanı D. A. Tolstoy’dan önemli yardımlar görmüştür. D. A. Tolstoy eğitim işlerinin başına getirilince, İlminskiy’den Tatar vaftiz okulunun benzerlerinin önce Kazakistan olmak üzere, tüm Türkistan’da kurulmasını istemiştir.142 Böylelikle, Rus hakimiyetine girmiş olan Türk boyları eğitim yoluyla hem Hıristiyanlaştırılacak ve hem de Ruslaştırılacaktır. Bu okullarda yetişen ve Hıristiyan olan çocukların ailelerine yardım yapılacak, Hıristiyanlık kardeşliği çerçevesinde bu insanlar arasında iyi bir dayanışma kurulacaktır.143
Türkistan’da yaşayan halkların eğitim işlerini yürütmek için 29 Mayıs 1875 yılında kurulan komisyon çalışmalarından sonra, yerli halkın çocuklarının da bu okullara alınmasına karar verilmiştir.144 Bu kararın alınmasında, Türkistan genel askeri valisi fon Kaufman, İlminskiy ve Eğitim Bakanı D. A. Tolstoy’un büyük etkisi olmuştur.145 1870 yılında Rusya Eğitim Bakanlığı tarafından, “Rusya’da yaşayan Müslüman Halkın Eğitimi” hakkında bir kanun hazırlanmıştır.146 Bu kanunun temelini, N. İ. İlminskiy’in Türkistan’ı Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma hedefleri doğrultusunda hazırladığı program oluşturmuştur. Programın ana hatlarını; “Rus Çarlığındaki Rus olmayanlar kendi dilleri ile eğitim yapabilecek, Ukraynalılar ve Beyaz Ruslar, Rus sayılacak ve sadece Rus dilini kullanacaklardır. Rusların ve Yerlilerin beraber okudukları okullarda eğitim dili Rusça olacak ve önemli durumlar dışında yerli dili kullanılmayacaktır.”147 şeklindeki kurallar oluşturmuştur. Bu kararlar ile çok sayıda Türk yazı dilinin oluşturulması için temel atılırken, Rus, Beyaz Rus veya Ukraynalılar tek bir edebi dil temelinde birleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir.
Çarlık tarafından Türkistan’da açılan bu okulların yeni şekli, yerli eğitim kurumları olan mektep ve medreseleri hedef almıştır. Çünkü Türkistanlılar, İslami kurumların bölgede yok edilmesinden sonra Hıristiyanlaştırılabilir ve Ruslaştırılabilir düşüncesi hakim olmuştur. Genel vali fon Kaufman, 1880 başlarında Türkistan’da organize olmuş yerli eğitime karşı, Rus makamlarının harekete geçmesini Çar Aleksandr’a şu şekilde bildirmiştir: “Buradaki devletleri (Türkistan Hanlıkları) yöneten Hanlar ve Emirlerin yanında devleti yönetme işlerinde İslam dininin koruyucuları (müderrisler, imamlar, şeyhler) yardımcı rolü oynuyorlar. İlim ve kültür onların elinde.”148 Ayrıca hem Rus Çarlığı’nın Türkistan’ı işgal ettiği sırada, hem Ruslara karşı hareketlerde, hem de işgalden sonra Rus yönetimine karşı meydana gelen isyanlarda medrese eğitimi almış din adamları ve şeyhler önemli rol oynamışlardır.149 Dolayısıyla medreselerde canlı tutulan İslam dini, Rus politikalarının önünde büyük bir engel teşkil etmiştir.
Türkistan’da İslam dininin direncini kırmak, halkı Ruslaştırmak ve Hıristiyanlaştırmak amacıyla oluşturulan plan çerçevesinde, Kazak bozkırlarından başlanarak Rus yerli okulları açılmaya başlamıştır.150 Rus Eğitim Bakanlığının aldığı karar doğrultusunda, bütün Türkistan’da olduğu gibi Kırgızların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde de Rus – Yerli okulları açılmıştır. Kırgız coğrafyasında resmi olmayan ilk Rus yerli okulu, 1 Ekim 1874 tarihinde Karakol’da (Prijevalski) açılmıştır. Resmi ilk Rus yerli okulu ise 1884 yılında Tokmak’ta yer alan Kara-konuz Mahallesinde bilhassa Dungan151 çocukları için açılmıştır. Daha sonra 1886’da Oş’ta açılmış olan Rus yerli okuluna önce az sayıda öğrenci kaydolmuş, sonraları çoğu Özbek olmak üzere öğrenci sayısı çoğalmıştır. 1897’de Tokmak’ta resmi olarak açılan Rus yerli okuluna Kırgız, Özbek, Tatar, Rus öğrenciler devam etmiş, 1903’te Tokmok’taki okulda Kırgız, Özbek, Tatar çocukları eğitim almıştır.152 1898’de Sokuluk ve Nikolaevski’de, 1899’da Tınay ve Cumgan kazalarında, 1900 yılı Ketmen- Töbö’de, 1904 yılı Aleksandrovska’da (Kirov) ve Dimitrevka’da (Talas), 1905 yılı At-başında, 1906 yılı Prijevalski’de (Karakol), 1909 yılı Sazanovka’da, 1911 yılı Pamir’de Rus yerli okulları açılarak, yaygınlaşmıştır.153 Yine Kırgızistan’ın güneyinde Nanay’a bu dönemlerde Rus yerli okulu kurulmaya başlanmıştır. Nanay’daki okula Kızıl-car, Kırk-uul, Saruu, Bayatsan kazalarının yerli çocukları gitmiştir.154 1900’lü yılların başında kızlar için de Rus yerli okullarının açılmaya başlandığı görülmektedir. Kız okulları Tokmak, Bişkek ve Karakol’da açılmıştır. Rus Yerli Okullarının açılmasını ilk olarak Bişkek, ikinci olarak da Karakol halkı istemiştir. Ekim Devrim’ine kadar Kırgızistan coğrafyasında açılan Rus yerli okullarının sayısı 16’ya çıkmış ve toplam 615 erkek, 56 kız öğrenci sayısına erişmiştir.155
Rus yerli okulları açılırken genel amaç, yerli halkın çocuklarına günlük hayatta kullanabilecekleri Rusçayı öğretmek olarak belirlenmiştir. Rus yerli okullarında dersler aynı saatlerde iki ayrı sınıfta gerçekleştirilirmiştir. Her öğrenci iki saat Rusça dersi, iki saat yerel dilde ders almıştır. Derslere iki ayrı öğretmen girmiştir. Rusçaya yüksek okuldan tayin edilmiş müfettiş, yerli derslere ise halk içinden seçilen bir öğretmen görevlendirilmiştir. Türkistan bölgesindeki Rus yerli okullarının normalde eğitim süresi 4 sene olarak belirlenmiştir. Ancak bazı yörelerde eğitim süresi sıradan Rus okulları ile karıştırılarak, 3 yıllık olanlarda mevcuttur. Bölgedeki halkın bozkırlı ve yarı bozkırlı hayat tarzına göre, Rus yerli okullarının standart eğitim takvimleri olmamıştır. Rus – Yerli okullarında eğitim süresi, şehirlerde 1 Ağustostan başlayıp, 1 Temmuz’a, köylerde ise 1 Eylül’den 1 Mayıs’a kadar olmuştur.156 Eğitimin ilk senesinde öğrenciler Rus dilinde etraftaki eşyaların isimlerini, Rus harf sistemini, okumayı, işlenenleri yazabilmeyi öğrenmişlerdir. İkinci sınıfta kelimeleri ezberlemeyi, okumayı yazılı-sözlü anlatımı görmüşlerdir. Üçüncü sınıfta önceki kitapları okumaya devam etmişlerdir. Özellikle tabiat, köy, orman, dağ vb. konularını işlemişlerdir. Doğru yazmayı öğrenmek için okuma anlama, soru-cevap, üçüncü sınıfın ikinci sömestrinde ise açık dikteler şeklindedir. Dördüncü sınıfta öğrenciler, okumaya devam etmişler ve genel konularda sözlü anlatımlar yapmışlardır.157 Diğer dersler ise; 1, 2, 3 ve 4 sınıflar için Din Kültürü dersi 4, Rus Dili 12, Ana dili 6, Matematik 6, Müzik 2’şer saat; iki sınıflı okullarda yukardaki dersler aynı olup, ek olarak Rus tarihi ve coğrafyası 2, Fen bilimleri ve Çizim dersi 3, Geometri ise 2 saat olarak verilmiştir.158
Ancak açılan bu okullara yerli halkın rağbet etmemesi üzerine, Türkistan halk eğitim müdürü P. Ostroumov’un girişimi ile yerel dille eğitim kararı alınması üzerine, mollalar da bu okullarda ders vermeye başlamışlardır.159 Yerli halk başlarda temkinli yaklaşsa da toplumun önde gelenleri ve yerel memurları modern tarzda eğitim verilen bu okullara çocuklarını göndermeye başlamışlardır. 1900 yılına gelindiğinde Türkistan genel valiliği sınırları içinde bulunan 3 bölgede (Sır-Derya 20 okul, Semerkand 9 okul, Fergana 8 okul) yerli öğrencilerin sayısı 1000’e ulaşsa da160 yerli dini okullara göre bu öğrenci sayısı çok az bir yekun tutumuştur. Dolayısıyla Çarlık yönetimi, bu politikasında beklediği başarıyı bulamamıştır.161 Bu duruma bakılmaksızın, Rus – Yerli mekteplerinin bölgedeki eğitimin modernleştirilmesinde önemli derecede katkısı olmuştur. Çünkü bu tür okullarda eğitim alıp daha sonra Sovyet döneminin önde gelen Kırgız simaları bulunmaktadır. Kırgız dilbilimci ve pedagog İ. Arabayev ve K. Karasaev, siyasi figürlerden ilk Kırgız Sovyet Profesörü K. Tınıstanov, siyasetçi T. Sadıkov, Cengiz Aytmatov’un babası T. Aytmatov, Akademisyen T. Coldoşev, Siyasetçi Abdrahmanov, yazar – gazeteci C. Karaçev ve O. Aliyev gibi şahsiyetlerin çoğu, yerli mekteplerden sonra, Rus – Yerli okullarında kısa sürede olsa eğitim almışlardır. Görüldüğü üzere Kırgız yerli aydınların büyük bir kısmı bu kurumlarda eğitim almış olanların arasından çıkmıştır. Kırgız aydınlar arasında sadece İşanaali Arabayev ve Osmanaalı Sıdıkov dönemin bütün eğitim kurumlarında eğitim almışlardır (Geleneksel, Rus – Yerli ve Cedit Medreseleri, Türkiye). Ayrıca Rus – Yerli okulları ile Avrupai eğitim tarzını tanımaya başladıkları için, yerel dini mekteplerdeki yenileşme çabaları hız ve güç kazanmıştır.
1.3.3. Usul-i Cedit Mektepleri
Kırgızlar arasında eski tip dini eğitim kurumlarında pedagojik anlayışın yenileştirilmesinin fikri temellerinin atılması, Sovyet ideolojisinin iddiasının tersine, ihtilal öncesi döneme denk gelmektedir. Bu dönemde yeni sistemde mektep ve medreselerin yanı sıra, karma (kız-erkek) okulları, Rus-Yerli mektepleri kurulmuştur. Okulların reforma tabi tutulmaya başlaması ve Rus-Yerli okullarının açılması eğitim sisteminin işleyişinde önemli değişimlerin yaşanmasını etkilemiştir. Ancak Kırgızların 1855 yıllarından başlayarak, Rus hakimiyetinde bulunmasına rağmen, dağlık bölgelerde ve bozkırlı Kırgızlar arasında Rusların kültürel ve ekonomik şartları bu bölgelere girmemiştir. Bu tür bölgelerde yaşayanlar, Sovyet dönemine kadar kültürel özelliklerini uzun süre korumaya devam etmişlerdir. Ayrıca Kırgızların çoğunluğunun bozkırlı olarak yaşıyor olmaları, yönetimin getirdiği değişimlerin diğer bölgelere göre daha uzun bir süreye yayılmasında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Rus idari teşkilatının etkili olamadığı bölgelerde, Tatar tüccar ve din adamlarının, uruğ beylerinden aldıkları destek ile nüfuz bölgeleri oluşturdukları görülmektedir. 1905 – 1916 yılları, Türkistan’da Cedit hareketinin en canlı yılları olmuştur. Belirtilen dönemdeki cedit hareketlenmesi siyasi bilinçlenme ve örgütlenmeyi de sağlayarak, zirveye ulaşmıştır. Bu durum Ruslara karşı 1916 Türkistan bağımsızlık hareketini ortaya çıkaran önemli etkenlerden birini teşkil etmiştir. Tatarlarda olduğu gibi Türkistan’da da zenginler, eğitimin geliştirilmesi ve halkın eğitilmesiyle kendilerine sosyal ve ekonomik faydalar sağlayacaklarını görmüşlerdir. Sosyal alandaki hizmetleri onların bölgedeki halk üzerinde nüfuzlarını etkilemiş, kendilerine olan inancı artırmıştır.
Kırgızistan bölgesine gelen Tatar tacir ve mollaları burada eğitim veren geleneksel mektep ve medreselerin yeni usule geçmelerinde etkin rol oynamışlardır. Onların destekleri sonucunda bu okullar, öncelikle kuzey Kırgız şehirlerinde açılmaya veya var olan eski mektepler dönüşmeye başlamışlardır.162 XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Kırgızların yoğun olarak yaşadıkları değişimi etkileyecek, Tiyan-Şan’ın kültür merkezleri Pişpek, Karakol, Oş, Calal-Abad yerleşimlerinden oluşmaktadır. Bölgede bu tür kültür merkezleri olmakla birlikte aynı zamanda Tokmok ticari bir geçiş noktası olduğu için, Kaşgar, Sibirya, Rus ve Avrupalı tüccarlar buraya gelmekteydiler.163 Bu sebeple Tokmok, Kırgızistan’ı etkileyen önde gelen önemli kültür merkezlerinden biri olarak sayılabilir. Bu şehirlerde Rusça, Özbekçe, Tatarca ve diğer Türk dillerinde gazete, dergi, edebi ve okul kitaplarının ticareti aktif bir şekilde yapılmıştır.164 Kırgızlar arasında yeni metodla eğitim verdiği bilinen okul, ilk defa 1898 yılında burada açılmıştır.