bannerbanner
Kazakları Ruslaştırma Siyasetinin Bilinmeyen Yönleri
Kazakları Ruslaştırma Siyasetinin Bilinmeyen Yönleri

Полная версия

Kazakları Ruslaştırma Siyasetinin Bilinmeyen Yönleri

Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
6 из 6

Çar sömürgecileri Alektorov’un ifade ettiği tehlikeli görüşü benimsemiştir. Çarlığın generalleri ve valileri de bu fikri desteklemiştir. Bu fikre istinaden, İdil boyunda Kalmukları Ruslaştırmak ve Hristiyanlaştırmak amacıyla kız çocukları için özel okullar açılmıştır. Kazak topraklarında da (örneğin Karkaralı) Rus Çarlığı’nın gizli sömürge politikasını yürüttüğü benzer okullar mevcuttur.

Alektorov, yine aynı makalesinde geçim sıkıntısı çeken yoksul Doğu halklarının Hristiyanlaştırılması faaliyetini hoşnutsuzluk ve eleştirel bir yaklaşımla değerlendirir. Yoksulların Hristiyanlığı dinî inancın gücüyle değil, sadece hayati gereksinimler sebebiyle kabul edeceklerini ifade eder.

Ahmet Baytursunov, Alektorov ile tanışmış, hatta birkaç yıl birlikte çalışmıştır. Bu zaman zarfında, Kazaklar arasında misyonerlik işini yürüten Alektorov’un sistemini çok iyi kavrayan Baytursunov, sonrasında onunla irtibatı kesmiştir. Avezov 1923’te Ak Yol gazetesinde bu konuyu kaleme almıştır. Hristiyanlaştırma politikasında Kazaklar arasından bazı şahısların misyonerlere yardım ettiklerini şiirlerinin birinde şu cümlelerle ifade eder:

Kimileri makam sahibi olmak için,Kendi dinine bile ihanet etti…

Yukarıdaki ifadelere bakılacak olursa, halkın nasıl bir girdaba itildiği bilinmemekte ve tasavvur dahi edilememektedir.

Alektorov’un Omsk şehrindeki eğitim kurumlarında uzun yıllar süren çalışma süreci ve bu dönemde yazdığı bilimsel çalışmaları onun dünya görüşündeki temel nitelikleri yansıtmaktadır. Sosyo-politik yönü özellikle bu yıllarda şekillenmiştir. 1905’te bütün Rusya’yı sarsan ve muhalefetin güçlendiği devrim zamanında, Alektorov’a polisin gizli ajanı olma görevi verilir. Devrimci görüşlü gençleri sürgüne gönderme ve bağımsızlık düşüncesiyle hareket eden öğrencileri liselerden uzaklaştırma işinde çalışmıştır. Alektorov’un gerçek kişiliğini, devrim hayalleri olan gençlerin askeri baskıyla okullardan atılmaları ve sindirilmelerini kanıtlayan Omsk arşivindeki resmî belgelerde görmek mümkündür.

Alektorov’un eylemlerini Sovyet bilim bakış açısı ve sınıfsal konum çerçevesinden değerlendirmek gerekirse, olumsuz bir kişilik portresi ortaya çıkmaktadır. Alektorov’un 2 Mart 1906’da şahsen katılımıyla Omsk lisesinin bütün öğrencileri okuldan atılmış, ileri görüşlü bir öğretmen olan A. D. Kvan tutuklanıp hapse atılmıştır. Aynı gün lisenin sınıf tahtalarına Alektorov’a ölüm sloganı yazılmıştır. Dönemin liberal gazetesi İrtış’a yansıyan bütün bu olaylar, misyoner ilim adamının kime çalıştığını göstermektedir. Gazetenin 20 Ağustos tarihli sayısında Alektorov’a karşı ciddi suçlamalar olmuş ve ona sarkık kulak lakabı verilmiştir. Hükümet lehine haince hareket eden Alektorov, 1908’de görevinde terfi almış ve bütün Batı Sibirya’nın eğitim işleri müfettişliğine atanmıştır.

Misyonerlikteki amacından ve Çar yanlısı görüşünden sapmayan Alektorov, 1917 Ekim Devriminden sonra gericilerin tarafına geçmiş ve Omsk’ta bulunan eğitim kurumlarındaki aydın fikirli hocaların kovulması eylemine aktif olarak katılım göstermiştir.

Alektorov’un misyonerlik ideolojisiyle yazdığı bilimsel çalışmaları, içinde birçok tarihi gerçeği barındırması sebebiyle, dönemin sosyo-politik olayları ile ilgili tarihi gerçekleri ortaya çıkarmak bakımından önem teşkil etmektedir. Misyonerin yazdığı her sözcüğün içeriği titizlikle ve eleştirel bir tarzda incelenmelidir. Bunun sebebi, Alektorov’un çalışmalarını dikkatle yazması, tıpkı misyonerler ve Çarlık Hükümeti gibi gerçek niyetini yabancı bakışlardan gizlemeye çalışmasıdır. Aksi takdirde, tekrar çarpıtma ve insanlarla olayları yanlış değerlendirme yoluna gidilebilir. Örneğin, Alektorov’un 1900’da Kazan’da yayımlanan ‘Kitaplarda, Dergilerde ve Gazetetelerde Kırgızlar Hakkında Yazılanların Listesi’ (Указатель книг, журнальных и газетных статей и заметок о киргизах) günümüze kadar bilimsel değerini korumuştur. Hangi açıdan değerlendirilirse değerlendirilsin, Kazaklarla ilgili içinde farklı belgelere dayanan bilgileri barındıran bu çalışma, Kazak tarihinin yazıldığı ilk ana kaynaktır. Sömürgeci hükümetler sömürge politikasını hayata geçirirken himayeleri altına aldıkları halklara manevi açıdan boyun eğdirmek amacıyla onların geçmişteki yaşamı, ulusal bilici, gelenek-göreneklerini öğrenmeye büyük önem vermiştir. Çalışmaları sınıflandırmak ve öğrenmek için, kaynaklar sistemli bir biçimde toplanmıştır. Sömürgeci devletler, sömürgecilik amacıyla yeni topraklarda yürütülen araştırma çalışmalarına ve bilimsel seyahatlerin organizasyonuna büyük miktarda bütçe ayırmıştır. Çarlık Hükümeti, Rusya civarında himayesi altına aldığı bölgelerin gelişimi için yeni hiçbir şey yapmamıştır. Çarlık Hükümeti’nin bilinmeyen yönlerinin ele alındığı bu eserdeki gerçeklerden yola çıkılacak olursa, temkinli ve dikkatli olmak gerektiği unutulmamalıdır. Sömürgeci ideologların kültür, tarih, folklor, edebiyat, tek kelimeyle atalarımızın manevi dünyasını toplama ve koruma konusundaki çabaları karşısında memnuniyet duymaya gerek yoktur. Geçmişteki acı tecrübeler düşünüldüğünde sömürgecilerin bütün bu eylemleri tek taraflı değerlendirildiği görülmektedir. Bize düşen görev Çarlığın ve Sovyet yöneticilerinin lehine yazılan üstünkörü bilgilerden halkın bilincini arındırmaktır.

Yukarıda ifade edilen sorunların kökenine inilecek olursa, Avezov’un neden sıklıkla otosansür kullandığı konusu üzerine düşünmek ve otosansür gibi bir olgunun sosyo-politik nedenlerini açığa çıkarmak gerekmektedir. Yazar önemli bilgiler vermek istese dahi, nedensizce fikirlerini tam anlamıyla açamamış, mecaz kullanmış, yazdıklarında düzeltme ve kısaltma yapmıştır. Yazarın mecaz ve imalarla otosansür uygulaması, onun anlaşılmaz gücünün göstergesidir. Dıştan bakınca olabildiğince sıradan görünen kaleminin altında bilinmeyenler gizlidir. Avezov’un eserinde kullandığı otosansür, tarihi olayların gerçekliğini ve Çarlığın sömürge politikasını içinde barındırmaktadır.

Çarlık Hükümeti’nin sömürgeleştirme politikasında uyguladığı en güvenilir ve geçmişte denenmiş yöntemi, sömürge topraklarına Rusları yerleştirmek olmuştur. Bunun sebebi, halkı yavaşça bağımsızlıklarından ve topraklarından koparmaktır. Sömürgeleştirmenin temel amacı ise açılan karma okullar (Rus-yerli) vasıtasıyla gayrı Rus halkları Hristiyanlaştırmak ve Ruslaştırmaktır. Sonuç olarak, sömürge dönemi Kazak edebiyatı tarihinin yazımı aşamasında, toplum bilincinde önemli bir yer tutan misyonerlik olgusunun ifşa edilmesi gerekmektedir. Bu olgu, değiştirilmeden olduğu gibi gösterilmeli ve yaşananlar adil bir değerlendirmeyle herkese sunulmalıdır.

1.2. Vatan Nasıl Ruslaştırıldı?

İnsanoğlu dünyaya geldiği andan itibaren hayatta kalma ve keşfetme mücadelesi içindedir. Zamanla dilini keşfeder, bilinci uyanır ve bilinçli olarak bilgi ve deneyim biriktirmeye başlar. Bu şekilde tarihsel hafızası doldukça dünya görüşü de şekillenmiş olur. Bu durum bir bütün olarak insanlığın evrimsel gelişimi yolunda durmadan ve aralıksız olarak devam eden bir süreçtir. Günümüzde, halkların tarihsel hafıza konusuna kamuoyunda büyük önem verilmektedir. İnsanoğlunun doğduğu topraklarda ortaya çıkan coğrafi adlar tarih bilincinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Zaman içinde bu adlar kamuoyunun süzgecinden geçerek eleştirel bir değerlendirme yapılır ve adlara yeni anlamlar yüklenir.

Bu bölümün ana temasını topraklarımızda bulunan coğrafi adlar konusu oluşturmaktadır. Coğrafi adları oluşturan yazarların da halktan biri olmaları sebebiyle, sıra dışı olaylara ya da bölge özelliklerine göre adlandırılan yer adları, atalarımızın ulusal niteliklerini içinde barındırır. Bu adlar, belirgin nesnelerle özdeşleştirildiğinde halkın tarihsel hafızasında yer alır ve nesilden nesile geçer. Halk arasında kullanılan Vatan tarihi, millet tarihidir özdeyişi büyük anlam taşımaktadır. Halkın bilinçli olarak kullandığı bu ifadeyi derinden kavrayan Çokan Valihanov, kadim Türk gelenek-göreneklerini değiştirmeden koruyan Kazaklarda, değişik tarihi olaylarla bağlantılı şaşırtıcı nitelikte yer adları olduğunu, adlandırmalarda şahıs adlarının büyük önem taşıdığını, Kazak toprağının tarihinin bu şekilde yazıldığını ifade eder.45

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

ÇN: Siyasi bir liderin propaganda ve medya aracılığı ile övülmesi ve bir kahraman olarak görülmesidir. Kişilik kültünde tek kişiye tapma ve ona boyun eğme fikri hâkimdir. Çalışmada, Stalin dönemi vurgulanmaktadır.

2

ÇN: Yazar, edebiyat tarihi araştırmacısı, filoloji profesörü Muhtar Avezov, Türk dünyasının önemli isimlerindendir. Muhtar Avezov, halk edebiyatı ile klasik edebiyatı, Batı ile Doğu’nun güzel söz kültürünü öğrenerek, günümüzdeki Kazak edebiyatının gerçekçilik kalitesini geliştirmeye, edebi dilini zenginleştirmeye katkıda bulunan yazarlarındandır. Kazak Türklerinin kültür ve medeniyetinin gelişme tarihinde gazeteci, araştırmacı, tercüman ve bir halk figürü olan Muhtar Omarhanoğlu Avezov’un rolü ve etkisi çok büyüktür. Muhtar Avezov, 1905 Devrimi, I. Dünya Savaşı, 1917 Ekim İhtilali ve II. Dünya Savaşı gibi önemli tarihi olaylara sahne olan bir bir dönemde yaşamıştır. Stalin döneminde birçok Kazak aydını, sanatçı ve bilim adamının öldürüldüğü zor döneme şahit olmuştur. Bkz. Zhangabayeva, A. (2016). Muhtar Avezov’un Romanlari Üzerine Bir İnceleme. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek lisans tezi, Ankara.

3

ÇN: Tarihî ve biyografik bir roman olan Abay Yolu’nda, şair ve aydın Abay Kunanbayev’in hayatı anlatılmaktadır. Romanda bütün cepheleriyle tanıtılan Abay, aynı zamanda da tarihî bir şahsiyettir. Roman, Abay’ın çocukluk döneminin, yetiştiği ortamın tanıtımıyla başlar ve onun ölümüyle biter. Eserde Abay’ın yaşadığı dönem siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel şartlarıyla birlikte ele alınır. Abay’ın hayatındaki önemli olaylardan hareketle onun içinde yaşadığı toplumun örf-âdet, gelenek, duygu ve düşüncelerine de ışık tutulur. Başka bir deyişle bu roman, 19. yüzyılın yarısı ile 20. yüzyıl başlarındaki Kazak toplumunun hayatını anlatan bir eserdir. Bkz. Duisebayeva, D. (2008). Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat” İle Muhtar Avezov’un “Abay Aolu” Adlı Eserinin Tema Bakımından İncelenmesi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Doktora tezi, Ankara.

4

ÇN: Nikolay İvanoviç İlminski (1822-1891): Rus Ortodoks misyonerdir. Kazan İlahiyat Akademisi’nde öğrenim görmüştür. 1861’de Kazan Üniversitesi Türk-Tatar kürsüsü profesörü olmuştur. Tatarca ve Arapça bilirdi. Türk lehçeleri üzerine çalışmaları mevcuttur. Türk halkları üzerinde misyonerlik faaliyetleri yürütmüştür.

5

ÇN: Nikolay Petroviç Ostroumov (1846-1930): Bir papaz ailesinde 1846 yılında dünyaya gelen Ostroumov orta ve yüksek öğrenimini dini eğitim veren kurumlarda tamamlamıştır. 1866-1870 yıllan arasında Kazan Din akademisinin Müslüman karşıtı bölümünde eğitim almıştır. Burada misyoner eğitimi almış, Arapça, Farsça ve Tatarca öğrenmiştir. İlminski’nin öğrencisi olan Ostroumov hayatı boyunca onunla alakasını kesmemiş ve birlikte çalışmıştır. Bkz. Somuncuoğlu, T. B. (2012). Çarlık Rusyasında Müslümanlar Üzerine Bir Dergi: Mir İslama (1912-1913). Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi. Cilt: V, Sayı: 2. s. 83-102.

6

ÇN: Aleksandr Yefimoviç Alektorov (1861-1918): Rus tarihçi, şarkiyatçı, misyonerdir. Orenburg Pedagoji Enstitüsü’nü bitirmiştir. Kazakistan ve Başkir halklarının tarihi, kültürü ile ilgilenmiş, bu halkların eğitimi konusunda faaliyetler yürütmüştür. Ders kitapları hazırlamış, akademik kadroları oluşturmuş ve okullar aracılığıyla misyonerlik faaliyetleri yürütmüştür.

7

ÇN: Hristiyanlıkta, dinî veya idarî problemleri çözmek için içinde din adamı olmayanların da oluşturduğu genel ya da yerel kurul.

8

Literanurno-memorialnıy muzey Muhtara Avezova. Papka № 9, 135-142.

9

Dvadtsatitomnoye sobraniye soçineniy. (1980). Almatı, 363-364.

10

Kazak edebiyeti. (1989). 20 Ocak.

11

Proşloye Kazahstana v materialah i istoçnikah. (1935). Alma-Ata, 103-104.

12

Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin (SPKP) kongre kararname ve hükümleri ve Merkez Komite’nin genel toplantıları, 1985, bölüm I, s. 595.

13

Voşçin, V. (1914). Oçerki novogo Turkestana. Sankt-Peterburg, s.77.

14

Russkaya Pravda (1906), Sankt-Peterburg. 77.

15

Argumentı i faktı. (1989). № 2, 5-6.

16

Drujba narodov. (1988). № 12, 226)

17

Ostroumov N. P. (1904). Otçet Turkestanskoy uçitelskoy seminarii za XXV let yeyo suşçestvovaniya. Taşkent, 25.

18

ÇN: Konstantin Petroviç Von Kaufman 1867-1882 yılları arasında Türkistan Genel Valiliğinin ilk valisi olara hizmet etmiştir. Çarlık Rusyasının Türkistan’daki pek çok politikasının temelini atmıştır.

19

ÇN: Kazak edebiyatının ünlü simalarından Ahmet Baydursunov (1873-1937), XIX. asrın sonları ile XX. asrın ilk otuz yılında Kazak edebî ve sosyal hayatı ile siyasetine damgasını vurmuş bir şahsiyettir. Sanatkâr, şair, gazeteci, yayıncı, dilci ve edebiyatçı gibi vasıflarıyla, Kazak halkını sosyal ve medenî bir uyanışa hazırlayan, onlara yol gösteren tanınmış bir Kazak âlimidir. Baydursunov’un bıraktığı eserler, üç ana bölüm altında toplanabilir. Birincisi; yazarın halkı aydınlatma dili kurallarına göre öğretme ve tanıtma; edebiyatı tanıtma ve araştırmalar yapma gibi konularda yazdığı yazılarıdır. İkincisi; şiirleridir. Üçüncüsü; diğer dillerden tercüme ettiği eserleridir. Bkz. Biray, Nergis. (1999). Ahmet Baytursunoğlu ve Eserleri (1873/1937). Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Denizli, Sayı: 5, s.10-17.

20

Novoye vremya. (1989). № 18, 25.

21

Kazak. (1914). 9 Mayıs. № 102.

22

Pravda. (1989). 6 Mart.

23

ÇN: Rusya’nın kuzeybatı topraklarında yaşayan özerk halk.

24

ÇN: Orta İdil bölgesinde özerk Çuvaşistan Cumhuriyeti’nde yaşayan, Çuvaşça konuşan Türk halkı.

25

ÇN: Mari dili Ural Altay Dil Ailesinin Ural Koluna bağlı Fin-Ugor dilleri ana grubundandır.

26

ÇN: Çarlık Rusya’sı dönemi boyunca Kazaklara yanlış bir kullanım olarak ‘Kırgız’ denmiştir.

27

Altınsarin, I. (1988). Taza bulah (Çistuy rodnik). Almatı, 133.

28

Ostroumov N. P. (1904). Otçet Turkestanskoy uçitelskoy seminarii za XXV let yeyo suşçestvovaniya. Taşkent, 25.

29

Kaufmankiy sbornik. (1910). Moskva, 140.

30

Ostroumov N. P. (1904). Otçet Turkestanskoy uçitelskoy seminarii za XXV let yeyo suşçestvovaniya. Taşkent, 5.

31

İstoriya izuçeniya tyurkskih yazıkov v Rossii. (1982). Moskva, 207.

32

Astrahanskaya Yeparhialnaya Vedomost. (1890). № 8, 11.

33

Vıtebskiy, V. N. (1892). İlminski. Kazan, 8.

34

ÇN: Orta Asya’da, Tatarlar Nogay şeklinde adlandırılmaktadır.

35

Baytursunov, A. (1989). Proizvedeniya, Stihotvoreniya, perevodı, issledovaniya. Almatı, 262.

36

Reaktsionnaya şkolnaya politika tsarizma v otnoşenii tatar. (1941). Kazan, 37.

37

Materialı po istorii Tatarin. (1948). 39.

38

İstoriya tatarskoy literaturı. (1985). Kazan, 2-t, 465.

39

Russkiy vestnik. (1891). Kn. 7-8.

40

Ostroumov N. P. (1899). Vospominaniya o missionerskom otdelenii pri Kazanskoy duhovnoy akademii. Kazan, 12.

41

Stenografiçeskiy otçet. XX syezd KPSS. (1958). 1 tom. Almatı, 653.

42

İstoriçeskiy vestnik. (1892).

43

Moskovskaya vedomost. (1897). № 301.

44

Naros. (1897). № 237.

45

İzbrannoye. (1985). Almatı, 115.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
6 из 6