bannerbanner
Mozart
Mozart

Полная версия

Mozart

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
7 из 7

26 Haziran’da yeniden Roma’daydılar. Dönüş yolculuğu için oldukça hızlı bir yöntem tercih ederek, iki kent arasını yirmi yedi saatte hiç durmadan gelmişlerdi. Bu ekspres sefer her ikisini de yormuş, üstelik yalnızca iki saat uyuyabilmişlerdi. Wolfgang, Roma’ya geldiklerinde ayakta zor duracak bir haldeydi. Babasının yardımıyla soyunup yatağa giren çocuk, ertesi sabah uyandığında, bir gün önce olanlardan hiçbir şey hatırlamıyordu. Yolculuk sırasında geçirdikleri ufak bir kaza Leopold Mozart’ın ayağının yaralanmasına neden olmuş, Roma’da kaldıkları süre boyunca yürümekte zorlanmıştı.

İkinci Roma gezisinin en önemli olayı, Papa’nın Wolfgang’ı Cavaliere dello speron d’oro (Altın Mahmuz Şövalyesi) unvanıyla ödüllendirmesi ve bunun göstergesi olarak, bir haç ve kılıç vermesiydi. Bu olaya en çok sevinen kişi, kuşkusuz babasıydı. Oğlunun artık “Şövalye” unvanını kullanabilecek olması onu mutlu ediyordu. Salzburg’a yazdığı mektupta, daha önce besteci Gluck’a97 aynı payenin verilmiş olduğunu özellikle vurguluyordu. Wolfgang ise aynı mektupta ablasına eklediği notta, Nannerl’ın bir süre önce gönderdiği bestelerini çok beğendiğini belirtiyor ve kompozisyon denemelerine ağırlık vermesini istiyordu. Ancak satırlarını Fransızca olarak yazdığı ve yeni unvanını kullandığı bir cümleyle noktalamaktan da geri kalmamıştı: “Mademoiselle, j’ai l’honneur d’être Votre três humble serviteur et frère Chevalier de Mozart.”98

20 Temmuz günü Bologna’ya ulaşmışlardı. Leopold Mozart hâlâ ayağının tam olarak iyileşmemesinden yakınıyor, Wolfgang da ablasına, Roma’dan ayrılırken kendisine hediye edilen Binbir Gece Masalları’nın İtalyanca versiyonundan bahsediyordu. Altı aydan fazla bir süre evden uzak kalmışlardı. Akdeniz havası özellikle Wolfgang’a iyi gelmiş, aniden boy atmıştı. 27 Temmuz’da, uzun zamandır bekledikleri posta nihayet ellerine ulaşmış, Milano’da yıl sonunda sahnelenecek olan operanın librettosu ve kimlerin oynayacağı bildirilmişti. Yapıtın adı Mitridate, re di Ponto (Pontus Kralı Mitridate) idi. Fransız oyun yazarı Racine’in eserinden uyarlanmış, librettoyu Torinolu Vittorio Amedeo Cigna-Santi kaleme almıştı. Operada rol alacak kişilerin önemli bir bölümü dönemin tanınmış isimlerinden oluşuyordu. Ancak Mozart’ların dostu kastrato Giovanni Manzuoli’nin yerine Roma’da karşılaştıkları, “Sartorino” adını kullanan Pietro Benedetti sahneye çıkacaktı.

Artık Wolfgang’ın önünde belirli bir hedef vardı. Milano’ya gidecekleri Ekim sonuna dek, operanın resitatiflerini ve uvertürünü tamamlamalı, solistlerle buluştuğu zaman tüm vaktini onların istekleri doğrultusunda şekillendireceği aryalara vermeliydi. Ancak Mozart’ların Salzburg’a yazdıkları mektuplardan anlaşıldığı kadarıyla, Wolfgang ancak Eylül sonunda resitatiflere başlamıştı. Librettoyu okuyup konu üzerinde düşünmek için bir süre zaman ayırdığı düşünülse bile, oldukça geç işe koyulmuştu. Kuşkusuz bunun nedenleri vardı: Öncelikle Bologna’da kaldıkları yaklaşık üç aylık sürede, önceki gelişlerinde dostluk kurduğu Padre Martini’yle sık sık buluşup çalışıyordu. Bu dönem, onun eğitiminin en son halkası gibiydi. Kendi geleceği için son derece önemli bir operaya başlamadan, çağının en büyük teori ustasıyla çalışmak çok faydalıydı.

On dört yaşını tamamlamak üzere olan Wolfgang’ın, Racine’in bir trajedisi üzerine kurulmuş Mitridate’nin librettosunu ne oranda anlayabileceği, üzerinde durulması gereken bir nokta. Operada konu, Roma İmparatorluğu döneminde yaşayan Pontus Kralı Mitridate ve iki oğlunun aynı kadına âşık olmaları çevresinde, vatan sevgisi, aşk ve baba oğul ilişkilerini sorgulayarak gelişir. O dönem opera seria (ciddi opera) geleneğine göre konunun ilerlediği ve olayların geliştiği bölümler resitatiflerle, yani konuşmaya eşlik eden çok yalın bir ezgiyle verilirdi. Bestecinin kendini göstermesi gereken yer aryalardı. Bu bölümler, eserin kahramanlarının, resitatif boyunca gelişen olaylar hakkındaki duygularını yansıttıkları sahnelerdi. Örneğin oğullarının kendine ihanet ettiğini öğrenen baba, gizli aşkını açıklamaya çekinen bir sevgili, içinde bulunduğu ruh halini hep aryalar aracılığıyla aktarırdı. Bu bölümlerin metni yalnızca birkaç dizeden oluşur, besteciden solistin becerisini olabildiğince ön plana çıkartacak bir müzik beklenirdi. İşte ustalık buradaydı; kahramanın içinde bulunduğu ruh halini yansıtabilmek. Bunun için bestecilerin yüz yıllardır başvurdukları bazı kalıplar vardı. Üzüntü ve acıyı yansıtmak için seçilen tonalite ile bir zafer coşkusunu müjdeleyen akorlar birbirinden çok farklıydı. Bu kalıplar doğru kullanıldığı zaman istenilen etki elde ediliyordu; hele aryayı seslendiren şarkıcı, tekniğiyle seyirciyi büyülemeyi biliyorsa sonuç her zaman olumluydu. Aryaların ve resitatiflerin dışında geriye uvertür ve koro bölümleri kalıyordu ki, bunlar için de yerleşmiş kalıplar vardı. Kuşkusuz bu opera formülü, barok dönemin mirasıydı. Wolfgang’ın ilk yapıtları bu türün başarılı örnekleri olarak görülebilirdi ancak bir süre sonra o, gerçekten söz ve müziğin uyumuna büyük önem verecek, operayı bir aryalar geçidi olmaktan kurtaracaktı.

Ağustos ayı boyunca Bologna yakınlarındaki bir malikânede konakladılar. Ev, önceki gelişlerinde de Mozart’larla çok ilgilenen ve Roma’daki Kardinal Pallavicini’nin akrabası olan Kont Luca Pallavicini’ye aitti. Gündelik ihtiyaçlarına yardımcı olması için emirlerine bir hizmetçi verilmiş, Wolfgang kendiyle aynı yaşlarda olan Kont’un oğluyla yakın arkadaş olmuştu. Ayrıca İtalya’da sık karşılaştığı bir manzara olduğu için eşeğe binmeyi denemiş ve çok hoşuna gitmişti. Leopold Mozart, hâlâ hareketlerini oldukça kısıtlayan yarasının iyice düzeleceği günü sabırsızlıkla bekliyor, otururken ayağını uzatmak zorunda kalıyordu. Salzburg’a yazdığı mektuplarda yalnızca hastalığından yakınmıyordu. Wolfgang’ın artık iyice büyüdüğü, elbiselerinin çoğunun üzerine olmadığı, anneyi ilgilendirecek önemli haberlerdendi. Ayrıca Leopold Mozart gezi boyunca kutsal yerlerden değerli anı parçaları almıştı, bunları saklayacağı kutuları karısının şimdiden sipariş vermesini rica ediyordu. Doğal olarak beraberinde pek çok nota ve kitap da getirecekti. Gezip gördüğü yerleri, oralardaki kültürü tümüyle yaşamına katabilmek için elinden gelen her yolu deniyordu.

29 Eylül günü, Wolfgang, Mitridate’nin resitatiflerini bestelemeye başladı. Bu süreyi Leopold Mozart da yeterli görüyor olmalıydı ki, daha önce oğlunu eser üzerinde çalışmaya zorlamadı. Wolfgang Eylül ayı başında ablasına yazdığı bir mektupta Telemach99 adlı kitabı okuduğunu bildiriyordu. Bu yapıtın onu konu olarak yeni operasına ne derece yaklaştırdığını kestirmek zor olsa da, yaklaşık on yıl sonra besteleyeceği Idomeneus, aynı konuyu işleyecekti. Fransız yazar François de Salignac de la Mothe Fénelon, Burgonya Prensi için kaleme aldığı eğitici kitabında, Homeros’un Odysseia destanının dördüncü bölümünün devamını kaleme alarak yapıtına Suite du Quatrième Livre de l’Odysée d’Homère, ou le Avantures de Télémaque, fils d’Ulysee (Homeros’un Odysseia Destanı’nın Dördüncü Bölümünün Devamı ya da Odysseus’un Oğlu Telemakhos’un Maceraları) adını vermişti. Eser, özellikle XVIII. yüzyılda, pedagojik yönü ağır bastığı için çocuk eğitiminde sıkça başvurulan bir kaynak olmuş, Prusya Kralı II. Friedrich’in de yetişmesinde önemli rol oynamıştı. Leopold Mozart, oğlunun eğitimine çok dikkat eden, yeni yöntemleri uygulamaya özen gösteren bir baba olarak, Wolfgang’ın bu kitabı okumasını sağlamış, Bologna’da geçen günlerini bu şekilde değerlendirmesine yardımcı olmuştu. Kısaca söylenişiyle Les Aventures de Télémaque (Telemakhos’un Maceraları), bir başka Fransız yazar Antoine Danchets’nin Idoménée adlı yapıtına kaynaklık edecek, bu metin de Mozart’ın operası Idomeneo’ya dönüşecekti.

9 Ekim 1770 tarihinde, Bologna’dan ayrılmadan kısa bir süre önce Wolfgang, kentteki ünlü Accademia Filarmonica’ya kabul edildi. Bu kabul, oldukça çetin bir sınavın ardından gerçekleşmiş, Wolfgang’ın müzik bilgisinin en üst düzeyde olduğu kanıtlanmıştı. Giriş sınavında katı kompozisyon kuralları uygulanıyor, gerçekten alanında yetkin kişilerin üye olmasına dikkat ediliyordu. Leopold Mozart oldukça heyecanlandığı bu sınavı Salzburg’a şöyle aktarıyordu: “Akademi başkanı ve iki denetçi –ki bunların hepsi eski orkestra şefleriydi– bütün üyelerin huzurunda Wolfgang’a antifon100 kitabından seçtikleri bir antifon vererek onu dört sesli olarak bestelemesini istediler. Hademe, Wolfgang’ı alıp yandaki odaya götürdü, kapıyı kapadı. Beste tamamlandıktan sonra, denetleyiciler, bütün orkestra şefleri ve beste kurulu tarafından incelendi, sonra da oylamaya geçildi; oylama beyaz ve siyah toplar kullanılarak yapıldı; bütün toplar beyaz çıkınca Wolfgang’ı içeri çağırdılar, o girerken herkes alkışladı ve ona başarılar diledi.”101

Ünlü Mozart uzmanı Alfred Einstein, Mozart, His Character, His Work adlı yapıtında, Wolfgang’ın sınav sorusunun akademi arşivlerinde çözülmüş üç kopyasının olmasından yola çıkarak, Leopold Mozart’ın anlattıklarının tümüyle gerçeği yansıtmıyor olabileceğini öne sürmüştür. Benzer ifadeler, Maria Publig’in Mozart / ‘Dehanın Gölgesinde’ kitabında da yer almaktadır102. Bu görüşe göre, Wolfgang’ın yazdıklarını Padre Martini gözden geçirip bazı kısımlarını düzeltmiş, daha sonra temize çekilen kopya jüriye sunulmuştur. Akademinin resmî yazısında, “Bir saatten az bir süre sonunda, Signor Mozart çalışmasını getirdi ve özel nedenler göz önünde bulundurularak yeterli bulundu,” şeklinde bir ifadenin yer alması, sınavın Leopold Mozart’ın anlattığı denli başarılı geçememiş olabileceğinin işareti gibidir.103 Padre Martini büyük olasılıkla, yeteneğine gerçekten inandığı Wolfgang’a, bu karmaşık armoni sınavında yardım etmekte bir sakınca görmemişti. Hangi yolla olursa olsun, çağının bu denli önemli bir kurumundan alınan diploma, bestecilik kariyerinin henüz başındaki Wolfgang için çok önemliydi, üstelik İtalya’da.

Yeniden Milano-Mitridate

18 Ekim’de Milano’ya ulaştıklarında operanın temsiline iki aydan fazla zaman vardı. Ancak o tarihten sonra eve yazılan mektuplara, Wolfgang’ın eklediği sayfalar giderek azalmaya başlamıştı. Bunun nedeni, tüm vaktini yeni eseri üzerinde çalışmaya ayırmasıydı. Babasının ayrıntılı bilgilerinin sonuna, çok çalıştığı için yazamamaktan yakındığı notlar düşüyor, ablasından ve annesinden sürekli aynı dilekte bulunuyordu: Başarısı için dua etmeleri. Gerçekten bu dönem Wolfgang’ın yaşamındaki ilk ciddi sınavdı. Bir yıla yakın süredir, hemen her kentinde ün kazandığı İtalyan yarımadasına, kendini tam anlamıyla kabul ettirebilmesi için atması gereken son adıma çok yaklaşmıştı ama sonucun ne olacağı belirsizdi. Leopold Mozart, Viyana’da yaşadığı olumsuz deneyimden sonra daha temkinli olmaya gayret ediyor, bir operanın ilk geceden başarılı olabilmesinin şansa bağlı olduğunu yazıyordu. Böylece aslında herkesten çok kendini sakinleştirmek ister gibiydi. Oğlunun tüm gününü beste yaparak geçirmesini izliyor, dış dünyadan tamamıyla kopmaması, aklını bir parça olsun başka şeylerle oyalayabilmesi için, yemeklerden sonra Wolfgang’la yürüyüşe çıkıyordu.

Milano Operası yöneticileri, ilk kez kapsamlı bir sahne eseri bestelemekte olan on dört yaşındaki bu Alman çocuğun nasıl bir yapıt ortaya koyacağını merakla bekliyorlardı. Bu yüzden, Wolfgang’ın yazdıklarını farklı kanallardan kontrol etmeye başladılar. Aralık başında resitatifler kontrol edildi. Burada amaç, İtalyancanın doğru kullanılıp kullanılmadığını denetlemekti. Çok küçük bir düzeltme haricinde metin onaylandı. Daha sonra solistler, piyano eşliğinde aryaları çalışmaya başladılar. Bu süreç oldukça yavaş ilerliyordu. Çünkü hemen herkes, partisinde değişiklik istiyor, Wolfgang da büyük bir sabırla istenilen düzeltmeleri gerçekleştirmeye çalışıyordu. Aslında bu, her operanın bestelenmesinde yaşanan olağan bir durumdu. Ancak bu kez karşılarında bir çocuk gören şarkıcılar, isteklerinde biraz aşırıya kaçmaya başlamışlardı.

12 Aralık günü ilk orkestra provası gerçekleşti. Önce on altı kişilik küçük bir grup, yapıtın çalınabilirliğini kontrol etmek istemişti; acaba bu Alman çocuk gerçekten opera besteleyecek düzeyde miydi? 17 Aralık’ta, altmış kişilik tüm kadronun katılımıyla prova yapıldı. Önceleri karşı çıkma eğiliminde olanlar bile, bu provadan sonra tatmin olmuş görünüyordu. Durumdan en çok hoşnut olan, eseri Wolfgang’ın elyazmalarından çoğaltan kopistti. Çünkü o dönem alışkanlıklarına göre, eser beğeni kazanırsa kopistler yapıtın tümünü ya da içinden bazı aryaları çoğaltıp para karşılığı isteyenlere veriyordu. Başarılı operalar, kopistler için tam bir kazanç kapısıydı.

Yapıt ilk kez 19 Aralık’ta, oynanacağı sahnede prova edilmişti. Leopold Mozart artık heyecandan yerinde duramaz haldeydi, evdekilere dualarını eksik etmemelerini defalarca tembih ediyordu. Başta Sammartini olmak üzere, kentteki tanınmış bestecilerin çoğunun yakın dostları oluşu onu yüreklendiriyor ancak bir süre önce Napoli’de Jommelli’nin son operasının başarısızlığa uğradığını hatırlayıp tekrar endişeleniyordu. Genel olarak her şey yolunda gitmişti. Mitridate’nin başarı kazanmaması için bir neden yoktu. Yine de opera bambaşka bir dünyaydı. Provalar sırasında kimliği anlaşılamayan biri, başrol oyucusu sopranoya, Wolfgang tarafından gönderildiğini söylediği aryalar vermişti. Amacı, müzikal yönden çok zayıf olan bu parçalarla kadının moralini bozmak, eserin başarısını gölgelemekti. Neyse ki durum hemen anlaşılmış, Wolfgang gerçek aryaları göndererek durumu düzeltmişti.

26 Aralık günü, Milano’daki Teatro Regio Ducal’de sahnelenen KV 87, Mitridate, re di Ponto, büyük başarı kazandı. Leopold Mozart, 29 Aralık tarihli mektubunda, artık rahatlamış bir ifadeyle Salzburg’a şu müjdeyi veriyordu: “Tanrı’ya şükür opera yirmi altısında sahnelendi ve herkesin beğenisini kazandı. Opera sahnelenirken Milano’da şimdiye dek hiç rastlanmayan iki şey oldu: Birincisi, gala gecesinde usul olmamasına karşın, geleneklere aykırı olarak halk, primadonnanın söylediği bir aryayı yineletti; ikincisi de, hemen hemen tüm aryalar sırasında, bizi şaşırtan bir alkışla, Viva il Maestro, viva il maestrino! sesleriyle karşılaştık.”104

Leopold Mozart ayrıca, ilk temsili izleyen günlerde aynı başarının devam ettiğini, pek çok aryanın alkış sonucu tekrarlandığını, Milanoluların Wolfgang’a, Roma’da aldığı unvan ve Bologna akademisine kabul edilmesi nedeniyle il Cavaliere filarmonico (Filarmoni Şövalyesi) adını taktıklarını belirtiyordu. Zaten İtalyanlar hemen herkese bu tarz isimler takmalarıyla tanınmışlardı. Çağın önemli bestecisi Johann Adolf Hasse de, Saksonyalılığına vurgu yapmak için, Il Sassone olarak adlandırılıyordu. Leopold Mozart, oğlunun başarısını Salzburg’a bildirdikten sonra, 2 Ocak 1771’de Padre Martini’ye de ayrıntılı bir mektup yolladı. Başarıda onun da büyük payı olduğuna inanıyordu. İyi ve sağlıklı bir yeni yıl dileğiyle başlayan mektupta, Milano’da operanın hazırlıkları süresince yaşadıklarını anlatıp Wolfgang’ı nasıl engellemeye çalıştıklarını açıkladı. Ancak sonunda orkestradakilerin hepsi, yapıtın müzikal yönden açık, anlaşılır ve kolay çalınabilir olduğu konusunda hemfikir olmuş, şarkıcılar da memnuniyetlerini belirtmişlerdi. Leopold Mozart, Padre Martini’nin sağlık haberlerini almaya devam edeceklerini umduğunu, Wolfgang’ın da en içten saygılarını gönderdiğini bildirerek mektubunu noktalıyordu.105

Başarılı opera temsilinin ardından, Mozart’lar önceki Milano ziyaretlerinde olduğu gibi, soyluların konaklarındaki konserlere katılmayı sürdürüyorlardı. Bunların arasında ilk sırayı, en büyük yardımı ve desteği gördükleri, opera siparişini onun gayretleri sonucu elde ettikleri Kont Firmian geliyordu. Ocak ayı boyunca Mozart’lar, Milano’dan çevre kentlere kısa geziler yaptı. Bunların içinde Verona’ya yapılan, Wolfgang’ın bu kentin Accademia Filarmonica kurumuna kabul edilmesi ve fahri şefliğine getirilmesini sağladığı için önemlidir. Ayrıca Torino, Brescia gibi kentlere kısa yolculuklar yaparak İtalyan yarımadasının kuzeyini olabildiğince tanımaya çalışıyorlardı. Özellikle Wolfgang’ın aylardır süren yoğun çalışma temposunun ardından, biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Eve yazılan mektuplar yeniden ikisinin kaleminden çıkmaya başlamıştı. Operanın temsillerine başarıyla devam ediyor oluşu, hâlâ ilk haberdi. Wolfgang ablasına, kopistin yapıtı, Lizbon sarayına göndermeye hazırlandığını müjdeliyordu.

Eve dönüş

11 Şubat 1771’de Venedik’e geldiklerinde karnaval başlamak üzereydi. Tüm İtalya’nın en renkli, en müzik dolu eğlencesini Leopold Mozart kaçırmak istememiş, gezi programını ona göre ayarlamıştı. Hemen her gece operaya gidiyor, ardından balolara katılıyorlardı. Kanallarda gondolla gezmek, birbirinden ilginç maskeleri incelemek ikisi için de son derece eğlenceliydi. Yaklaşık bir ay kaldıkları Venedik’ten sonra Padova ve Vicenza üzerinden geçerek tekrar Verona’ya ulaştılar ancak bu kez rotalarını kuzeye, Salzburg’a doğru çevirmişlerdi. Padova’da çok kısa kalmalarına karşın Wolfgang, iki farklı yerde konser vermiş; ayrıca kentte seslendirilmek üzere bir oratoryo siparişi almıştı. Malikânesinde konserler düzenleyen müzik tutkunu Prens Giuseppe Xiemenes, büyük olasılıkla oratoryonun aynı yılın Paskalya döneminde sahnelenmesini tasarlamıştı. Ancak KV 118, Betulia liberata (Kurtarılmış Bethulia) adlı librettonun bestelenmesi 1771 yaz aylarında gerçekleşebilmişti. Yapıtın Padova’ya gönderildiğine ve seslendirmenin gerçekleştiğine dair kesin bir kayıt yoktur; ancak Mozart’ların 1771 sonbaharında yaptıkları ikinci İtalya gezisi sırasında çalınmış olabilir.

Salzburg’a ulaşmak üzere İtalyan yarımadasını terk etmeye hazırlandıkları 1771 Martı’nda, Verona’da bulundukları sırada Milano’dan gelen bir haber Mozart’ları çok sevindirmişti. Mitridate’nin elde ettiği büyük başarıyı göz önünde bulunduran opera yöneticileri, 1772-1773 sezonunun açılış temsilini yine Wolfgang’ın bir eseriyle yapmak istiyordu. Bu, yaklaşık iki yıl sonra 26 Aralık 1772 tarihinde, il Cavaliere filarmonico’nun ya da yetenekli küçük Alman çocuğun yeni bir yapıtla Milano seyircisinin karşısına çıkması anlamına geliyordu. Çalışma şartları tıpkı ilk seferki gibiydi, Wolfgang’ın birkaç ay öncesinden kente gelmesi yeterli olacaktı. Verona’dan ayrılmadan Leopold Mozart’ın kulağına çalınan bir başka haber, keyfinin iyice artmasına neden olmuştu. Viyana’dan ulaştırılan bir notta, ayrıntıları Salzburg’a gönderilen bir mesajın, Wolfgang için büyük bir onur kaynağı olacağı bildiriliyordu.

28 Mart 1771’de bütün aile Salzburg’da bir araya geldiğinde aradan on beş aydan fazla bir zaman geçmişti. Bu süre zarfında birbirlerinin yaşadıklarını mektuplar aracılığıyla takip etmişlerdi ama yine de konuşacak ve anlatacak çok şeyleri vardı. Birkaç gün sonra Viyana’dan beklenen haber geldi. İmparatoriçe Maria Theresia, oğlu Arşidük Ferdinand’ın düğün töreni sırasında, Wolfgang’ın da bir serenatla yer almasını uygun görmüştü ve durum kendisine bildiriliyordu. Üstelik aynı kutlamalar sırasında ünlü besteci Johann Adolf Hasse’nin de bir operasının seslendirilecek olması, olayın ciddiyetini ve Wolfgang’a yüklenen görevin önemini artırıyordu. Düğün töreni, 1771 Ekim ortasında gerçekleşecekti; bu, Wolfgang’ın yaz sonunda yeniden Milano’ya gitmesi anlamına geliyordu. Üstelik Arşidük Ferdinand, yüzlerce yıldır sanata büyük destek veren Este ailesinin bir üyesi olan Prenses Maria Beatrice Ricciarda’yla evleneceği için, törenlerin sanatsal yönden kusursuz olmasına büyük özen gösteriliyordu. Kayıtlara festa teatrale ya da serenata olarak geçen bu sipariş, Barok Dönem’de çok yaygın olan, özellikle kutlamalarda seslendirilen vokal kantat anlamına geliyor, solistler ve koronun yanında dansın yer aldığı bölümleri de içeriyordu.

Viyana Sarayı’ndan gelen bu sipariş gerçekten çok önemliydi. Bu, Habsburg hanedanıyla akrabalık ilişkileri bulunan Milano ve çevresinde olanların başkentte dikkatle izlendiği anlamına geliyordu. Bir süre önce İmparatoriçe’nin huzurunda çalan bu yetenekli çocuğun kazandığı başarı, üstelik opera gibi İtalyanların çok hassas ve güç beğenir davrandıkları bir alanda elde edilmişse rastlantı olamazdı. Viyana’nın bunu görmezden gelmesi düşünülemezdi. Ancak desteklemenin de bir sınırı vardı, bu siparişin verilmesinden yaklaşık sekiz ay sonra, İmparatoriçe Maria Theresia’nın Wolfgang’la ilgili düşünceleri, akıllara yeniden soru işaretleri takılmasına neden olacaktı. Ama önce siparişin bestelenmesi ve sahnelenmesi gerekiyordu.

İkinci kez İtalya-Ascanio in Alba

Leopold Mozart ve Wolfgang, 13 Ağustos 1771’de Milano’ya doğru yola çıktılar. İlk gezilerindekine benzer bir güzergâh izleyerek 21 Ağustos’ta kente ulaştılar. Salzburg’la mektuplaşma yeniden başlamıştı. Bestelenecek metin henüz ellerine ulaşmadığı için yapacakları fazla bir şey yoktu. Wolfgang sıcaktan şikâyet ediyor, Milano’ya bir aydır tek damla yağmur düşmediğinin söylendiğini aktarıyordu. Ayrıca kaldıkları yerde hemen her odadan müzik sesi geliyor, bu da çocuğun aklına hep yeni fikirler doğmasına neden oluyordu: “Üstümüzde bir kemancı kalıyor, altımızda bir başkası var; tam yanımızdaki odada bir şan öğretmeni ders veriyor, üst katın son odasında ise bir obuacı var. Beste yapmak için oldukça eğlenceli bir ortam, insanın aklına bir sürü fikir geliyor.”106

30 Ağustos’ta Wolfgang’ın besteleyeceği yapıtın metni ellerine ulaştı. Giuseppe Parini tarafından kaleme alınan libretto, Ascanio in Alba (Ascanio Alba’da) başlığını taşıyor ve bu tip kutlamalar için kaleme alınan eserlerin çoğunda olduğu gibi mitolojik bir konudan yola çıkıyordu. Yapıt içinde dans bölümlerinin yer alması ayrı bir özen gerektiriyor, Wolfgang’ı yine yoğun bir çalışma temposu bekliyordu. Ancak 13 Eylül tarihli mektupta Leopold Mozart evdekilere şu müjdeyi veriyordu: “Serenata’dan çok, iki bölümlü bir azione teatrale

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «ЛитРес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на ЛитРес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
7 из 7