bannerbanner
Kızılderili Mitolojisi
Kızılderili Mitolojisi

Полная версия

Kızılderili Mitolojisi

Язык: tr
Год издания: 2024
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
6 из 6

28

Humboldt, bu görüşünü Garcilaso de la Vega’nın Comentarios Reales de los Incas adlı eserinde korunmuş olan İnkaların gizli dilindeki on beş sözcüğün analizi üzerine kurmuştur. İncelemede hepsinin langua generalden türeyen formlar oldukları ortaya çıktı (Meyen, Uber die Ureinwohner von Peru, s.6). Peru Keçuvalarının Guatemala Kiçeleri ile karıştırılmaması gerekiyor. Kiçe bir yerin ismidir ve “çok ağaç” anlamına gelir; Keçuvanın kökeni ise bilinmiyor. Muiskas “insanlar” anlamına gelir. Bu ulus kendilerini Çibça olarak da adlandırıyordu.

29

Yamyamlar (ç.n.)

30

Karayip kelimesi muhtemelen savaş demektir. Bu anlama sahip Guarani ile aynı kelime olabilir. Tupi veya Tupa gök gürültüsü demektir ve yalnızca mitolojik açıdan anlaşılır.

31

Arukanyalılar isimlerini muhtemelen Keçuva dilindeki iki sözcükten aldılar, ari auccan: evet! Onlar savaşır. Bu, onların savaşçı karakterini pekâlâ anlatan bir ifadedir. Piazzaro’nun gelişinden önce İnkalar ile uzun ve korkunç savaşlara girişmişlerdi.

32

Bu metni yazarken Dr. von Martius’un takdire şayan çalışması elime geçti, Beiträge zur Ethnographie und Sprachenkunde Amerika’s zumal Brasiliens, Leipzig, 1867. Bu büyük araştırmacıya göre adadakiler dışında ana karada yaşayan Karayiplerin, Tupiler ve Guaraniler ile aynı soydan geldikleri kesindir.

33

Comptes Rendus, xxi. cilt, s. 1368.

34

Bu konunun en büyük iki otoritesi şu iki isimdir: Daniel Wilson, The American Cranial Type, in Ann. Rep. of the Smithson. Inst. 1862, s. 240 ve J. A. Meigs, Cranial Forms of the Amer. Aborigs.: Phila. 1866. Bu iki isim, bu metinde ifade edilen görüşlerle uyum içinde olup Crania Americana’da Dr. S. G. Morton tarafından savunulan görüşleri reddetmektedir.

35

Second Visit to the United States, s. 252.

36

Martius, Von dem Rechtszustande unter den Ureinwohnern Brasiliens, s. 80; München, 1832. Yakın zamanda tekrar basıldı, Beitrage zur Ethnographie und Sprachenkunde Amerika’s: Leipzig, 1867.

37

Athapaskische Sprachstamm, s. 164: Berlin, 1856.

38

Martius, Von dem Rechtszustande unter den Ureinwohnern Brasiliens, s. 77.

39

Ancak en dogmatik filozofların, tutarlı bir şekilde açıklandığında doğuştan gelen ideler öğretisini reddetmesi için bir sebep yoktur. Bayağı hayvanların yemek bulmasını, göç etmesini ve türünü idame etmesini sağlayan içgüdüler ve alışkanlıklar, doğuştan gelen belirli izlenimlere tabidir ve sınırlı anatomik ve morfolojik ilişkilerle uyumludur. Hiç kimse hayvanların bilgisinin deneyimsel olduğu iddiasında bulunmaz. Aynı şekilde insan beyni, genetik veya başka bir yolla, bir tür olarak insana özgü olan çeşitli duyusal izlenimler alır. Böcekçil ay-ay maymunun beyni onu başarılı bir larva avına nasıl yönlendiriyorsa insan beyni de insanın düşüncelerine, eylemlerine ve kaderine yol gösterir.

40

Die Kunst im Zusammenhang der Culturentwickelung, s.50 ve 252.

41

Tıp, ilaç gibi anlamlara gelen bu kelime aynı zamanda efsun, büyü gibi anlamlara da gelmektedir. (ç.n.)

42

Bu türetmeleri, belirli kaynaklar eşliğinde sunuyorum. Zira, bu kelimelerin telaffuzundaki böylesi olağanüstü bir benzerliğe Kuzey Amerika’da ve Güney Amerika’nın bazı bölümlerinde rastlanabilir. Bu benzerlik, bunların tek bir kökten türediğini ileri sürmek için kışkırtıcı olabilir. Mesela, Maya lehçelerinde ku, selenme durumu a kue, Natçez dilinde kue-ya, Batı Florida Uçelerinde kauhwu, Otomi dilinde okha, Mandan dilinde okee, Siyu dilinde ogha, waughon, wakan, Keçuva dilinde waka, huaca, İrokua dilinde quaker, oki, Algonkin dilinde oki, okee, Eskimo dilinde aghatt. Sonuncusu telaffuz bakımından Almanca veya Norveççe ile eşsiz bir benzerliğe sahiptir (O Gott). Diğerlerinden bazıları ise Fince ukko kelimesiyle benzerlik taşır. Karayip dilinde Ku, ev anlamına gelir; özellikle tanrıların tapınağı veya evi. İlk İspanyol kaşifler bu kelimeyi cue imlasıyla benimsediler ve bu kelimeyi keşfettikleri ulusların kutsal binaları için kullandılar. Sözgelimi, Tezcuco yakınlarındaki büyük Teotihuacan mezarlığından Llano de los Cues olarak bahsederler.

43

Yüce gökkubbe, uzak dağlar bize mavi göründüğü için, mavi bir yüzey de bizden uzaklaşıyor gibi gözükür. Bizden uzaklaşan çekici bir nesneyi arzulu bir şekilde takip edeceğimiz için, maviye bakmayı seviyoruz. Bize baskı yaptığından değil, bizi peşinden sürüklediği için.” Goethe, Farbenlehre, 780-781.

44

Loskiel, Geschichte der Mission der Evang. Brueder, s.63: Barby, 1789.

45

Cennet (ç.n.)

46

Cogolludo, Historia de Yucathan, lib. iv. cap. vii.

47

Rel. De la Nouv. France. 1636, s.107.

48

Bu kelime, Gallatinler’in kelime hazinesinde bulunur (Transactions of the Am. Antiq. Soc., ii. cilt) ve bu seçkin etnoloğu doğu kabilelerinin Yüce bir Varlık için sahip oldukları kavramlar ne olursa olsun Quakerlerin öğretisine atfetmeye teşvik etmiş olabilir. Zira bunu birden fazla yerde yapmaktadır.

49

Bruyas, Radices Verborum Iroquaorum, s.84. Bu çalışma, Shea’s Library of American Linguisties’te bulunmaktadır ve filoloji bilimine eşsiz bir katkıdır. Aynı etimoloji, Lafitau tarafından da verilmektedir, Maurs es Sauvages, Almanca tercümesi., s. 65.

50

Ruhsal (ç.n.)

51

Hayalet ve fırtına, nefes ve esinti (ç.n)

52

Bu konuda faydalandığım kaynaklarım şunlardır: Riggs, Dict. Of the Dakota, Boscana, Account of New California, Richardson’s and Egede’s Eskimo Vocabularies, Pandosy, Gram. And Dict. Of the Yakama (Shea’s Lib. of Am. Linguistics) ve Aztekler için Abbé Brasseur.

53

Bu ifadeler Gallatin dilinin kelime hazinesinde bulunur. Adair’in düşüncesine göre son bahsedilen issto ulla veya ishto hoollo (yüce insan) kelimesinden gelir. Zira Çoktav dilinde sıfatlar nitelendirdiği ismin önünde yer alamaz. Bunun gerçek anlamı, ishtali (fırtına rüzgârı) ve hustolah (rüzgârlı mevsim) gibi Krikçe kelimelerde görülebilir.

54

Webster hurricane kelimesini Latince furio’dan türetmektedir. Ancak Oviedo, Hispaniola’nın tarifinde şöyle söyler: “Hurakan, in lingua di questa isola vuole dire propriamente fortuna tempestuosa molto eccessiva, perche en effetto non e altro que un grandissimo vento e pioggia insieme.” Historia dell Indie, lib. vi. cap. iii. Keçuva dilinde huracan kelimesinin, “Bir su akıntısının diklemesine akması” anlamına gelen huraca fiilinin şimdiki zamanda üçün tekil şahıs çekimi olması bir tesadüftür (belki bundan fazlasıdır). Markham, Quichua Dictionary, s. 132.

55

Oviedo, Rel. De la Prov. De Cueba, s. 141. ed. Ternaux-Compans.

56

Garcia, Orijen de los Indios, lib. iv. cap. xxii.

57

Bkz. Rel. De la Nouv. France pour l’An 1637, p. 49.

58

Bay Morgan, The League of the Iroquois isimli mükemmel çalışmasında bu terimlerin etimolojisiyle ilgili bilgisizliği yüzünden yanlış yönlendirilmiştir. Schoolcraft’ın görüşleri için Oneota isimli eserine bakınız, s. 147. Bu konu, şu eserde ustaca ele alınmaktadır: Etudes philologiques sur quelques langues sauvages de l’Amérique, s. 14: Montreal, 1866. Karşılaştırma için bkz.: Shea, Dict. Français-Onontagué, önsöz.

59

Qui ne prend aucun soin des choses iey bas.” Jour. Hist. d’un Voyage de l’Amérique, s. 225: Paris, 1713.

60

Bu konuşmayı Inca Yupanqui’ye atfederken bunun yerlilerin genel fikri olduğunu açıkça söyleyen Balboa’nın izinden gittim (Hist. du Pérou, s.62. ed. Ternaux-Compans). Diğerleri bunu İnkalara atfetmektedir. Bkz. Garcilasso de la Vega, Hist. des Incas, lib. viii. 8. Bölüm ve Acosta, Nat. And Morall Hist. of the New World. 5. Bölüm. Olay ve olayın gerçekleştiği yaklaşık zaman kesinlikle doğrudur.

61

Xeres, Rel. De la Conq. Du Pérou, s. 151, ed. Ternaux-Compans.

62

Prescott, Conq. Of Mexico,i. s.192, 193 Ixtlilxochit’in yetkisiyle.

63

Brasseur, Hist. du Mexique, iii. s.297 dipnot.

64

Kullandığım pek çok kaynak arasından yalnızca şunlardan bahsedeceğim: Heckewelder, Acc. Of the Inds. s. 42, Duponceau, Mém. Sur les Langues de l’Amér. Du Nord, s.310, Peter Martyr, De Rebus Oceanicis, Dec. i., cap. 9, Molina, Hist.of Chili, ii. s.75, Ximenes, Origen de los Indios de Guatemala, s.4 ve 5, Ixtlilxochitl, Rel. Des Conq. Du Mexique, s.2. Bu ifadeler, en titiz şekilde incelenmeye tabidir. Azteklerin Yüce Varlığının unvanı Tloque nahuaque, tloc (birlikte) ve nahuac (yanında, vasıtasıyla, ile) kelimelerine tüm varlıkların ve varoluşların efendisi anlamını veren iyelik formlarının eklenmesinden oluşur (alles Mitscyns und alles beiseyns, bei welchem das Seyn aller Dinge ist. Buschmann, Uber die Aztekischen Ortsnamen, s. 642). Alkonkin dilindeki Kittanittowit ifadesi; kitta (yüce), manito (ruh), wit (bir varlık kipine işaret eden bağıl bir çekim eki) ögelerinden oluşmakta ve Yüce Yaşayan Ruh anlamına gelmektedir (Duponceau). Bu iki ifadenin yerli kökenli olduğuna şüphe yoktur. Kiçe efsanelerinde Yüce Varlık Bit (çömlek yapmak, şekillendirmek) fiilinin isim hali Bitol (Yaratan) ve tzak (inşa etmek) fiilinin isim hali Tzakol (Yapıcı) olarak adlandırılır. Guyanalı Aravaklar, bir ilk sebep olarak kabul ettikleri en yüce varlıklarına Aluberi demekteydiler: alin (yapan) kelimesinin fiil hali (Martius, Ethnographie und Sprachenkunde Amerika’s. i. s. 696).

65

Geschichte der Amerikanischen Urreligionen, s.403.

66

Bruyas, Rad. Verb. Iroquaeroum, s.38.

67

Alcazar, Chrone-historia de la Prov. De Toledo, Dec. iii., Año viii., cap. iv: Madrid, 1710. Bu eşsiz çalışma, Rahip Rogel’ın mektuplarının günümüze ulaşan tek nüshalarını içerir. Shea, History of Catholic Missions isimli çalışmasında onun ismini yanlışlıkla Roger diye yanlış yazar.

68

Bu isim Duponceau tarafından tümüyle incelenmektedir: Langues de l’Amérique du Nord, s.309.

69

Discourse on the Religion of the Ind. Tribes of N. Am., s.252 Trans. N.Y. Hist. Soc. İçinde.

70

Mueller, Amer. Urreligionen, s.265, 272, 274. Şöyle ifade etmektedir: “Bu kabileler arasında düalizm çok belirgin değildir;” birkaç sayfa öncesinde Karipler hakkında şöyle söyler: “Tanrılarla ilgili düalizmin ciddi şekilde gözlemlendiği söylenemez. İyi tanrılar, iyilikten çok kötülük yapar. Baskın olan dini duygu korkudur.” Böylesine yetersiz bir sonuca ulaşılmasının sorumlusu bu kıymetli önyargılardır. “Grau ist alle Theorie.”

71

Loskiel, Ges. Der Miss. der evang. Brueder, s. 46.

72

Whipple, Report on the Ind. Tribes, s.35: Washington, 1855. Pacific Railroad Docs.

73

Schoolcraft, Indian Tribes, i. s. 359.

74

Schoolcraft, a.g.e., iv. s. 642.

75

Veya daha kesin olarak, Güzel Ruh ve Çirkin Ruh. Onondaga dilinde kökler şöyledir: onigonra (ruh), hio (güzel) ehetken (çirkin). Dictionnaire Français-Onontagué, édité par Jean-Marie She: New York, 1850.

76

Squier, The Serpent Symbol in America.

77

Bu iki efsane sonraki bölümde incelenecek. Hem ilkel formlarına ulaşılmaya hem de anlamları açıklanmaya çalışılacaktır.

78

Ximenes’in çevirisini ve yorumlarını, Or. De los Indios de Guaat., s.76, Brasseur’ünkilerle karşılaştırın, Le Livre Sacré des Quichées, s.189.

79

Buckingham Smith, Gram. Notices of the Heve Language, s. 26.

80

Empedokles’in “nihai dört temel unsur”undan bahsediyorum. Bu sayı, Hermes için kutsaldı ve Pitagoras’ın fizik felsefesinin temelini oluşturur. Metindeki alıntı “Altın Dizeler”dendir. Bu ünlü öğretmen şöyle diyordu: “Her şeyden daha kutsal olanı Sayıdır ve onun yanında İsimleri verenler gelir.” Üç bin yıl sonra yeni kavrayabildiğimiz bir gerçek.

81

Ximenes, Or. de los Indios, s.5.

82

Bkz. Sepp, Heidenthum und Dessen Bedeutung Für Das Christenthum, s. 464. Bu bilgi yüklü bir eserdir ancak Joseph de Maistre’ın mitolojileri Latin harflerine çevirme ekolünün en çılgın damarıyla yazılmıştır.

83

Brasseur, Hist. du Mexique. s. 227, Le Livre Sacré des Quichés, giriş, s. ccxlii. Peru’nun dört eyaleti şunlardı: Anti, Cunti, Chincha ve Colla. Bu isimlerin anlamı kaybolmuştur ancak La Vega’ya göre bunları tekrar etmek bizim doğu, batı, kuzey ve güney kelimelerimizi kullanmamızla aynıydı (Hist. des Incas, cap. 11).

84

Humboldt, Polit. Essay on New Spain, ii. s.44.

85

İrokualar, Algonkinler, Dakotalar, Krikler, Natchezler, Araukanyalılar ve diğer kabileler arasında bu gelenekten sıkça bahsedilir. Nuttall, bu geleneğin Sibiryalı Tatarlar arasında da görüldüğüne dikkat çeker (Travels, s.173).

86

Schoolcraft, Indian Tribes, v. s.424.

87

Letters on the North American Indians, i. cilt, 22. Mektup.

88

Schoolcraft, Indian Tribes, iv. s. 643. “Dört onların kutsal sayılarıdır,” der Bay Pond (s.646). Komşuları Pavniler, dilleri arasında çok büyük bir yakınlık tespit edilmemiş olsa da bu kutsal sayıda onlarla denk düşerler ve bunu dört ana yönle belirgin bir şekilde özleştirirler. Bkz. De Smet, Oregon Missions, s.360, 361.

89

Benj. Hawkins, Sketch of the Creek Country, s. 75, 78: Savannah, 1848. Kriklerin merasimleri hakkında verdiği tasvirler kelimesi kelimesine temize çekilip American Antiquarian Society’s Transactions as of the Shawnees of Ohio’nun ilk cildinde yayımlandı. Bu edebi hırsızlık daha önce fark edilmedi.

90

Palacios, Des. De la Prov. De Guatemala, s.31,32, ed. Ternaux-Compans.

91

Meksika tarihini bilen herkes, bu tür birçok örneği hatırlayacaktır. Özellikle şunlara atıfta bulunabilirim: Kingsborough, Antiqs. Of Mexico, v. s. 480, Ternaux-Compans’ Recueil de pieces rel. a la Conq. du Mexique, s. 307-310 ve Gama, Des. De las dos Piedras que se hallaron en la plaza principal de Mexico, ii. sec. 126 (Mexico, 1832). Bu isimler, benim saydıklarımın ötesinde sayısız örnekler vererek okuyucunun dikkatini bu sabit tekrara yönlendirirler.

92

Albert Gallatin, Trans. Am. Ethnol. Soc., ii. s.316, Codex Vaticanus’tan, no. 3738.

93

Riggs, Gram. And Dict. Of the Dakota Lang., s. v.

94

Sahagun, Hist. de la Nueva España, Kingsborough içinde, v. s.375.

95

Egede, Nachrichten von Grönland, s. 137, 173, 285 (Kopenhagen, 1790).

96

Schoolcraft, Algic Researches, i. p. 139 ve Indian Tribes, iv. s.229.

97

Hawkins, Sketch of the Creek Country, s. 81, 82 ve Blomes, Acc. Of his Majesty’s Colonies, s. 156, London 1687, Castiglioni, Viaggi nelle Stati Uniti, i. s. 294.

98

Peter Martyr, De Reb. Ocean., Dec. i. lib. ix. Bu hikâye ayrıca Colomb’un emriyle kaleme aldığı yerlilerin kadim tarihlerinde Romain Pane tarafından daha uzun bir şekilde anlatılmaktadır.

99

Schoolcraft, Ind. Tribes, iv. s.89.

100

Brasseur, Le Liv. Sac., Introd., s. cxvii.

101

Sütun olarak kullanılan dökümlü kumaş giysili kadın figürleri (ç.n.)

102

Belirli tarihler için haftanın günlerini belirlemede kullanılan bir yöntemdir (ç.n)

103

Diego de Landa, Rel. de las Cosas de Yucatan, s.160, 206, 208, ed. Brasseur. Bu bilge editör, s. 208’deki bir notta s. 395’teki belgeyle kıyaslandığında görülebileceği üzere renklerin düzenini hatalı bir şekilde belirtmektedir. Renklerin dört ana yöne bu şekilde verilmesi Orta Asya’da yaygın bir uygulamadır. Kızıldeniz, Karadeniz, Sarı Deniz ve Akdeniz isimlerinin kökeni bu ilişkiye dayanmaktadır. Çin’in şehirlerinde, en azından birçoğunda, ana yönlere doğru açılan kapılar belirli renklere boyalıdır ve tam olarak bu dörtlü (beyaz, siyah, kırmızı ve sarı), Doğu mitlerinde Cennet’in merkezindeki dağın farklı yönlere işaret ettiği renklerdir (Sepp, Heidenthum und Christenthum, i. s. 177). Bu tesadüfün üzerine düşünülmesi gerekir.

104

Le Livre Sacré des Quichés, s.203-5, dipnot.

105

Bunlar ve Miken kabartmalarında dört küreyle tasvir edilen “quatre actes de la puissance gcneratrice jusqu’a l’entier dcveloppement des corps organisés,” arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Bkz. Guigniaut, Religions de l’Antiquité, i. s.374. Eski ile Yenidünya’nın dini düşüncesinin gelişiminde bu gibi benzerlik örnekleri kolaylıkla çoğaltılabilir, ancak bunu yapmaktan özellikle kaçınıyorum. Bu benzerlikler şimdiden, yeterince yanlış görüşlerin oluşmasına sebep oldu ve dahası benim bu çalışmadaki amacım “karşılaştırmalı mitoloji” değil.

106

Müller, Amer. Urreligionen, s. 105. Her ne kadar yetkin olmasa da Strahlheim’ın ardından.

107

Müller, ubi supra, s.308 ve takip eden sayfalar, Peru’da dört erkek kardeşle ilgili mitin farklı bir versiyonun iyi bir özetini sunmaktadır.

108

Brezilyalı Tupiler, dört kardeşten geldiklerini ileri sürerler. Bunlardan üçünün ismi 1550 civarında onlar arasında bir tutsak olan Hans Staden tarafından Krimen, Hermittan ve Coem olarak veriliyordu. İkincinin sabah, (le matin yanlışlıkla le mutin olarak basılmıştır, Relation de Hans Staden de Homberg, s. 274, ed. Ternaux-Compans; Dias, Dic. Da Lingua Tupy s.47 ile karşılaştırın) doğu anlamına geldiğini açıklamıştır. Tupilerin güneydeki akrabaları Paraguaylı Guaraniler de dört kardeşten bahsederler ve onlardan ikisine Tupi ve Guarani ismini verirler, kabilenin ataları sırasıyla bu isimle anılır (Guevara, Hist. del Paraguay, lib. i. cap. ii., Waitz’de). Bogotalı Muiskaların dörtlü ayrımı, kahraman tanrıları Nemqueteba tarafından yaratılan dört şefe kadar geri gider (A. von Humboldt, Vues des Cordilleres, s. 246). Meksikalı Nahualar, kendileri hakkında yediden ziyade dört veya sekiz yaratıcı aileden geldiklerinden çok daha sık bahsederdi (Humboldt, a.g.e., s. 317 ve diğerleri Waitz, Anthropologie, iv. s. 36, 37). Yukarı Mississippi’nin Saukları, ilk başta iki erkeğin ve iki kadının yaratıldığına ve bu dörtlüden tüm insanlığın meydana geldiğine inanıyorlardı (Morsc, Rep. on Ind. Affairs, App. P. 138). Pavnilerin “ve diğer Kızılderililerin”, sekiz atadan (tüm uluslar ve ırklar onların soyundan gelmektedir) geldiklerine dair bir efsaneleri vardır. Sayının bu şekilde ikiye katlaması muhtemelen, ilk dört erkeğe eş olarak dört kadının verilmesinden kaynaklanmaktadır. Kuzey kabilelerinin çoğunda baskın bir durum olan klanlara veya totemlere ayrılma, teorik olarak farklı atalardan gelmelerine dayanmaktadır. Şavniler ve Natçezler, dört; Çoktavlar, Navaholar ve İroqualar ise sekiz klana bölünmüştü. Bu durum, ele aldığım efsanenin bu kabilelerde de kabul edildiğini kanıtlıyor.

109

Mandans in Catlin, Letts. And Notes, i. s. 181.

110

The Mayas, Cogolludo, Hist. de Yucathan, lib. iv. cap. 8.

111

The Navajos, Schoolcraft, Ind. Tribes, iv. s. 89.

112

The Quichés, Ximenes, Or. de los Indios, s. 79.

113

Iroquouis, Müller, Amer. Urreligionen, s. 109.

114

Bu mitler için bkz. Sepp, Das Heidenthum und deşsen Bedeutung für das Christenthum, i. p. 111 ve sonraki sayfalar. Çeviriler tabii ki de bana ait.

115

Yeryüzü cenneti (ç.n.)

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
6 из 6