bannerbanner
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler

Полная версия

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
6 из 6

64

Evliya Çelebi’nin sık sık kullandığı “hayat suyu” (abıhayat) çok lezzetli, güzel su demektir.

65

Bugün Tahtakale denen yer

66

Padişahlara, imamlara, müezzinlere mahsus hususi odalar.

67

Saray işlerine bakan ve sarayı koruyan hususi bir asker sınıfı.

68

“Haseki” türlü manaları arasında padişah zevcesi manasında da kullanılmaktadır ki buradaki anlamı da budur.

69

Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Bir buçuk dirhemdir. Bugünkü ölçü ile iki gram kadar tutmaktadır.

70

“Okka” dahi denilen bir ağırlık ölçüsü. Aşağı yukarı 1280 gramdır.

71

“Nazır” o zamanki teşkilata bugünkü “müdür” yerinde kullanılıyordu.

72

“Malta” Osmanlılar tarafından alınmamıştır. Evliya Çelebi bu kelimeyi pek muhtemeldir ki “Budin” yerinde kullanmıştır.

73

Darülkurra, Kur’an’ı usulüyle okumayı öğreten okulların adıdır.

74

Eski yazıya göre bu kelime “dökmeciler” diye de okunabilir.

75

Metinde “Makbul Siyavuş Paşa” diye geçmekte ise de yanlış olduğu bellidir. Osmanlı tarihinde ve Kanunî çağında “makbul” sıfatını yalnız bu İbrahim Paşa almıştır.

76

Yeniçeri bölüklerinin bir kısmına verilen ad.

77

Bu da öyle.

78

Yeniçerilerin büyük subaylarından biri.

79

Kapıkulu sipahilerinin büyük subaylarından biri.

80

Anadolu Türklerinden toplanan piyade askeri

81

Caminin bahçe veya avlusuna “harem” denir.

82

“Semaniye” Arapça “sekiz” demek olup Fatih’in cami civarında yaptırdığı sekiz medrese “Semaniye Medreseleri” diye veya “Sahnı Seman” diye adlandırılmış ve İstanbul’un en yüksek öğrenim müessesesi olup yani o zamanın üniversitesi hâline gelip pek değerli bilginler yetiştirmiştir.

83

“Softa”, medrese öğrencisi demektir.

84

Türkistanlı olan Ali Kuşçu meşhur Uluğ Bey’in öğrencisidir. En sonunda Fatih’in hizmetine girmiş ve İstanbul’da hicri 879(= 18 Mayıs 1474 6 Mayıs 1475)da ölmüştür.

85

Sadrı a’zam (= sadrazam) veya veziri a’zam yerine “büyükvezir” dedim.

86

Habeşistan’ın bütünü olmayıp Kuzey Habeşistan’ın kıyı bölgeleri.

87

Daha çok “Semiz Ali Paşa” diye anılır.

88

“Sokollu” demek lazımken kelime Türkçenin ses uyumu kanunlarına göre Sokullu hâline gelmiştir. Çünkü Türkçede “o”, “ö” harfleri yalnız ilk hecede bulunur.

89

Sokullu’nun büyükvezirliği 14 yıl ve 3 aydan biraz fazladır.

90

“Münhal yer” demek istiyor.

91

Şehzade Mustafa 6 Ekim 1553’te idam edildi. Bu idam müthiş bir boğuşmadan sonra oldu. Çünkü Şehzade çok güçlü idi.

92

Mustafa Paşa, Bosnalı olduğu hâlde ona Arnavutça bir lakap takılması biraz gariptir. Belki Evliya Çelebi “Boşnakça” diyecek yerde “Arnavutça” demiştir.

93

Dördüncü Vezir Mustafa Paşa, Kastamonu ve yöresinde beylikleri olan Çandaroğulları veya Kızıl Ahmedliler hanedanından olup halis Türk ailesidir. Kendilerini Arap kumandanı Halid İbni Velid soyundan göstermeleri, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi İslami taassubun sevimsiz bir tezahüründen başka bir şey değildir.

94

Metinde bu “Özdem” şeklindedir.

95

“Beç”, Viyana’ya Osmanlıların verdiği isim.

96

Bir sınıf gözü pek, fedai asker.

97

Bu şehir, o zaman Venedikliler elinde bulunan Slovenya’nın bir şehri idi.

98

Tabii, Purut Savaşı kumandanı Baltacı Mehmed Paşa’dan başka.

99

Metinde “Pulad Kasd” şeklinde ise de imla yanlışı olduğu bellidir.

100

“Temerrüd” Arapça bir kelime olup “dikbaşlılık” demektir. Bunun “mütemerrid” olması da muhtemeldir. Mütemerrid “inatçı, dikbaşlı” demektir. Eski harflerde bu iki kelimenin yazılışı birbirine çok benzer. Birincisi “tmrd”, İkincisi “mtmrd” şeklinde yazılır.

101

Vardar Yenicesi olacak.

102

Metinde “Cemalioğlu” yazılı ise de yanlış olduğu açıktır.

103

Bunun da bir imla yanlışı olması ve doğrusunun “Muytaboğlu” olması muhtemeldir

104

Cizre” olması kuvvetle muhtemeldir.

105

“İnsanların ve cinlerin müftüsü” demektir. İlminden dolayı böyle denmiştir.

106

Arapça “cefr”den alınma, harfler ve rakamlarla falcılık. Müslümanlıkta falcılık yasak olduğu için Kemalpaşaoğlu’nun böyle eserleri yoktur.

107

Ebussuud’un 22 eseri tespit olunmuştur. Bin rakamı çok mübalağalıdır.

108

48 yıl hicri hesaba göre olup miladi yıla göre saltanatı 46 yıldan biraz eksiktir.

109

Evliya Çelebi 20 tane diyorsa da 15 tane kaydetmiştir. Erdel ve Boğdan ayrı ayrı sayıldığı takdirde 16 tane eder.

110

Evliya Çelebi 176 sancak dediği hâlde 129 sancak sayılmıştır.

111

Evliya Çelebi 3306 zeamet ve 37389 tımardan bahsettiği hâlde verdiği listede 4164 zeamet ve 23646 tımar vardır. Evliya Çelebi kendi verdiği rakamların toplamı için 40.685 dediği hâlde 40695 çıkmaktadır.

112

Verdiği rakamlarda zeamet ve tımar toplamı 27.810 kişidir.

113

Evliya Çelebi 151 sancak dediği hâlde verdiği sancak rakamlarına göre 158 sancak çıkıyor.

114

Burada verilen rakamlar göre zeamet sayısı 2387 oluyor ki Evliya Çelebi’nin zikrettiği 1571’den çok fazladır.

115

Tımar sayısı ise Evliya Çelebi’nin 41286’sından az olarak 37.137 tanedir.

116

1.100.000 demektir. Osmanlılarda milyon kelimesi olmadığı için böyle söylüyorlardı.

117

Bu da aynı sebeple 1.214.600 sayısının karşılığıdır.

118

Osmanlıların sonuna kadar merkez Mekke olmak üzere Hicaz’ı “Şerif”ler, Osmanlı valisi sıfatı ile idare etmiştir. Bunlar Peygamber neslindendiler.

119

“Sürre” (Arapça söyleyişle “Surra”) “kese” demek olup Osmanlı padişahlarının her yıl Mekke ve Medine için gönderdikleri büyük hediye ve paraya verilen isimdir. Bu hediyeler büyük törenle gönderilirdi.

120

Hayreddin unvanını almış olan Barbaros’u ima ediyor.

121

Osmanlı eserlerinde kullanılan “hâkim” kelimesi bugünkü gibi “yargıç” manasına gelmeyip herhangi bir toprak parçasının baş yöneticisi demekti. Vilayet veya kazanın başına olanlar, kale duvarı içindeki bir şehrin beyi hep “hâkim” kelimesiyle ifade olunurdu. Yani bu kelime büyük veya küçük bir idare bölümün en büyük idare amiri demekti.

122

“Taht” kelimesi vilayet, kaza gibi küçük idari teşkilatın başşehirleri için de kullanılmaktadır.

123

Arnavutluk’taki “İşkodra”, eski Osmanlı metinlerinde İskenderiye diye geçer.

124

Büyük bir Türk zaferine sahne olan bu şehir eski metinlerde Nikopoli ve daha sonra Niğebolu şeklinde geçmektedir. Evliya Çelebi’de Niğebolu şeklindedir. Niğebolu söyleyişi doğru değildir.

125

Evliya Çelebi 14 sancaktır dediği Anadolu eyaletinde 13 sancak saymaktadır. Kütahya sancak sayılırsa 14 oluyor.

126

Eski büyük Bursa vilayeti.

127

Bugünkü Afyonkarahisar ve kısaca Afyon.

128

Bugünkü Çankırı. Cumhuriyet çağında Kânkırı Çankırı’ya çevrilmiştir.

129

Evliya Çelebi, Karaman eyaletinin 7 sancak olduğunu söylediği hâlde 6 sancak saymaktadır. Konya sancak sayılırsa 7 oluyor.

130

Evliya Çelebi Sivas’ın 7 sancağı olduğunu söylediği hâlde 9 sancak saymıştır.

131

“Valide Sultan” yani padişah anasına mahsus yer olup geliri Valide Sultan’ın maaşını teşkil eder.

132

Burada 8 sancak dendiği hâlde gerek yukarlardaki listede, gerekse iki üç satır aşağıda 7 sancak gösterilmektedir. “Saray” sancak sayılırsa 8 sancak olmaktadır.

133

Belki bir sancağın adı istinsah sırasında unutulmuştur.

134

Yılda bir defa iltizam memuru tarafından toplanan vergi. İltizam memuruna “mültezim” denirdi.

135

Kaptan paşanın, halkı Arap olan Osmanlı ülkesindeki vekilleri ve memurları.

136

Buradaki “Divan”, eyaletin büyük idare meclisi demektir.

137

Evliya Çelebi, Uyvar fethini hicri 1073’te gösteriyorsa da bu fetih değil, sefere çıkış tarihidir. Fetih 21 Safer 1074(= 24 Eylül 1663) tarihindedir.

138

Buradaki “Oda” kelimesi herhâlde “Orta” nın kısaltılmış şekli olacaktır ve “bölük” manasındadır.

139

“İrsaliye”, “göndermelik” demek olup Macar beylerinin Varat beylerbeyi olan paşaya verdikleri vergi manasınadır.

140

Bu Macar kralının adı Appafi’dir.

141

Sigeller Türk asıllı bir uruk olup Macarlar arasında Macarlaşmışlardır.

142

Bugünkü Kırklareli.

143

Nureddin Sultan Kırım Hanlarının ikinci veliahtıdır. Yani Kalgay’dan sonraki taht varisidir. Kırım Türkleri “Nurdin” yahut “Nurdın” derlerdi.

144

Kalenin teslim alınışı 1 Cemaziyelevvel 1080 (= 27 Eylül 1669) tarihindedir.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
6 из 6