bannerbanner
Mozart
Mozart

Полная версия

Mozart

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
4 из 7

Sarayın bu yetenekli çocuğa olan ilgisi devam ediyordu. 25 Ekim 1764’te, kente gelişlerinin altıncı ayında, üçüncü kez Kral’ ın önünde çalmıştı. Bu tarih, III. George’un tahta çıkışın dördüncü yılına denk geliyordu. Ülkede siyasi durum zaman zaman gerginleşiyor, Kral’a karşı olanlar güçleniyordu. Bazı direnişler ve Amerika’daki kolonilerde yolunda gitmeyen işlere, Kral’ın akli dengesinin yerinde olmadığı söylentileri eşlik ediyordu. Yaşamının sonraki yıllarında akıl hastalığına yakalanacak olan III. George, o tarihlerde bu hastalığın bazı ön izleri görülmekle birlikte, henüz ülkeyi yönetebilecek durumdaydı. 1764 sonbaharı ve onu izleyen kış, siyasi belirsizliğin etkisiyle sanat ortamı için de parlak geçmiyordu. Leopold Mozart, yazdığı mektuplarda, Londra’da kastrato Manzuoli dışında kimsenin para kazanamadığından, konser düzenlemenin de giderek zorlaştığından yakınıyordu.

Wolfgang Paris’te olduğu gibi, Londra’da da eserlerini saraya sundu. Kraliçe Sophie Charlotte’a ithaf edilen altı sonat (KV 10-15), piyano, keman veya flüt ve viyolonsel için bestelenmişti. Yapıtın orijinalinde başlık olarak, “piyano için altı sonat, keman veya flüt eşliğinde” ifadesi olmakla birlikte eserler bazı sıralamalarda “piyano sonatı”, bazen de “piyanolu üçlü” kategorisinde değerlendirilmektedir. Fransızca olarak kaleme alınan ithaf yazısında Wolfgang, Kraliçe’nin yardımıyla Handel ve Hasse gibi ölümsüz olmayı ve adının Bach (Johann Christian Bach) gibi ünlenmesini dilediğini belirtiyordu.50

Leopold Mozart, Londra’daki tüm olumsuzluklara karşın çocuklarının yeniden halk önünde çalması için çaba harcıyordu. 21 Şubat 1765’te gerçekleşen dinleti, beklenen ilgiyi ve maddi geliri sağlayamamıştı. Bu başarısızlıkta, kent halkının “harika çocuk” gösterilerinden yavaş yavaş sıkılmaya başlamasının payı büyüktü. Ayrıca bir yıldır düzenlenmekte olan “Bach-Abel Konserleri” farklı bir izleyici kitlesi yaratmıştı. Londra büyük bir kent olmasına karşın, Wolfgang ve ablasının becerileri yeteri kadar sergilenmişti. Leopold Mozart, bunun farkında olduğu için konserde oğlunun senfonilerini de çaldırmış, sekiz yaşındaki bir besteciye dikkat çekmeye çalışmıştı.

Tüm gezi boyunca olduğu gibi Mozart’lar, Londra ve çevresini de, günümüz turistlerini anımsatan bir şekilde gezmişlerdi. Nannerl, günlüğüne yazdığı notlarda, Westminster Kilisesi’ni, Canterbury Katedrali’ni, Greenwich Gözlemevi’ni, at yarışlarını, hayvanat bahçesinde gördüğü filleri, son derece düzgün çizgilerle siyaha boyanmış eşeği (zebra) ve British Museum’daki kuş çeşitlerini ayrıntılı olarak anlatmıştı.51 İngiltere’de on beş ay kaldıkları düşünüldüğünde, ülkenin bir bölümü hakkında bilgi sahibi olmalarını yadırgamamak gerek.

11 Mart 1765 tarihinde Public Advertiser gazetesinde çıkan bir ilanla Leopold Mozart, son bir kez Londralıların ilgisini çocuklarının üzerine çekmek istiyordu. Üstelik bu kez ilginç sayılabilecek bir “tanıtım kampanyası” da düzenlemişti. İlanda, doğanın birer mucizesi olan bu çocukların, genel istek üzerine, altı hafta sonra terk etmeyi düşündükleri Londra’da son bir konserde çalacakları belirtiliyordu. Vokal ve çalgısal yapıtların seslendirileceği konserin kesin tarihi ve yeri daha sonra bildirilecekti. İşin en ilginç yönü bilet satış yöntemiydi. İstekliler, Mozart’ların Soho’da kaldığı evden biletlerini satın alırken, bu iki harika çocuğu ev ortamlarında dinleme şansına da sahip olacaklardı. Salı ve cuma günü dışında, saat 12.00-15.00 arası bilet satışı ve çocukları ziyaret mümkündü. Üstelik isteyenler, bu mucizenin gerçekliğini kendi yöntemleriyle sınama hakkına sahipti; istedikleri müzik parçasını dinleyebilecek, Wolfgang’ın önüne herhangi bir notayı koyarak çalmasını talep edebileceklerdi.52 Leopold Mozart, büyük olasılıkla bu ilanı kaleme alırken çocuklarının olabildiğince geniş bir kesim tarafından tanınması için çaba harcıyordu ancak başvurduğu yöntem, onu, oğlunun yeteneğini pazarlamakla suçlayanları haklı çıkarabilecek türdendi.

Yeterli sayıda bilet satılamadığı için konser tarihi birkaç kez ertelendi ve ancak 13 Mayıs’ta gerçekleşebildi. Dinletinin ilginç yönlerinden biri de, İsviçreli çalgı yapımcısı Burkhardt Tschudi’nin53 Prusya Kralı II. Friedrich için imal ettiği iki klavyeli piyanonun bu konserde, Wolfgang ve Nannerl tarafından çalınmasıydı. Leopold Mozart, oğlunun bu konserde ablasıyla seslendirmek üzere dört el piyano için bir yapıt bestelediğini belirtiyordu. Ancak konser beklenilen ilgiyi görememiş ve maddi yönden tatminkâr olmamıştı. Olaylar artık Londra’dan ayrılma vaktinin geldiğini haber veriyordu. Salzburglu dostları, yarı şaka yarı ciddi, onların İngiltere’ye yerleşmiş olabileceklerinden endişe etmeye başlamışlardı.

Leopold Mozart, ülkeyi terk etmeden önce, oğlunun basılmış notalarından bir kopyayı British Museum’a vermeyi teklif etti. Böylece İngiltere ile Wolfgang’ın bağının süreklilik kazanmasını ve arkalarında iz bırakmayı tasarlıyordu. Müze yönetimi öneriyi memnuniyetle kabul etti; Leopold Mozart, belki de bu gezi boyunca en isabetli kararlarından birini vermişti. Günümüzde müzenin koleksiyonu içinde en değerli parçaların arasında yer alan yapıtlar, Mozart’ların hediyesi olarak kayda geçti.

Dönüş yolunda

Artık yolculuk vakti gelmişti. Temmuz ayı başlarında Public Advertiser’da yayımlanan ilanlar, iki harika çocuğu Londra’yı terk etmeden, ev ortamında dinlemek isteyenlere son bir çağrı yapıyordu. 24 Temmuz 1765’te, kente ulaştıklarından on beş ay sonra Mozart ailesi, yaşlı kıtaya dönmek üzere hareket etti. Leopold Mozart, deniz yolculuğunun iyi geçmesi için dostu Hagenauer’den kilisede missa okutmasını önceden rica etmişti. Londra’dan ayrılmadan, Hollandalı bir diplomat, Kont Jan Walraad Walderen, ülkesine uğramaları konusunda çok ısrar etmişti. Oranje Prensi Wilhelm ve kız kardeşinin, Wolfgang ile Nannerl’ı dinlemek isteyeceğini söylemiş; aile, İngiliz topraklarını terk etmeden yeniden ziyaretlerine gelerek Mozart’ları Hollanda’ya gitmeye ikna etmişti. Kıtaya ulaşmalarının ardından, Ağustos ayı içinde, Wolfgang hastalandı ve yolculukları, planlanan seyrini izleyemedi.

10 Eylül 1765 tarihinde aile Lahey’e vardı ancak bu kez Nannerl hastalığa yakalandı, üstelik durumu son derece ciddiydi. Belirtiler tifüsü gösteriyordu; yüksek ateşle birlikte, günden güne erimeye başlamıştı. Wolfgang, ablasının hastalığı süresince olabildiğince sessiz, yan odada beste yapmaya uğraşıyor, en kısa sürede normal yaşamlarına dönmeyi umuyordu. Ancak hastalık o denli ağırlaştı ki, kızı son yolculuğuna uğurlamak için gereken hazırlıklara başlandı, hemen herkes umudu kesmişti. Kente gelmelerine neden olan Nassau-Weilburg Prensesi Caroline, özel doktorunu göndermiş ve Nannerl’ın durumu düzelmeye başlamıştı. Eylül sonunda her şey yoluna girmiş; Wolfgang, Oranje Prensi Wilhelm’in ve Prenses’in huzurunda çalmıştı.

Ancak hastalıklar, ailenin yakasını bırakmaya niyetli değildi; aynı belirtiler bu kez Wolfgang’da görülmeye başlamış, çocuklarına çok düşkün, dini bütün bir Katolik olan Leopold Mozart, ne yapacağını şaşırmıştı. Hagenauer’e yazdığı mektupta, “Tanrı’nın gönderdiklerini insanın metanetle karşılaması gerekir,”54 diye belirtiyordu. Yaşadığı onca sıkıntıdan sonra sabırla beklemekten başka yapacak bir şeyi yoktu. Oldukça uzun süren hastalığın ardından Wolfgang’ın sağlığı düzelmeye başlamış, 22 Ocak 1766’da, iki kardeş Lahey’de ilk ortak konserlerini vermişti. Bunu Amsterdam ve Utrecht’teki dinletiler izlemiş, Mart ayında Lahey’de Oranje Prensi’nin onuruna düzenlenen konsere de katılmışlardı. Aile dönüş yoluna çıkıp tekrar Paris’e ulaştığında Mayıs gelmişti. Hollanda’da Leopold Mozart’ı mutlu eden az sayıdaki olay arasında, kendi kaleminden çıkan “Keman Okulu”nun Hollandaca baskısını görmek de vardı.

Yaklaşık iki ay kalacakları Paris’te, iki yıl önce en çok yardımlarına koşan Melchior Grimm, aynı heyecanla işe koyulmuştu. Kaleme aldığı uzun bir mektupla, iki kardeşin aradan geçen süre zarfında yaptıklarını anlatıyordu. On üç yaşına gelmiş olan Nannerl’ın çok güzelleştiğini ve eskiden olduğu gibi çok iyi piyano çaldığını belirttikten sonra, dokuz yaşındaki (aslında on yaşına basmıştı) Wolfgang’ın fazla büyümemekle birlikte, müzikal yönden çok ilerleme kaydettiğini anlatıyordu. Yazıda, İngiltere Sarayı’na kabul edilmelerine vurgu yapıldıktan sonra, aradan geçen süre zarfında bestelediği tüm yapıtlar sayılıyor, böyle giderse on iki yaşına gelmeden bir İtalyan operası besteleyeceği belirtiliyordu. Grimm’in geleceğe ait kehanetlerinden biri de, çocukların ileriki yıllarda yaşamlarını Salzburg’da sürdürmelerinin olanaksız olduğu ve pek çok soylunun onları himayelerine almak için birbiriyle yarışacağıydı.55

Paris’te, önceki ziyaretlerinde olduğu gibi çocuklar saraya kabul edilmişti. Temmuz başında tekrar yola çıkmış, Dijon ve Lyon üzerinden Cenevre’ye ulaşmışlardı. O tarihlerde oldukça karışık bir dönem geçiren kentte yer yer çatışmalar sürüyordu. Leopold Mozart burada fazla kalmak niyetinde değildi. Kent yakınlarındaki Ferney’de Voltaire yaşıyordu. Aydınlanma düşüncesinin büyük isminin bu denli yakınına gittiği halde, Leopold Mozart’ın onunla karşılaşmak için çaba harcamamış olmasının nedeni bilinmemekle birlikte, ünlü filozofun, Viyana Sarayı’nın düşmanı konumundaki Prusya Kralı II. Friedrich’le yakın dostluğunun buna yol açtığı düşünülebilir. Oysa Voltaire, Epinay Markizi Louise Florence Pétronille’e yazdığı mektupta, çok hasta olduğu için Petit Mazar’ı56 dinlemeye gidemediğini belirtmiş ve şunları eklemişti: “Tahmin ediyorum ki Madam, sizin küçük Mozart’ınız, uyumsuzluk tapınağına ahengi getirmek için yanlış zamanı seçmiş. Bildiğiniz gibi, Cenevre’den iki mil uzakta yaşıyorum. Hiç dışarıya çıkmıyorum. Bu deha, Cenevre’nin karanlık ufkunda parladığında çok hastaydım. Şimdi gitti ve onu göremediğime çok üzülüyorum.”57

Cenevre’den sonra, diğer İsviçre kentlerinde konserler vererek Salzburg’a doğru yolculuklarına devam ettiler. 22 Kasım 1766’da Leopold Mozart, Münih’ten Hangenauer’e yazdığı mektupta, çocuklarını salimen anavatanlarına döndürmeyi başardığı için Tanrı’ya şükrediyordu. 29 Kasım günü, Getreidegsasse’deki eve ulaştıklarında aradan üç buçuk yıl geçmişti. Bir başka deyişle, 1267 gün boyunca Salzburg’dan ayrı kalmışlardı. Leopold Mozart tüm gezi için en az 10.000 gulden harcama yapmış olmalıydı.58 Aslında çocuklarının eğitimi için bu meblağ çok da fazla sayılmazdı.


17

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 69.


18

. agy. s. 71.


19

. Kurt Pahlen, Das Mozart Buch, s. 62, 63.


20

. G.N. von Nissen, Biographie W.A. Mozarts, s. 39.


21

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 75, 76.


22

. agy. s. 79.


23

. Dirk Böttger, Wolfgang Amadeus Mozart, s. 26, dtv 2003.


24

. (Alm.) Şarkı.


25

. Kurt Pahlen, Das Mozart Buch, s. 404.


26

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 89, 90.


27

. agy. s. 104.


28

. G.N. von Nissen, Biographie W.A. Mozarts, s. 46-48.


29

. agy. s. 48, 49.


30

. Maria Publig, Mozart / ‘Dehanın Gölgesinde’, s. 53, 54, çev. İlknur Özdemir, Can Yayınları, 2004.


31

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 122.


32

. Mozart’ın yapıtları, müzik tarihçisi Ludwig Köchel von tarafından ilk kez 1862 yılında numaralanmış ve her numaranın başına Almanca Köchel-Verzeichnis (Köchel Dizini) sözcüklerinin baş harfleri olan “KV” eklenmiştir. Dizin, günümüze dek gözden geçirilerek yenilenmektedir.


33

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 131.


34

. agy. s. 145, 146.


35

. Leopold Mozart, yazdığı mektuplarda kimi kez oğlundan “Bay Wolfgang” diye bahsediyor.


36

. Maria Publig, Mozart / ‘Dehanın Gölgesinde’, s. 72, 73.


37

. Heinrich Eduard Jacob, Mozart / Der Genius der Musik, s. 98, Wilhelm Heyne Verlag, 1990.


38

. Johann Sebastian ile Anna Magdalena Bach’ın en küçük oğulları. Klasik Dönem öncesinin en önemli bestecilerinden biri sayılır. (Y.N.)


39

. Heinz Gärtner, Johann Christian Bach, s. 270, F.A. Herbig Verlagsbuchhandlung, 1989.


40

. Burada sözü edilen, büyük olasılıkla Johann Christian Bach olmalı.


41

. Karl Friedrich Abel, aynı tarihlerde Londra’da yaşayan bir başka Alman sanatçıdır. Johann Sebastian Bach’ın Köthen’de birlikte çalıştığı Ferdinand Christian Abel’in oğlu olan sanatçı, babası gibi “viola da gamba” çalıyordu. Eğitiminin bir bölümünü Leipzig’de Bach’ın yanında tamamlamış, ardından Londra’ya yerleşmişti. Sonraki sayfalarda iki sanatçının dostluğu ve işbirliği konusunda ayrıntılı bilgi verilecektir.


42

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 151, 152.


43

. agy. s. 161.


44

. G.N. von Nissen, Biographie W.A. Mozarts, s. 66.


45

. Ergenlik döneminden önce hadım edilerek ses alanının çok geniş, esnek ve güçlü hale gelmesi sağlanan erkek soprano ya da erkek kontralto.


46

. (İng.) Kraliyet Derneği.


47

. (İt.) Duygu.


48

. (İt.) Zalim.


49

. Heinrich Eduard Jacob, Mozart / Der Genius der Musik, s. 105, 106.


50

. G.N. von Nissen, Biographie W.A. Mozarts, s. 77.


51

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 198, 199.


52

. Heinz Gärtner, Johann Christian Bach, s. 316, 317.


53

. Bazı kaynaklarda “Burkat Shudi” olarak geçmektedir.


54

. Mozart Briefe und Aufzeichnungen, cilt I, s. 205.


55

. G.N. von Nissen, Biographie W.A. Mozarts, s. 112-114.


56

. (Fr.) Küçük Mozart. Bestecinin adı “Mazar” olarak yazılmıştır. Kurt Pahlen,

Das Mozart Buch

, s. 100.


57

. Dirk Böttger, Wolfgang Amadeus Mozart, s. 40.


58

. agy. s. 40.


1767-1769

İtalya öncesi olgunlaşma

Salzburg’da yaşam Mozart ailesi için eski temposuna dönmüştü. Ancak bu olağan tempoya alışmak o kadar kolay değildi. Leopold Mozart saray orkestrasındaki işine devam ediyor, büyük olasılıkla arkadaşlarına Avrupa’nın değişik kentlerinde yaşadığı ilginç olayları aktarmaktan, Londra ve Paris saraylarındaki hükümdarların kendilerine gösterdiği ilgiyi anlatmaktan geri kalmıyordu. Yolculuk boyunca hemen her gün çocukları için konser bağlantıları araştırmak ve onların yaşamlarını düzene sokmak en önemli işi konumundaydı. Artık dostu Hagenauer’e mektup yazmasına da gerek yoktu, akşamları sohbet edecek zamanları oluyordu. Nannerl, çocukluğunun son yıllarında ayrıldığı Salzburg’a genç bir kız olarak dönmüştü. Kardeşiyle verdikleri konserler, gezip gördükleri yerler, yaşıtlarından çok daha çabuk olgunlaşmasını sağlamıştı. Wolfgang ise üç buçuk yıl boyunca, etrafındaki herkesin ilgi odağı olmuştu. Avrupa’nın en güçlü hükümdarları onu huzurlarına kabul etmiş, yeteneğini övmüş, zaman zaman önünde eğilmişlerdi. Piyanonun başına geçtiğinde, org ya da keman çaldığında dinleyenleri etkilediğinin farkındaydı. Dönemin en ünlü müzisyenleriyle tanışma fırsatı bulmuş, pek çoğuyla –Johann Christian Bach örneğinde olduğu gibi– yakın dost olmuştu. Müzik söz konusu olduğunda, özellikle gezinin sonuna doğru, artık ona çocuk muamelesi yapılmamaya başlanmıştı. On bir yaşına yaklaştığı bir dönemde, pek çok kişinin tüm yaşamı boyunca hayal bile edemeyeceği olaylara tanık olmuştu. Aile içinde, eve döndüklerine en çok sevinen, Anna Maria Mozart olmalıydı. Yabancısı olduğu kentlerde, çocuklarının bakımını aksatmamaya çalışmak, tüm ailenin sağlığıyla ilgilenmek kolay değildi. Salzburg’a ve Getreidegasse’deki alıştığı düzene kavuşmaktan mutluydu.

Leopold Mozart, oğlunun eğitiminin bu geziyle son bulmadığının, aslında daha yeni başladığının farkındaydı. “Harika çocuk” olarak ayrıldığı Salzburg’a küçük bir besteci olarak dönen Wolfgang’ın bu konuda eksiklerini tamamlaması, yeni yerler görüp yeni başarılar tatması gerekiyordu. Ancak bu denli uzun bir yolculuğun ardından, bir süre mekân değiştirmeden eğitime devam etmek faydalı olacaktı. Bu nedenle Salzburg’a döndükten sonra Leopold Mozart, oğlunun kompozisyon çalışmalarına ağırlık vermesini, değişik bestecilerin eserlerini inceleyerek dönemin stilini kavramasını istiyordu. Zaten yolculukları boyunca tanıştıkları Johann Christian Bach ve Johann Schobert gibi bestecilerin eserlerini beraberlerinde getirmiş, Wolfgang’ın eğitimi için kullanmaya başlamışlardı. Aslında oğlu, daha yolculukları sırasında, bu eserleri ne denli iyi incelediğini, yapıtlarıyla ortaya koymuştu. Leopold Mozart, dönemin tanınmış isimleri yanında, kontrpuan tekniğinin de öğrenilmesi gerektiğinin bilincindeydi. Yaşadıkları çağda, bu tip yapıtlar eski moda olarak adlandırılıp sevilmese de, müziğin temelini onlar oluşturuyordu. Pek çok kaynak, babasının Wolfgang’a, Johann Sebastian Bach’tan çok, Handel’in eserlerini tanıttığını yazıyor.

12 Mart 1767 günü, Wolfgang’ın ilk sahne yapıtı olarak adlandırılabilecek KV 35, Die Schuldigkeit des ersten Gebots (İlk Emrin Günahı) adlı oratoryo seslendirildi. Metni, Leopold Mozart’ın yakın dostu, kentin ileri gelenlerinden ve bir süre belediye başkanlığı da yapmış olan Ignaz Anton Weiser kaleme almıştı. Üç bölümlü esere, Wolfgang’dan başka Michael Haydn ve Anton Kajetan Adlgasser de besteci olarak katkıda bulunmuştu. Barok Dönem’den beri yaygın olan bu âdet, farklı günlerde seslendirilecek çok bölümlü eserlerin, değişik kişiler tarafından bestelenmesini öngörüyordu. Joseph Haydn’ın kardeşi olan Michael Haydn, Salzburg müzik yaşamının tanınmış simaları arasındaydı ve doğal olarak Mozart ailesiyle çok iyi dosttu.

Wolfgang, Die Schuldigkeit des ersten Gebots için yedi arya ve bir üçlü bestelemişti. Eser, Başpiskopos Siegmund Schrattenbach tarafından sipariş edilmişti ve bir anlamda Wolfgang için sınav niteliğini taşıyordu. Başpiskopos, yıllar boyunca üstün yetenekleri hakkında övgüler işittiği, babasını sık sık Salzburg’daki görevinden ayıran bu çocuğun gerçek kapasitesini kendi kulaklarıyla duymak istemişti. Bestelediği yapıtların ne kadarının gerçekten Wolfgang’a ait olduğunu öğrenmek isteyen Schrattenbach, çocuğun oratoryoyu tamamlayıncaya dek saraydaki bir odada çalışmasını istemiş, sonuç her zamanki gibi kusursuz olmuştu. Aslında, özellikle resitatiflerdeki59 müzik ve metin uyumunu Leopold Mozart kontrol etmiş, bu konudaki bilgisi yeterli olmayan oğluna yardım elini uzatmıştı. Yapıtın konusu, Markos İncili’nde yer alan, “Tanrın Rabb’i bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin,” (“Markos”, 12:30) cümlesinden yola çıkar ve bunun, inananlar için bir külfet olup olmadığını irdeler. Yapıtta alegorik karakterlere yer verilmiş, adalet, merhamet, şehvet, menfaat gibi kavramlar sahnede canlandırılmıştır.

Bu eserin ardından Wolfgang, 1767 Mayısı’nda sahnelenmek üzere yeni bir eser siparişi aldı. Söz konusu yapıt, Salzburg Üniversitesi’ne bağlı lisenin yıl sonu töreni sırasında sahnelenecek Clementia Croesi adlı oyunun perde aralarını dolduracak bir intermezzo idi. Barok Dönem’de çok yaygın olan bu uygulamaya göre, uzun trajedilerin perde aralarını doldurmak için, konuyla hiçbir bağlantısı olmayan intermezzo’lar sahnelenirdi. Wolfgang’ın bestelemesi istenilen metin, KV 38, Apollo et Hyacinthus (Apollon ve Hyakinthos) adını taşıyordu ve yazarı, Salzburglu Benedikten rahip Rufinus Widl idi. 13 Mayıs 1767’de sahnelenen yapıtta mitolojik bir konu işleniyordu. Henüz gerçek anlamda bir sahne yapıtı bestelememiş on bir yaşındaki bir çocuğun kaleminden çıktığı göz önünde bulundurulduğunda kusursuz kabul edilebilecek bir eserdi. Wolfgang, bu temsil sırasında piyanist olarak da sahneye çıkmış ve “harika çocuk” günlerini anımsatmak istercesine yeteneğini sergilemişti. Büyük olasılıkla Leopold Mozart, oğlunun piyano çalmasındaki farkı ve olgunlaşmayı vurgulamak istiyordu. Her geçen gün büyüyüp delikanlılığa doğru yol almakta olan Wolfgang’ın becerileri de sanki kendisiyle birlikte gelişiyordu.

Bir kez daha Viyana

Salzburg’daki bu başarıların ardından, yeniden geniş ufuklara yelken açma vakti gelmişti. Leopold Mozart, oğlunun gerçek bir besteci olarak kabul görmesi için opera yazması gerektiğinin farkındaydı. Aslında bunun için henüz görmediği İtalya’ya gitmeli, hemen herkes tarafından müziğin ama özellikle de operanın anavatanı kabul edilen bu ülkede başarı kazanmalıydı. Ancak o sıralarda Viyana’daki bazı olaylar, Leopold Mozart’ın bu kenti gezi programının içine almasına neden oldu. İmparatoriçe Maria Therisia’nın kızı Maria Josepha Gabriela’nın, İki Sicilya Kralı I. Ferdinando’yla evlenecek olması, imparatorluk başkentinde kutlamalar olacağı, bunlar için sahne eserlerine gereksinim duyulacağı anlamına geliyordu. Bu sırada Viyana’da bulunmak Wolfgang için faydalı olabilirdi. Üstelik beş yıl önceki gezi çok başarılı geçmiş, başta Maria Theresia olmak üzere, tüm saray halkı, Wolfgang’ın yeteneğine hayran kalmıştı. Aradan geçen sürede İmparator I. Franz ölmüş, oğlu II. Joseph, annesiyle birlikte tahtta söz sahibi olmuştu.

11 Eylül 1767’de, Mozart ailesi, Viyana’ya doğru yola çıktığında, son yolculuklarının üzerinden on ay bile geçmemişti. Bir kez daha bilinmezlerle dolu bir yolda ilerliyorlardı. Beş yıl öncekine benzer bir güzergâh izleyerek 15 Eylül’de Viyana’ya ulaştılar. Leopold Mozart, tüm detayları yine dostu Hagenauer’e bildirmeye başlamıştı. 29 Eylül tarihli mektupta, dönemin ünlü bestecisi Johann Adolph Hasse’nin bir operasını seyrettiğini yazıyor; ancak şarkıcıları yeterli bulmadığını belirtiyordu. Ayrıca sağlıkları yerinde olduğu için Tanrı’ya şükrediyordu. Ancak bir sonraki mektupta, yalnızca onların sağlığını değil tüm kenti tehdit eden çiçek salgınını büyük bir endişeyle dostuna haber veriyordu. Bu olay planlarını altüst etmiş, her şeyin akışı bir anda değişmişti. Leopold Mozart, düğün hazırlıkları içindeki Maria Josepha Gabriela’nın ölümünü, “Gelin prenses, gökteki damada gelin gitti,”60 cümlesiyle Salzburg’a bildirmişti. Tüm Viyana, hızla yayılmakta olan çiçek hastalığıyla savaşıyor, önceki yüzyıllardaki veba salgının yerini almış olan yeni illetle baş etmeye uğraşıyordu.

Mozart’lar için de kentte kalmak çok tehlikeliydi. Özellikle çocukların hastalığa yakalanma riski, Leopold Mozart’ın uykularını kaçırıyor ancak saraydan gelebilecek bir davet olasılığına karşı Viyana’dan ayrılmak istemiyordu. Ekim sonlarında kaldıkları hanın sahibinin çocuklarının da hastalığa yakalandığını anlayınca daha fazla beklemeden Brünn’e61 doğru yola çıktılar. Kentte çocukların konser vermeleri önerisini dikkate almayan Leopold Mozart’ın tek dileği, olabildiğince Viyana’dan uzaklaşmak ve ailesini sağlıklı tutabilmekti. Olmütz’e62 ulaştıklarında korktuğu başına geldi: Wolfgang çiçeğe yakalanmıştı. Ancak tüm bu aksiliklerin içinde bazı olumlu gelişmeler de yaşanıyordu. Kont Anton Podstatzky, ailenin şatosunda konaklamasına izin vermekle kalmayıp aynı zamanda özel doktorunu göndererek Wolfgang’ın bir an önce iyileşmesini sağlamıştı. Bir süre sonra Nannerl da hastalığa yakalandı ancak her ikisi de kalıcı izler edinmeden iyileşmeyi başardı. Nekahet dönemi boyunca şatodaki görevliler, çocukların canının sıkılmaması için seferber olmuşlar, Wolfgang bu günlerde kâğıt oynamayı ve eskrim yapmayı öğrenmişti.

Hastalık korkusu tamamen ortadan kalkınca Viyana’ya doğru yola çıktılar ve 1767 Noeli’nde Brünn’e ulaştılar. Önceden kararlaştırıldığı üzere, yıl sonunda çocukların konseri gerçekleşti. O dinletiyi izleyenlerden bir din adamı, Aurelius Augustinus, günlüğüne şu notu düşecekti: “İzlediğim konserde, on bir yaşında Salzburglu bir çocuk ve on beş yaşındaki ablası, Brünn’lü müzisyenler eşliğinde piyanoda yeteneklerini sergilediler. Çocuk, tek bir notayı bile doğru çalamayan trompetçilerin çıkardığı seslere tahammül edemiyordu.”63

10 Ocak 1768 tarihinde Viyana’ya dönmüşlerdi. Leopold Mozart kaldığı yerden planlarını uygulamaya koyabilirdi. Aslında onun beklediği önce saraya kabul edilmek, ardından da Wolfgang’ın kendini gösterebileceği siparişlerin gelmesiydi. Her iki dileği de gerçekleşmekle birlikte hesaba katmadığı bir başka şey vardı: Viyana’da işler, Salzburg’daki gibi gitmiyordu. Bazen imparatorun emirleri bile, görünmez güçler tarafından engelleniyor, olmasına kesin gözüyle bakılanlar aylarca sürüncemede kaldıktan sonra unutulup gidiyordu. Leopold Mozart, ilk kez oğlunun yeteneğinin kıskanıldığına ve bunun ortaya çıkmaması için çaba sarf edildiğine şahit olacaktı.

На страницу:
4 из 7