bannerbanner
Türkistan'da Dil Politikası
Türkistan'da Dil Politikası

Полная версия

Türkistan'da Dil Politikası

Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
6 из 6

Erken Bolşevik-Lenin Dönemi (1917-1924) Dil Politikaları

Bolşevik Devrimi’nin yaşanacağı 1917 yılına, uzun yıllardır devam eden siyasi ve ekonomik sorunların gölgesinde başlayan Çarlık Rusya’sı, I. Dünya Savaşı’nın ekonomik ve siyasi olumsuz ortamının etkileriyle zayıflamış bir görünüm sergilemekteydi. Ülkenin her yerinde grev dalgalarının yaşandığı bu dönemde Çar Nikola ve diğer hükümet yetkililerinin aldığı tedbirler yetersiz kalmaktaydı. 1917 Şubat ayının sonlarına doğru sokak çatışmalarının yoğunlaşması ve askeri disiplinin ortadan kalkması ile Çar Nikola, Petrograd’dan kaçmış ve başkent isyancıların eline geçmiştir (Sadıkov, 2010, s. 102).

Başkentin isyancıların eline geçmesi ile yeni bir hükümet kurulmuştur. Geçici mahiyette olan bu hükümetin de bekleneni vermemesi üzerine ekonomik buhran daha da artmış; Mayıs-Temmuz 1917 tarihlerinde 439 fabrika kapanmıştır. Geçici hükümetin sorunlara odaklı ve yapıcı politikalar üretememesi durumu içinden çıkılamaz bir boyuta taşınmıştır (Berhin, 1979, s. 28).

Sonuçta, mayıs ayı boyunca ve haziran ayında ülkede hiç dinmeyen bir grev dalgası başladı. İşçilerin daha iyi koşullar talep etmelerine ordudaki huzursuzluk da eklendi. Ordu içindeki bir isyan ve hoşnutsuzluk havası giderek daha yoğun bir hal aldı (Molotov v.d., 2004, s. 231). Ülkenin içine düştüğü bu kargaşa ortamından yararlanan Bolşevikler, Lenin liderliğinde silahlanarak geçici hükümete karşı bir isyan hareketine girişmişlerdir.

Siyasi karışıklık ortamının yaşandığı 12 Ekim’de Bolşevik Merkez Komitesi’nin aldığı bir karar ile önce Petrograd ’da daha sonra diğer bölgelerde Askeri Devrim Komitesi kurulmuştur. (Sadıkov, 2010, s. 110).

25 Ekim 1917’de isyan eden silahlı işçiler ile Bolşevik yanlısı askerler geçici Hükümet’i devirmişlerdir. Lenin tarafından kaleme alınan bildiride (1964, s. 470) şöyle denilmektedir:

“Geçici Hükümet devrilmiştir. İktidar, Petrograd işçi ve asker Sovyet’inin eline geçmiştir. Hemen ilk iş olarak demokratik bir barış anlaşması sağlanması, toprak üzerindeki işçi gözetimi ve Sovyet Hükümetinin kurulması gerçekleştirilmelidir.”

Uzun bir kargaşa döneminin ardından Lenin önderliğindeki Bolşevikler, Rusya’nın yönetimini ele geçirerek 25 Aralık 1991 tarihine kadar süren bir dönemi başlatmışlardır.

Bu dönemden en fazla etkilenen coğrafyalardan biri de Orta Asya’dır. Orta Asya coğrafyası, Lenin ile başlayıp Gorbaçov ile biten bu süreçte gerek kültürel gerek dilsel gerekse eğitim alanında çok köklü değişim ve dönüşümler geçirmiştir. Bu durum aslında bir bakıma Sovyetler iktidarının meşrulaştırılması çabasının dışavurumu çerçevesinde şekillenerek günümüzde dahi etkilerini gösteren toplumsal ve siyasal tecrübelerin temelini atmıştır. İşte bu tecrübelerin başında dil politikaları gelmektedir.

Ekim Devrimi ile başlayan ve 1924 yılında Lenin’in ölümüne kadar süren Sovyet iktidarının ilk evresinde burjuva olarak adlandırılan sınıfa karşı başlatılan mücadele ve sosyo-ekonomik anlamda ihtiyaç duyulan dönüşüm, toplumun tüm kesimlerini şekillendiren bazı reformlarla desteklenmiştir.

İşlevselliğini yitiren ve bu nedenle Bolşevikler tarafından devrilen Geçici hükümetin Çarlık Rusya’sından devraldığı toplumsal zorluklar ve çelişkiler Lenin döneminin ilk yıllarında da etkili olmuştur. Dahası, Bolşevikler çok yakında SSCB olarak adlandırılacak olan devasa yönetim biriminin karşı karşıya bulunduğu ulusal kimlik çerçevesinde şekillenen sorunları da miras almışlardır. Özellikle Orta Asya devletlerinde yaşanan ulusal kimlik bilincinin dirilmeye başlaması da Lenin dönemi dil politikalarında bir takım değişim ve dönüşümleri beraberinde getirmiştir (Olcott, 1995, s. 129-157). Bu değişim ve dönüşümlere giden süreçten önce ise Lenin döneminin ilk yıllarında daha demokratik ve insancıl bir yönetim biçimi ideali ile yola çıkılmıştır.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Bu konu hakkında detaylı ve güncel bir takım ileri okumalar için bkz: Laruelle. M. (2017). Uzbekistan: Political Order, Societal Changes, And Cultural Transformations. Central Asia Program Institute For European, Russian And Eurasian Studies Elliott School Of International Affairs The George Washington University.

2

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Türkiye’nin insan hakları hususundaki gelişimi hakkında ayrıntılı bilgi için: Aybay, R. (2016). İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Türkiye 1945-1948. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

3

Michale Foucault, 1926-1984 yıllarında yaşamış olan Fransız Sosyolog, tarihçi, düşünür ve edebiyat eleştirmenidir. Birçok alanda eserler vermiş ve özellikle iktidar kavramının irdelenmesi üzerine eserler vermiştir. Faoucault hakkında ayrıntılı bilgi, düşünceleri ve etkilediği ekol konusunda ayrıntılı bilgi için bkz: Macey, D. (2015). Foucault Hakkında Herşey. (F. Demirci, Çev.). İstanbul: Dedalus Yayınevi.

4

Batı dünyasına yön veren İngiltere İnsan Hakları Bildirgesi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: Jellinek, G. ilk yayın yılı: 1895,(2017). İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi Üzerine: Modern Anayasa Tarihine Bir Katkı. İstanbul: Pinhan Yayıncılık.

5

Bu başlık altında Fransa, Almanya ve İtalya örneklerine özellikle yer verilmiştir. Avrupa’da önemli birer siyasi güç haline gelen bu devletler ulusal birlik felsefesini ve ulusal kimlik anlayışını yorumlamaları bulundukları coğrafyanın ve dünyanın siyasi düzenini etkilemişlerdir. Fransa, imparatorlukların dağılmasının önünü açan 1789 Devrimi ile milliyetçilik, eşitlik, hak, adalet, kardeşlik kavramlarını ve insan haklarının temellerini atarken, Almanya siyasi birliğini Alman Irkı imgesi üzerinde kurarak parçalanmış Alman prensliklerini bir araya getirmiştir. İtalya ise Avrupa’da ulusal birliğini son kuran ülke olarak dikkat çekicidir. Sömürgecilik yarışında geride kalan İtalya, ulusal birliğini İtalyan milletinin bir, beraber ve güçlü olmasına bağlamıştır. Bunun yanında ilerlemek ve genişlemek ideallerini İtalyan milletinin üstünlüğü inancına dayandırarak haklı göstermenin peşine düşmüştür. Bu kapsamda, Ferro, M. (2002). Sömürgecilik Tarihi Fetihlerden Bağımsızlık Hareketlerine 13. Yüzyıl- 20. Yüzyıl. (M. Cedden, Çev.). Ankara: İmge Kitabevi. ileri okumalar açısından faydalı olacaktır.

6

Fransız Devrimi sırasında yaşanan gelişmeler bir toplumun yıllarca zihninde taşıdığı değerlerin adeta şiddetli bir şekilde dışavurumu şeklinde tezahür etmiştir. Bu Devrim ile birlikte itaat edilenler bir anda düşman haline gelmiş; Burjuvazi, Aristokrasi sınıfına karşı acımasız tedbirlere başvurmuştur. Fransız Devrimi beraberinde karşı devrimin bastırılması paranoyasını doğurarak “terör dönemi” nin yaşanmasına da neden olmuştur. Bu dönemde Maximilian Robespierre gibi başlarda demokratik daha sonradan ise aşırı tutucu, idam yanlısı ve baskıcı yöneticilerin toplumu suni olarak şekillendirmeye çalıştıklarını görmekteyiz (Soboul, 1969; Michelet, 1950, Cilt: 1 ve 2; Hobsbawm, 2009).

7

Osmanlı Devleti’nde etnik yapının görünümü ve daha ileri okumalar için bkz: Sakin, O.(2008). Osmanlı’da Etnik Yapı. İstanbul: Ekim Yayınları.

8

Tanzimat 3 Kasım 1839 Gülhane Hattı-ı Hümayunu’nun ilanından itibaren 1876 yılında ilan edilen I. Meşrutiyete kadar geçen sürece verilen isimdir. Bir kavram olarak Tanzimat, siyasi ve toplumsal hayatta ciddi bir değişim ve dönüşümü ifade etmektedir. Kelime anlamıyla Tanzimat ise “düzenleme”, “tekrar organize etme” ve yapılanma anlamlarına gelmektedir (Eryılmaz, 1992, s. 91-92).

9

Osmanlı Devleti’nde millet sisteminin işleyişi hakkında ayrıntılı bilgiler için: Kenanoğlu, M.M. (2017). Osmanlı Millet Sistemi-Mit ve Gerçek. İstanbul: Klasik Yayınları.

10

Namık Kemal, Osmanlı siyasi hayatında önemli bir yeri olan Yeni Osmanlılar Teşkilatı’nın önemli bir destekçisidir. 1865 yılında İttifak-ı Hamiyyet cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alan Namık Kemal, genç Osmanlıların ideologları arasında yer almaktadır (Lewis, 1994, s. 55-56).

11

Osmanlı’da çıkan ilk gazete, Takvim-i Vakayi’dir bu gazeteyi Ceride-i Havadis Gazetesi izlemiş; bunu 1860 yılında yayın hayatına başlayan Tercüman-ı Ahval gazetesi izlemiştir. Tercüman-ı Ahval gazetesi Türk basın hayatında devlet yardımı almaksızın özel girişimlerle çıkarılan gazete olarak bilinmektedir. 1862 yılında Şinasi tarafından gerekli yasal izinler alınarak çıkarılan Tasvir-i Efkâr gazetesi Ali Suavi’nin başyazarlığını yaptığı Muhbir gazetesi de 1867 yılında yayın hayatına başlamıştır. Hürriyet gazetesi de Osmanlı basın tarihinde ilginç bir yere sahiptir. Bu gazete Londra’daGenç Osmanlılar adına ve onların propagandasını yapan yayınlarıyla bilinmektedir. Agâh Efendi, Ziya Paşa ve Namık Kemal bu gazetenin yayın hayatına başlamasında önemli rol oynamışlardır (Demir, 2014, s. 57-86).

12

Mustafa Baydar’ın 1955 yılında yayımlanan 31 Mart Vakası isimli eseri ileri okuma açısından faydalı olacaktır.

13

Bu konuda; Çalen, M.K. (2018). Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp. İstanbul: Ötüken Neşriyatı isimli eser ileri okumalar için faydalı bir kaynaktır. Bu eserde Akçura ve Gökalp’in hem Osmanlı Türkçülük ideolojisine hem de geleceğe dair perspektife dair görüşleri yer almakta ve konu her iki aydının bakış açısına göre dile getirilmektedir.

14

1850-1904 yılları arasında yaşayan Şemsettin Sami türk edebiyatının tanınmış gazeteçi, sözlükçü, dil bilgini, tiyatrocu ve yazarıdır. İlk geniş Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türki’nin yazarıdır (Özgüdenli, 2010, s. 519-522).

15

Madde 18.– Tebaa-i Osmaniyenin hidematı Devlette istihdam olunmak için devletin lisanı resmisi olan Türkçeyi bilmeleri şarttır.

Madde 57.– Heyetlerin müzakeratı lisanı türki üzere cereyan eder ve müzakere olunacak layıhaların suretleri tab ile yövmü müzakereden evvel azaya tevzi olunur.

Madde 68- Heyeti Mebusan için azalığa intihabı caiz olmıyanlar şunlardır: Evvelâ tebaa-i Devlet-i Aliyeden olmıyan saniyen nizamı mahsusu mucibince muvakkaten hizmeti ecnebiye imtiyazını haiz olan salisen türkçe bilmiyen rabian otuz yaşını ikmal etmiyen hamisen hini intihabta bir kimsenin hizmetkârlığında bulunan sadisen iflâs ile mahkûm olup ta iadei itibar etmemiş olan sabian sui ahval ile müştehir olan saminen mahcuriyetine hüküm lâhik olupta fekki hacir edilmeyen tasian hukuku medeniyeden sakıt olmuş olan aşiren tabiiyeti ecnebiye iddiasında bulunan kimselerdir. Bunlar mebus olamaz. Dört seneden sonra icra olunacak intihaplarda mebus olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe yazmak dahi şart olacaktır. (https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1876-k%C3%A2n%C3%BBn-i-es%C3%A2s%C3%AE/– Erişim: 24.12.2019)

16

Onuncu Yıl Nutku Metninde geçen bu ifade ve tüm metin için: “Cumhuriyetin Onuncu Yıl Nutku “, http://yunus.hacettepe.edu.tr/~sadi/dizeler/onuncu-yil1.html 2013, s. 99).

17

Amerikalı siyaset bilimcidir. Ulusları hayali cemaatler olarak tanımladığı “Hayali Cemaatler” isimli eseri ile ünlenmiştir.

18

Sanayi Devrimi sırasında toplumların değişim ve dönüşümleri hakkında detaylı bilgi için bkz: Hans Freyer, 2018, Sanayi Çağı, (Çev. Hüseyin Batuhan ve Bedia Akarsu), Ankara: Doğu Batı Yayınları.

19

Nikolai Petrovich Ostroumov, Arapça ve Türk dilleri üzerinde çalışan ve İslam dini alanında da yoğun çalışmalar yürüten bir dil bilimcidir. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Türkistan’ın eğitim politikalarında önemli rol oynamış dilbilimcidr (Somuncuoğlu, 2008).

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
6 из 6