Полная версия
SINAV BITTI ELLER HAVAYA
Ben ağzım açık onlara öylece bakarken Akıllı beni sarstı.
“Affedersin karıştırdım.” dedim yanlarından ayrılırken, Akıllı da kıs kıs gülüyordu.
Apartmanın köşesini dönmemle birlikte Oktay ve arkadaşının kahkahaları Akıllı’nın kahkahalarına karıştı.
“Aşk olsun Akıllı.” dedim. “Hadi onlar gülüyor da sana ne oluyor?” Bir yandan da içimden Fiber Esat’a kızıyordum. Nasıl karıştırdı bu Oktayları diyordum.
YAKALADIM SENİ OKTAY
“Beni ne hâle düşürdün Esat!” dedim. Esat’ın yüzünde mahcup ifadeler dolaşırken, “Arkamdan öyle bir güldüler ki yerin dibine geçtim. Sayende okulun en aptal kızı olarak tanıdılar beni.” dedim.
Esat sonunda, “Canım ben nereden bileyim başka bir Oktay daha olduğunu? Sana yardım etmek istedim. Böyle yapacağını bilseydim etmezdim.” diyerek sırtını dönüp sırasına gitti.
Canan, “Ayy kalbini kırdın çocuğun Bilge! O nereden bilsin okulda kaç tane Oktay var? Git bence özür dile!” dedi.
Canan’a hak verdim. Kırdım çocuğun kalbini. Çok mu bağırdım acaba? Adımlarım usulca Esat’ın oturduğu sıraya gitti. “Kusura bakma Fiber! Üstüne biraz fazla geldim galiba. Bana o kadar çok güldüler, kendimi öyle kötü hissettim ki… Bir de onu takip ederken gerilmiştim zaten. Özür dilerim.” dedim.
Fiber cama döndüğü yüzünü bana çevirip yüzüme bakmadan, “Neyse, boş ver.” dedi.
Onun boş ver deyişini düşünürken Gurumi ile Ateş Necdet koşarak sınıfa girdiler. Gurumi nefes nefese konuşmaya çalışıyordu.
Necdet, “Oğuzcuğum istersen sen nefes al! Yoksa elimizde kalacaksın.” diyerek bana döndü. “Doğru Oktay’ı bu sefer bulduk.” dedi. Son derece dikkatle söylediklerini dinledim.
“Senin dün peşine takıldığın Oktay’ı ben tanıyorum. Onunla konuşmaya gittim. Bizim şubelerde başka Oktay yokmuş. Bir o varmış, bir de D şubesinde senin aradığın Oktay… Yani okul birincimiz.” dedi.
“Bak yine yanlış kişiyi bulduysanız külahları değişiriz.” dedim. Oğuz konuşmak için hamle yaptı. Öyle hızlı nefes alıyordu ki boğulacak gibiydi.
Necdet, “Bence sakın konuşma, sen nefes al Oğuz! Bak başına bir şey gelecek, ondan sonra göreceksin. Kaç kere dedik sana kilo ver, diye. Hepi topu koridorun başındaki sınıfa gidip geldik bu hâle geldin. İnsan biraz arkadaş sözü dinler! Kilo ver dedikçe sen kilo alıyorsun. Ne yapıyorsun? Tersinden mi anlıyorsun? Söz dinle biraz!” dedi. Ardından bana bakarak, “Sen merak etme, bu sefer tamam. Doğru kişiyi bulduk.” Onun sözü bitince Canan, “Eee, ne yapacaksın şimdi? Yine peşine mi takılacaksın?” diye sordu. Peşine takılmak sözünü duyunca bir an ürperdim. Bir gün önce yaşadıklarım aklıma geldi. Sonunda sorularımı sormuş olsam da bir daha o heyecanı yaşamak istemediğimi fark ettim.
Başka bir yolu olsa, diye düşündüm ama başka bir yolu nasıl bulacaktım? Nihai amacım aklıma geldiğinde, hayır pes edemem, diye düşündüm. Canan’a, “Ne yapıp edip bu işin sırrını öğreneceğim.” dedim. Bir süre düşünüp, “Evet, yine peşine takılacağım.” diye kararımı verdim. Ben çıkışta yapacağım yeni “takip” operasyonumu düşünürken Ateş Necdet, “Düşündüm de…” diyerek söze başladı.
“Şu birincilik işi hiç de fena fikir değil. Yani bizim kafalarımızın senin kafandan, Oktay’ın kafasından neyi eksik? Belki fazlamız bile vardır.” dedi. Akıllı gevrek kahkahalar eşliğinde fısıldadı. “Senin bu Necdet fena taktı kafa işine.” dedi. Haksız da değildi hani…
“Ne demek yani bizim kafalarımızın neyi eksik? Ne demek istiyorsun Necdet?” diye sordum.
“Diyorum ki ben de dereceye gireceğim. Hatta buradaki bütün arkadaşlara aynı teklifi yapıyorum. Var mısınız dereceye girmeye?” diye sordu.
Hepsi şaşkın şaşkın Necdet’e bakarken, “Ne oldu? Hani herkesin kafası farklıdır, her kafa birbirine benzemez, sınavlardaki sorular her kafaya uygun değildir, gibi felsefeler yapıyordun? Kuram oluşturup düşünce tarihine girecektin. Az daha zorlasan öğrenci ayaklanması bile çıkarabilirdin.” diye takıldım. Herkes kahkahayı bastı.
Necdet, “Kafam çalışmaya başladı.” dedi. “Vazgeçtim, öğrenci ayaklanması falan düşünmüyorum. Sisteme uyum sağlamaya karar verdim. Sonuçta böyle felsefeler çıkıyorsa bu kafada iş var demektir. Kafamı kullanmaya karar verdim. Ben de sınavlara sıkı çalışıp hatta o sır neyse öğrenip dereceye gireceğim.” dedi.
Oğuz, “Sana rakip çıktı Bilge.” dedi.
Esat oturduğu sıradan gülerek kalktı. Bize doğru gelirken, “Bizimki saksıyı çalıştırmaktan söz ediyor. Değişik bir şey değil yani.” diye espri yaptı.
Necdet birden ateş saçan gözleriyle, “Çok ciddiyim. Var mısınız dereceye girmeye?” diye diğerlerine tekrar sordu.
Karşımda gördüğüm bu hırs yumağı Necdet mi? Bir an tereddüt yaşayıp, “Yahu Necdet beni şaşırtıyorsun.” dedim. Diğerleri de yaptıkları esprilerle bana katıldıklarını söylediler.
Necdet kararlı bir şekilde, “Şaşırın!” dedi. Diğerlerine bakarak devam etti. “Düşünsenize, şu Oktay mıdır nedir? Ne farkı var bizden? Neden onun gibi başarılı olmayalım ki? Sınıf sınıf dolaşıp onu bulmaya çalışırken aklıma geldi. Bir de peşine takılmış, işin sırrı ne, diyoruz. Ben, az kendimi zorlasam, ne dereceler yaparım. Siz yapamaz mısınız?” dedi. Bu sefer hepsi birbirine bakmaya başladı.
Canan cıvıltılar eşliğinde, “Ben şimdiye kadar kendimi hiçbir şey için zorlamadım.” dedi ve konuşmaya devam etti. “Ama sen söyleyince merak ettim. Acaba zorlasam ne olur? Hem aslında ders notlarımız da fena sayılmaz. Ortalamanın üstündeyiz. Sadece biraz daha ipi sıkı tutacağız. Hem zaten büyük sınava da şurada kalmış iki ay. Bence bu ayın sonundaki sınavda bile fark atarız.” dedi.
Ben Canan’ın sözleri ile Necdet’ten sonra bir şok daha yaşadım. Ağzım açık öylece kalakaldım.
Oğuz, “Bence de olabilir.” dediğinde ise bir tür rüya gördüğümü düşünmeye başladım. Bu yaşadıklarım gerçek mi, kontrol etmek için kendimi çimdikledim.
Oğuz’a sordum. “Yaaa Gurumi, sen bu işin tadı tuzu yok diyordun. Hani ketçaplı, mayonezli hamburgerin yerini hiçbir şey tutmazdı? Hani yemekten daha iyisi mi vardı? Sana ne oldu?” diye sordum.
“Yediklerim kafamı çalıştırdı.” deyip güldü. Onunla birlikte diğerleri de…
Ağzım açık ne olduğunu anlamaya çalışırken, “Desene Necdet’in kafa konusundaki felsefesi seni de etkiledi.” dedim.
Oğuz, “Aslına bakarsan durmadan kilo ver deyip duruyordu. Bu konuyu gerçek Oktay’ı ararken düşündüm.” dedi.
Sözünü tamamlamasına fırsat vermeden, “Su testisi su yolunda kırılırmış. Senin testi de Oktay’ı ararken kırılıp kendine gelmiş anlaşılan.” dedim. Sözlerime ritmik bir şekilde devam edip gırgırı sürdürdüm. “Oktay okul birincisidir. Onu arayan okul da derecelenir…”
Hepsi de kahkahayla güldü.
Oğuz, “Ne var yani, yemeklere yorduğum şu güzel kafamı derslere ve derecelere yormaya karar verdim. Kilo vermek için bence iyi bir düşünce.” dedi.
Arkasından Esat da, “Doğrusu şu Oktay denilen arkadaşın nesi varmış ben de merak ettim. Böyle peşine takılıp ajan gibi takipler falan… Ben de varım!” diyerek keskin bakışlarla Necdet’e döndü. Bu ne demek istedi şimdi diye düşündüm. Necdet’e, “Ben de varım derece işinde!” dedi.
Akıllı, “Haydaaa!” dedi.
Hepsi de beni şaşkına çevirmişti. “Necdet’in Kafa Çetesi dörtlüyü kurduğuna göre oyuna başlayabiliriz.” dedim. Teneffüsü bitiren zil sesiyle herkes sırasına doğru yol aldı.
Necdet, “Gel!” dedi. “Sana Oktay’ı göstereyim.” D şubesindeki okul birincisi Oktay’ı gösterdi. Uzun boylu, sarışın bir çocuktu Oktay… Saçlarını yandan ayırmıştı. Gözlüğünü düzeltiyordu. Sırasında sessizce oturmuş kitabını karıştırıyordu. Öğretmen zili çalarken Necdet ile bizim sınıfın yolunu tuttuk. Necdet hızla sırasına geçip ders kitabını açtı.
Akıllı’ya, “İnanılır gibi değil.” dedim. “Şunlara bak, hepsi de hırsla derse hazırlanıyor.”
Akıllı, “Gerçi biraz hırslanmaları hiç de fena değil ama senin gibi delirmezlerse iyi olur.” dedi. “Şimdi hepsi kendine rakip falan bulup peşine takılırsa… Düşünsene! Herkes okul çıkışı takipte… Bu işin sonu nereye varır?” dedi. Güldüm. Dördüne de şaşkınca bakıp kendi sıramın yolunu tuttum.
Son ders zili çaldığında yine yerimden zıpkın gibi fırladım. Atkuyruğu saçlarım bir o yana bir bu yana uçuştu. Bu sefer her şeyi öğrenecektim. O Oktay denilen birincinin numarası neymiş görecektim. Ben sınıftan çıkarken Necdet arkamdan bağırdı. “Aman deyim kaçırma! Koş!”
*Sınıfın kapısını arkamda bırakırken Oğuz’un sesini duydum. “Koş, öğren de bize de söyle! Bak aramızda senin gibi koşamayanlar var! Ben mesela! Ömrüm biter böyle koşarsam. Yarı yolda hık der nalları dikerim. Koş Bilge! Sana güveniyorum.” derken arkamdan yükselen kahkaha sesleri kulaklarıma geldi.
Oktayların sınıfının kapısına vardığımda bu sefer Akıllı başladı konuşmaya, “Yaa kızım sen akıllanmayacak mısın? Bir de bana akıllı diyorsun. Kendine bu ismi taksaydın belki bir işe yarardı. Ne bileyim, böyle her gün okul çıkışı maraton koşucusu gibi koşup duruyorsun. O değil koşarken beynine oksijen de mi gitmiyor? Bir anlamadın şu işi! Yok bu çocuğun bir numarası. Anlasana!”
O konuşurken gözlerim sınıf kapısında, ne zaman açılacak acaba diye düşündüm. Daha sınıftan çıkmamışlardı. Akıllı yine konuşmaya başladı. Benim için “Yok, anlamadı.” dedi. Konuşmaya devam etti. “Tabii numara deyince senin aklına sadece ‘bir’ numara geliyordur, o da listenin en başına geçmek için geçerli olan numara.”
Ben yine, “Off Akıllı…” diye söylenmeye başlayacakken D şubesinin kapısı açıldı. Öğretmen önden, arkasından da birer ikişer öğrenciler çıktı. Oktay ne zaman çıkacaktı acaba?
Sınıftan çıkanları belli etmeden gözlerken Oktay’ın da çıktığını gördüm. Tek başına hızlı adımlarla merdivenlere doğru yöneldi. Ben de birkaç öğrenci arkasından gizlice peşinde…
Neredeyse koşar adım merdivenlerden indi. Tek omzuna attığı çantasını arada bir düzeltti. Onu gözden kaçırmadan takip ederken Akıllı, “Koş, koş!” dedi. “Aman gözden kaçırma! Ne olur ne olmaz. Gece uyku falan tutmaz sonra. Senin aklına güven olmaz. Gece demez, korku bilmez, evini bulacağım diye yollara düşmeye kalkarsın!”
Akıllı konuşmaya devam ederken okulun kapısından çıktı Oktay. Ben de bir iki öğrenci arkasından… Çıkış kapısına yönelecek derken servislerin olduğu tarafa okulun arka tarafına yöneldi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.