bannerbanner
Cennet Bedava Cehennem Parayla
Cennet Bedava Cehennem Parayla

Полная версия

Cennet Bedava Cehennem Parayla

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
2 из 8

220- O ayetler, dünya ve ahiret hakkındadır. Bir de sana öksüzlerden soruyorlar. De ki onların işlerini düzene koymak, karışmamaktan daha hayırlıdır. Kendilerine karışırsanız kardeşinizdirler. Allah, yararlı iş yapanı bozguncudan ayırır. Eğer Allah dileseydi sizi kesinkes sarpa sardırırdı. Şüphesiz ki, Allah çok güçlü ve hikmet sahibidir.

222- Sana kadınların aybaşı adetlerinden soruyorlar de ki o bir eziyettir. Onun için adet günlerinde kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah’ın emrettiği yerden, “o emrettiği yerden onlara varın”, Allah çok tövbe edenleri de sever çok temizlenenleri de sever.

223- Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Allah’tan korkun ve her halde onun huzuruna varacaksınız! Bilin! Sen müminleri müjdele!

234- İçinizden ölüp de geride kadın bırakanların eşleri, dört ay on gün beklemelidir. Bu süreyi bitirdikten sonra artık kendi haklarında meşru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

238- Namazlara, özellikle orta namaza devam edin ve kalkın Allah için divan durun!

247- Peygamberleri onlar: İşte Allah size hükümdar olabilir ki? Hâlbuki biz hükümdarlığa ondan daha layığız. O malca da bolluk verilmiş biri değil dediler. Peygamber: Onu, Allah size hükümdar seçmiş, bilgi ve fizikçe artırmıştır, hem Allah, hükümdarlığı dilediğine verir. Allah geniş mülk sahibi, her şeyi bilendir. Dedi.

252- İşte bunlar Allah’ın ayetleridir. Onları, sana dosdoğru anlatıyoruz. Şüphesiz ki sen gönderilen Peygamberdensin.

İSLAM’DA AİLENİN ÖNEMİ

Muhterem okuyucularım!

Toplumun en küçük birimi ailedir. Toplumun esasını teşkil eden aile ne kadar sağlam temeller üzerine kurulursa o kadar güçlü olur. Sağlam aile fertlerinden meydana gelen milletler de o derece kuvvetli olur. Toplum ve milletin huzuru “evlilik bağı” ile kurulan anne, baba ve çocuk ölçüsünden oluşan ailenin huzurlu olmasına bağlıdır. İki yabancı olan erkek ve kadını nikâh bağı ile birbirine bağlayan aile; fertlerin, toplumların milletlerin ahlakını, karakterlerini tayin eden ilk buluşma yeri ve terbiye ocağıdır. İnsanlık mektebinin ilk şubesidir.

Aile aynı zamanda insanı yücelten, geliştiren, babadan oğla, dedene toruna kültür akımının yapıldığı bir kurumdur. Anne ve baba evde konuşurken onları dinleyen çocuklar, milli kahramanları, insanı değerleri, dini inançları, haram, helal, günah ve sevap gibi kavramları ilk olarak bu kurumda öğrenirler. Bu yönüyle aile bir okul görevini de icra eder.

Muhterem okuyucularım!

Aile ocağının devamlılığı aileyi meydana getiren fertlerin karşılıklı sevgi, saygı ve fedakârlıklarına bağlıdır. Yüce Rabbimiz Kuran’ı Kerim’de “içinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve şefkat var etmesi de O’nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bundan iyi düşünen milletler için ibretler vardır, diye buyurmaktadır.

Aile yuvasının devamı için, aileyi oluşturan fertlere bir takım görevler verilmiştir. Ailede erkek, aile şerefini, ailenin maddi ve manevi sorumluluğunu üslenirken: evin hanımı da, israftan uzak, çocuklarının ilk terbiyecisi olma yükümlülüğü içinde olmalıdır. Nitekim bir terbiye uzmanı şöyle demektedir. “iyi bir anne yüz öğretmene bedeldir.”

Aile ocağının en güzel meyvesi, millet olarak geleceğimizin teminatı olan, maddi ve manevi varlığımızı emanet edeceğimiz yavrularımızdır. Onları her türlü kötülüklerden korumak anne ve babanın başta gelen görevleridir. Cenab-ı Hak Kuran’ı Kerim’de “ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”

Aziz okuyucularım!

Millet olarak geleceğimize ümitle bakabilmek, sağlıklı ve bilgili nesiller yetiştirmek için aile kurumuna son derece öncem vermek ve korumak mecburiyetinde olduğumuzu unutmamalıyız. Sözlerimize Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifi ile son verelim. “Çocuklarınıza karşı güzel muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin” (Seçme Hadisler S.182)

İlim meclisinde aradım kıldım talep,İlim geride kaldı, illa edep illa edep. (Ziya Paşa)EMANET HAKKINDA

Hz. Muhammet (s.a.v.) emanete hıyanet etmeyi münafıklık saymış: (Emanet kalmadığı zaman kıyameti gözleyin) (1) Hz. Peygamber buyuruyor sizin en hayırlınız benim kuşağımdır. Sonra onların ardından gelenlerdir. Daha sonra da öyle bir toplum gelir ki, tanık olurlar ama tanıklıkları istenmez. (çünkü doğru söylemezler). Hıyanet edenler, kendilerine bir şey emanet edilemez. Söz verirler yerine getirmezler, aralarında şişmanlık zuhur eder. Sadece karınlarını tıka basa doyurmayı düşünürler, bu yüzden vücutları şişer. (2) Hz. Peygamber (s.a.v.) irşad edici öğretilerini şöyle sunmuştur. O bir emanettir. O kıyamet gününde ah, sebep olacak bir pişmanlıktır. Sadece onun hakkını verenler ve üstüne düşeni yapanlar pişman olmazlar. (3) Rasülallah (s.a.v.) buyurur ki nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, komşusu zulmünden ve eziyetinden emin olmayan hiç kimse cennete giremez.


İMAM-I GAZALİ (r.a) der ki:

Bütün insanların hikâyesi ağaçlara, otlara benzer. Bazı ağaç ve otlar var ki meyvesi yoktur ama gölgesinden yararlanılır. Kimi insanlar da bunlara benzer ki onların yalnız dünyalıklarından yararlanılır. Kimi ağaçlar ve otlar vardır ki, gölgesi yoktur ama meyvesi vardır. Bunun gibi kimi insanın dünyasından yaranılmayıp ahirete yönelik olarak onlardan yararlanılır. Kimi ağaç ve otlar vardır ki, hem de gölgesi hem de meyvesi vardır, yararlanılır. Bunun gibi kimi insanların hem dünyasından ve hem de ahirete ait işlerinden yararlanılır. Kimi ağaç ve otlar vardır ki, ne gölgesi ne de meyvesi vardır. Hiçbir yararı olmağı gibi zararları da görülür. Buna benzer kimi insanlarında ne dünyasından ve ne de ahretinden yararlanılmadığı gibi zararlarından başka bir şey görülmez.

• Nesai

• Buhari

• Buhari veslim

DUANIN KABUL OLMASI İÇİN EVLİYAULLAHTAN İBRAHİM BİN ETHEM HAZRETLERİNE:

“Bize ne oldu ki, dua ediyoruz da, kabul eseri görmüyoruz” diye sorduklarında İbrahim bin Ethem (Hz.)

Dualarınızın kabül edilmemesi kalplerinizin şu an sebebi ile ölü olduğu içindir buyurmuştur.

Hak Teâlâ’ya irfanınız olduğu halde, emrini ifa etmemeniz.

Rasülü Ekrem (s.a.v.) peygamberimizi severiz iddiasında bulunduğunuz halde sünneti seniyelerini terk etmeniz.

Kuran’ı Kerim’i kıraat ettiğiniz halde akamı ile amel etmemeniz.

İlahi nimetleri idrak ettiğiniz halde şükrünü eda etmemeniz.

Şeytan düşmanımızdır dediğiniz halde ona uymaktan kaçınmamanız.

Cennet haktır ve vardır dediğiniz halde, oraya girmeye sebep olan amellerde bulunmamanız.

Cehennem vardır dediğiniz halde, ondan yani günahlardan kaçınmamanız.

Ölüm hak ve apaçık bir hakikat iken, takva sahibi olmamanız

İnsanların ayıpları ile uğraşıp kendi ayıplarınızı terk etmemeniz.

Ölülerinizi defin ettikten sonra onların hallerinden ibret almamanızdır. (İbrahim bin Ethem Hz.)


Bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer, sesi çoktur, içi boştur. (Mahmut Ustaoğlu)

BAKARA SÛRESİ…

253- Biz o işaret edilen peygamberlerden kiminden üstün kıldık, içlerinden kimi ile Allah konuştu, kimini de daha yüksek mertebelere çıkardı. Meryem oğlu İsa’ya da o açık delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini Cebrail ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o açık deliler geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, kimi inandı, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Ne var ki Allah, dilediğini yapar.

256- Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan kesin olarak ayrılmıştır. Artık her kim Tağut’a küfredip Allah’a iman ederse, işte o, en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, işitir, bilir.

257- Allah iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnanmayanların dostları ise Tağut’tur, onları aydınlıktan karanlıklara götürür. İşte onlar cehennemliklerdir hep orda kalacaklardır.

262- Mallarını Allah yolunda harcayıp verdiklerinin arkasından başa kakmayan ve gönül incitmeyen kimselerin Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

263- Bir tatlı dil, bir bağışlama arkasından incitmenin geldiği sadakadan daha hayırlıdır. Allah, ganidir, hatimdir.

266- Sizden hanginiz ister ki, kendisinin hurma ve üzüm bağları bulunan altından ırmaklar akan, içinde her çeşit ürünün yetiştiği bir bahçesi olsun da kendisine yaşlılık çöküp elleri yetmez, güçleri çatmaz bir takım çocuklarının bulunduğu bir sırada, ateşli bir bora isabet edip bahçelerini yaksın? İşte Allah, düşünesiniz diye sizlere ayetlerini böyle anlatıyor.

269- Dilediğine hikmet verir. Hikmet verilene ise çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak temiz ve akıllılar anlar.

270- Her nafaka veya ne kadar adadınızsa, herhalde Allah, onu bilir. Fakat zulmedenlerin yardımcıları yoktur.

271- Sadakaları açıkça verirseniz ne iyi! Eğer fakirlere gizlice verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir kısmının bağışlanmasını sağlar. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

274- Ey iman edenler. Allah’tan korkun ve eğer gerçek inananlar iseniz faiz hesabından kalan miktarı almaktan vazgeçin.

279- Eğer böyle yapmazsanız, o halde Allah ve onun elçisi tarafından bir savaş açılacağını bilin, anaparanız sizindir. Ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.

282- Ey iman edenler, birbirinizden belirli bir vade ile borç aldığınızda, onu yazın, aranızda doğrulukla tanınmış bir yazı bilen kişi, onu yazsın. Yazı bilen de kendisine Allah’ın öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın. Bir de borçlu adam söyleyip yazdırsın, her biri Allah’tan korksun ve haktan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu aklı ermeyen bir yahut küçük veya kendisini söyleyip yazdırmayacak durumda ise, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahit gösterin. Eğer her ikisi de erkek o zaman doruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olsun ki, biri unutunca diğeri hatırlatsın.

285- Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona emanetti, müminler de, hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve: Peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız, diye peygamberlerine inandılar ve: İşittik ve boyun eğdik, ey Rabbimiz! Dönüş sanadır, dediler.

286- Allah kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. Herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır. Ey rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi, eğer yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediğini yükletme, günahlarımızı affet, bizleri bağışla ve bize acı! Sensin Mevlamız! Bizi tanımayanlara karşı yardımınla zafere eriştir, kahrolsun kâfirler!

Yunus Emre teselliyi ağlatırsa yine güldürür şiiriyle veriyorBirlikte okuyalımDertli ne ağlayıp durursun burada,Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,Nice dertli kondu geçti burada,Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,Daim Hakk’a cemalini dile dur,Zikir ile Mevla’yı dilden ana dur,Kabri kime ise lütfu onadır,Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,Bu dert benim münisimdir,Arşa çıkan benim ahü zarimdir,Seni ağlatan lütf issi kerimdir,Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,Sevdaya sarma şu garip başını,Akıtır gözlerinden kanlı yaşını,Kerimdir onarır kulun işini,Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür,Yunus senin gözlerin de çok hal var,Önünde uğrayıp geçecek yol var,Gece gündüz dur da Mevla’ya yalvar,Ağlatırsa Mevla’m yine güldürür. (Yunus Emre)

Dostunun hatasına dayanamayan ölüm hastalığında yalnız kalır. Dostun, gözün gibi olan insandır. İyi arkadaş hayatın süsü ve belada yardımcısıdır. (Erzurumlu İbrahim Hakkı)


Şefkat ver merhamette güneş gibi ol, başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol, cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol, hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. (Mevlana)


İlmi öğrenmeden önce edebi öğren. (İmamı Malik)


Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. (Mevlana)


İlim dağıtmakla çoğalır, mal ise dağıtmakla noksanlaşır. İlim hükmeden, mal ise kendisine hükmedilendir. (Tirmizi Birr 33)


Dert insanı yokluğa götüren rahvan attır. (Mevlana)


Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır. (Mevlana)


Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. (Hz. EbuBekir.)


Allahım! Kalplerimizi birleştir. Aramızı düzelt ve bizi kurtuluş yollarına ilet. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar ve büyük günahların açığından da gizlisinden de uzaklaştır.

(Ebu Davut Salat 182)


Kuzgun bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç? Pisler pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır. (Mevlana)


Genişlik sabırdan doğar. (Mevlana)


Amel ve ilmini din kardeşinden üstün görenin amelide heba olur. (Mahmut Ustaoğlu)


Kişinin gücü, günün birinde tükenir. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. (Şeyh Edebali)


Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın. (Şeyh Edebali)


İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma, Hak doğruların yardımcısıdır. (Ali Fuat Başkil)


Derin sefalet gibi büyük zenginlik de güzel hislerin gelişmesine engel olur. (Cenap Şehabettin)


Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiçbir ses çıkarmamaktadır. (Şeyh Edebali)


Yaşadığı zamanı beğenmemek zavallılığın en yaygın şeklidir. (Cenap Şahabettin)


Hakiki dost senin sıkıntılı zamanlarda, senin gurur ve izzet’i nefsini kırmadan yardım edendir. (Hz. Ali)


İlahi! Hamdini sözüme sertac ettim, zikrini kalbime mirat ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkınla gönlümü bikararettin. (Elmalılı Hamdi Yazır)


İnsanlığın bekası medeniyet ile medeniyetin ayakta durabilmesi de adalet iledir. (Elmalılı Hamdi Yazır)


(İlahi!) şaşırtma beni, doğruyu söyler, neş’eni duyur hakikati öğret. (Elmalılı Hamdi Yazır)

İffet güzelliğin zekâtıdır.Eğri olanın gölgesi de eğridir.Çok konuşanın hatası çok olur.İnsanın kelâmı, aklının terazisidir. (Hz. Ali)

Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen! Öyle mazlum yolda kalsa hem dem o sen; mahşer günü dergâhına mahrem ol sen; ben-sen diyen kimselerden geçtim işte. (Ahmet Yesevi)

DUANIN ADABI

Dua etmek için Ramazan, arife, bayram, Cuma ve özellikle seher vakitleri seçilmelidir. Ezan okunduğu kamet edildiği, namazların ardında, secde aralarında, cihat ve savaş için saflar oluştuğu sıralarda yapılan dualar son derece makbuldür.

Kıbleye yönelerek dua etmek, dua ederken elleri omuz hizasına kadar kaldırmak.

Sesi fazla yükseltmeden açık ile gizli arasında bir sesle dua etmek.

Dua ederken cümleler de vezin ve kafiye aramamak, yapmacığa kaçmamak.

Huzur ve huşu içinde, dua etmek

Kabul olacağına inanarak içtenlikle dua etmek

Israr ile dua etmek ve duayı üçer kere tekrarlamak.

Önce Allah (c.c) adını anarak Allah’a hamd ettikten sonra duaya başlamak. Hz. Peygamber (s.a.v) sübhane rabbiyelaliyyilalelvehhab diyerek duaya başlardı.

Duadan önce, hakkını çiğnemiş kötülük etmiş olduğu kimselerden helallik almak, herkesin hakkını vermek, günahlara tövbe etmek, ibadet ve güzel işlere yönelmek suretiyle kalbi temizlemeye çalışmak.

Müslümanlardan. İntikam alma, onlara zarar verme gibi günah olan şeyleri işlememek.

Allah (c.c.) a dua etmekten bıkmamak, umutsuzluğa düşmemek, dualarım kabul olmadı, dememek ve bir gün kabul edileceğine inanmak.

Eşine, malına beddua etmekten sakınmak.

Sen olarak dua hakkında Alek Carre’lin dediği gibi diyelim. (dua yoksulluk ve arktır.) buna bilgi, hikmet, teslimiyet ve cehdi de biz ilave edebiliriz.

Dua ettiği yer temiz, vücudu temiz, elbisesi temiz olmak şartıyla duaya devam etmeliyiz.

Âl-i İmrân Sûresi

1- Elif, Lam, Mim

2- Allah’tan başka tanrı yoktur. Sonsuz hayat sahibi, bütün varlıkları ayakta tutan ve gözeten odur.

3- O sana kitabı, önündekileri doğrulayıcı olarak hak ile indirmektedir. Önceden insanları doğru yola iletmek için Tevrat’ı ve İncil’i indirmiştir. Bir de ayırt eden Furkan indirdi.

7- sana bu muazzam kitabı indiren o’dur. O’nun bir kısmı anlamları kesin olup kitabın temelini oluşturan ayetlerdir. Diğer bir takımları da anlamları benzeşik olanlardır. Ama kalplerinde bir yamukluk bulunanlar fitne aramak ve keyiflerince yorumlamak için sadece anlamı benzeşiklerin ardına düşerler. Hâlbuki onun gerçek yorumunu Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar da: inandık, hepsi Rabbimizdendir. Derler. Bunları özü temiz olanlardan başkası düşünemez.

8- Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.

9- Ey Rabbimiz, şüphesiz Sen, insanları, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde toplayacaksın. Şüphesiz Allah belirlediği süreyi şaşırmaz.

14- İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, cins atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin, sevgisi çekici hale getirildi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici nimetleridir. Oysa Allah, akibet güzelliği, onun yanındadır.

15- De ki: size o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında altından ırmaklar akan, içlerinde sonsuza kadar kalacakları cennetler vardır. Ayrıca orada kendilerine tertemiz eşler ve hele bir de Allah’ın hoşnutluğu vardır. Allah o kulları korur.

19- Doğrusu Allah katında din İslamdır. O kitap verilenlerin ayrılığa düşmesi sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastandır. Her kim de Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, şüphe yok ki Allah hesabı çabuk görendir.

21- Allah’ın ayetlerini tanımayanlara, haksızlıkla peygamberleri öldürenlere ve insanlar içinde adaleti ve insafı emreden kimselere kıyanlara acı bir azap müjdesi.

22- İşte bunlar, dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiş kimselerdir ve onları kurtaracak ta yoktur.

27- Geceyi gündüzün içine katarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.

28- İnananlar inananları bırakıp kâfirleri dost edinmesin. Her kim bunu yaparsa, Allah’tan ilişiği kesmiş olur. Ancak onlardan bir korunma yapmanız başka. Allah kendisinden korkmanız için uyarıyor. Sonuçta gidiş Allah’adır.

31- De ki: Allah’ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah ta sizleri sevsin; Allah, daima bağışlayan ve esirgeyendir.

32- Allah’a ve peygambere itaat edin! Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki, Allah kâfirleri sevmez.

41- Zekeriyya: Rabbim bana bir alamet ver! Dedi. Allah: alametin insanlarla üç gün yalnızca işaretten başka türlü konuşmamandır. Bununla birlikte Rabbini çok an ve akşam sabah tesbih et! buyurdu.

42- Melekler şöyle demişlerdi: Ey Meryem, şüphesiz Allah seni süzüp seçti, seni tertemiz yarattı ve seni âlemin katlarına üstün kıldı.

43- Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et!

47- Meryem: Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl çocuğum olur? Dedi. Allah: Öyle, Allah ne dilerse yaratır. O, bir şeyi dilediğinde, yalnızca ona ol! Der, o da hemen oluverir. buyurdu.

55- O vakit ki, Allah şöyle buyurdu: Ey İsa, gerçekten seni öldüreceğim, seni kendime kaldıracağım, seni o inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar, o inkârcılardan üstün kılacağım. Sonra da hep dönüşünüz bana olacak ve o zaman anlaşmazlığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda hükmü ben vereceğim.

Hikmetli bilgi, tecrübe ile desteklenmiş ve uygulanabilir özellik taşıyan ilimdir. Hikmet ilim ile sanatın birleşmesidir.

Ne kaçan fırsatlar ve sebepler ihmal edilmelidir. Allah Teâlâ’ya yürekten ve ihlâs ile dua etmek hiçbir zaman elden bırakılmamalıdır.

Ne acayiptir o insanlar ki, altından ateş kaynayıp dururken yeryüzünde Allah’a isyan ederler.

İnsan salih amel işler, ölünce ne olur, uçar gider. İnsan kötü amel işler, ölünce nar olur uçar gider.

(Elmalılı Hamdi Yazır)İffet, güzelliğin zekâtıdır.Eğri olanın gölgesi de eğridir.Çok konuşanın hatası çok olur.İnsanın kelamı aklının terazisidir.Sevgi dostlara saygılı olmakla güçlenir.İlim harcandıkça artar mal harcandıkça azalır.Senden soruluncaya kadar susman, susturuluncaya kadar konuşmandan hayırlıdır.İktisat az malı çoğaltır.İsraf ise çok malı azaltır.Çocuklarınızı kendi zamanlarının şartlarına göre yetiştirin.Açık yürekle konuşan düşman, içten pazarlıklı dosttan iyidir. (Hz. Ali)Nerde görsen gönlü kırık,Öyle mazlum yolda kalsa, hem dem ol sen, Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen,Ben sen diyen kimselerden geçtim işte.Can vermenin vehminden, Azrail’in zahmetinden, Şefkat olmasa senden, ne eylerim Allah’ım,Can vermek iş zor, kolay eyle ya cebbar.(Ahmet Yesevi)FAKR FAKİRLİK:

Fakr: fakirlik, insanın ihtiyaç olduğu şeye sahip olmaması, yani yoksulluk demektir. Sözlük anlamı olarak fakir omurga kemiği kimsedir.

Fakir kelimesi, Kuran-ı Kerim’in birçok yerinde şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri yapmayı emreder.

And olsun ki Allah, Allah fakirdir, biz zenginiz diyenlerin sözünü işitti. Fakir uygun şekilde yesin, ondan yiyin sıkıntı içinde bulunan fakirlere yedirin. Ey insanlar siz Allah’a (fakirler muhtaçlarsınız sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Eğer onları gizleyerek fakirlere verirseniz, bu sizin için daha iyidir ve sizin günahlarınızdan bir kısmını kapatır. Allah yaptıklarını duyar.

Sülemi, Hz. Ömer(r.a) vasıtasıyla Peygamber(s.a.v) in şöyle dediğini anlatıyor.

Her şeyin bir anahtarı vardır. Cennetin anahtarı da sabırlı miskinleri, fakirleri sevmektir. Onlar kıyamet gününde Allah’ın yanında olacak kimselerdir.

Hz. Hatice(r.a) ile evlenmekle servete kavuşmuş: Medine’ye hicretten sonra da İslam devletinin başkanı olmuştur. Yüce Allah ona verdiği nimeti hatırlatmak için: Rabbin seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşkın bulup doğru yola iletmedi mi? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi? (Feyzul Kadir)

Allah (c.c.) inanan kullarına malını ve ziynetini yasaklamamış, aksine ahiret nimetlerini de asıl böyle kulları için yaratmıştır. De ki Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti? De ki O dünya hayatında inanlardır, kıyamet günü de yalnız onlarındır. Buyurmuştur. Dua (bir ayet bir yorum)

Rabbimiz şöyle buyurdu bana dua edin, duanıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir.

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ…

65- Ey kendilerine kitap verilenler, niçin İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat ve İncil ancak ondan sonra indirildi. Bunu da mı kavrayamıyorsunuz?

66- İşte siz öylesiniz, diyelim ki, biraz bilginiz olan konuda tartıştınız. Ama hiç bilginiz olmayan konuda ne diye tartışırsınız? Oysa Allah bilir, siz bilmiyorsunuz.

67- İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan’dı; ancak O, lekesiz bir müslümandı ve Allah’a ortak koşanlardan da olmamıştı.

71- Ey kendilerine kitap verilenler, neden hakkı batıla buluyorsunuz da gerçeği bile bile gizliyorsunuz?

72- Kitap verilenlerden bir kısmı da şöyle dedi: varın o inananlara indirilenlere güpe gündüz inanın, sonunda da dönüp inkâr edin, belki onlar da dönerler.

На страницу:
2 из 8