bannerbanner
Şiirler, Karasözler
Şiirler, Karasözler

Полная версия

Şiirler, Karasözler

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
3 из 4

Güz

Göğü kapladı, rengi soğuk gri bulutlar,Güz oldu, nemli sisler dünyayı basar,Bilmiyorum; doymuş mu, donmuş muYılkı oynamış, tay yarışır, kısrak kaçar?Yeşil otlar çiçekler kalmadı eskisi gibi,Gençler gülmez, koşmaz çocuklar gibi,Rengi kaçmış, sefil ihtiyar kocakarı gibi,Yaprağından ayrılan ağaçlar, kurur gibi…Biri deri tabaklar, karışıma bulamış,Yırtılmış giyimi, sarkmaya başlamış,Kaynanasına eğirtip deve yünü ipini,Genç hanımlar, yamar yırtılmış evini.Kaz, turna katarlanarak beriye dönse,Altında ak tepecik, yürür bir kervan ise.Hangi köyü görsen, biraz kederlice işte,Neşe-oyun görünmez, kaçmış keyfi de.Kocakarı ile ihtiyar çömelmiş, bala titrer,Keyifsiz kara soğuk, kırlarda esip gürler,Etli kemikler, çorbalar olmadıktan sonra,Evde it durmaz, sıçan avlar, orda-burda…Dullaması12 eskimiş, ateşi sönmüş halkın ülkesi,Yel vursa, toza-toprağa karışır, duman olur hali,Ocağı tütmeyen evinin, rengi sararmış ya hani,Sürtüşmekten korkan halkımın, kurusun düzeni…

Kasım, Aralık ile o bir-iki ay

Kış başı Kasım, Aralık ile o bir-iki ayBiri erken gelmiş, biri geç kalmış say.Erken gitsem “yer kaparım” diye,Yelkıranıyla merada oturur ya bay!Fakir, yaşar ya kendisi mal güderek,Yakmaya odun yok, sürekli oturarak,Katı karışımı ısıtır, kürkünü tabaklar,Keçeleri yamar kadını, titrer donarak…Küçük çocuğa, ateş de yok harlı yanan,Önünde durup pişiremeden, öle yazan,Kocakarı-ihtiyarı olsa, ne kadar da zor,Uğuldayan yel de sıkıştırır bir taraftan…Eskimiş ya, birer birer kesen bayın evi,Neresine sığsın yoksulun hâli, vaziyeti?Kızmadan verse, yarım kap mal tezeği,Budur, fakire verdiği en büyük hediyesi.Kar yağsa da, donmaz ki zengin balası,Evi sıcak, keçeyle kaplamış ya etrafını.Hizmetçi oğlu, zengin oğluna yalvarışlı,Ustalıkla akıtarak dolanır ya gözyaşını…Zengin, evine giremez uygun biçimde,Çocuklar çıkarsa, yemeğini alıp kaçan,Uzağa gidemez o, evinin duldasından,Yığılı yüklüğün güneyinde yer bulan.Anasıyla babası gözetler evladını,O da kendisi gibi it olsun, fitne fücur.Sıkılır, doğru dürüst içemez çorbasını,Akranından utanır, her yeri tarumar olan.Hizmetçi evine canı acıyıp, aş vermez bay,Fazla hayır, hususi hizmet dolayısıyla vay!Zenginde merhamet, hizmetçide meyil yok,Sanki köreltmiş ikisini de, hay Allah’ım hay!Fakir biçare çekingenmiş gibi alsa da,Emek bilmez zenginin yeri de yok ha!Yola düşürmeden çoluk çocuk, ihtiyarı,Bir kış olsun koru, taş kalpli olma bunca.

Kış

Ak giyimli, heybetli ya da aksakallı,Kör mü, sağır mı, ayırmaz diri canı,Rengi soğuk, üstü başı apak kırağı,Bastığı yeri büyüleyerek, gelip kaldı.Nefes alışı-ıslık, ayaz ile kar yağışı,Eski akraban-kış geldi, gaile saldı.İncecik kalpak giymiş, bakmış şaşı,Ayaz ile kızarmış, güzelleşmiş başı.İki gözünün üstüne yağar, sis gibi sardı,Başını silkse, kar yağar, huzur kalmadı.Boran gibi uğuldayıp şiddetlendiğinde,Altı kanatlı13 saray, küyiz ev çalkalandı.Heveslenip koşuşan, genç çocukların,Eli-yüzü kabardı, don çaldı uzuvları.İçlik ile kürkünü üst üste giyen çobanı,Bakmaya dayanamadı, döndü arkasını…Kar küremekten yılmaz şaşkın yılkı,Dermanı tükenmeye tez yakınlaştı.Kışla birlikte burnunu soktu kurtlar,Çobanlarım, kaptırmayın itlere malı…El değmemiş malı güdün, iyi gözetin,Uyku ondurmaz, çalışın, buz kapladı.İt yiyeceğine Kondıbay, Kanay yesin,Dinleme, bu cahil kocakarı ihtiyarı…

Yelsiz gece, ay parlak

Yelsiz gece, ay parlak,Işığı suda titrek…Obanın canı, derin vadi,Taşımış nehir gürüldeyerek.Kalın ağaç yaprağı,Fısıldar kendi kendine.Görünmez yerin toprağı,Güzelleşmiş yemyeşil yüzeyiyle.Dağ canlanarak, türkü yakar ya,Ürüyen it ile “hoşt hoşt”a.Gelmez mi idin bekleyip yolda,Görüşmeye uzağa?Çekinmeden dingince,Bir soğur, bir ısınır gönlünce,Dinlenemez huzur bulup,Boşuna telaşlanır, ürkekçe…Söz söyleyemez tereddütle,“Küt küt” eder yüreği de,Oturmaz mıydı güvenle,Yemeğe dalıp çenesiyle…

İçim ölmüş, dışım sağlıklı

İçim ölmüş, dışım sağlıklı,Rastgelene diyorum hâsılı;“Bugünkü dost, yarınki düşman”Ben ne yaptım, aman aman?Kendi evinde nehir gibi,Gürler, anlatsa şikâyetini.İnsan önüne çıktığındaMıymıntı, raşitik ve özenli…O gün, sen böyle miydinBu yaptığın nedir, yiğidim?Üç gün arkan boşalınca,Huysuz isyankâr oluverdin…Can sıkılsa, canlanır neşeyle,Can eritir güler yüzü-içtenliğiyle,Can huzur bulunca, sen niyeKaba mizaçlı olursun böyle?Hırsızlık ile kurnazlığaBağlanınca kestin bağını.Borçluyken beş verirsin,Alacaklıyken yine altısını…Bir araya geldiğinde görürsünYüzlerce fasıllı türlü davayı.Nihayetinde senin gibiler,Görmez mi kuşatılmayı.Tekrar geleceğin kapıyı,Sımsıkı kapatma yakışıklı.Büyüsen de erişsen de,Bir gün lazım olur, bu varlıklı…

Yönetici oldum işte

Yönetici oldum işteBütün malımı vererek…Devede hörgüç, atta yeleKalmadı yâre yedirecek…Böyleyken dahi halkımı,Tutamadım sımsıkı.Güçlülerim söz söylese,Baş sallarım tasdiklerce…Halsizin sözünü savsarım,İyi anlamam yan oturarak.“Kongre var” dese, yüreğimKeyiflenmez vızıldanarak.Başkalarına sır vermedenBoş gülerim, tebessümle.Öylesine yürürken bir gün,Tellal geldi, iyilikseverce…“Sancak’tan çıktı karar, Kongre var”,“İşe yara, yürü eve” dedi, emrivakiyle.Şaştım kaldım, gün az, zaman dar,Yürek gitti güm güm atarak, delice…Günüm güçlü kuvvetli geçse de,Çabaladım zorbalık ederek, işte.Rütbelileri, yöneticileri toplattım;“Birlik olun”, “el ele verin” dedim,“At yararlı, küyiz-ev güzel olsun,Hepsine de özenin” dedim…Cesaretlendim ya, halkımaKonuşarak yürürüm kasıntıyla;“Allah yazmışsa, yurdumun da,Ak sütünü aklarım bu defa” derim ya,Kuvvetliymişçesine, koruyacakmışçasına,Teçhizatımı bütünlerim ha…Kolayca Kongreye,Övmem ki kavmimi,Kendi obama söylerim;“Vermedim” diye “kuvvetimi.”Övünürüm kibirlenerek,Kongre’de sözüm geçerli.“Gösterdim” der, işaret ederimTehlikeli yerimi…Söz çoğaldı, devam etti,Övüngenin g..tü göründü.Kazak’ı yiyen kuvvetli “er”Belaya çattı da baş eğdi.İleri geri çekişti,Davası, kazancı yenildi.Coşkusu güçlü asilerinBaşına yular giydirildi.Büyük küçük şairlerinHepsi söz oldu, derildi.Cesareti yeten kadı sertti,Bileyip ne yapsın yüreğini.“Öz malım” dediği zenginliği,Sahibine teslim edildi.Satılık canlar çevirdi,Kuruttu orada erini.Dilekçe vericiler çoğalıp gitti,Büküldü yöneticinin beli,“Ne yapsın biçare” demez ki.Bir kurutmadan terimi,Gün batıncaya kadar çabalarım,Seğirterek ileri geri…Etek gitmiş serilirken,At g..tünde dalgalanırken.“Sancak’a yetsin” der gibi,Kükrüyorum kötülerken.Kimilerini değneğim,Bağırttı değip giderken.Kurnazların çoğu pısıyor,Yüzleşemez ya nara atarak…Açarak göğsü, hava sıcak,Koynuna gitti yumuşayarak…Halkı düzgün yöneticilerÖvünüyor gururlanarak…Gülüşü başka gaklarcasına,Sesi bir başka patavatsızca,Konuşuverse bir yerlerde,Akımı sert, uğuldarcasına…Sancak’a girse, başkasından da,Merhameti yüksek ışıldarcasına…Halkın bozuk olduktan sonra,Sancak ta şaklatır durur ya.Tabandan başlarsın tozmaya,Boşuna tepeleyip dolaşmakla…Cahilim kendim de,Bir mizaçta kalmıyorum.Uysallığın güçlü olduğunu,Görsem dahi, uymuyorum.Kongre’den sonra halkımıSıkıntıya sokmayacağım.Evvelden küfesi boş kötüleri,İyilerle bir tutmayacağım.Güçlüler bir yana, güçsüzleriOlabildiğince ellemeyeceğim.Sancak varken ki terbiyesizliğiSancak yokken etmeyeceğim.Ivır zıvır, saçma sapan şeylereFayda görüp meyletmeyeceğim.“Bu yasak, haylaz” diye,Hiç kimseyi tekmelemeyeceğim.“İnançlı olun” diye toplayıp halkı,Birleştirmeyi sürdüreceğim.Arabozucuların başkaldırısını,“Doğru fikir”, diye tasdikleyeceğim.Nesebim zayıf, neslim boş,Sadece biraz ailem var.Ailem kurusun, bilirim;Yöneticiliğin yolu dar…Nasıl yardımı olur,Nadan hepsi hırsızlar?Demin gördüm, düşünsene,Utanma, namus, kaldı mı ar?Sıradaki seçim yapıldığında,“Düşer mi” diye oylar daha,“Bu günümü bir gün,Çok ararım” diyorum ya…Bu sözümü bir düşünün,Akıl veren akrabalar…Kusurlar çoğalıp gitti,Azar işitti, bozuldu güzelliği.Bu halkı elde tutabilecek kişiBen değilim, gel kurtar hepimizi!Elden gelmez cefayaNiye tutuldum ki bu kadar?Yayıldı işte, yetmez mi(?)Sancak’a da bir haber?“Daha şöyle ettin” diye,Hareket verir, ele alır,Sert baskı yapıldıktan sonra,Başım mahkemeye taşınır.Kirlenip düştükten sonraGördüğüm gün ne ola?Sana malum, haylazlarKendi kendine ne bula?Kâğıt verir, atar-tutar,En sonunda saçmalar.Eskisi gibi devran kalmadı,Büyüklerin yolu daraldı.Yalan verilen dilekçeninAkıbeti altındakine bağlı…Kendi eken, kendi biçer,Kâğıdı gözünü kör eder.Bulur bulmaz yalanını,Suçlarını sayıp döker.Zalim yargıçların kendisiTanıyıp aldı ya nicelerini…Görmezmiş gibi düşeriz,Demir gözlü sarayın halini…

Biri diğerinden öne çıksa

Biri diğerinden öne çıksa,Hünerleri ölçülüp tartılsa,Okuyan, bilen bilir yalnızcaNadan, nadandır ne yapsa da.Okuyan bilir her sözü,Nadan gibi bakmaz gözü.Nadan mantıklı düşünmez,Yalnızca kapristir onun gücü.Şaşkınlıktan kala kalsanız,Sevinir nadan, memnun kalır.Tatminkâr hiçbir şeyi olmaz,Adammış gibi boşa dayılanır.Akıl da yok, kaygı da onda,İşi yok, ters mi, doğru mu?Dilenip, umarak arar daimaKuruş mu, yoksa bir som mu?İt görmüş keçice göz pörtletir,Akıl hastası deli gibi söylenir.Yaşından örnek almaz zavallı,Hüner bulup da ne etsin hakir.Malum bilgiç adammış gibi,Birilerine karşı öyle alay edici.Çırpınarak kendini ağırdan satar,Bencil, günahkâr, lanetli.Adamda sorumluluk olsa,Durmaz o kendini bir tutarak,Gider gelir, bir yerlerde arar da,Alır kendi sevdiğini uygun bularak.

Mest olur yöneticin

Mest olur yönetici bolısın,Büyük sırtını sıvazlayınca.Kendini metheden Rus’un,Rütbeli cepken bağışına.Her gün iyi mi davranır,Bir tavrından hoşlandığına?Sırmalı palto tatmin olur mu,Arını şerefini sattıkça?Neşelenip göze çarpana,Salınarak iftihar duyana,Şaşıyorum, böbürlenerekVarı yoğu alt üst kılana.Birileri mest oldu, koyun kesti,Az değil, koşturup müjde isteyeni.Düşünceye saldı, avare etti,Evdeki huzurlu kişiyi.Hiç bir şey değil, avunur,Akıl gözüyle bakana.Küçük çocuk gibi sevinir,Bir lezzeti tadınca.Akıl gözü açık olanlarGüler g…ünü açışına,Kendi şerefini boşunaDöküp saçışına.Sevinilecek kız değil,Parlak takılar takmaya.Başkalarını, bizi değil,Düşürecek kapana.Bu da hesaba katılır mı,Arı, itibarı bulunanlarca?Beynin varsa yaklaşma,Boş heves peşinde koşana.Nadanın biriyle beşiyle onmazsın,İnanırsan, onunu yanına katana.Kişiliksiz, kötü olmazsın,Kötülükten kaçana.O, “oldum ya” deyiverir,Berduş gezen adama.Dikkatlice samimidir,Gözünü diker semaya.Hâli malum domuzunDürtüşünden sakınma.Bilimden başka her şeyinDerdi çoktur haddini aşana.Ona kim ümit bağlar,“Yolunu bulur” diye şaşınca?Böyle aşanlar, kavuşurlarHiç gecikmeden karşılayana.

Eğitimlinin ettiği söz

Eğitimlinin ettiği sözMeraklıya olsun gez.Nuru, sırrı görmesi içinSinesinde olsun göz.Yüreği döndür, gönlü uyar,Söz dinlemez aheste onlar.Öz hüneri, eli belinde bakar,Sözü tez anlamaz mı bunlar?Akbalık tuzlar meczup gibiNasihate yakın gelir mi?Mizacını düzeltmez iradesizDoğru söze güvenilmez mi?“Söylesenize” diyerek yalvarırlar,Anlayan biriymiş gibi çabalarlar.Anlamadığı için bıkıp usanırlar,Uykulu uyanık hımbıllar…Genç çocuk gibi hevesli,Bağlı değil aklı düşüncesi,Bayram ile toy aklındakiSırıtkan-alaycı it mizaçlı…Güzel kız ile ya delikanlıOlmayınca, kıvrak zekâlı,Çıkıp gider ya gözleri kapalı,Onun aklı kârı salgı organı.İyiye söylesen, canı erir,Anlar gönül hakikate gelir,Dert içinde devayı bilir,Altına, niye bakır denir?“Aklı Tanrı’dan uzak” inatçı eşek,Kurnazlık, rezillikle dile düşecek,Yok sanıyorsan bir hesap edecek,İstediğin ha bez olmuş, ha ipek!

Sekiz Ayak

Uzaktan kucaklayıp,Yürekten duygulandırınca,Ürpertiyle bedene yayılan;Iraktan çarpıp,Fırsatını bulunca,Sertliğe ulaşıp sözü bağlayan,                   Tefekkürü noksan kızıl dil,                   “Söyleyeceğim” dersen, kendin bil.Keskinin bıçağı,Kasnağın bizi,Örneğini yapamaz senin gibi…Bilene inci-mercan,Bilmeyene ucuzundan,Nadanlar lezzet alamaz ondan.                   Sıkılma boşuna, dil ile yak,                   Gönülsüz kulak, düşüncesize bak.Başında beyin olmayan,Kendinde fikir bulunmayan,Alaycı afra-tafralı nadanın…Çoğunluk söylerse inanır,Yurt söylerse tamamdır,Alışkanlığı nadan adamın…Teninde gayret, düşüncende köz,Olmadıktan sonra, söyleme söz.Kaynar kanın,Acır canın,Huylarını görünce…“Gayretlen, silkin,Cesaretlen, berkin,”  Diye nasihat verilince…                           Utanmaz, arsız bineğiyle                           Kalkıp gider peşine.Uzağa çıkmadan,Fısıldar köşe bucaktan,Hiçbir söze acımadan…Faydasız aklı,Yarayı sarmaz lafı,  Atadan farklı çocuğun aklı…                           Sezgisiz, düşüncesiz yarım akıllı,                           Ar kendi aklında değil, adamakıllı…Dedikodu taşıması,Kocaman palavrası,Düşkünlükten tamamen çıkması…Böbürlenip övünmesi,Tabutunu çakması,                           Gözlemesi, bakması…                           İnsaf, utanma, derin düşünce                           Düşünen can yok, merhametlice…Olmasın kindar,Olursa herkes sevip sayar,Canını esirgemez meslek kılar…Yerli yersiz sırıtmalar,Uygunsuz alaycılıklar,                   Ola mı zenginlik, nasip, bunlar?                   Emek harcasan erinmeden;                   Doyar karnın dilenmeden…Ekinin kendigelenini,Alışverişin beleşini,Öğrenir, düşünür, mal arar…Adil ol – zengin bul,Adam ol – mal bul…                   Övünürsen övün o zaman…                   Birini, Kazak, diğerin hoş,                   Görmez isen, işin hepsi boş…Malını düşmana,Başını davaya,Horlatma, koru… İyi geçimli olsana…Yalancılık, hırsızlık,Hükümetinki zorbalık                   Kurusun, gözün açılmazsa…                   Utanman, arın uyansın,                   Bu sözümü düşünüp anlasana…Yemeği tokluk amacıyla,Yoksulluk işi olmuşsa  Azdırır insanoğlunu ha…Didişip boşuna,Düşman olursan dosta,                           Eza çeker, yok olursun ya…                           Sahte şikâyetler doldu taştı ya,                           Üzülecek vaktin geldi çattı ha…“İşsiz dolaş avare,Zorunlu malı al işte”Diyen kim var Sizlere?Kurnazlığı sezici,Rezilliği bilici                           Kişi bulunur dürüstlere…                           Üç-dört yıllık âdetin                           Olur kendine katilin…Ağrımadan tenim,Ağrıdı canım,Kanırttı, kıstırdı başımı…Daraldı göğüs,Sıkıştı yürek,  Sıkıp akıttı yaşımı…                           Sığınıp alaya, tokluğuna,                           Çekti hüner yokluğuna…Gayretim malum,Yetmiyor mecalim,Maksat büyük, ömür küçük…Geçtikten sonra şenlik,Gittikten sonra güzellik,Ne olacak boş efelik?                   “Geç” diye dönülecek yol değil,                   Yol azığım mal değil…Bir kişi çok ya,Yüzlerce acımasızaHala yeterli zaman yok…Kadirli başım,Gayretli yaşım                   Bağırmakla geçti, çare yok…                   Boşuna aktı onca ter,                   Zilletle geçti ömürler…Söz ustası, bilginHukukçu, kâhinBilinmek maksadı, övünmek…Çekinip, korkarak,Yola koyulup, sefere çıkarakÇekinse halkın, bakarak…                   İlendiğin yurt kılacak.                   Kurulun güçlü olacak.Hoş, korktu elin,Korkutan seninHünerin ne, söyleyiver kendin…El gözler seni,Sen gözlersin eli,                   Kımıldatmadan, bak ta gör…                   Oynaşçı hatun olsa iffetsizce,                   Ar kalır mı, gözleyen erkekte?Desteksiz gözlerin,Tek yalnız kendin  Bakamazsın, başın döner…Kardeşine benzeyenSırrını söyleyen                           Sırdaşın, sırtını döner…                           O kanı bozuk, alçak hırsızlar                           Fırsatı kollayıp, seni avlarlar…Başı gözü kan olur,Üstü başı toz olur,Gene kalkar kayıp kaykılır;Yıkılıp kalkar,Bitkin düşer,  Daha da zahmet çeker.                           Şeref nerde, ar nerde?                           Kıymetli canına faydası ne?İt ürüse, balaDeğneğini alır daİtle kinleşip kovalar ya…Kızarmış gibi “hey” der,“Ayıp” der, “bırak” der,                           Büyükler bulaşır, “yeter” denir.                           Onu biliyorsan, bu yaptığın ne?                           “Ben de ayıp iş yaptım” desene…Bilene yol boş,Olaydı eli boşMerakın tadını alırdı ya…Bilmeyen cahil,Oturur, kaygılı değil,                   İmiği doyaydı yatmaya…                   Ne o değil, ne bu değil,                   Benim de günüm, gün değil…Bilimi izleyerek,Dünyayı gözleyerek,İki tarafa dikkat kesildim.Kulağını asmaz,Dilini tutmaz,                   Çok nadandan umudu kestim.                   İki batman kuyruğun                   Tut, yetsin buyruğun.Jartas’a vardım,Her gün bağırıp çağırdım,Ordan da aksiseda çıkardım…İşitip sesini,“Bilsem” diye doğrusunu-iyisini,Çok gezinip aradım…                   Kadim Jartas – aynı Jartas,                   Gevezelik eder, kıllı bakmaz…Yaya kalmıştı,Atlısı çarptı,Dönüp sözü kim anlasın?İçte dert dev,Ağzında alev                   Yaktıktan sonra, yaş gözden çıksın.                   Köpürerek canını acıtmadan,                   Bırakır mıymış ağlatmadan?Kuştüyünden döşek,Taş gibi olmuş kesek,Kalçadan batar, dalamaz uykuya…Fiskos olursa sözü,Mest olur yüzü gözü,Tasalanır halkın, sırrı kalmaz ya…                           Eski kurnazlık, aynı aldatmaca,                           Sıkıştığı yerde çekişme-dava…Büyükbabadan altısı,Anadan dördü,Yalnızlık çekecek yerim yok.Akraba pek çok,Söyleyeyim az çok,                           Sözümü anlar halkım yok.                           Ölü ozanın mezarı gibi,                           Yalnız kaldım, tam gerçeği!

Nurun varsa gövdende

Nurun varsa gövdende,Bu söze gönül veren ol…Eğer nur yoksa teninde,İster diri, ister ölü ol…Tanıyamazsın, göremezsin,Aksu gözü kaplarsa bir yol…İmamsız namazı işitmişsin,İşte bu, Aleviliğin açtığı yol…Halk, patırtıyla nasıl bulsunKamil biri göstermese yol?Birlik içindeyse ulusun;Kaygı duymaz, emin ol…***Yapraklar suya karışır,Bulanıklaşır, vurunca yel…Her yerinden gürültüyle,Boşalınca akan sel…Onun malı başkalarından ayrıcalıklıBaşkasını da emer, büyür gayrı…Bereketi kaçmış diyarı;Bataklık göl, suyu çürük sarı…Kuşlar ciyaklar, kıyısında yürürler,Su içemez, ürker yazlık döller…Onun suyunu içenler,İshal olur, aşamaz bel…Kıyısında kim mekân tutar, sanıp gölSuyu kurusun, tam bir çöl…Birlik en güzeli,Kocaya vardığı yer, sıfır sanki…Birlik sıfırsız hakikatte,Kendi üstünlüğü bu herhalde…Birlik gittiğinde,Ne olur bütün sıfırlar, düşünsene?Rızkını kaçırma,Halk huzurluysa, bu güzel…Doğru söze sataşıp,Helalim olma, canım, gel…

Ben yazmam şiiri, meşgale için

Ben yazmam şiiri, meşgale için,Olur-olmaz masalı dermek için.Sinesi sezgili, dili fasih örneği,Yazdım gençlere iletmek için.Hoyrat değil anlar ilgili, bu sözleri,Gönül gözü açık, uykusu hafifler için.Dizip gel, eğri-büğrü, yeterliyse maharetin,Dışını bilmekle iş bitmez, sırrını görmelisin.“Çekişme” deyince kulağın yadsır-sağırlaşırBöyle sözü, görüp duyarak büyümemişsin…Şaşıyorum, önceki söylediğini anlamadan,“Yine söyleyiver” diyor halk, huzur bırakmadan.Söz söyledim “Hazret Ali, ejderhasız”,Burda yok “altın çene, saf çilli kız”.Yaşlılığı kötüleyip, ölüm dileyerek,“Olsun” diyecek yerim yok, “yiğit arsız.”“Aşırı kızıl değil” diye, iğrenmeyiniz,Kökü derin, söz fazla, bir bakarsınız…Bahadırdan övüngen yağmacı doğar ya,Çapkın da, maceracı da avare candır ha…Arsız, malsız, işsiz güçsüz, akılsızlar da,Dangalak ayyaşlar olarak ortaya çıkar ya.Mest olarak gülse beş-altı mizacı budala,Sıkılma kızıl dilim, al gel dili, hür bırak ya!Şiir yazan hünerli kardeşim, SizeYalvarırım, böyle söz söyleme bize…Başkasını bırak, faydası yok kendine,Kıvrak hünerin, aşağılanıp gider tekdüzeSüslü, yağmacı, oynaşçı, asil-gösterişçiyle,Gülüp eğlenmek, çok mu ilginç geliyor Size?

Evvel bir soğuk buz; akıl zeyrek

Evvel bir soğuk buz; akıl zeyrek,Isıtmış bütün vücudu sıcak yürek.Sabırlılıkla dayanıklılığa azmetmek,Kuvvetten çıkar bunlar, bilsen gerek.Akıl, gayret ve yüreği ahenkli tutarsan,Tamamen özge olursun elden o zaman.Tek tek kimseyi bahtiyar etmeyecek,Yol da yok ki, anlayışsıza “iyi” diyecek…Akıl da; öfke de yok, alaycılık da yok,Gaile kılar şahlanıp kaynayan yürek çok,Hiç biri gün göremez, diğeri olursa yok,Bu üçünün doğrusunu bilim bilir en çok…

Âşıklık ile müptelalık ikisi iki ayrı yol

Âşıklık ile müptelalık ikisi iki ayrı yol,Müptelalık, sadece nefs için emin ol.“Senden üstünü yok,” vuruldum ya bir yol,Ben ne olursam olayım, sen, sağ-salim ol…Sen gönlümün huzuru olmuşsun,Saklanma, nurunla can şad olsun.Birine taraf olsan, birinden uzak olursun,Ne işvelisin, diri cana neler yapıyorsun?Âşıklık gelse yener, tuş eder gibi seni,Cılızlaştırır sıtma hastalığı sarmış gibi.Bütün vücut donar, soğur ümidi kesilirse,Tutuşur, yanıp kül olur, bir kez ümitlenirse.

Kor oldu canım

Kor oldu canım,Günüm sensiz ya benim,Pek bitik halim,   Yazgıdan gelen cefayı,   Yazmışsa Allah’ı,   Ne görmez ki kulları?Terennüm ediver dilim,Sararınca bu dertten,Büküldü belim.   Yar cayınca her yeminden,   Elemlendi gönül içten,   Ne yapsa olur, hafiften?Özledim seni,“Görmedim” diye bir hayli“Adam” sayıp beni,   Sen, mektup göndermedin ki.   Yürek öylesine ısınmıyor ki,   Hüzünlenince cesedi.Bu benim feryadım,Ulaşsa yârin civarına,O verir ilacım; varsa   Maşukunun yanına,   Düzeltip düşüncesini   İyileştirmez mi tenini?

Sen beni ne edeceksin?

Sen beni ne edeceksin?Beni terk ederek,Hüner göstereceksin…Öylesine,Yine aldatıp,Efsunlayıp,Kendi kendinle gideceksin.Niye avare edersin?Kavuşmadan,Rahatlaşmadan,Derinlemesine…Yine yaddan,Zengine aldan…Ömür boyu hakir edersin.Niçin bozarsın şevkimi?Et yürek tutuştu,Yandı ateş oldu,Alev düştü içime…İt gibi biçare,Kederli…Sen kestin ya esintimi…Kim bilir bugünün ertesini?Ölüm söylemez,Gelse dönmezKişiye…Bugünkü gün vaktiVarım şimdi…Dost edindin sen ecnebiyi…Âşıklık; sıkıntılı yol…Yetsen – yetersin,Yetmez geçersin…Ne oldu?Hayal içinde ömürSürdür…O beni bir yol, düşünmüş müdür?Gevşedi el-ayak işte,Erişemeden yemine,İçim dertleDoldu bile…Ecel vaktiÇattı geldi…Ben öleyim, sen kal diri…İçten yürek; aynı yürek,Gene tedirgin olup,Yoldan korkupVazgeçmeyecek…ÇekilipDönmeyecek…Ölse de bir sözle, daha ne gerek?Bilirsin sen uyanık,Ben kölene“Oldu” deme,Gel, yardım etsene…Kınayıp hiç kimseSöylemez de…Merhamet edip, erken gelsene!Hakikaten aşığım ben sana!İncinerek gezsem,Seni görsem,“Kem-küm” diyerek…Bir söz söyleyecek,Mecalim yok inan,Eriyip gider bedenim, işte o zaman…Dikkatini sen banaBir kez vermedin,Tez gelmedin…Beni izledin.İçinde sıcakKan yok bak,Taş kalpli yar, hoşça kal!Yar, senin gönlün tok,Ak etini,Nur betiniŞahsîKılmadıktan sonraAllah,Biçare kılsa, çözüm yok…Sen attın uygunsuz ok,Tanrı – kadıTaş tartı,HaşarıKalma çok,Yemin bozanın, yerinde kor çok…

Delikanlı sözü (Selam söyledim, Kalemkaş)

Selam söyledim, kalem kaş,Sana kurbandır, mal ile baş.Hasretle düşününce seni,Gelir gözlerden sıcak yaş.Senden güzel can doğmaz,Doğan olsa da üstün olmaz.Senden başka hiç kimseye,Bu ihtiraslılığım anlatılamaz.Asil adam sözünden caymaz,Tuttuğu yoldan yüz çevirmez,Görsem de, görmesem de,Gönlüm senden ayrılamaz.Gözüm başkasına bakmaz,Başkası da bana yaramaz.Dar döşekte döş üstünde,Yâr koklanmadan yatılmaz.Omzumda Sizin saçlar,Kucaklaşıp, oynaşmalar…Lezzet alsak olmaz mı,Göz kapalı, gönül sefalı?Sizde endam, bizde içtenlik,Sözlerimin hepsi gerçeklik…Sizin gibi yârin, bu dünyada,İlgisine can doymaz.Etin ete değdiğinde,Dokunup tadını sevdiğinde,Ten ürperir, vücut erir,İçim ateş gibi alevlendiğinde…Yürek eriyip büküldüğünde,İçindeki sırrı bildiğinde,Arayıp bulan sungurum,Hoşlanarak süzüldüğünde…Tavrında yok kabahat,Bakıp doyarım yüz kat,Hararet basar gidersin,Her saat başı, bir saat…Sülün gibi pır pır ediver,Aç yüzünü, gösteriver,Yakına gel, yaklaşıver,Gerdanından koklatıver…

Kız Sözü (Ahenkleştirerek översiniz)

Ahenkleştirerek översiniz,İstediğinizi bulamaz mısınız?Bizde irade yok, bunu bilseniz,O halde niye başlarsınız…Biz de herkese bakarız,Hararet vermekten kaçarız.Sizin gibi asil bir karşılaşma olsa,“Hayır” dercesine nasıl baş sallarız…Aklınıza yakışır sözünüzle,Siz alevli kor, biz bir yağız,Sıcak sözünüz işleyince içe,Yağ durur mu, cızırdarız işte…Gönlüm müsait, kabul ederseniz,Eyvahlar olsun, terk edip gitseniz,Var mı, çok çile çekmiş kimseniz,Yalan dünyada benim gibi çaresiz?Dilediğimi vermesen,Çarem ne yerleşirsen?Yakınlaştırma tenine,Hakikatte sevmesen…Kaygın olur özlemli beden,Yaslı gönlüm yerde sürünen…Yabancı bana, sensiz döşek,Tıpkı mezar gibi, bir bilebilsen…Siz, şahbaz bir sungursunuz, aç,Yeryüzünden alırsınız haraç.Bizim gibi nice garipler,Kapınızda bekler, muhtaç…Bizi alınca gönlün uyanacaksa,İçtenlikle sevip-okşayacaksa,Biz sülün, Siz bir doğan,Avından tadıver, gel de alsana…Tam ipek gibi sarmalansın,Gül çubuk gibi bükülsün,Ağırlığınla yoğrulup kalsınMüptela bir doyup-kansın…Bunu yazdım düşünerek,Hayalden, duygulanarak…İçinize işlerse okuyuverin,Delikanlılar, elinize alarak…Bunu okursa, kim bilerek,Yüreğinde ateş yanarak…Söz anlayan can bulunca,Söylese yarar, türkü yaparak…Şiir toplamış çırpınarak,Türkü öğrenmiş ırgalanarak,Talihsiz Kökbay, aciz oldu ya,Bu kadarından da boş kalarak…
На страницу:
3 из 4