
Полная версия
Entelektüelin kutsal kitabı – modern kültür
1- 1937 yılında attan düşünce her iki ayağı da ezilmişti. Hayatı boyunca bu nedenle acı çekti. 1958 yılında sağ ayağı bu nedenle kesilecekti.
2- Yale’deyken Porter, “Whiffenpoofs” isimli bir müzik grubundaydı. Klasikleşmiş Yale futbol takımı şarkıları olan “Yale Bulldog” ve “Bingo Eli Yale” de onun kaleminden çıkmıştır.
3- Porter’ın ilk adı, annesinin kızlık adı olan Kate Cole’dan gelmektedir.
Bette Davis
Bette Davis’in (1908–1989) asıl adı Ruth Elizabeth Davis’ti. Pek çok insanın gözünde klasik bir güzelliğe sahip olmamasına rağmen bir Hollywood geleneklerini yıkmıştı. Kaba ve kimi zaman sempatik olmayan kadınları canlandırdığı gerçekçi performanslarıyla sıradışı bir artistti. Oyunculuğu, hiçbir yıldız adayında bulunmayan bir derinliğe ve çeşitliliğe sahipti.

Broadway kariyerinden sonra Davis 1930 yılında Hollywood’a gitti. İlk filmi The Bad Sister sonraki yıl gösterildi. Of Human Bondage (1934) filminde Leslie Howard’la birlikte oynamadan önce yirmiden fazla filmde rol aldı. Of Human Bondage filminde kaba garson Mildred Rogers’ı canlandıran Davis eleştirmenlerin ve sinemaseverlerin saygısını kazandı. Ne var ki henüz Oscar Ödülü’ne aday gösterilmemişti. Bu ihmal, aday listesine sonradan dahil edilmesine yönelik ateşli fakat başarısız bir kampanyanın doğmasına sebep oldu.
Muhtemelen 1935 yılındaki Oscar Ödülleri’nde aday gösterilmemesi yüzünden, bir sonraki yıl Dangerous (1935) filminde canlandırdığı alkolik aktris rolü ile en iyi kadın oyuncu dalında Oscar kazandı. Üç yıl sonra Jezebel (1938) filminde canlandırdığı Güneyli güzel rolü ile bir Oscar Ödülü daha kazandı.
Davis’in en unutulmaz rolü ise Joseph Mankiewicz’in All About Eve (1950) isimli filmindeki Margo Channing isimli yaşlı oyuncu tiplemesidir. Eleştirmen Roger Ebert, Channing’i Davis’in en büyük rolü olarak adlandırmıştır: “Genç bir oyuncunun cazibesi karşısında yenilmiş gibi görünüyordu. Oysaki bu gerçekte büyük bir zaferdi. Kişiliğin, güzelliğin yüzeysel gücünü yenen zaferi… Bundan daha otobiyografik bir rol oynamamıştır.”
On dört dalda Oscar’a aday gösterilen (bu rekoru 1997 yılında Titanic kıracaktı) ve altı Oscar kazanan All About Eve Davis’in on bir Oscar adaylığından dokuzuncusu olacaktı. Bu rakama Of Human Bondage filmindeki rolü sonrasında yürütülen Oscar adaylığı imza kampanyası da dahildi.
Son kez 1962 yılında What Ever Happened to Baby Jane? isimli korku filmindeki performansı ile Oscar’a aday gösterilmişti. Filmde, rakibi efsanevi Joan Crawford ile birlikte oynamıştı. Davis, seksen bir yaşında göğüs kanserinden ölene kadar filmlerde oynamaya devam etti.
Ek Bilgiler1- 1941 yılında Film Sanat ve Bilimleri Akademisi’nin ilk kadın başkanı oldu. İki ay sonra görevden ayrıldı.
2- 1977 yılında Amerikan Film Enstitüsü’nün Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan ilk kadın oldu.
3- II. Dünya Savaşı sırasında Los Angeles’ta Amerikan askerlerini eğlendirmiş olan Hollywood Canteen adında ünlü bir gece kulübü açtı.
Akademik Yeterlilik Testi
23 Haziran 1926 tarihinde 8 bin genç, ilk kez yapılan Akademik Yeterlilik Testi’ne (SAT) alındı. Bu sınav öğrencilerin akademik becerilerini ölçmek ve kolejlerin öğrenci seçmesine yardımcı olmak için yapılıyordu.
Birkaç on yıl içerisinde analojileri, okuma pasajları, matematik problemleri ile çoklu testler milyonlarca Amerikalı için kolej giriş sürecinin temel unsurları olacaktı.
SAT, ilk ortaya çıktığında Amerikan eğitim sistemi için son derece devrimci bir konseptti. Testler kar amacı gütmeyen College Board isimli bir grup tarafından yapılıyordu. Testlerle öğrencilerin yeteneklerinin objektif bir biçimde ölçülmesi amaçlanıyordu. Bu şekilde aile bağlarının, zenginliğin, şansın kolej girişlerindeki etkisi azaltılıp tüm adaylar için uygun bir zemin oluşturulacaktı.
Standart testler II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızla yaygınlaştı. Giderek daha fazla kolej SAT ile sembolize edilen akademik meritokrasi prensiplerini benimsedi. 1957’den sonra her yıl yarım milyondan fazla Amerikalı sınavlar için iki kalem kullandı. Standart testlerin bir başka formu olan “İleri Yerleştirme Programı” (ACT) 1955 yılında geliştirildi. Sınav 1959 yılından itibaren College Board’un hazırladığı sınava rakip olarak okullara yerleştirme amacı ile kullanılmaya başlandı.
Daha yakın zamanlarda ise testler öğrencilerin yanı sıra öğretmenler için de kullanılmaya başlanmıştır. “The No Child Left Behind Act of 2001”, standart testleri devlet okullarında her düzeyde kullanılabilecek bir sistem haline getirmiştir.
Pek çok eleştirmen SAT gibi testlerin eksikliklerini belirtmiştir. Buna göre yoksul ve azınlık gruplardan gelen öğrenciler sınavlara hazırlanmak için yeterli paraya ve zamana sahip değillerdir. Pek çok eleştirmen testlerin öğretmenleri “test için öğretmeye” zorladığını ifade etmişler ve yaratıcılığı ön plana çıkaran derinlikli mülakatların arka plana itilmesinden dert yanmışlardır.
2001 yılında Kaliforniya Üniversitesi başkanı eyalette testlerin durdurulması talebiyle kamuoyunun dikkatini üzerine çekmiştir. Buna rağmen Kaliforniya Üniversitesi de dâhil yüzlerce okul, giriş işlemlerinde testleri kullanmaya devam etmektedir.
Ek Bilgiler1- İlk SAT sınavına giren öğrencilerin %26’sı Yale adayıydı. Yale SAT sonuçlarını kabul eden ilk üniversitelerdendi.
2- SAT’nin resmi adı 1990 yılında değiştirilerek Bilimsel Değerlendirme Sınavı yapılmıştır.
3- 2005 yılında geleneksel çoktan seçmeli SAT sınavlarına bir de yazım bölümü eklenmiştir.
Jackie Robinson
Bir beyzbol oyuncusu olan Jackie Robinson (1919–1972) 20. yy Yurttaşlık Hakları Hareketi’nin önde gelen figürlerinden biri olmuştur. 15 Nisan 1947 yılında bir kölenin torunu ve bir marabanın oğlu olarak dünyaya gelen Robinson birinci ligde birinci kalede oynamış ve beyzboldaki ten rengi bariyerlerini aşmıştır.

Robinson, Kaliforniya Üniversitesi’nde yıldız bir atlet olmuştu. Bir sezonda dört spor dalında birden madalya alan ilk öğrenciydi. II. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunda görev yaptıktan sonra 1945 yılında Zenci Ligi’ndeki “Kansas City Monarchs” takımında shortstop (kısa top yakalayıcısı) olarak oynadı.
Sonraki yıl “Brooklyn Dodgers”ın genel menajeri Branch Rickey (1881–1965) Robinson’u beyzbolda entegrasyonu gerçekleştirecek adam olarak seçti. İkinci ligde bir yıl oynadıktan sonra Robinson, Dodgers için oynamak üzere Brooklyn’e gitmiştir.
Rickey’nin sıkı öğütlerini dinleyen Robinson oyun arkadaşlarından, rakiplerden ve takımının hayranlarından gelen fiziksel, duygusal ve sözlü tahriklere herhangi bir yanıt vermedi. Bunlara yanıt vermiyor ama öfkesini sahada özgür bırakıyordu. Sahada özellikle de kale alanı çevresinde alabildiğine saldırgan bir oyuncu haline geliyordu.
Robinson sadece bir öncü değil aynı zamanda büyük bir oyuncuydu. 1947 yılında “Yılın Çaylağı” seçildi. 1949 yılında Ulusal Lig’in en değerli oyuncusu oldu. 0,342 vuruş ortalaması ve 37 stolen base’e sahipti. Dodgers’ı altı kez Dünya Serisi’ne ve bir kez dünya şampiyonasına götüren Robinson, 1955’te altı kez all-star oldu.
1956 Aralık ayında Dodgers onu “New York Giants”a sattı. Robinson bunun yerine beyzbolu bırakmayı tercih etti. Hayatının kalan kısmını iş dünyasında geçirdi. Yurttaşlık hakları için kampanyalar yaptı. Elli üç yaşından kalp krizinden öldü.
Ek Bilgiler1- Dodgers 1972 yılında, Robinson’un spor hayatı boyunca giydiği 42 numarayı oyuncunun ardından emekli etti. Bütün birinci lig takımları 1997 yılında Robinson’un kariyerinin 50. yılında aynı şeyi yaptılar.
2- Brooklyn’deki çaylak sezonunda Robinson birinci kalede oynadı. Sonraki sezon ikinci kaleye geçti. Kariyerinin kalan kısmında orada oynayacaktı.
3- Robinson 1962’de Beyzbol Onur Listesi’ne alındı.
Süpermen
Haziran 1938 tarihinde çizgi romancı Jerry Siegel (1914–1996) ve Joe Shuster (1914–1992) Action Comics’in ilk sayısında Süpermen adında güçlü kuvvetli bir kahraman tiplemesi çizdiler. Bu tipleme Amerikan popüler kültürünün en sevilen kahramanlarından biri ve süper kahraman çizgi romanlarının ilk örneği olacaktı.
İlk versiyonunda Süpermen bir kurşundan hızlı, bir lokomotiften daha güçlüydü. Bir anda en yüksek binaların tepesine zıplayabilirdi. Buna karşılık uçamıyordu (Bu gücüne 1941 yılında kavuşacaktı). Siegel ve Shuster kahramanın ayrıntılı bir biyografisini yazdılar. Kripton gezegeninde doğmuştu. Kripton’un yok oluşundan önce babası tarafından dünyaya gönderilmişti. Kansaslı bir çiftçi tarafından bulunup Clark Kent adıyla yetiştirilmişti. Clark, Daily Planet’te mülayim bir muhabir olarak çalışmaya başladığında Lois Lane ile tanıştı. Gerçek kimliğini gizleyerek Süpermen adıyla onu pek çok kereler kurtarması gerekecekti. Bu arada Süpermen aralarında ezeli düşmanı Lex Luthor’un da bulunduğu çeşitli süper kötülerle mücadele ediyordu.
Süpermen’in popülerliği 1939 yılında ilk kez ortaya çıkan Batman ve 1941 tarihli Kaptan Amerika ve Wonder Woman gibi yeni süper kahramanların doğuşunu mümkün kıldı.
Bir çizgi roman karakteri olarak ortaya çıkan Süpermen, zamanla popüler radyo serilerine, çizgi filmlere ve 1978 yılında Christopher Reeve (1952–2004) tarafından başrolü oynanan sinema filmine taşındı. 1990’larda Lois ve Clark: Süpermen’in Yeni Maceraları adıyla TV dizisi haline getirildi. 2001 yılında başlayan Smallville serisi ise Clark Kent’in Süpermen olmadan önce yaşadığı değişimlere odaklanmıştı.
Ek Bilgiler1- En son çekilen Süpermen filmi 2006 yılındaki “Süpermen Dönüyor” oldu.
2- 1990’larda Süpermen popüler kültür içerisindeki eski etkisini yitirmiş olsa da 1993 yılında DC Comics Süpermen’in öldüğü bir çizgi roman yayınlayınca tekrar gazetelere haber oldu. Kahraman iki ay sonra bir başka seride yeniden ortaya çıkacaktı.
3- Siegel ve Shuster 1933 yılında Süpermen’i bir süper kötü olarak tasarlamışlardı.
Jackson Pollock
Ressam Jackson Pollock (1912–1956), soyut dışavurumcu hareketin ABD’de 1940’ların sonu ve 1950’lerin başındaki en bilinen temsilcisiydi. “Drip and splash” (damlatma ve sıçratma) ya da “action painting” (hareketli boyama) olarak adlandırılan tarzı, sanat dünyasında şok etkisi ve bir devrim yarattı.
Tuvali resim tahtasına yerleştirmek yerine stüdyosunda veya herhangi bir yerde zemine yerleştiriyordu. Daha sonra tuvalin dış köşelerinin etrafından yahut bazen üzerinden yürüyor, kutudaki boyayı tuvalin üzerine boşaltıyordu. Kimi zaman çalışmalarına ek bir doku olarak kum ya da cam parçaları da ilave ediyordu. Bazı eleştirmenler çalışmalarını kaotik ve anlamsız bularak reddettiler. Bazılarıysa onun çalışmalarını yüksek düzeyde organize, psikolojik açıdan ilginç ve göz alıcı buluyorlardı.
Pollock genellikle New Yorklu olan ve Jung psikolojisinden etkilenmiş ressamlardan oluşan soyut dışavurumcu hareketin lideriydi (Jung’un özellikle kolektif bilinçdışı ve ilkel mitoloji kavramlarından etkilenmişlerdi). Bu ressamlar gerçek resim deneyiminin psikolojik bir süreç olduğu inancını paylaşıyorlardı.
Pollock Los Angeles’ta lisedeyken resim yapmaya başladı. Daha sonra Amerikan bölgesel sanatçı Thomas Hart Benton (1889–1975) yönetimindeki Sanat Öğrencileri Ligi’nde çalışmak üzere New York’a gitti. Kariyerinin başlarında Pollock, Benton’un, Pablo Picasso’nun (1881–1973), sürrealistlerin, Meksikalı duvar resimcilerinin ve yerli Amerikan sanatının etkisinde kalmıştı.
1935’ten 1943 yılına kadar WPA Federal Sanat Projesi’nde çalıştı. 1943 yılında Peggy Guggenheim’ın “Bu Yüzyılın Sanatı” sergisinde ilk kişisel gösterimini gerçekleştirdi.
Pollock, damlatma ve sıçratma tekniğini 1947 yılında geliştirmeye başladı. Aralarında Autumn Rhythm (1950) ve Lavender Mist (1950) gibi çalışmaların da bulunduğu en bilinen eserlerini bu tekniği kullanarak yaptı.
1951 yılında renklerle çalışmayı bir tarafa bırakarak siyah beyaz çalışmalara yoğunlaştı. Son senesinde alkolün ve depresyonun pençesine düşmüş, resim yapmayı bırakmıştı.
Sarhoşken araba kullandığı sırada geçirdiği bir kaza sonucu kırk dört yaşında hayatını kaybetti.
Ek Bilgiler1- Ünlü Hollywood filmi “Pollock” (2000), Ed Harris (1950–) tarafından yönetilmişti. Başrolde de Harris oynuyordu. Film iki dalda Oscar’a aday gösterildi ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ı aldı (Marcia Gay Harden, 1959-).
2- Pollock, sanatçı Lee Krasner (1908–1984) ile evlendi. New York, Long Island, Spring’teki evleri Pollock-Krasner Evi ve Çalışma Merkezi olarak bilinmektedir. Ev ziyarete açıktır ve Stony Brook’taki New York Devlet Üniversitesi tarafından idare edilmektedir.
3- 2006 Kasım’ında eğlence kralı David Geffen (1943–) Pollock’un en meşhur çalışmalarından olan No. 5’i (1948) 140 milyon dolara sattı. Bu para o güne dek bir resim için ödenmiş en yüksek meblağ olmuştur.
Mrs. Dalloway
Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway (1925) isimli eseri Batı edebiyatının modern döneminin dönüm noktalarından birisidir. Bu roman, Woolf’un (1882–1941) bilinç akışı anlatımı ve diğer teknikleri kullanan cesur bir yenilikçi ve I. Dünya Savaşı’nın yıkımları sonrası İngiliz toplumunun önemli bir gözlemcisi olduğunu ortaya koymuştur.

Başlığından anlaşılabileceği üzere Bayan Dalloway bir kadına odaklanmaktadır. Clarissa Dalloway, savaş sonrası dönemde Londra’da yaşayan sosyeteye mensup bir kadındır. Roman Clarissa’nın hayatındaki küçük ayrıntıları izler. O ve eşi akşam ev sahipliği yapacakları bir yemeğe hazırlık yapmaktadırlar. Dalloway çiçekler alır. Eski dostları ile sohbet eder. Parti için eve dönmeden önce Londra’nın zengin semtlerinde dolanır durur.
Roman o gün Clarissa’ya neler olduğundan ziyade onun ve diğerlerinin bu olaylar yaşanırken aklından geçen düşünceler hakkındadır. Bir dükkana girdiğinde ya da bir tanıdıkla karşılaştığında aklına daha önceki hayatından insanlar ve olaylar gelir. Woolf’un anlatımı Clarissa’nın bilinç akışını izler ve sıklıkla onun karşılaştığı insanların düşünce dünyalarına doğru geçiş yapar.
Bilinç akışı, serbest ve kaotik bir teknik gibi görünse de, o, bu yöntemi son derece detaylı bir biçimde kullanır. Başka bir biçimde aktarması mümkün olmayan karakterlerinin iç derinliklerine bu şekilde nüfuz eder. Romanda Clarissa’nın pek çok kişiyle karşılaşmasına ve bunlar öyküyle bütünleşmelerine rağmen gerçekte pek az gerçek insan iletişimi bulunur. Roman en yakın ve en eski arkadaşların arasında bile yanlış anlamalardan kaynaklanan boşluklar bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Ek Bilgiler1- Woolf “To the Lighthouse” (1927) ve “The Waves” (1931) gibi romanlarında da bilinç akışı yöntemini kullanmaya devam etmiştir.
2- Woolf’un kadın yazarların karşılaştıkları zorluk ve dezavantajlarla ilgili “A Room of One’s Own” (Kendine Ait Bir Oda) (1929) isimli eleştirel bir deneme kaleme alır. Bu metnin kadın hareketi ve feminizm üzerinde önemli etkileri olmuştur.
3- Michael Cunningham’ın (1952–) “The Hours” (1998) isimli romanı Bayan Dalloway’le ilişkili üç kadının portrelerini çizer: Roman yazarı olarak Woolf’un kendisi, 1950’lerde yaşayan ve kitabı okuyan bir ev kadını ve farkında olmadan bir gün içerisinde onun yaşadıklarını yaşayan bir günümüz kadını.
Duke Ellington
Caz müzisyeni Duke Ellington (1899–1974), müzik felsefesini şu şarkı sözüyle ifade eder: “Ritmi olmayan anlamsızdır.” Karmaşık ve detaylı olmalarına rağmen Ellington’ın tüm eserleri bir biçimde ritmi bünyesinde barındırmaktadırlar.

Edward Kennedy “Duke” Ellington, “caz müzik” ifadesini fazla dar bularak kendi müziğini “Amerikan müziği” olarak adlandıran bir sanatçıdan beklenebileceği üzere Washington DC’de doğdu. Kariyeri boyunca çeşitli tarzları denedi. Ella Fitzgerald’la (1917–1996) birlikte yaptıkları klasik kayıtlardan, içerisinde basçı Charles Mingus (1922–1979) ve saksofoncu John Coltrane (1926–1967) gibi isimlerin de bulunduğu dönemin en yenilikçi caz sanatçıları ile birlikte verdiği eserlere kadar tüm çalışmalarında kendini hiçbir zaman dar çerçevelerin içine hapsetmemişti.
Ellington’u asıl üne kavuşturansa 1920’ler ve 1930’larda “Harlem’s Cotton Club”daki gruba liderlik etmesiydi.
Ellington grup için piyano çalıyordu. Pek çok eleştirmene göreyse onun en iyi enstrümanı orkestrasıydı. Başlarda “Washingtonlular” diye bilinen bir dans grubu kurmuştu. Zamanla on dört sanatçıdan oluşan “The Famous Orchestra” adında bir müzik grubu topladı. Ekibin bileşimi zaman zaman değişse de her dönemde saksafoncu Johnny Hodges (1906–1970), Charles “Cootie” Williams (1910–1985) ve Rex Stewart (1907–1967) gibi daha sonra kendi orkestralarını kuran ünlü caz müzisyenleri grubun içerisinde yer aldılar.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.