bannerbanner
Bütün Şiirleri
Bütün Şiirleri

Полная версия

Bütün Şiirleri

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
2 из 2

KUŞ SAGUSU

Şimdi Attâr da yokAcep kim yazacak kuşların tarihiniKanadından bir tüy koparıpAşınmış taşlar üstüneŞu ihtiyar martı mı?..Hadi yazdı diyelimSonra kim okuyacak bu arkaik yazıyıRik’a mı, tâlik mi, sülüs müYoksa bir karaltı mı?..Gitsin sulara yazsınBir ebrû gibi berrak sularaSuların hâfızası varKuşların hâfızası yokMîladı yok,sevinci yok,tasası yokVay benim tâlihsiz serçelerimTâlihsiz ve tarihsiz serçelerim

ANDIZ FIDANI

Bir yangın yerinde koşuyorumŞimdi ben ayağım yalınİkide bir közlere basıyorumYanmış çamlar, ardıçlar, yalım yalımYanmış sürmeli fidanlarımKırların güzeli lâleye sordumBağrı yanık, boynu bükük lâleyeAğız dil vermediLal olmuş lâleSavrulan küller arasındanBir andız fidanını gösterdiSon demlerini yaşıyordu fidanÜzerinden bir tank geçmişti sanki………………………….Durmadan kan kaybediyorduBir fersah ötede derin bir kuyuKırık bir çıkrık,Nasıl çekecek suyuBir hıçkırık tutturur çıkrıkŞıpır şıpır yaş döker köhne kovadanBen ağlarım o ağlarViran bağlar üstüneHızır da içmiş olmalı bu sudanBengübâde mi desem Zemzem miİçen hayat bulurmuş bu sihirli kuyudanİçen unuturmuş uykuyuŞimdi ben bir fidanda yaşıyorumOna ağzımla su taşıyorumSuyu bitse kan veririmVe canımdan can veririmBüyü fidanım büyü

PARADOKS

Heyİhtiyar ihtiyarHastalıktan değilYaptığın perhizdenAldığın müsekkinden öleceksin!..Aç bağrını kırlara çık,Biraz serinleDeliren çayları, ötüşen kuşları dinleBak ne diyor yine âvâre andelip;“Boş ver,İnceldiği yerden kopsun ipVakti saati gelmişse eğerNe ilaç kâr eder, ne tabipTedbiri bırakSigaranı tüttürmeye bakGiydiğin son elbiseVe aldığın son çakmak,Senden daha ömürlü olacak!..”

PROSPEKTÜS

Oooo,Merhaba teramisin,Merhaba iki gözüm!Gelen sen misin.Buyur otur şöyle,De hele, hangi dertlere endikesinFusidin mi dike, sen mi dikesinBilmem neniz olur parasetamolKaç mol asit, kaç mol bazVe kaç mol alkol ihtiva edersinizGel hele gelİlaçların şahıBugün yine diri tuttum sabahıHastayım, yalnızım, üstelik gurbetteyimHer yanım yara bereSarmış vücudumu cümle mikrobâtKoküs, moküs, floktokoküs,Antimus, trataküs, paratitikusVay anam vay,Künyeye bak künyeye!..Ve çatık kaşlı bir tabipUyarıyor beni“Hayır, onun adı künye değilProspektüs!..”

BIR SÖZ AVCISINA

SuaviAtar ağını sulara her akşamGurup rengi şiirler avlarSözcükleri kıvılcımMısraları hafakanOkuma / yanOku / yanBöyledir deniz çocuklarıEsatir konuşur mısralarındaKaleminden kan damlarHer katresi bir ummanOkuma / yanOku / yanŞimdi Gölcük’tedir oKüçücük evlerindeDeryâ ile dertleşirNe arayan ne soranOkuma / yanOku / yan

ŞAIR VE GÖL

Ohri;Güzel göl,Nazlı göl,Midye karnında bir inciBalkanlar’da ceylanların sulağıTurnaların sevinciVe her yazÇevresinde yüzlerce dildenŞiirler okunanKaraorman Dağları’nın karıylaVe Kara Dirim’in sularıyla beslenenSırlı bir aynaLâkinBöyle küçük bir gölcüğe sığar mı hiçŞiirleri ve felsefesiyleKocaman bir transatlantikFerid Muhiç

SISLI BIR EGZERSIZ

Şairciklere

Bu şiir çok sentetikDokusu elyafYarısı ödünç sözcüklerinDerin anlamlar içerenMaroken ciltli bir ansiklopedidenYarısı bir kızdanEvet,Saçları permalı bir kızdan aparmaRokoko barokPet şişeden brendi yudumlayanEntel bir bukalemunBlucinli bir oğlanRenkten renge girerkenCikletini düşürdü son egzersizdeLehimleri eridi kompitürünDevre kesik…“Bip, bip, bipBiiiiiiipX, P, Q, R, S, TKoküs, moküs, site, vizite…………………………”Pardon!Hata…Oysa ne güzel beyzik konuşuyordukKarıştırdı kerata.

İRONI

Hey imgelem imgelemSen gelmezsen ben gelemÇatıda saksafon çalıyor bir saksağanVe bir ozan oturmuş evde ağlıyorBuna bir anlam veremiyor anasıDurmadan saçlarını sıvazlıyorKafası karışık nedense dünden beriHep aynı sözcükleri sayıklıyorGözleri belleğindeki soyut imgedeSanırsın pirinç ayıklıyorSonuna kadar açmış volkmeniniKulakları sağır eden bir hevimetâl çalıyorDaha hiç tanımadığı bir sevgiliyeSoyut mu soyut, dizeler karalıyorİrtibat kuramıyor sözcükler arasındaHiç uyak olur mu tamburla kemanRemi düşük bir kompüter bu çocukYahut vokabüleri dar bir papağanYoğun bir aura oluşturuyor çevresindeEtrafa saçılan küller ve lavlarAdrenalini yükselirse kedilerinKış ortasında böyle miyavlar“Okuduğun şiir mi evlat?” diyor anası“Hayır, yır!” diyorDışarıya çıkmak istiyor bu yağmurlu havadaPostallarını bağlayamıyorGecikmiş bir Servet-i Fünun sendromudur bu,Acemi bir levanten jargonudurBirbirine karıştırıyor kırık dizeleriGece yazdıklarını gündüz unutuyor

MAĞARA DUVARLARINDAN

Haydi bir kütük daha atalım evlatHaydi bir kütük daha atalımBaşında nöbet tutalımOcak sönmesinAlevler kızıl, kömürler karaAlevlerin şavkı vuruyor duvarlaraAganta santa maraUmara duman tu naraKozalakların iriliğindenSincap yuvalarının derinliğinden belliBu yıl kış daha soğuk olacak evlatDaha çok erzak gerekVe daha çok yakacakA rama tu kamaraAnka matura naraÇok uzak bir mağaradan aldık biz bu ateşiİçinde balık yağından şamdanlar yananZengin bir mağaradan aldıkCeylan gibi bir kız verdik karşılığındaAtuta irma samaraUzama arda naraEğer ocak sönerse evlatEğer sönerse ocakHepimiz donarız sabaha kadarBir daha ava çıkamayız cins köpeğimizleBizim için bir daha gün doğmayacakAsra karama umaraAganta anka nara“Üzülme ataHer sabah doğacak güneş anamızŞavkı karlı kayalara vuracakSen ateşin kıyısına uzanSıcak postlara bürünerek uyumana bakBen sağ oldukça tütecek bu ocakAstara kanta kenaraU mara asra nara”

BAŞKENTTE BIR MEZUNLAR GECESI

Dün gece,Lezizdi et,Zengindi masa,Hindiler semiz,Ve kadehler lebrîzdi;Doyduk tıka basa,Şiire yer kalmadı…Evet,Tekmildi heyet,Derindi muhabbet,Genç Türkologlar,Ve heybetli müderrislerÇok ciddî şeylerden bahsettilerElbirliğiyle kurtuldu memleketŞiire yer kalmadı…Çay, kahve, tütün…Derken, bastı rehâvet,Belki de şişkebap şişirdi bizi,Gazlı sular içildi sindirmek için,Uykumuz kaçsın diyeSulu fıkralar anlatıldı,Şiire yer kalmadı…Şiir kuş ölüsü kirli sularda,Çimenler üstünde gül kurusu,Kim takar göğsüne bu solgun gülü?..Öyle yüksek sesli hatipler varken,Delikanlıların kanı böyle kaynarkenKim dinler âvâre bülbülü;Şiire yer kalmadı…Dün, bir kere daha öksüzdü şiir,Perperişan evine döndü şair,Yırttı bütün yarım evraklarını,Katletti ne varsa şiire dair!Siyaset, doktrin, moktrinVesâir, vesâir,Şiire yer kalmadı…

ÜSKÜP’E VEDÂ

Selda’ya

“Ne bileyim…”Diye başlıyor nutkuna SeldaBir meleğin ağzındaTürkçe kanatlanıyorVodno tepelerinde yankılananBu titrek ses, bu içli sedâBir kızıl kor gibi tekrar bize dönüyorVe herkes yanıyor…Kim bilmiş ki sen bilesin deli kız,Kim bilmiş ki sen bilesin!..Bu dil sana ilk ninenden armağanVe sen onlardan kalanBir silsilesin!“Unutmayın ki ölmeyelim!…”Diye bitiriyor nutkunu Selda“Unutmayın ki ölmeyelim!..”Dilin büyüsüyleGözler bulutlanıyor,Ve hâlâBu ses yankılanıyor kulaklarımdaGurbet nedir, öğreniyorum,Hasret nedir, öğreniyorum!..Hey yaslı Tuna’nın mahzun çocuklarıLeylâ, Selda, Ziko, Nihat, Aylin!Bilmem niçinBöyle yankılı isimleriniz,Ve türkülerinizNiçin bu kadar dokunaklı?Yoksa feryadınız uzaktan,Taaa uzaktan,Duyulsun diye mi?Elveda benim güzel kardeşlerim,Arada bir rüzgârlarla,Bulutlarla, kuşlarla,Selam gönderin,Elvedâ!..

ALINTERINDEN BIR DENIZ

Deriner’deki baraj inşaatında çalışan kahraman işçilerimize, mühendislerimize ve kıymetli devlet adamı Artvin Valisi Sayın Cengiz Aydoğdu’ya

Deriner’de erler derinYedi kat altında yerinBilmem ki ne arıyorlarBaşıboş akmasın diyeBendini yıkmasın diyeÇoruh’a gem vuruyorlarHasan, Murat, Mehmet, AliBunlar Çoruh’tan da deliSele karşı duruyorlarAlınterinden bir denizŞaşarsınız bir görsenizNam alıp can veriyorlarDağlar devriliyor kat katKimi Mansur, kimi FerhatKayaları kırıyorlarAltında yağmurun karınApaydınlık yarınlarınRüyâsını görüyorlarOnların meskeni dağlarSılada hastalar sağlarSefasını sürüyorlarİşleri çetin mi çetinYaralı bir memleketinYarasını sarıyorlar

SULARDA AKŞAM

Sihirbaz eli değdi sular altın akıyorYa da gün boğuluyor bu akan onun kanıBatı ufuklarında devler ateş yakıyorSaçılıyor çevreye ilâhî kırmızı korYa da gün boğuluyor bu akan onun kanıGüneş kırık testiden sulara akan şarapOndan içen tabiat hep sere serpe sarhoşSuya devrilen dağlar, serviler korkunç arapBu alev iksir ile hepsi de oldu harapOndan içen tabiat hep sere serpe sarhoşKaranlık örtü gerer, örtülür neler nelerGönül hastalarının akşamla başlar günüHer gün içen sarhoşlar suya düşen gölgelerBütün çirkinlikleri, ayıpları gölgelerGönül hastalarının akşamla başlar günüSihirbaz eli değdi sular altın akıyorYa da gün boğuluyor bu akan onun kanıBatı ufuklarında devler ateş yakıyorSaçılıyor çevreye ilâhî kırmızı korYa da gün boğuluyor bu akan onun kanı

MÜ’MINE HATUN’A GAZEL2

N’olaydı ben yine civan olaydımNahcivan’da bir bahçivan olaydımSultanıma gül dereydim her seherO güldükçe ben de handân olaydımOnun iffetine, nezâketineKasîde yazaydım hayran olaydımBir gül gibi solan o mehlikâyaBir çare bulaydım derman olaydımSultanlar doğuran hayrünnisanınÂsitânesinde pasbân olaydımAkbaşımla ellerinden öperdimBir gün sarayında mihmân olaydım

FUZÛLÎ

Bir çöl gecesinde gök parıl parıl

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Lise son sınıftayken yazdığım bir şiir.

2

Nahcivan’da bir anıt mezarda yatan hanım sultanlardan.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
2 из 2