Полная версия
Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı
“Baysakal, bir İtbay’a, bir Askar’a yalvaran gözlerle baktı. Daha önce İtbay ile Askar’ın birbirlerine böyle kötü baktıklarını fark etmemişti.
Baysakal, Askar’dan korkardı. Daha doğrusu, genel olarak Rusça bilen insanlardan korkardı. Ona göre, Rusça bilenlerin hepsi hakkını arayabilen kimselerdi ve hukuktan anlayan insanlar da tehlikeliydiler. Askar gücenirse bir yolunu bulup İtbay’ın çaresine bakar diye düşündüğü için, Askar’a yalakalık yapardı ve başkalarının da ona saygı duymalarını sağlamaya çalışırdı.” [60, 41 s].
Romanın bu parçasını boşuna örnek göstermiş değiliz. Bazen kahramanın karakterini ortaya çıkarmak için diyalogdan sonra aktarılan yazar fikirlerinin de önemli yere sahip olduğunu belirtmek isteriz. Baysakal ile İtbay baba oğul olduklarından, onların Askar ile ilgili bakış açıları buradan çıkmaktadır.
Sabit Mukanov, kahramanlarının birbirlerine olan çeşitli niyetlerini ve düşüncelerini açığa çıkarma konusunda boş yorumlar yapmaktansa, bunu diyaloglar içerisinde veya düşünce aktarımı aracılığıyla ulaştırma yöntemini de sık kullanır. Sebebi, ‘Dil, insana ait karakterin bir yanıdır. İnsan karakteri ise psikolojik ve sosyal gerçeklik olarak sayılmaktadır.’ [49, 17-58 ss] değil mi!
…
Askar ‘eşyalar bulundu’ diye, müjde istemeden önce, Şerbanidze böyle sual sorarsa, İtbay hemen kötülemeye başlamıştı bile; müjdeyi sevinerek istemiş gibi olan Askar’ı kötülemeye kıyamayarak:
“Fena delikanlı değildir.” dedi.
“Ya, öyle mi? Fakat onun hakkında zenginleri sevmiyor, yoksulları sever diyorlar ya.”
“Öyle yanları vardır.” dedi İtbay, Şerbanidze’nin o sözlerine önem vermeyerek. [60, 182 s]
…
Romanda böyle ek bilgiler veren kahramanların kısa konuşmalarını Ğ. Müsrepov eserlerinde karşılaşılan diyaloglara benzetip İtbay ile Şerbanidze’nin bu küçük diyaloğunu ayrıntı diyaloğu diye adlandırdık.
Askar ile İtbay hiçbir zaman açıkça tartışmadılar. İtbay’ın Askar ile ilgili çıkarları olduğundan inatlaşmadılar. Farklı sınıf beklentilerine sahip olmalarına rağmen, İtbay ona için için saygı duyardı. Fakat onların düşünceleri ve bakış açıları birbirine çok uzak olduğundan, Askar ile İtbay hakkında, hiç anlaşamayan iki zıt fikirli insan demek mümkündür. Askar’ın güvendiği devlet hukukuyla adalet sistemi iken, İtbay’ın güvendiği şey, hukuku elinde bulunduranların harama yönelen nefisleri, aile ismi ve kalın cebidir.
Sabit Mukanov, kahraman portresini tasvir etme sırasında karakterin konuşmasına büyük önem verir. B. Maytanov: “Kahramanın hareketleriyle konuşmalarında belli bir bağ olmalıdır. Erkek, kadın gibi, kadın da erkek gibi konuşmamalıdır. Ya da bilim adamı çoban gibi, çoban da bir bilim adamı gibi konuşmamalıdır.” [62, 262 s] demiştir. Yazar, böyle bir talebi sıkı sıkıya uygulamıştır. Mesela, İtbay portresini tasvir ederken, kahramanın kısacık bir konuşmasından onun dünyaya olan bakış açısını hemen fark ettirir. İtbay gibi İtbay’dan başka kimse konuşamaz. M. Hasenov ‘S. Mukanov ve Folklor’ adlı çalışmasında İtbay’ın şu düşüncelerini örnek olarak göstermiştir: “Çar’ın bakanının önünde Askar Rusça pohpohlayarak, güzel güzel konuşursa, sadece benim değil, bütün Kazak halkının şerefi ve morali yükselmez mi?” [60, 147 s] der. Gerçekten de konuşanı belirtmesek de bunun İt-bay olduğunu hemen anlamak mümkündür. Bu sözlerde İtbay, kendi kibrini, yalan gururuyla ‘ben buradayım’ dercesine aşikâr eder. Bununla birlikte, yerinde kullanılan sözler de az değildir. İtbay’ı överek destekleyen aksakal, kara sakallıların önünde ‘ben değil’ diye konuşması mümkün olmayabilir. Çünkü İtbay, bütün Kazaklardan kendini her zaman üstün tutan, atalarının elinden asla yönetim düşmemiş, gerçek kibir sahibi yöneticidir. Oysa ‘konuşurken ağzından bal damlıyor’ diye söylenecek deyimin yerine yazarın ‘pohpohlayarak, güzel güzel’ kelimelerini kullanması, İtbay tarafından söylendiği için, burada hem yerinde hem de uygun olmuştur.” [63, 118-119 ss] der. Ayrıca yazar, İtbay’ın yaradılışını, konuşmaları ve hareketleri aracılığıyla açıkça gösterebilmiştir. İtbay, kendisinin zayıf tarafını iyi bildiği için, ‘ağırlığının kaybolduğu yerlerden uzak duruyor.’ O, Askar’dan aslında nefret etse bile, ne çarın ne de bakanlarının önünde kendi değerini düşürmemek için Askar’ın “Ruslar değil, sıradan memur gibi küçük yöneticilerden de Rus dilini daha iyi bildiğine” inanarak, onu kendisiyle birlikte Petersburg’a götürür. İtbay’ın Askar ile ilişkisinde hiç gerçeklik payı yoktur. Yöneticinin ikiyüzlü sureti, onun tüm hareketlerinden belli olmaktadır. Fakat Askar, onun yalana dayalı ilişkisini ilk etapta fark etmez.
Askar, aralarında dostluk ilişkisi bulunmayan İtbay’ı aslında sevmemektedir. Yine de durum ne olursa olsun, diplomatik yollara baş burarak rakibine oldukça adil davranır. Mesela, aşağıdaki diyaloğa dikkat edelim:
…
Askar biraz oturduktan sonra, bulunan eşya için sevinmese de, İtbay ile düşmanlık duygularını azaltmak niyetiyle, sessizce İtbay’ın yanına gider. İtbay da evindedir.
“İteke, müjde!” dedi Askar, kapıdan girerken sevinmiş gibi yaparak.
İtbay, düşmanlık göstermeden Askar’a soğuk bir bakış attı.
“Kaybolan eşyanız bulundu.” diye ekledi Askar.
“Nereden?” dedi İtbay, şaşırmışçasına yerinden fırladı.
“Kayıp bürosundan haber verdiler demin!”
“Eyvah, gidelim o zaman hemen!”
“Müjdemi söyleyin!”
“İstediğin olsun! Eyvah, gidelim!” [60, 181 s]
…
Askar ile İtbay’ın bu kısa konuşması, duygusal ve etkileyici türdeki haber niteliğinde günlük diyalogdur. Aradığı sandığın bulunması, İtbay için sevinçli bir haberdir. Sevincinden İtbay, Askar ile kırgın olduklarını da unutur. Askar’ın da istediği şey budur. Petersburg şehrine gittiklerinde İtbay’ın çar için götüreceği değerli sandığı çaldırdıktan sonra gösterdiği zulüm yüzünden Askar, kaybolan eşyanın kayıp bürosundan bulunduğunu söylemeyerek onu cezalandırabilirdi. Fakat o insanlık gösterdi. Kendisine ve yakınlarına zulmeden insana affedici şekilde davranmak gerektiğini gösteren hareketi, herkeste bulunmayan insani özelliğin Askar’ın karakterinde bulunması, esas kahramanın âlicenap insan olduğunu göstermektedir.
Yukarıda verilen diyalog örnekleri, Ğ.Müsrepov eserlerinde karşımıza çıkan kısa diyaloglarla aynı özelliklere sahiptir. Kahramanların ani durumlardaki portresini göstermede yazar, kısa şekilli diyaloglara çok ağırlık vermiştir. Mesela, İtbay ile Şerbanidze, Askar ile İtbay arasındaki sohbet, ayrıntılı diyalog gibi kısa bir şekilde kesip atılmadan, Müsrepov eserlerinde karşımıza çıkan diyaloglara benzer şekilde istemeden güldürebilmektedir. Sürekli yönetimi altındaki insanları elindeki gücüyle korkutup boyun eğdiren yönetici İtbay’ın Askar’ın kendisine düşman olduğuna dikkat etmeyerek, bir anlık sevincini paylaştığını gösteren bu diyalog örneği, İtbay’ın mal mülk söz konusu olduğunda her şeyi unutabilen ve aniden değişebilen ikinci bir yanını ortaya koymaktadır. Kahramanın bir andaki karakterini tanıtmakla yazar, eserdeki asıl kahramanların tipleriyle portrelerini ortaya koymaya çalışmaktadır. Şimdi de kahramanlar arasındaki olayı imalı bir şekilde tasvir ederek veren diyalogları Ğ. Müsrepov’un kendi eserlerinden örneklerle göstermeye çalışalım:
…
“Yengeciğim, gerçeği söyleyin. Gözlerim ne durumda?” demiştim.
“Eh be yavrum, bunu niye soruyorsun ki? Gözlerin parlıyor!” dedi tereddüt etmeden.
“Kör olmamışımdır değil mi?”
“Hayır, hayır! Evet, görmediğin doğrudur. Ama çok geçmeden tekrar görebileceksin…”
“Yüzüm gözüm ne durumda?”
“Ya, yüzün gözün de yerinde. Fazla bir şey olmamış. Beyaz mermer gibi eski halindedir…”
“Peki, saçlarım?”
“Saçlarını kesmek zorunda kaldık. Of Allah’ım… Kısa sürede uzayacak saçlarını ne diye dert ediyorsun ki…” [64, 268 s].
…
Bu verilen diyalog örneği Ğ. Müsrepov’un ‘Japon Efsanesi’ndeki, Göz hikâyesindendir. İki kahraman arasındaki diyalogdan doktor ile hasta arasındaki komik durum göze çarpmaktadır. Böyle kinayeli komik durumlar aracılığıyla yazar, birçok yerde genel kahramanların portresini canlandırmaktadır. Birbirine karşı hiçbir düşmanlık beslemeyen, hayattaki saf insanların durumunu tanıtmada yazar, diyalog yöntemini yerinde kullanmıştır. Buradaki durum, İtbay ile Askar arasındaki konuşmalardan oldukça farklıdır. Birbirlerine düşman insanları bir diyalog içinde bir an için anlaşmalarını sağlayarak, kahraman karakterinin bir tarafını açığa kavuşturması, S. Mukanov’un diyalog kullanmadaki yazarlık ustalığını göstermektedir. Aynı yapıya sahip diyalog içinde bile, karakteri tanıtmayı isteyen iki yazarın diyaloğu kullanma yönteminin farklı olabileceğini, yukarıda verilen diyalog örneklerinde gösterilmektedir. Böylece her yazarın edebi yöntem olan diyaloğu kullanma özelliğinin yazarlık ustalığına bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Omsk şehrinde ilahiyat üzerine eğitim gören köy okulunun öğretmeni Askar’ın İtbay davranışlarına bakış açısı, nesnel ve öznel motiflerin derin birimiyle ortaya çıkmaktadır. Toplumun önde gelen bilinçli yurttaşı olarak, eski feodal geleneğin zulmüne ve kalabalık halkı saran cahilliğe üzülüyorsa, çocukça davranışlarına göre düşüncelerini gerçekleştirmek istemeyen Askar, asıl niyetini gizleyerek, dişli yöneticinin davranışlarına itiraz eder. Bu meseleyle ilgilenmek üzere köye gelen Madiyar’ın adalet ve akıl sahibi olduğunu düşünen Askar, İtbay’ın zulmünden dert yanar. Çok geçmeden deminki düşüncesinden vazgeçmiş gibi oluyor.
…
“Elbette öyle… İtbay gibi zenginler için yiyeceğin bolluğu, bir gerçektir. Fakat bizim sevinerek tükettiğimiz o yemeklere bazıları istemeyerek bakıyorlar. İşte bunun kötü tarafı da budur.
“O kimdir?” dedi Madiyar Askar’ın dediklerini anlayamayarak. Ona dikkatle baktı.
“Kim olsun, fakirlerdir! İtbay’ın malları, fakirlerin gözyaşlarından oluşmuş değil midir? Eskilerden bugüne kadar uysal insanlara eziyet edip, yedikçe yiyor. İtbay, adaletsizlikten vazgeçecek gibi değil, yedikçe daha çok istiyor.” [60, 95 s]
…
Bu, hikâyenin ana fikri olan ve halkın zorlu durumunun etrafında gelişen problemli diyalogdur. Bu diyalog, Askar ile Madiyar’ın ilk konuşmaları olmasına rağmen, iki konuşanın da önemli şahsiyetler olduğu bellidir ve her birinin karakter özelliği açık olarak görülmektedir. Askar, halk için var olan, doğduğu topraklara ve halkının durumuna üstünkörü bakmayan, onları göz ardı etmeyen, koruyucu, destekleyici yurttaş olarak görünürken Madiyar, egemen sınıf temsilcilerine yakın olan, halk konusunda tarafsız bakış açısına sahip, milletin durumunu sadece konuşmalarıyla düşünen entelektüellerin temsilcisi olduğu sohbet sırasında belli oluyor. Devamını okuyalım:
…
“Yiyorsa yiyordur.” dedi Madiyar, kırabilirim diye düşünerek. “Kazak halkının öncelikle en büyük sömürücüden kurtulması lazım. İşte, ancak o zaman rahata kavuşur.”
“Kimdir o?”
“Rus!” dedi Madiyar, sertçe konuşarak.
“Rusların fakirlerini sömürenler yok mu?”
“Bu senin kendi fikrin mi?” dedi Madiyar, üzerine gelircesine ters ters bakarak.
“Neden öyle sordunuz?”
“Hiç, ordan burdan duyduğun bir şey mi dediğin?”
Bu söz, Askar’ın gücüne gitti.
“Böyle söylemeniz, beni daha önceden tanımadığınız içindir. Akıllıyım ya da aptalım diye neden söyleyeyim. Fakat başkasının sözünü söyleyecek ağız bende yoktur. Ben kendimi, gücü yettiğince kendi fikirlerini ortaya koyan delikanlı olarak görüyorum.”
“Sen bana darıldın ya, Askar. Ben kötü niyetle söylememiştim.” [60, 96 s]
…
Yazar, kahramanların siyasi meselelere bakış açılarını ikisinin de istemedikleri tartışma anında, karakter özellikleriyle birlikte tasvir etmektedir. Madiyar, Askar’a “Bu senin kendi fikrin mi?” diye beklenmedik bir soru sorarak, onun tepkisini ölçmek istiyor. O sırada Askar’ın tecrübesizliğini kullanarak, Kazak sultanlarının zulümlerini, Rus yöneticilerinin rüşvetçiliklerini anmakla aklamak istiyor. Konuşmalarında milletler arasındaki anlaşmazlıkları dile getirerek, bütün suçu başkalarına yüklemeye çalışıyor. Bununla birlikte, içten içe Askar’ı ikna ederek kendi grubuna alma düşüncesi de var. Fakat beklediği cevabı duyamadığına şaşıran Madiyar, Askar’ın konuşmalarındaki sosyal demokrat yönü hisseder hissetmez, delikanlının partide olup olmadığını öğrenmeyi amaçlıyor. Repliklerin küçüklüğü ile yüksek tonlu vurgu, meseleyle alakalı tiplerin iç dünyasındaki derin duyguları fark ettirmektedir. Madiyar, gerçekten de Askar’ın kendisi gibi olan rakibini kırmak istememektedir. Bu andan itibaren Madiyar ile Askar’ın farklı amaçlar doğrultusunda hareket eden insanlar olduğu belli olmaya başlar. Parça, yukarıda incelenen meseleye dayalı diyaloğun devamı olmasına rağmen, bu parçada da gelecekte olabilecek tartışmanın ön şartları hissedilmektedir. Ayrıca, Askar’ın gözünden Madiyar’ın baştaki ustalık zirvesinden düştüğüne bakılırsa, buradan da bir takım sonuçlar çıkabilmektedir. Belki de Askar’ın karakteri değişkendir ve o da birilerinin etkisindedir. Askar, ‘aydın’ ağabeye saygı duysa da, namusuna düşkünlüğünden ve yürekli huyundan vazgeçmemektedir. O, birisinin öğretmesiyle değil, kendi isteğiyle, dünya görüşüne uygun olarak, düşüncelerini bilinçli bir şekilde oluşturmaya çalışmaktadır. Bu bölüm, delikanlının yılmayan cesur karakterinin oturmasını yansıtan, toplumda kendi yerini bulabilecek özel şahsiyet olarak manevi gelişimini gösterebilen yazarın büyük başarısıdır.
‘Botagöz’, sosyal ve siyasi içerikli roman olduğu için, toplum hayatında olup biten önemli değişimleri, hükümet ile halkın kollayıcıları olan aydın temsilcilerinin çeşitli bakış açılarını ortaya koyup tanıtır. Elbette, iki türlü siyasi yön taraftarlarının arasında zıtlıklara dolu durumlar da ortaya çıkmaktadır. Romanda ideolojik çekişme ve tartışmalara dayalı diyaloglar pek çok defa karşımıza çıkmaktadır. Özellikle, Askar ile Bazarhan Medelhanov’un diyalogları buna örnek gösterilebilir. Askar ile Bazarhan’ın konuşmalarından kahramanların birbirlerini desteklemeyecek zıt fikirlere sahip olduklarını açıkça görebilmekteyiz.
…
“Doğru diyon. Bu söz gibi hata mı?”
“Size hata demem de ayıptır ağabey. Siz büyük, ben küçük… Siz çok biliyorsunuz, ben ise az… ‘Çok biliyor’ diye kızmayınız. Bence o fikir yanlış.
“O öyle akıllı kimse ki!” dedi Sayım, Askar’ın Bazarhan’a karşı gelmesini beğenmeyerek.
“Engellemeyin, engellemeyin, söylesin!” dedi Bazarhan.
“Eğer köy yerleşik hayata geçecek olursa, oraya okul, hamam, hastane ve benzer binalar inşa edilecektir. Göçebe köyde böyle şeyler olur mu?”
“O zaman Kazakların halka özgü özellikleri kalır mı? Millî farklılıklarını kaybetmez mi?” [60,175 s]
…
Diyalogda ele alınan mesele, köyü yerleşik hayata geçirmeye karşı olan Medelhanov Bazarhan’ın ‘Aykap’ dergisindeki makalesidir. O makaleyi okuyup Bazarhan’ın düşüncelerine katılmayan Askar, bundan sonraki düşüncelerini Alaş Orda liderlerinin önünde de açıkça söyler. Bu, tartışmalı diyalogda Bazarhan genç misafirinin münakaşa etmesinden hoşlanmasa da, Askar’ı denemek ister, onun gençliğini dikkate alarak, konuşmalarına engel olmaz. Fakat Askar’ın sorularına da yanıt vermez. Kahramanların son replikleri, soru – cevap sırasıyla değil, soruya – soru şeklinde oluşmuştur. Bazarhan’ın peltek konuşmalarında gülünecek bir şey yoktur. Çünkü o ağzına nasıbay adlı keyif verici madde atmıştır. Fakat yazar, diyaloğun gerçekçiliğini korumak amacıyla söylenilen ayrıntıyı atlamaz. Köy zenginlerine Petersburg’da yaşayarak Kazak halkına ait özellikleri unutmadığını ispatlayan Bazarhan’ı eşine Boris Alekseeviç diye hitap etmesini de bundan önceki diyalogla fark ettirirken yazar, Kadet Partisi’nin önemli üyesi olan Medelhanov’la alay ediyor gibidir. Fakat yazarlık konum, bu konuşmaya karışmamıştır. Bazarhan’ın Askar’ı istememesini, konuşmaya karışan Sayım’ın replikleri hissettirmektedir. Bazarhan, etik yasaları kavramış olduğundan ve birçok tartışmaya katılarak ustalaştığından tecrübelerine güvenerek yenilmeyeceğinden emindir. Düşüncesi o yöndedir. Oysa rakibinden hala anlayış ve yön bekleyen Askar, bu konuşmadan sonra Alaş Orda planından tamamen ümidini keser. Diyalog, dünyaya bakış açılarıyla psikolojik özellikleri hiç bir şey saklamadan, tartışmaları tasvir yoluyla derli toplu bir biçimde topluca göstermektedir.” [13, 258 s].
S. Mukanov’un Botagöz romanı, 1916 yılındaki siyasi durumu tasvir eden tarihi eser olduğu için, yazar o dönemdeki siyasi meselelere kahramanların bakış açılarını diyaloglarda açıkça ifade etmektedir.
Bu arada tarihi devrim konusunda eserler kaleme alan, edebiyatta tarihi tipler oluşturan yazar A. Fadeev’in tarihi eserlerle ilgili taleplerini dikkate almak gerekiyor. O kendisinin ‘Paramparça’ kitabı hakkında bilgi vererek: “Devrim mücadelesinin ateşinde insanların değiştiğini göstermek, benim ilk ve en önemli amacım, düşüncem idi.” diye yazmıştır. Yazar düşüncesini bilim adamı M. Karatayev ‘Ustalığın Zirvesine’ adlı yapıtında: “Tarihi devrimcilik konusundaki eserler için hayatın gerçeklerini devrimin gelişmesi içinde alarak, göz önünde canlandırılabilecek şekilde edebi açıdan güzel tasvir edilmiş tipler düzeneğini oluşturmak, büyük realistin önemli bir şartıdır. O, bütün bir edebi eserin yapısını oluşturmak demektir.” [65, 99 s] diye, açıkça belirtmiştir.
Bir buçuk yılı aşkın süredir cephenin yanında çalışan adamların arasında hizmet eden Askar, orada meydana gelen uygunsuz durumları, ağır işlerle uğraşan adamların başına gelen zorlukları (ölüm, hastalık, açlık v.b.) kendi gözleriyle görerek, cepheyi yönetenlere itirazını bildirip halkının durumunu düşünen, ‘destekleyici’ halkın ağası Bazarhan’a gelir. Askerlerin durumunu üzülerek ilettiği anda, beklediği yanıtı alamaz.
…
“Adamların evi yok, giyecek giysileri yok, yiyecek yemekleri yok.”
“Savaşa gelen adam, düğüne gelmemiştir. Delikanlıların itiraz edip, olay çıkarttıkları doğru mu?” dedi Bazarhan yüzünü ekşiterek.
“Bilmiyorum.” dedi Askar.
“Niye bilmiyorsun?! Onların içinde olsan da bilmiyor musun?
“İçindedir, diye kim söyledi size?”
“Kim söyledi!..” dedi Bazarhan, dalga geçerek. “Kim söyleyecek, gelen haberler öyle.”
“Kimdendir o mektuplar?”
“Memleketin içini ala tay gibi karıştırıp gelmiştin.” dedi Bazarhan, Askar’a pis pis bakarak. “O yaptıklarını burada tekrarlamak mı istiyorsun? Ben de sana okumuş insandır diye inanmıştım. Bu kötü niyetini bilseydim…”
Bazarhan ne diyeceğini bilemeden susup kalmıştı.
“Durmayın, devam edin.” dedi Askar.
“Sen nasıl öldüğünü bile fark etmezsin!”
“Halkım için ölmeye hazırım ben.”
“Halk için…” dedi Bazarhan dudağını, ellerini oynatarak. “Halkı kötülerden korumuştun ya.”
“Senin nasıl koruyup kolladığın da bellidir” [60, 334 s]
…
İşte, gerçek tartışma diyaloğu, düello diyaloğu! Bu diyalog, ayrı ayrı bağımsız iki şahsın, halkın yüzü sayılabilecek delikanlıların kendi fikirlerini savunma mücadelesidir. Tartışma diyaloğu olduğu için, kahramanların konuşmalarında ima ve dolaylı olarak belirtme kalıpları yoktur. Söylenenler hem keskin hem de açıktır. Konuşma da düşünce de… Cephedeki askerler meselesi hakkında Askar ile Bazarhan Medelhanov’un zıt fikirleri yine çıkmaza girerek, kavgaya döner. Her iki muhalifin replikleri birbirlerine karşı olumsuz duygulara doludur.
Askar, odaya girmeden, sohbet başlamadan evvel Bazarhan çok neşesiz bir şekilde oturuyordu. Fakat Askar ile ilk defa karşılaştıklarından beri konuşmalarına bakarak, onun ‘Alaş Ordacıları’nı değil, sosyal demokratlığı seçtiğini fark edip onu sevmemişti. Fakat genç delikanlının peşine düşmüş, onu kontrol etmek için o ana kadar yaptıklarına tarafsız bakmaya çalışmıştı, ancak en sonunda Askar’ın onu ilgilendirmeyen siyasi meselelere karışmasına ve kendisine karşı gelmesine dayanamaz olmuştu. Ardından sabrı tükendi ve ağır konuşmaya mecbur kaldı.
Askar, Bazarhan’la alay etmek amacıyla “Durmayın!” diyerek, konuşmasını tamamlamasına izin verdi. Bazarhan sinirlenerek, “Sen nasıl öldüğünü bile fark etmezsin!” diye, Askar’ı korkutmak için değil, “Bu şekilde devam edersen, başını bir belaya sokarsın.” uyarısını yapmak için konuştu. Özellikle, Bazarhan’ın sözü ve mimikleri, içinde kopan fırtınaları, öfkesiyle kızgınlığını güzel bir şekilde tasvir etmektedir. Askar da “Benim davam, halkımın davasıdır.” diye, ‘Altı Alaş’ın ağabeyiyle’ tartışmaktan korkmamaktadır. Buna, farklı bakış açısını, değişik dünya görüşü sahiplerinin zıtlıklarını esas alan tartışma diyaloğudur demek mümkündür.
Askar ve Bazarhan, farklı amaçları olan, birbirine benzemeyen iki özel kişidir. Askar, halkı için yanıp tutuşan milliyetçi delikanlılardan biri olduğunu, cesurca yaptığı hal ve hareketleriyle ispatlamaktadır. Vatanperver Alaş Ordu’nun lideri Medelhanov Bazarhan, tarihin tekerlerini kendi çıkarları yönüne çevirebilme talepleri doğrultusunda, zaman ruhunun tepkisini canlandırmaktadır. Durumdan istifade edip Kazak halkına özerklik almak için mücadele eder. Fakat bütün bunlar, sıradan Kazak halkının geleceği için değildir. Altındaki niyet, eski zenginlerle egemen sınıfın özgür yaşantısını tekrar yaşatmaktır ve kendisi de sonunda han olmak için savaşmaktadır.
Alaş Ordu’nun yurttaşları hakkındaki düşüncelerimizi roman metnine dayanarak aktardığımızı hatırlatmak isteriz. Günümüzde onların aklandığı malumdur ve onlara karşı olan bakış açıları da değişmiştir. Ancak ne var ki, yazar S. Mukanov’un eseri, o zamanın ideolojisine uygun olarak çoktan kaleme alınmıştır bile. Bu sebeple bizler de, Alaş Orda yurttaşlarının portresini metinde olduğu şekliyle aktarmayı uygun buluyoruz.
Romandaki yönetici taraftarlarıyla halk temsilcileri arasında genellikle tartışma diyalogları meydana geliyorsa, bu iki grup, iki farklı görüş sahiplerinin, amaçları hiçbir zaman bir yerden çıkmayan kahramanlar arasındaki ilişkileri göstermektedir. Daha önce Kazak edebiyatında diyaloğun araştırılma konusuna değindiğimizde, E. Lizunova’nın Avezov sanatıyla ilgili araştırmalarından bahsetmiştik. Lizunova’nın bu çalışmasında Avezov’un ‘Abay Yolu’ roman epopesindeki tartışma diyaloğu, münakaşa diyaloğu, düello diyaloğu ve onların hangi kahramanlar arasında gerçekleşeceği hakkında fikirler öne sürdüğünü biliyoruz. Şimdi de bu romandaki tartışmalara göz gezdirelim:
…
Takejan, Abay’dan hoşlanmayarak, sinirli bir halde oturuyormuş.
“Ee, konuşma sırası sizde diye bunların köyüne saldırıp adamı öldüren Takejan ve Iskak var mıdır? Ne yani, bu iki kurnazı benim önüme çıkarıp bana iyilik yaptığını mı sanıyorsun? Sevimsiz şeyleri buraya getirerek görünüşünden korksun mu diyorsun yoksa?” diye kızdı.
Abay çok sinirlendi, kaşlarını çattı. Takejan’a büyük bir kızgınlıkla bağırarak konuştu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.