Полная версия
Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı
“Diyaloğa dayalı ortamların meydana gelmesinin en önemli nedenleri, iletişimin yoğun olmasıdır. Bir bireyin söylediği sözlere ikincisinin cevabı gerektiği anda diyaloga dayalı iletişim kurulmuş olur. Söz ise, herhangi bir şekilde yazar tarafından söylenmesi gereken birikimlerdir. Sözün gerçek yapısı, o sözü dile getiren insanla tek vücut olmasıyla açıklanabilir. Bu ikiliyi iç ritimler bir araya getirir. İnsanın iç dünyasından doğan ve söylenmesi gereken kelimeler, söz olarak ortaya çıkar.” diyen bilim adamı, bununla birlikte çoksesli romanla aynı köklere dayanan diyaloğun F. M. Dostoyevski’nin eserlerindeki farklı görevleri üzerinde duruyor. Diyalog, burada doğrudan teşebbüs işlemini yaparken, “Hikâyeye dayalı hazırlanmış olsa bile, kahramanların olay akışındaki ilişkilerinden bağımsız olarak kendi içinde gelişir” [12, 435 s]. Dostoyevski’nin eserlerindeki diyaloga M. Bahtin, diğer bileşimsel öğelerle kıyasla daha yüksek bir değer vermiştir. Bunun nedeni “… Dostoyevski’de insan, konuşan özne (parça) olmasındandır” [12, 433 s] der M. Bahtin. Diyalog yardımıyla kahramanların bağımsız, serbest, kişisel şuur genişliği sayesinde yazarın vurgulamak istediği fikirler de açığa kavuşur. Dostoyevski’nin her bir karakteri diğerlerinden ayrıcalıklı yere koyması, büyük manevi aydınlatıcı tarafı olması sebebiyledir. Onların dış dünyadan ayrı, kendi içindeki ve hayal dünyasındaki alemlerinin kişisel bir modeli (örneği) vardır. Dostoyevskiy’in ortaya koyduğu şahıslar her zaman kendi kendilerini denemeye yatkındırlar. Çeşitli eylemler ile yüreğe huzur vermeyen oldukça önemli ahlaki, etik meselelere doğru yönelirler ve adil yanıtlar bulmak için büyük mücadelelere girişirler. İç diyalog ya da M. Bahtin’in terminolojisinde geçtiği şekliyle mikro diyalog, Dostoyevski psikolojisinin en güçlü silahıdır.
Zamana, insan anlayışına, toplumun siyasi ve sosyal durumuna, vicdan yapısına göre sanattaki edebi metotların da değişebileceği gerçeği vardır. Oysa yeni yapı, eski kalıpların kalıcılığını ve kullanışlılığını yok edemez. Eski deneme yöntemleri başka bir sahada, fakat hep ortak amaçlar için kullanılır. Bu amaçlar, sanat değeri yüksek olan gerçek karakterleri canlandırmak, devrin fikirlerini hayata geçirmek, bugünkü ve gelecek nesillerin yaşayışını ve hayata olan bakış açısını, manevi yaşam biçimlerine uygun insanlık değerlerini, ahlâki normları, nasihat ederek güçlendirmektir. Dünyadaki ideolojik, estetik başarılar, dikkatli bir biçimde ayıklanarak, edebiyatta benzersiz ve yenilikçi örnekleriyle zenginleşmeyi sürdürecektir. Kalıbın eski parçaları da yazarların özel ustalık becerileri sayesinde belli eklemelerle yenilenerek gelişecektir.
Mesela, M. Gorki nesrinde, L. Tolstoy’un yaratıcılığındaki gibi, kalabalık sahnelerdeki çok sesliliğin büyük bir görev üstlendiği bellidir. Fakat burada o konuyla ilgili sahne kurulumlarıyla yan yana devam ederek, karakterler savaşı, ideolojik çatışma sahnesine döner. M. Gorki, çeşit çeşit insan topluluklarını göz önüne getiren türlü kurulumlardan oluşmuş diyalogları bir bölümde birleştirerek tasvir etme konusunda ustadır. Adı geçen durumlarda hikâye, hareket, diyalog şeklindeki iç monolog sahiplerinin kendi aralarındaki ilişkileri türlü süslemelerle özel bir biçimde görkemli hale getirilir [13].
Bu bahsi geçen durumlar, Rus edebiyatındaki diyaloğun araştırılma durumunu göstermektedir ve dünya edebiyatındaki nesir örneklerini karşılaştırmalı biçimde araştıran edebiyat alanındaki Rus bilim adamlarının değerli kuramsal çalışmalarıdır.
Kazak Edebiyat biliminde diyaloğun edebi hizmeti Rus edebiyatındaki gibi özel olarak araştırma alanına alınmış olmasa da, onun eser yapısındaki görevinin önemi hakkında öne sürülen fikirler oldukça fazladır.
İlk olarak A. Baytursınov’un “Edebiyat Rehberi” (1926) [14] adlı eserinde diyalog türü eserler, içeriğine göre sınıflandırılarak ‘karşılıklı konuşturmak’ diye adlandırılmıştır. Fakat M. Avezov diyalogu ‘sohbet ettirmek’ [15] diye vermiştir. Profesör K. Jumaliyev “Edebiyat Teorisi” (1964) [16] adlı yapıtında diyalogu, dram eserlerinin esas gereci, bu türde insan imajının diyaloglar aracılığıyla oluşturulduğu üzerinde durarak ilmi değerlendirmelerde bulunmuştur. Akademisyen Z. Kabdolov’un teorik araştırmalarında, diyaloğun işlevi edebiyatın diğer edebi yöntemleriyle bağlantılı olarak net bir şekilde incelenmiştir.
Diyalogun önemli işlevinin anlamını Kazak yazarlarının eserlerini esas alarak araştıran, Rus muharrirlerinin yapıtlarındaki diyalogun seçkin örneklerinden bahseden bilim adamı B. Maytanov’un eserlerindeki görüşler de önemlidir. ‘Kazak Romanı ve Psikolojik İnceleme’, ‘Sanatsal Kaynak’ adlı çalışmalarında XX. asır edebiyatındaki Kazak romanını inceleyerek diyalogun kahramanların psikolojini ortaya koymadaki işlevini gösterir. Tanınmış bilim adamı H. Adibayev da ‘Yetenek. Zevk. Kader.’ adlı çalışmasında eserleri incelerken diyalog meselesine değinmiştir. Profesör T. Rahımjanov “Roman Sanatı” adlı araştırmasında Sabit Mukanov’un ‘Hayat Okulu’ romanındaki diyalog, monolog örneklerinden misaller vererek, onların kahraman karakterini, psikolojisini açıp göstermede, karakteri tanıtmada önemli işlev yüklendiği hakkında değerli görüşler öne sürmüştür.
Diyalogu ‘İki insanın konuşması, fikir alışverişinde bulunması, sohbet etmesi’ [33, 566 s.] olarak dar anlamda açıklamak mümkün değildir. O, edebiyat biliminde özel bir anlama sahip kategoridir. Diyalog, farklı fikirlere sahip insanların iç dünyasının, hayata bakış açılarının, gayelerinin karşılaşmasıdır. Bu yüzden böyle önemli mesele özel bir araştırmayı gerektirir. Bu arada Kazak edebi nesrinin ustası Sabit Mukanov’un eserleri, edebi diyalog oluşturmaya gerçek bir örnek olabilmektedir.
Diyalog aracılığıyla insanlar sıkı bir iletişim içine girip manevi ve kültürel ilişkiler kurar ve günlük hayatlarından haberdar olurlar. Toplumdaki yerlerini bulur, yönlerini belirlerler. Roman türünü araştıran M. Bahtin’in dediği gibi: “Hakikati aramanın diyaloğa dayanan yöntemi, hazır duran hakikate sahip olmak isteyen gerçek monologizmle her hangi bir gerçeği öğreneceğiz diye düşünen insanların güvenini karşı karşıya getirmektedir. Hakikatler, tek bir insanın etrafında meydana gelmez ve gerçekleşmez. O, hakikati arayan insanlar arasında, onların diyalog konuşmaları sırasında ortaya çıkar” [12, 26 s].
Hakikaten de insanların yaşamsal, siyasi, sosyal ilişkilerinde diyaloğun önemi büyüktür. Bu arada ele alacağımız mesele, insanların gerçek yaradılışını tasvir eden edebi eserdeki diyalogun bin bir çeşitleriyle birlikte işlevleridir.
Meşhur şair ve araştırmacı Oljas Süleymenov, ‘Tarihin Taslağı Olmaz’ (1987) adlı makalesinde diyaloğun hayattaki işlevine büyük önem veriyor. Araştırmacının çıkardığı sonuçlara göre, “Diyalog, demokratik hayatın bir aynasıdır. Diyalogu etkileşime sebep olan bir ilim olarak her topluluğun hayatına sokmak lazımdır.” [34, 3 s] Bu, yazarın edebi eserdeki diyaloğa değil, onun hayattaki işlevine verdiği değerdir.
Kazak edebiyatının 2005 yılında piyasaya sürülen ansiklopedik rehberinde diyaloğa, “Diyalog (yunanca dialogos) karşılıklı konuşma, sohbet etme şekli, iki ya da daha fazla kişilerin fikir alışverişinde bulunması; ilmi ve edebi eserde kullanılan yöntemdir. Diyalogda iletişime dayalı dramatik girişimler, tonlama ve ritim çok sık meydana gelir.
Diyalog, edebi eserin veya tiyatro eserinin insan karakterini, sanatsal fikrini ortaya koymada, gizemli imaj oluşturmada çözümleyici işleve sahip en önemli aracıdır. Yani, diyalogda her karakterin kelime kullanışından, düşünce şeklinden, konuşma özelliğinden onun iç dünyası açığa çıkmaktadır. Yazarın ustalığı da onun her kahramanı fıtratına, huyuna suyuna, düşünce şekline göre konuşturmasından belli olur. Bu yüzden anlamlı diyalog ve kahramanı konuşturma ustalığı, edebi eserde halkın dil zenginliğini bolca ve yerli yerinde kullanarak başarıya ulaşma yollarından biridir” [35, 158 s] diye, bir açıklama getirilmiştir.
“Edebiyat Bilimi. Terimler Sözlüğü’nde” (2006. Üçüncü baskı) diyaloğu “karşılıklı konuşturma” diye açıklıyorlar. “Edebi eserde iki kahramanın ya da birkaç kişinin bir arada konuşması, onları konuşturma yöntemidir. Tiyatro eseri neredeyse tamamen diyaloğa, karşılıklı konuşmaya ve kahramanı konuşturmaya dayanarak, monologu esas alarak oluşturulur”. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, diyalogu M. Avezov’un ‘sohbet ettirmek’ dediği bellidir.
Diyalog, kahramanları sadece karşılıklı konuşturmak değildir; konuşan kahramanların ilişkilerinin nasıl gerginleşip, nasıl değişip, nasıl geliştiğine uygun olarak sunulmasıdır. Ayrıca bir kahramanın söylediği sözler, diğer kahramanın söyleyecek sözlerine etki eder, sıradaki konuşmacı konuşmasını cevap niteliğinde sürdürür. Anlam bakımından ayrıntılı diyalog, kahramanların karakterini başka bir açıdan ortaya koyar ve ilişkilerin değişerek yeni bir aşamaya yükseldiğini bildirir. Konuşan kahramanların sözleri, eserdeki çatışmaların gerginleşerek açığa çıkması durumuyla sıkı bir ilişki içinde olmazsa o zaman diyalog bu kadar canlı, hareketli, yoğun ya da çekici olmaz. Özellikle kahramanın zor ve sıkıntılı dönemde nasıl hareket edeceğini göstermek için başarılı diyaloğun önemi büyüktür. Diyalog, kahraman konuşmalarının bir çeşidi olduğu için onun aracılığıyla kahramanların iç dünyasındaki sırlar açığa çıkar ve hissedilir. Yani, her kahramanın kelime kullanışından, düşünce şeklinden, konuşma özelliğinden onun iç dünyası açığa çıkmaktadır. Yazarın ustalığı da her kahramanı fıtratına, huyuna suyuna, düşünce şekline, çevresine v.b. özelliklerine göre konuşturmasından belli olur. Bu yüzden anlamlı diyalog ve kahramanı konuşturma ustalığı, edebi eserde halkın dil zenginliğini bolca ve yerli yerinde kullanarak başarıya ulaşma yollarından biridir” [36, 134 б].
Diyalog, dil biliminin de araştırma alanıdır. Diyaloğun başlıca direği, dilin de edebiyatın da asıl öğesi ve nesnesi, kelime olmaktadır. Bu sebeple bizim incelediğimiz diyalog meselesi, iki bilim dalına ortak olduğu için, araştırma çalışmamızda dil bilimi sahasındaki diyaloğun araştırılma düzeyine de göz gezdirmeyi uygun buluyoruz.
Rus dil biliminde diyalog incelenerek, bizim düşüncemize göre ayrıntılı bir biçimde araştırılmakla yetinilmemiş, edebi diyalog örneklerinin tipolojisi (sınıflandırılması) de yapılmıştır. Mesela, tanınmış dilci bilim adamı E.M. Galkin – Fedoruk’un [37, 8 s] çalışmasında diyaloğun iki çeşidi belirtilmiştir:
1) Çelişkili diyalog
2) Sentez diyalog.
Tanınmış âlim A.K. Solovyeva’nın [38, 8 s] çalışmalarında diyaloğun aşağıdaki gibi türleri verilmiştir:
1) İhtilaf diyaloğu
2) Tartışma diyaloğu
3) Anlayış diyaloğu
4) Ahenk diyaloğu.
Edebiyatçı bilim adamı F.V. Çiçerin ise diyaloğun bir başka tipolojisini vermiştir. O, “Diyaloğun edebi biçimi, yazar düşüncesinin gelişimi, karmaşık, trajik, zıt fikirlerin bir araya gelmemesi, gerçek yaradılışın tam ve derin bir bilgiyle donatılan yazar düşüncesinin kuvvetlenip gelişmesinden meydana gelir” [10] diyerek, diyaloğun (Dostoyevski romanına göre) dört türünü ortaya koyar:
1) Sorgulama diyaloğu
2) İtiraf diyaloğu
3) Anlayış diyaloğu
4) Aşk diyalogu
K. Megayeva tek esere göre (F.M. Dostoyevski’nin ‘Budala’ romanı) diyaloğu aşağıdaki gibi sınıflandırmıştır:
1) Günah çıkarma diyaloğu
2) Düello diyaloğu
3) Karışık diyalog (diyalog – nasihat, diyalog – tartışma, iç monolog öğeleri dâhil olur).
N.Y. Şvedova ise diyalog örneklerini aşağıdaki gibi üç gruba bölerek inceler:
1) Çiftler diyaloğu
2) Paralel diyalog
3) Polilog.
Araştırmacı diyalog tipolojisini verirken diyalog birimi meselesini ele almıştır [37, 3 s].
Edebi eserdeki kahramanların kendi aralarındaki dil ilişkisinin esas kalıbı, hiç şüphesiz diyalogdur. Nesir türü eserin büyük bir kısmını oluşturan edebi diyaloğun açık bir şekilde belli yapılara bölüneceği ve kendine has sınırları olduğu hakkındaki görüşler Rus Dil biliminde incelenmiştir. Edebi diyalog yapısının sözlü diyalog yapısından farkının, münasebet, belirlenen ara ve verilen diyaloğun amaç ve yönüyle alakalı olduğu da dile getirilir. Nesrin diyalog yapısına sadece iletişim halindeki kahramanların replikleri değil, onunla birlikte yazarın sözleri de dâhil olur.
“Edebi diyaloğun üst sınırı, dil durumunu ortaya koyan yazarın ‘giriş cümleleri’ ise, alt sınırında ‘sonuçlandırılması’ da kendi yapısında ‘girişi’ kadar çok önemli görev üstlenir” [38, 306 s].
Yukarıda bilim adamının dile getirdiği gibi, edebi eserde diyaloğu oluşturan öğelerden biri mutlak biçimde kahramanın replikleri olmaktadır. Edebi diyaloğun çetrefilli yapısı, yazar dili ile kahraman dilini bir araya getiren monolog ve diyalog biçimindeki kullanımın karışmasının sonucunda ortaya çıkan kalıptır.
“Edebi diyalog, insanların dili kullanım sınırını net olarak gösterir. Edebi diyaloğun dil yapısı, bir taraftan karakter yaratıyorsa, diğer taraftan üslubu ortaya koyarak önemli bir görev üstlenmektedir.”[39, 3 s.]
Rus dil bilimcilerinin tipolojisini esas alan genç araştırmacı G.S. İmangaliyeva “Diyalog Tipolojisi” (Kazak ve Rus kaynakları ışığında) [40] adlı tez çalışmasında aşağıdaki gibi birçok diyalog çeşitlerini öne sürmüştür:
• Sohbet diyaloğu
• Sorgulama diyaloğu
• Haber diyaloğu
• Anlaşma diyaloğu
• Tartışma diyaloğu
• Münakaşa diyaloğu
• Çelişkili diyalog
• Değerlendirme diyaloğu
• Talep diyaloğu
• Öneri diyalogu
• Motivasyon diyaloğu
• Uyum diyaloğu
• Sentez (bireşim) diyaloğu
• Selamlaşma diyaloğu
• Veda diyaloğu. [40, 50 s]
Adı geçen diyalog örneklerini araştırmacı, toparlayıp üç büyük gruba bölerek inceliyor:
1) Bilgilendirici diyalog: Buna, sohbet diyaloğu, sorgulama diyaloğu, haber diyaloğu ve anlaşma diyaloğunu dâhil etmiştir. [40, 64 s].
2) Pragmatik diyalog: Bu grupta, tartışma diyaloğu, münakaşa diyaloğu, değerlendirme diyaloğu, talep diyaloğu, öneri diyaloğu, motivasyon diyaloğunu bir araya getiriyor. [40, 74 s].
3) Model diyalog: Uyum diyaloğu, sentez (bireşim) diyaloğu, selamlaşma diyaloğu, veda diyaloğu [40, 88 s].
1974 yılında yayımlanan ‘Edebiyat Bilimi Terimler Sözlüğü’nde’ diyaloğun sadece açıklaması verilmekle yetinilmemiş. Bununla birlikte diyaloğun edebiyatın (Rus edebiyatı) tüm türlerinde de bir sanat aracı olarak meydana çıkacağından söz edilmiştir. “Diyalog, sözlü iletişim türüdür. İki ya da birkaç kişi arasındaki konuşmadır.” denilerek, her türdeki diyaloğun işlevi ayrı ayrı ele alınmıştır.
Dram eserlerinde diyalog, karakterleri tasvir eden esas malzeme ve esas yöntemdir.
Klasik romantik dramaturjide, diyalog ile monoloğun işlevi aynı iken, realist dramda diyaloğun rolünün daha üstün olduğu fark edilmiştir.
Nesir eserlerde diyalog, yazar konuşmasıyla birlikte kelimelerle tasvir etmenin, resmetmenin bir türü olarak görülür.
Lirik eserlerde genellikle monolog önemliyken, bazı durumlarda şairler diyaloğa da dikkat etmişlerdir (diyaloğun lirik eserlerde ortaya çıktığını diyalog biçimindeki şiirlerden görmek mümkündür).
Diyalog, ayrı bir edebi yayıncılık türdür. (Platon, Lessing v.b. eserlerinde)
Diyaloğun epik eserden farkı, peşi sıra devam eden veya ek bir metinin olmamasıdır. Dram eserden farkı ise, hizmet sistemi olmamasıdır.”[41]
Sözü edilen durumlar, Rus dil bilimi ile edebiyatındaki diyaloğun araştırılma sonuçlarındandır. Diğer dil bilim ile edebiyat bilimlerinde de diyalog araştırılarak ele alınmaktadır. Örneğin, Alman filolojisinde diyaloğun iki türü verilmiştir:
1) Manzum (şiirsel) diyalog (şekilli hizmeti üstündür)
2) Mensur diyalog.
a) Teorik – bilgilendirici (Sokrat’ın eserleri)
b) Felsefi (Günlük konuşma ve karakterolojik) [37, 8 s] diye bölünmüştür.
İngiliz edebiyatında diyalogların anlam çeşitleri dile getirilmez ancak, eserdeki diyaloglara çok önem verilir. Diyaloğun kendine has özellikleri vardır. Bu özellikler; karşılıklı konuşan kahramanların ikiden az olmaması, sırayla konuşulması, diyaloğun hangi dilde sürdüğünü diyaloğu takip edenin anlaması, diyaloğa katılanların birbirini görmeleri veya en azından birbirlerini duymaları gerekmesidir.
Bazı araştırmalarda diyalog çeşitleri ve onların tipolojik özellikleri verilmiştir. Sosyal/çalışma alanındaki diyaloglar, sorgulama, değerlendirme diyaloğu, aile içindeki sohbet diyaloğu, vasıflandırma diyaloğu; tür açısından ele alındığında ise komik diyaloglar, trajik diyaloglar ve diğerleri. Yapı ve anlam açısından tanınmış İngiliz bilim adamı S. Berkner diyalog birimine çok dikkat çekmiştir.
H. Zags’ın öncülük ettiği Amerikalı araştırmacılar, diyaloğu kendi içinde hareket halinde olan sosyal süreç olarak değerlendiriyorlar. Diyalog, çift yönlü iletişim sürecidir. Diyaloğun her katılımcısı birer özne (şahıs) ve aynı anda diyalog içinde nesne (hedef) olarak hizmet eder. Diyaloğun en önemli özelliği, konuşan ile dinleyicinin sırayla hareket etmesidir. Konuşma ve dinleme sırasının sürekli değişmesi, Amerika’nın diyalog teorisinde önemli bir hususiyete sahiptir. Edebi diyaloğa sıradan diyalogdaki yazarın tecrübesi de dahil olmaktadır. [37].
Yukarıda verilen örneklere bakarak, diğer dil bilimlerde edebi diyaloğun çok çeşitli kullanım yollarının olduğunu, kahramanın karakterini ve özelliklerini ortaya koyan bu diyaloglar aracılığıyla yazarın ustalığının görülebileceğini, yapı özellikleriyle ilgili edebi bilgi ve becerilerini çeşitli şekilde kullandıklarını görebiliriz. Edebi diyaloğu hangi açıdan alırsak alalım, çok yönlü olduğundan dolayı kapsamlı bir araştırmayı gerektirmektedir. Bu konuda açıklığa kavuşturulmamış birçok konu bulunmaktadır. Diyaloğun epey ilginç yanlarını dikkate alırsak, onun çeşitli açılardan araştırılmasının bilime çok şey kazandıracağı kesindir.
“… Dram, hikâye, roman ve şiirlerdeki diyaloğun karakteristik ve poetik (şiirsel) özellikleri, repliklerin değişmesi kuralı ile eksil-tim türleri gibi edebiyat ile tiyatronun bütün türlerindeki diyaloğa has ve ait özelliklerin çoğunluğuna, dilciler bir yana, edebiyat araştırmacılarıyla sanatkârlar da yeterince ilgi göstermemektedir.” [42, 69 б] diyen akademisyen V. Vinogradov’un görüşleri, edebi metnin ayrılamaz parçasını çeşitli yönlerden, sanatın başka türlerindeki işlevsel özelliklerini de göz önünde bulundurarak, incelemek gerektiğini kanıtlamaktadır. Edebi eserin fikrinde, duygusal yönünde, öykü ve bileşim düzeninde diyaloğun yeri oldukça büyüktür. Daha önce bahsi geçtiği gibi, günümüzde bir yazarın eserindeki edebi değişimler hakkında yapılan incelemelerle birlikte, bilim alanında da diyaloğun bağımsız kuramsal bir mesele olarak ele alınıp araştırıldığı bellidir.
Biz diyaloğu büyük etki ettiği dram ve nesir türleri açısından karşılaştırarak incelemeye çalışalım. Dram eserlerde diyaloğun bazı monologların eşlik etmesiyle bütün hikâyeyi kapladığını biliyoruz. Yazar, açıklamalarının sürdüğü kısımların genel görünüşü ile durumunu ortaya koyarak oyuncuların rollerine tanım verir, kahramanların duygusal, psikolojik aktarımları konusunda önceden fikir verir. Fakat bütün bunlar, sahne metninin dışında olan şeylerdir. Bu yüzden diyalog, öyküde çatışmayı geliştirip sürdürmeli, karakteri ortaya koyma konusunda benzersiz kaliteye sahip olmalıdır. Bunun yanı sıra, dram kahramanlarının sohbeti aracılığıyla zaman ve mekân boyutları genişleyerek, neticede canlandırılan karakterin gelişimi aktarılır. Bundan sonra, adım adım psikolojik analizleri ortaya çıkarılır. Bazen yazar ile lirik birleşir, konuşmalar eserin ana fikrini açıkça gösterir ve karakterler o anki diyaloglara bağlı olarak gelişir, hikâyenin devamını getirir. İşler o günkü durumlar açısından değerlendirilir, geleceğin resmi tahmin edilir. Dramdaki diyaloglar, düşünce ile duyguların ebedi hareketi ve hayatın bir sembolü gibidir.
Ünlü yazar Antoine de Saint – Exupery’nin dediği gibi: “… iletişim insanoğluna has değerlerin biri olarak sayılmaktadır.” [43, 415 s]
İletişim konusunun ise diyaloğa dayanacağı aşikârdır. Diyalog aracılığıyla dış dünyanın tasvir edilebildiği, doğa ve portrelerin resmedilebildiği, eşya âleminin ve kahramanların kişisel duyumlarının betimlenebildiği bilinmektedir. Bilim adamları, dram türündeki diyaloğun bu işlevi gerçekçiliği tarafsız bir yaklaşımla muhakeme edebilme görevini tam olarak yerine getiremese de izleyenlerle dinleyicilere olay ve olguların sırlarını doğru bir biçimde anlamaları için epey doğru yol gösterebileceği hususuna dikkat çekmişlerdir.
İletişim konusunda A. Haraş: “Başka insanlarla iletişim içine girmek, bu insanın hayatının içine sızmak, onun sosyal doğasına, bilincine etki etmek, ruhsal etkinliklerinin sınırlarına dâhil olmaktır.” [44, 52-53 ss] gibi fikirler öne sürmüştür. Bu fikirlerin de bizim araştırma alanımız olan diyaloğun işleviyle ilgili olduğunu görebilmekteyiz.
Edebi nesir örgüsündeki diyaloğu incelemeden evvel, genel olarak diyaloğun edebiyatın önemli direği, kaynağı olarak sayılan folklorla ilişkisine değinmemek olmaz. Tanınmış bilim adamı Jumabay Abilov bir makalesinde: “Folklor, diyalog komedinin repertuar öğesidir.” [45, 78 s] demiş.
Bilim adamı, edebiyat alanında da tiyatro bilimlerinde de folklora dayanan tiyatronun yapısı hakkında bir teorinin olmadığını, halk tiyatrosu teriminin bilim alanında var olduğunu ve onun yapılandırılmış kuralları hakkında teorik adlandırmaların oluşmadığını dile getirir. ‘Komedi tiyatrosu diyaloğu, komedi türü diyaloğu gibi adlandırmaların oluşturulması, folklor ile komedi tiyatrosu diyaloğunun ilişkisidir.’ gibi önemli meseleleri de öne sürer.
Komedi diyaloğu, folklordan ayrı bir kavramdır. İcracılar öncelikle komedi diyaloğunu oluşturur. Bundan sonra sözlü halk edebiyatı meydana gelir.
Folklor ilk başlarda, komedi diyaloglarının repertuar öğesi olarak gelişmiştir. Bilim adamının fikrine göre, sözlü halk edebiyatının kendisi repertuar öğeye aittir. Sözlü edebiyat türlerinin zamanla geliştiğini ve yavaş yavaş yaygınlaştığını dile getirerek: “Onun ayrı bir edebiyat türü olarak yapılanmasında komedi diyaloglarındaki diyaloglar dizisiyle diyaloğun kendine has özelliğinin büyük etkisi vardır. Komedi diyaloglarındaki manevi değerler ile manevi değerlerin övülmesi, sözlü edebiyatın yeni oluşmakta olan her türü için aralıksız hizmet sunmaktadır. Manevi değerleri övenler, her zaman folklor nasihatçileri ve folkloru yaygınlaştıranlardır. Komedi diyaloglarındaki manevi değerleri övenler olmasaydı, sözlü halk edebiyatı günümüze ulaşmazdı. Burada söz edilmesi gereken önemli konu, folklor türlerinin hepsinin bir dönemde meydana gelmediğidir. Halkın hafızasında manevi olarak yer edip değer gördüğü için sözlü sanatın önemli bir türü haline gelebilmiştir.” [45, 79 s] diyerek düşüncelerini vurgulamıştır.
Edebiyatçı, “Diyaloglar dizisi, folklorun toplumdaki görüntüsüdür. Diyalogların kendine has özellikleri, folkloru meydana getirir. Manevi değerlerin nasihat edilmesi ise folklorun gerekliliğini ve ona duyulan ihtiyacı ispat etmektedir.” der. Buradan folklorun, komedi diyaloğu sisteminin içinde oluşmuş olduğu, komedi diyaloğun repertuar öğesi olan folklorun icracılık sanatla iç içe kaynaştığı, oradaki toplu yaratıcılığın icracılık fonksiyonunun amaçları ve sorumluluklarına bağlı olduğu meydana çıkmaktadır.
Bilim adamı kendi düşüncelerini: “Folklor, komedi diyaloglarında belli bir ahenk oluşturan etkenlerin çeşitleri aracılığıyla repertuar öğeye dönüşerek, manevi değerler içinde aralıksız nasihat edilmeye imkân bulmaktadır. Komedi diyaloğunun yapı sistemini kesinleştirmek için dâhil edilmiş terminolojik isimler ile terminolojik tamlamaları, sözlü halk edebiyatının meydana gelmesiyle onun çeşitlerinin korunması yönündeki sistemin de terminolojik isimleri ile çeşitleri olarak kabul etmek gerekmektedir.” [45, 79-80 ss] diye, neticelendirmektedir. İşte, bizim incelediğimiz diyalog, sadece iletişimin, kahramanları tasvir etmenin, tanıtmanın, karakterlerin dil ayrıcalıklarını göstermenin edebi aracı değil, folklorun geçmiş tarihinde kendine has özellikleriyle tek olarak görülen, edebiyat dünyasındaki en önemli sanatsal araçtır. Bu dile getirilen sonuçlardan diyaloğun derinden araştırılması gerektiğini, araştırma alanlarının genişletilmesine ihtiyaç duyulduğunu görebilmekteyiz.
Edebi nesir düzeninde diyaloğun payı da ağırlığı da oldukça büyüktür. Dram eserlerde diyalog önemli bir ihtiyaçtan meydana gelirken, nesir eserlerde yazarın çeşitli aktarım yöntemlerine uymak adına değişik diyaloglar kurduğu olur. Fakat tek düze anlatım yöntemlerinin hayat kurallarına uygun olmayacağı malumdur.
Kazak romanındaki diyalog oluşturma sanatını ayrıntılarıyla tanımak için milli edebiyat klasiklerinin örnekleriyle terbiyesini es geçmemek gerekir. Sabit Mukanov’un ‘Botagöz’ romanındaki diyalog örneklerini incelemeden evvel, bilim adamlarının düşüncelerine yer vermeyi uygun görüyoruz. “Eserlerdeki olaylarla hareketlerin gelişerek belli bir zirveye çıktığı anda gizli anlamlara sahip bir çok düşünce sonucunun dile getirildiği kısımlar, yazarın dil zenginliğine de ele alınan tartışma konusu ile kahramanın gerçekçiliğine de tenkit niteliğindedir. Diyalog, söylenmesi gereken, gizlenmesinin mümkün olmayacağı ihtiyaçları ortaya dökmelidir.” [46, 91 s] gibi sözler, ‘Abay Yolu’ roman epopesinde M. Avezov’un savunduğu ilkelere de uygundur.