bannerbanner
Rus Şiiri Antolojisi
Rus Şiiri Antolojisi

Полная версия

Rus Şiiri Antolojisi

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
5 из 6

УВЕРЕНИЕ

Нет, обманула вас молва,По-прежнему дышу я вами,И надо мной свои праваВы не утратили с годами.Другим курил я фимиам,Но вас носил в святыне сердца;Молился новым образам,Но с беспокойством староверца.1824

СТАНСЫ

Судьбой наложенные цепиУпали с рук моих, и вновьЯ вижу вас, родные степи,Моя начальная любовь.Степного неба свод желанный,Степного воздуха струи,На вас я в неге бездыханнойОстановил глаза мои.Но мне увидеть было слащеЛес на покате двух холмовИ скромный дом в садовой чаще -Приют младенческих годов.Промчалось ты, златое время!С тех пор по свету я бродилИ наблюдал людское племяИ, наблюдая, восскорбил.

GÜVENCE

İnanmayın asla söylentilere,Her nefesimde siz varsınız benim,O kadar büyük ki hakkınız bendeSizi hatıramdan nasıl silerim.Buhur yakarken de başkası içinKalbimce kutsanan asıl sizsiniz,Taparken cezbine yeni yüzlerinEski bir korkuyu yaşarım sessiz.1824

DÖRTLÜKLER

Ellerim özgür sayılırKör feleğin zincirindenKarşımdasın sen, ey bozkır,Ey ilk göz ağrım, yeniden.Enginin kubbesidir gökTazelik saçıyor yere,Ben nefesimi keserekDevam ediyorum seyre.Koruya ve yamaçlaraBakmak sanki daha zevkliKeşke dönsem o yıllara,Bulsam o bahçeli evi.Uçup gittin, ey altın çağ!Bense dünyayı dolaştımYaklaştıkça insanlaraHep acıyla karşılaştım.Ко благу пылкое стремленьеОт неба было мне дано;Но обрело ли разделенье,Но принесло ли плод оно?..Я братьев знал; но сны младыеСоединили нас на миг:Далече бедствуют иные,И в мире нет уже других.Я твой, родимая дуброва!Но от насильственных судьбинМолить хранительного кроваК тебе пришел я не один.Привел под сень твою святуюЯ соучастницу в мольбах -Мою супругу молодуюС младенцем тихим на руках.Пускай, пускай в глуши смиренной,С ней, милой, быт мой утая,Других урочищей вселеннойНе буду помнить бытия.Пускай, о свете не тоскуя,Предав забвению людей,Кумиры сердца сберегу яОдни, одни в любви моей.1825Coşkulu bir hayır içinHep çağrılar aldım gökten.Ama meyvesine niçinEremedim bir türlü ben?Gençliğimde tanıdığımDüşsel kardeşlerim vardı –Kimisi uzakta onların,Kimisini toprak aldı.Ey meşelik, seninim bil,Ama bugün sana gelmemKaçabilmek için değilPeşimdeki kaderimden.Koşup kutsal kucağınaDualaşan dileklerleEşimi getirdim sanaKollarında bir bebekle.Ben bu sûkut içersindeCanlarımla hep birlikteOrtak musibetleri deUnutabilseydim keşke.Keşke yeni bir yaşamaSarılsam kinlerden uzakGerçek aşk gönül dünyamaO zaman yerleşir ancak.1825

ФËДОР ТЮТЧЕВ

FYODR TYUTÇEV

(1803-1873)


Ünlü lirik şair-filozof Fyodr İvanoviç Tyutçev 23 Kasım 1803’te Orlov ilindeki Ovstug çiftliğinde yaşamını sürdüren orta halli eski bir soylu ailede doğdu. Çocukluk yılları Ovstug’da, gençliği ise Moskova’da geçti. İlk özel öğrenimini kendi evinde genç şair ve çevirmen S. Rayiç’den aldı. 1819’da başladığı Moskova Üniversitetesi’nin Filoloji Bölümü’nü 1821’de ‘Filoloji Bilimleri Adayı’ derecesiyle bitirdi ve Dışişleri Bakanlığı Dışilişkiler Şubesinde göreve başladı (1822). Daha sonra ülke dışına gitti ve orada (Münih’de) 22 yıl boyunca kaldı.

İlk şiirleri (“Yaz Akşamı”, “Hayalet”, “ Uykusuzluk”, “Rüya”) 1828-1829 yıllarında S. Rayiç’in Galatea dergisinde yayımlandı. Bu şiirler şairin yeteneğini kesinlikle kanıtlamış olmalarına karşın onun adını ülke genelinde duyurmaya yetmedi.

Tyutçev’in ünü ancak Puşkin’in Sovremennik (Çağdaş) dergisinde yayımlanan 16 şiirle doruk noktasına ulaştı (1836).

Şair 1844 yılında ailesiyle birlikte ülkesine döndü ve 6 aydan sonra Dışişleri Bakanlığında aldığı yeni görevde çalışmaya başladı.

1843-1850 yılları arasında yayımlamış olduğu “Rusya ve Almanya”, “Rusya ve Devrim”, “Papalık ve Roma Sorunu” vb. başlıklı yazılarıyla Rusya ile Batı arasındaki çatışmanın kaçınılmaz olduğunu ve çatışmadan Rusya’nın yengiyle çıkıp “Slav Dünyası” imparatorluğunu kuracağı öngörüsünde bulundu.

1848-1849 yıllarında da, gelişmekte olan siyasi olayların nabzını yakalayarak, “İsteksiz ve Cesaretsiz”, “Öldürücü Hizmetler Çevresinde Olunduğunda…”, “Rus Kadını” türünden mükemmel yazılar yazmış olsa da, onları yayımlamak istemedi.

Bir şair olarak Tyutçev’in başarısından söz ederek ondaki yazma hevesini alevlendiren ilk kişi Nekrasov oldu. Sovremennik (Çağdaş) dergisinde yayımlanan “İkinci Dereceli Rus Şairleri” yazısında o Tyutçev’den övgüyle söz etti.

İlk şiir kitabının dünya yüzü gördüğü 1854 yılında şairin Elena Denisiyeva’ya adadığı aşk şiirleri de dergi sayfalarında yayımlandı. Genç sayılamayacak bir çağda olan şairin kendi kızı yaşında bir güzelle on dört yıl boyunca sürdürdüğü ilşkiler dramatik olaylara neden oldu ve sonuçta Tyutçev evlenmeyi kabu etti.

1858’de Dışişleri Sansür Komitesi Başkanı olarak atandı ve kimi zamanlar izlenen bazı yasaklı yayınların savunuculuğunu üstlenmek zorunda kaldı.

1860 yıllarda gelişen acılı olaylar, ne yazık ki, birbirini izledi: Önce eşi Denisiyeva verem kurbanı oldu, bir iki yıl sonra çocukları öldü, en sonunda da şairin annesi hayata gözlerini yumdu.

Şairin 1860-1870 yılları arasında yazdığı şiirler genellikle siyasi havanın egemen olduğu izlenimi bırakmakla birlikte, aslında “yaşanmış” (“Güç Bedeni Yavaşça Terk Ettiğinde…”,”1860”; “Slavlar”, “1866” vb. türünden kısa (lirik ve felsefi) şiirlerdir.

Fyodr Tyutçev’in yaşamındaki en son yıl da çok acılı geçti: Büyük oğlu, kendi kardeşi ve kızı Mariya art arda öldüler.

Şair, 15 Temmuz 1873 tarihinde, Tsarskoe Selo’da yaşama ve da etti.

Başlıca şiir kitapları: Bahar Fırtınası (1828), Uykusuzluk (1829), Çılgınlık (1840), Güz Akşamı (1840), Şiirler (1854) vb.

БЕССОННИЦА

Часов однообразный бой,Томительная ночи повесть!Язык для всех равно чужойИ внятный каждому, как совесть!Кто без тоски внимал из нас,Среди всемирного молчанья,Глухие времени стенанья,Пророчески-прощальный глас?Нам мнится: мир осиротелыйНеотразимый Рок настиг -И мы, в борьбе, природой целойПокинуты на нас самих.И наша жизнь стоит пред нами,Как призрак на краю земли,И с нашим веком и друзьямиБледнеет в сумрачной дали…И новое, младое племяМеж тем на солнце расцвело,А нас, друзья, и наше времяДавно забвеньем занесло!Лишь изредка, обряд печальныйСвершая в полуночный час,Металла голос погребальныйПорой оплакивает нас!1829

UYKUSUZLUK

Çınlatıyor geceyi bir saat sesi –Tüm monotonluğuyla, ara vermeden!Gece karanlığının bu hikâyesiHem bilinen bir şey, hem bilinmeyen.Kararmış enginlerin sonsuzluğundaVedalaşan peygamber sesiyle tir tirVaktin iniltisini son soluğundaİçimizden rahatça dinleyen kimdir?Bir anda zalim bahtın hışmına kurbanOlmuş gibi, dünyamız büsbütün öksüz,Bizler, yoksun kalanlar tüm umutlardan -Doğayla savaştayız sert ve ödünsüz.Yaşam öcü örneği gayet sessizceDünyanın sonunu mekân seçmekte,Çağımız ve şanımız onla iç içeGece karanlığında can çekişmekte.Yepyeni ve taptaze bir genç kuşakYeşerirken sevinçle güneş altında,Biz eski çağımızla uzaklaşarakSöneriz karanlığın saltanatında.Ve pek seyrek de olsa bazı gecelerUykuların en derin saatlerindeBir çağrı duyarız ecelden beterHıçkıran çanların davetlerinde.1829

ВЕЧЕР

Как тихо веет над долинойДалекий колокольный звон,Как шум от стаи журавлиной, -И в звучных листьях замер он.Как море вешнее в разливе,Светлея, не колыхнет день, -И торопливей, молчаливейЛожится по долине тень.1826

УТРО В ГОРАХ

Лазурь небесная смеется,Ночной омытая грозой,И между гор росисто вьетсяДолина светлой полосой.Лишь высших гор до половиныТуманы покрывают скат,Как бы воздушные руиныВолшебством созданных палат.1829

СОН НА МОРЕ

И море, и буря качали наш челн;Я, сонный, был предан всей прихоти волн.Две беспредельности были во мне,И мной своевольно играли оне.

AKŞAM

Mevsim, turnaların göçme mevsimi,Kampana seslerinin uzak ağıtıEserken ormanda bir meltem gibiYaprak ninnisiyle uykuya yattı…Gün, taşmış bir mayıs denizi aynenKımıldamadan öyle parıldamada,Uzayan gölgeler ki hiç dinlenmedenSürünmekte habire ıssız ovada…1826

DAĞLARDA SABAH

Gece kopan fırtınada durulmuşGülücükler dağıtıyor göğün mavisi,Dağlar ortasında çiyle yunulmuşYeşil vadilerin en görkemlisi.Yüzüyor sis yüzlü ak çelenklerdeYarı bele kadar dağ heybetleri,Sanki şu an sallanmakta o yerdeBir masal köşkünün siluetleri.1829

DENİZDE GÖRÜLEN RÜYA

Fırtınalar kudurarak sallamaktaydı bizi:Ve ben rüyada tanıdım asıl hırçın denizi.İki zor sonsuzluğun esiriydim böyleceOnlar oynayabilirdi benimle gündüz gece.Вкруг меня, как кимвалы, звучали скалы,Окликалися ветры и пели валы.Я в хаосе звуков лежал оглушен,Но над хаосом звуков носился мой сон.Болезненно-яркий, волшебно-немой,Он веял легко над гремящею тьмой.В лучах огневицы развил он свой мир -Земля зеленела, светился эфир,Сады-лавиринфы, чертоги, столпы,И сонмы кипели безмолвной толпы.Я много узнал мне неведомых лиц,Зрел тварей волшебных, таинственных птиц,По высям творенья, как бог, я шагал,И мир подо мною недвижный сиял.Но все грезы насквозь, как волшебника вой,Мне слышался грохот пучины морской,И в тихую область видений и сновВрывалася пена ревущих валов.1830

ОСЕННИЙ ВЕЧЕР

Есть в светлости осенних вечеровУмильная, таинственная прелесть:Зловещий блеск и пестрота дерев,Багряных листьев томный, легкий шелест,Туманная и тихая лазурьНад грустно-сиротеющей землею,И, как предчувствие сходящих бурь,Порывистый, холодный ветр порою,Ущерб, изнеможенье – и на всемТа кроткая улыбка увяданья,Что в существе разумном мы зовемБожественной стыдливостью страданья.Kayaların inlettikçe etrafı uğultusu,Rüzgârlarla coşuyordu dalgaların ordusu.Seslerin karışıklığı döverken beni güm güm,Ben o ses hengâmesinin üstünde rüya gördüm –Can alıcı açıklıkta, gizemli rüyaydı bu,Bir cehennem üzerinde hafifçe esiyordu.Masalımsı dünyasını açtı önümde renk renk –Gökkubbesi pırıl pırıl, toprağı çiçek çiçek,Bağ bahçeler, sırça köşkler, sıra sıra sütunlarArasında sessiz sessiz gezen sayısız kullar.Tanımadık yüzler gördüm ben onların içinde,Kuşlar, yaratıklar gördüm, hepsi tuhaf biçimde –Ben, dünyanın üstündeydim, bir tanrıydım şu anda,O, durgunca parlıyordu, ayağımın altında.Rüyada en kötücül bir cinci narası gibiDuyuyordum derinlerden denizin hiddetiniVe bakarken bu rüyanın sessizlik sarayındanAk bir köpük uluyordu dışarıda anbean.1830

SONBAHAR AKŞAMI

Güz akşamındaki bu loş aydınlıkGizemli, zarif bir güzellik saklar…Ağaçların meşum şavkında artıkGörülmez bir hüznü inler yapraklar;Titrerken göklerin pusarık alnı,Siyahlar örtünüp kararırken yer,Hoyrat bir yel dolaşarak her yanıBazen yakın fırtınayı müjdeler.Çöküşle acizlik – ve dört bir yanaYayılan solgun, ürkek tebessüm:Ne çok yakışıyor dertli insanaAcının meyvesi utangaç hüzün.

АЛЬПЫ

Сквозь лазурный сумрак ночиАльпы снежные глядят;Помертвелые их очиЛьдистым ужасом разят.Властью некой обаянны,До восшествия Зари,Дремлют, грозны и туманны,Словно падшие цари!..Но Восток лишь заалеет,Чарам гибельным конец-Первый в небе просветлеетБрата старшего венец.И с главы большого братаНа меньших бежит струя,И блестит в венцах из златаВся воскресшая семья!..1830

MAL`ARIA 4

Люблю сей божий гнев! Люблю сие незримоВо всем разлитое, таинственное Зло -В цветах, в источнике прозрачном, как стекло,И в радужных лучах, и в самом небе Рима!Всё та ж высокая, безоблачная твердь,Всё так же грудь твоя легко и сладко дышит,Всё тот же теплый ветр верхи дерев колышет,Всё тот же запах роз… и это всё есть Смерть!..

ALPLER

Bulutsuz gecelerdeAlpler parlak devlerdirDonup kalmış gözlerde –Dehşettir titreyen tir tir.Şafak öncesi onlarBir denizin buz hali,Uyuklarken korkunçlarYenik krallar misali!Ama şafak sökünceO korkunç büyü yiterParlak taçla ilkönceBüyük kardeş baş diker.Ardından küçüklerleŞafak uğraşır bir birVe altın çelenklerleTüm sülale dirilir!..1830

MAL’ARİA 5

Ah, bu tanrı öfkesi! Her yanda çağıldayanBu meçhul, bu esrarlı Kötülüğü severim –Çiçeklerde, sularda o vardır, parıldayanCam örneği, ve eşsiz Roma göğünde derin!Hep o ürpertilerle titriyor göğün bağrıHep o hazla atıyor senin de kalbin güm gümHep o sıcacık rüzgâr okşuyor yapraklarıHep o koku çiçeklerde… ve onun adı ÖLÜM!Как ведать, может быть, и есть в природе звуки,Благоухания, цветы и голоса -Предвестники для нас последнего часаИ усладители последней нашей муки, -И ими-то Судеб посланник роковой,Когда сынов Земли из жизни вызывает,Как тканью легкою, свой образ прикрывает…Да утаит от них приход ужасный свой!..1830

SILENTIUM!6

Молчи, скрывайся и таиИ чувства и мечты свои -Пускай в душевной глубинеВстают и заходят онеБезмолвно, как звезды в ночи,-Любуйся ими – и молчи.Как сердцу высказать себя?Другому как понять тебя?Поймёт ли он, чем ты живёшь?Мысль изречённая есть ложь.Взрывая, возмутишь ключи,-Питайся ими – и молчи.Лишь жить в себе самом умей -Есть целый мир в душе твоейТаинственно-волшебных дум;Их оглушит наружный шум,Дневные разгонят лучи,-Внимай их пенью – и молчи!..1830Kim bilir! Doğamızda belki de yeterinceKokular, renkler, sesler ve daha neler var ki,Bize sonu sezdiren hem de ölmeden önce,Onlardır acımıza gizli tat katan belki.Ve onlarla belki de ölümün habercisiBiz dünyalılar için gelince bu vadiyeYüzünü örter sanki tüllerin en incesiSıranın geldiğini bizden gizlesin diye.1830

SİLENTİUM!7

Sus, örtbas et ve biriktirDüşlerini zevkle bir bir –Onlar kalpte saklı kalsınRuhun pır pır aydınlansın –Şavkı, yıldızlara mahsus,İmrenerek seyret – ve sus!Yürek nasıl açılır ki?Acep kimdir karşındaki?Anlaşılmak çok abestir,Madem her söz sahte sestir.Silinse de mantık ve us…Sen sabırla beslen – ve sus!Tut kendini kendine çekBir iç dünyan var ki gerçekUs, his ve düşlerden ancak;Ne gürültüler kopacakEtmek için seni suspus…Bu sesleri dinle – ve sus!1830***Как над горячею золойДымится свиток и сгораетИ огнь сокрытый и глухойСлова и строки пожирает -Так грустно тлится жизнь мояИ с каждым днем уходит дымом,Так постепенно гасну яВ однообразье нестерпимом!..О небо, если бы хоть разСей пламень развился по воле -И, не томясь, не мучась доле,Я просиял бы – и погас!1830* * *Там, где горы, убегая,В светлой тянутся дали,Пресловутого ДунаяЛьются вечные струи.Там-то, бают, в стары годы,По лазуревым ночам,Фей вилися хороводыПод водой и по водам;Месяц слушал, волны пели…И, навесясь с гор крутых,Замки рыцарей гляделиС сладким ужасом на них.***Ocağa atılan kâğıt tomarıBir anda dumana döndüğü gibiAteş de kulların duymadıklarıYazılı sırları yutar dipdiri –Benim yaşamım da, nitekim böyle,Gün gün küllenerek uçup gidiyor;Yüreğim döndükçe bomboş bir çöleMonotonluk onu tavaf ediyor.Ey gökyüzü, duacıyım karşında,Ne olursun beni ateşinde yak;Yaşadığım bunca acıdan uzak,Tutuşarak söneceğim anında!1830* * *Uzakta ak pak dağlarınUyukladıkları yerdeŞanlı Tuna yorgun argınAkıp gider düzlüklerde.Evvel bunun burasındaGeceler ne gecelermiş,Gür suların aynasındaPeri kızlar dans edermiş.Kuleler özenip ayaEğilirmiş sulara dek,Perileri doya doyaGözetlermiş iç çekerek.И лучами неземными,Заключен и одинок,Перемигивался с нимиС древней башни огонек.Звезды в небе им внимали,Проходя за строем строй,И беседу продолжалиТихомолком меж собой.В панцирь дедовский закован,Воин-сторож на стенеСлышал, тайно очарован,Дальний гул, как бы во сне.И лишь дремой забывался,Гул яснел и грохотал…Он с молитвой просыпалсяИ дозор свой продолжал.Все прошло, все взяли годы-Поддался и ты судьбе,О Дунай, и пароходыНыне рыщут по тебе…1835Kulelerin genç ejderi,Tek hücrede yalnız yatan,Seyredermiş güzelleriGözlerini hiç kırpmadan.Gecelere ışık tutanGökkubbenin yıldızlarıYorulurmuş çağırmaktanCilveli üryan kızları.Görevindeki asker de,Kadim zırhlar içersinde,Eriyormuş perde perdeŞarkıların şen sesinde.Tam uykuya daldığı anYine sesler duyuyormuşDua edip yakarmaktanNöbette zor duruyormuş.Şimdi artık bunlar masal,Dünya değişti büsbütünTuna, sende ne devasaGemiler uçuyor bugün.1835***Как сладко дремлет сад темно-зеленый,Объятый негой ночи голубой!Сквозь яблони, цветами убеленной,Как сладко светит месяц золотой!..Таинственно, как в первый день созданья,В бездонном небе звездный сонм горит,Музыки дальной слышны восклицанья,Соседний ключ слышнее говорит…На мир дневной спустилася завеса,Изнемогло движенье, труд уснул…Над спящим градом, как в вершинах леса,Проснулся чудный еженощный гул…Откуда он, сей гул непостижимый?..Иль смертных дум, освобожденных сном,Мир бестелесный, слышный, но незримый,Теперь роится в хаосе ночном?..1835

НАШ ВЕК

Не плоть, а дух растлился в наши дни,И человек отчаянно тоскует…Он к свету рвется из ночной тениИ, свет обретши, ропщет и бунтует.Безверием палим и иссушен,Невыносимое он днесь выносит…И сознает свою погибель он,И жаждет веры… но о ней не просит…***Ne tatlı bir uykuya gömülmüş bahçeGecenin mavimtrak sessizliğinde;Ay bir başka güzel, cilvelendikçeElma ağacının gelinliğinde!..Kadim bir şöhretin gizemi gibiYıldızlarla süslü göğün tepsisi;Bir yerde bir keman ağlarken şimdi,Şakıyor en yakın derenin sesi.Perdelendi gün ve hengâme bitti,Hareket durunca uyudu emek;Düş ormanlarında dolaşan kentiHoş sesler çınlattı sabahlara dek.Neresi bu tuhaf seslerin yeri?Yoksa rüyalar mı azletmiş birdenBu gizemli meçhul düşünceleri,Geceyi bir şen kovana çeviren?1835

BİZİM YÜZYIL

Bugün çöküş tende değil, ruhlarda,Bu yüzden de insan tekmil karamsar…Hep aydınlık arar karanlıklardaIşık görünce de isyana başlar.İnançsızlıklarda yanıp kavrulmuşTaşıyor o, taşınılmaz çileyi…Sanki ecelini bekleyen bir kuş,Güç değil, inançtır ancak dileği.Не скажет ввек, с молитвой и слезой,Как ни скорбит перед замкнутой дверью:"Впусти меня!– Я верю, боже мой!Приди на помощь моему неверью!.."1851* * *Я очи знал,– о, эти очи!Как я любил их – знает бог!От их волшебной, страстной ночиЯ душу оторвать не мог.В непостижимом этом взоре,Жизнь обнажающем до дна,Такое слышалося горе,Такая страсти глубина!Дышал он грустный, углубленныйВ тени ресниц ее густой,Как наслажденье, утомленный,И, как страданья, роковой.И в эти чудные мгновеньяНи разу мне не довелосьС ним повстречаться без волненьяИ любоваться им без слез.1851-1852Dayanılmaz acılarda yansa daÇıkamaz ağzından asla şu sözler:“Tanrım, yüreğim hep senin yanında,Gel, inançsızlıkta bana destek ver!..”1851* * *Ne güzel gözlerdi o sevdiklerim!Zindanında beni hep rehin tuttu!İki uçurumca çağrılan tenimSanki kendi varlığını unuttu.Tek onların bakışına bağlandıSonuna dek sevincim de, suçum da;Gönlüm şehvetin sırrına vardıHazzın sunduğu her çılgın yudumda.Kirpiklerin koyu karanlığındanHüzünle parlayan o derin bakış –Kâh bir teselliydi umut dağından,Kâh da öce davet eden haykırış.Ömrümde tek günüm yoktur ki benimGizem dolu ürpertiler anındaBu bakışa lakayt kalabileyimVe ağlamayayım aynalarında.1851-1852

НАКАНУНЕ ГОДОВЩИНЬІ 4 АВГУСТА 1864 г

Вот бреду я вдоль большой дорогиВ тихом свете гаснущего дня…Тяжело мне, замирают ноги…Друг мой милый, видишь ли меня?Все темней, темнее над землею-Улетел последний отблеск дня…Вот тот мир, где жили мы с тобою,Ангел мой, ты видишь ли меня?Завтра день молитвы и печали,Завтра память рокового дня…Ангел мой, где б души ни витали,Ангел мой, ты видишь ли меня?1865* * *Брат, столько лет сопутствовавший мне,И ты ушел, куда мы все идем,И я теперь на голой вышинеСтою один,– и пусто все кругом.И долго ли стоять тут одному?День, год-другой,– и пусто будет там,Где я теперь, смотря в ночную тьмуИ – что со мной, не сознавая сам…Бесследно все – и так легко не быть!При мне иль без меня – что нужды в том?Все будет то ж – и вьюга так же выть,И тот же мрак, и та же степь кругом.

4 AĞUSTOS 1864’ÜN YILDÖNÜMÜ ARİFESİNDE

Gün bitiminin son saatlerindeYollardayım, ama mutlu değilim;Yürüyorum bir hayalin peşinde…Sen görüyor musun beni, sevgilim?Akşam. Karanlığa dalıyor dünya…Yitip giden son ışıktır, bildiğim.Senle ey şurada yaşamıştık ya…Sen görüyor musun beni, meleğim?Yarın – hüzün ve yakarış günüdürYarın – kader günü mazimin benim…Ruhum ki sende hep bir melek görür,Sen görüyor musun beni, meleğim?1865* * *Ey sevgili can kardeşim, yolda yoldaşım benim,Uyuyorsun hepimizin gideceği mekânda,Bilemezsin yapayalnız ne kadar derbederimKorku veren kapkaranlık bu ıpıssız ortamda.Dayanılmaz yalnızlığım acaba çok mu sürer?Belki bir yıl, ya da iki. Tek bildiğim şudur kiOrtasında bulunduğum bu karanlık müthiş yerBoşalacak. Sabırsızlanan ben varım, sıradaki.Sen, hey gidi yalan dünya! Ölüm sonrası kolay!Feleğin ne umurunda varım ya da yoğum ben.Hep öyle önceki gibi yitecek bozkırda ayVe fırtına karanlığı sarsacak dinlenmeden.Дни сочтены, утрат не перечесть,Живая жизнь давно уж позади,Передового нет, и я как есть,На роковой стою очереди.1870Sayması zor ne günlerim kayboldu ziyan zebilYaşayan o gerçek yaşam şimdi benden uzakta;Elbet artık umduğum şey yeni bir yaşam değil,Tevekkülle bekliyorum sıramı son durakta.1870

И. И. Левитан, Осенний пейзаж с церковью, 1890.

İ. İ. Levitan, Kiliseli Sonbahar Manzarası, 1890.


АЛЕКСЕЙ КОЛЬЦОВ

ALEKSEY KOLTSOV

(1809 – 1842)


Ünlü halk şairi Aleksey Vasileviç Koltsov, 3 Kasım 1809 tarihinde, Voronej’de hayvan tüccarlığı yapan bir esnaf ailesinde doğdu. Küçükken belli başlı bir öğrenim görme fırsatı bulamadı. Dokuz yaşında Voronej ilçe okuluna verildiyse de, babasının ticaret işlerinde yardımcı olması gerekçesiyle, kısa bir süre sonra oradan alındı. Bundan sonra şairin tüm yaşamı tamamen paragöz babasının ‘ma rifetli’ ellerince yönlendirildi. Bilime gösterdiği ilgi babası tarafından gaddarca engellendiği için sürekli gizli gizli okumak zorunda kaldı. 16 yaşındayken, herkesin gözünden uzak, kitap sayfalarında gördüğü şairlere öykünerek şiirler yazmaya başladı. Zamanla Voronej’de papaz okulu öğrencilerinden A. Serebryanski’yle yakın dostluk kurdu. Çok geniş bir kültüre ve çeşitli yeteneklere sahip olan ve etrafında edebiyat heveslisi birçok kişiyi toplamayı başaran bu genç, onunla yakından ilgilendi. Bu dostluk Koltsov için, şiirdeki estetik değerleri daha çabuk kavraması açısından, çok yararlı oldu.

Şair 1830’da Stankeviç ve onun aracılığıyla da Belinski’yle tanışma olanağı buldu. Bu tanışmalar onun için tüm edebiyat kaderini yönlendirecek denli etkili ve yararlı oldu. Nitekim kısa bir zaman sonra onların yardımıyla Listok (Yapracık) dergisinde ve Literaturnoy gazete (Edebiyat Gazetesi)’sinde ilk birkaç şiiri dünya yüzü gördü. 1835’te ise Stankeviç’in parasal desteğiyle ilk şiir kitabı yayımlandı.

1836’da babasının işleriyle ilgili olarak Moskova ya da Petersburg’a uzun süreliğine gittiğinde Belinski’nin evine konuk oldu, hem onun yardımıyla yaşam denen mucizeyi anlamaya, hem de önündeki sanat ufkunu genişletmeye çalıştı.

Puşkin’le tanışması da bu yıllara rastladı. Kendisine büyük bir sıcaklıkla yaklaşan Puşkin, ondaki sanat özgünlüğünü hemen sezdi ve onun en güzel şiirlerinden biri olan “Urojay” (Hasat)’ı çıkarmakta olduğu Sovremennik (Çağdaş) dergisinde alelacele yayımladı. Koltsov, Petersburg’da ise Vyazemski, Jukovski, V. Odoevski vb. şairlerle tanıştı.

Bu kısa süre içinde o, yaratıcılık çizgisinde büyük bir mesafe katetti. Öyle ki Oteçestvennıyh zapiskah (Memleket Notları), Sovremennik (Çağdaş), Literaturnoy gazeta (Edebiyat gazetesi) sayfaları onun düşüncelerine, Çelavek (İnsan), Velikoe slova (Ulu Söz), Molitva (Dua) vb. ise “Tırpancı”, “Çiçek”, “Şarkı” ve daha nice şiirlerine yer vermeye başladı. Şair, halk edebiyatını derinlemesine araştırmaya ve bulduğu tüm yeni türküleri toplamaya koyuldu. Ayrıca Rus Atasözleri ve Deyişleri başlıklı bir de derleme hazırladı.

Koltsov’un yaşamındaki son yıllar zorluk ve tersliklerle dolu geçti. O, hiç ayrılmaksızın, Voronej’de, üstelik de ilişkileri oldukça gergin bir aile ortamında direnmeye çalıştı. Ne ki tutcu esnaf yaşamı boyunduruğundan bir türlü kurtulamadı. Yakalandığı verem hastalığı onu yavaş yavaş eritti ve 29 Ekim 1942’de henüz 33 yaşındayken, bu dünyadan alıp götürdü. Mezarı Voronej’dedir.

РАЗУВЕРЕНИЕ

Да! жизнь не то, что говорилиМои мне книги и мечты;Ее недаром заклеймилиПечатью зла и суеты.Сначала искренно встречаяИ утро дня благословляя,Я в мире все благословлял…Дитя! я ласки расточал,Я простирал мои объятьяКо всем с любовию, как братьям!Пришла пора, узнал и яСовсем не то, что прежде снилось,Чем сердце юное пленилось,О чем так сладко думал я…Узнал родных, к родству холодных;В друзьях – предателей притворных;В толпах людей – толпы невежд;Обманчивость земных надежд;В обетах – лживые обманы;В невинном взгляде – льстивый взор;В умах возвышенных – туманы,Надутой глупости позор…Бог с ними! Я страну земнуюС упреком тайным разлюбил;Душой постигнул жизнь другую,В ту жизнь мечты переселилИ странствую без дальних нужд,Земли жилец, земнова чужд.1829
На страницу:
5 из 6