bannerbanner
Altaylardan Tunaya
Altaylardan Tunaya

Полная версия

Altaylardan Tunaya

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
2 из 2

ŞUHRAT 28

Mektup yazsam birisine – Semerkant’a:Andijan sokak, 3.El yapımı filozof, amatör bilgeMerhaba eski Şuhrat, ölme, tamam mı?Kubbeler, kubbeler, güzel kubbelerPencereden baksan hoşuna gider.Orda yüz yıl önce medreselerdeTolstoy’un koroyla okunduğu yerdeEmperyal tozunda emirlik erirNedir bozkırdaki bu hışırdama.Gençlikte seninle bir gün geçirdik,Kırk yıldır yol gider mektuplar ama.Renkli bir dönemin sonu hüsranmışGeriye dönemem, siteme yer yok.…Görürüm uzakta başını eğmişYüce kar’ağaç.Sıcakta mavisi artan çinilerNefesini kısmış kırlaşan pelinArap nakışları gözümde akarBir rüzgâr yücelir göğsünden çölünYayılıp çevrede bir iz bırakır…

NEHİR

Ovup azman dağlarıSen de viraja girdinBu nemli topraklarıUzaklardan getirdin.Su böyle nefes alırRuhun kalbime damlarSende aylar, fasıllarAkar bu ihtişamlaÖnemli değil kimsinVe nereden gelirsin.Ben kim, bu mucize neBen değil, sen bilirsin.xxxGemi yol almada gece ve gündüzOnu atıp tutar hırçın dalgalarSonuncu iskele gözükünceye,Stepte sonuncu ışığa kadar.Günler uzadıkça yüzler değişirKulak misafiri olmada sularSohbet menzillere köprü salmadaArkadaş olmada giden yolcular.Şimdi kasvetli ve yetim gibiyimKendin de bilmeden bak neler ettin:Son durak, sonuncu yolcu misaliÇöken karanlıkta yok olup gittin.

ALANYA

Hafif mavi, koyuVe tuzlu suVe halk, Çin Seddi’ndenNerelere kadar gelmiş arzusu.Önce keskin ve serttiBunlardı özelliği,Ama onun çizgilerine geçmişZorla alınmış Yunan,Ve Çerkez güzelliği.Çehreli, küçük boylu,Ama Slav gibi omuzları genişÇalkanan düzler içinAtını kayık küreğiyle değişmiş.Bu kavgada unutulduGöçebe ocaklarının külüAma her zaman gülüşündeYakıcı bir sıcaklıkAlevlerin ocağıdırBelli ki gönlü…Hatıra limanı, umut körfeziKaranlık denizde sabaha kadarDökülen kanlar inlerVe gümüş külçeler parlar.xxxYalnız İslâm’ın sahralarında değil,Nerde ki günes paslanmıs tepelerdeHem eğri, hem de düz kolluyorİhram giymiş sergerdanları…Bulduğu yerde…Ama ruhun her titreyişinde,İhtirasların altındaki sırdaVe özellikle şiir yazmada,Ruhanî hakimlerCamilere çöken sabırda.Ve en günahsız insanlıkİnsanın zamana vaadi …“Allah’a giden yol kolay olmamalı!”veda ederken Peygamber dedi.

KARMA

Soğukta yücelir Moğol dağlarıKarlı ormanlarda yaprak dökümü.Sanırsın tabiat susmuş korodurYalnızca girdaplar taşıp köpürür.Yaşam yankılanır yine taygadaYükselmede boğuk feryat sesleriBüyülenmiş gibi alarm verirDünya boşluğunda hayat sesleri.Ümitsiz yapraklar can pazarındaRenginde ölümlü altuni ışıkBizim tutkulardan daha bir serap,Bizim hırsımızdan daha karmaşık.Orda beyazlığı altında karınÇivi yazıları gizli kalmada.Keşişin görünmez günahlarını,Fatih öfkesini gizlemiş ya da.Bu mu komutanın kötü kaderi,Kış günü izliyor tenha çobanı…Yavaşça zamanla birikir karma,Ölüm derinliğe çeker insanı.Narindir tıpatıp bebekler gibiBulutlar rengini almada kardanEbedi yozlaşan yeni doğumlarYola koyulmada çok uzaklardan.Yine yücelmede semada BudaAkıp yuvarlanır su gibi hazin.Öyle bil granit sineden geçmişAsırlar yolcusu gidip gelmezin.Enjekte edecek bu boşluklarıSafir dalgasının ışık tufanıGökte Muhammed’in kapalı seti,Kozmozda Mesih’in açık alanı.

KANYON

Orda çiçeklenmiş tenha bir ağaçPembe renklerini etrafa saçmışYalnız sen anlayabilirsin bunuEvrenin gizemi ağzını açmış.Yine aynı yerde durmada bulutGençlikte gördüğün arzularıyla.Her zamanki gibi kükrüyor nehirElleri donduran gür sularıyla.Bu su nasıl tatlı öğreneceksinBahse girdiğinde su ile zaman;Böyle hiçbir yerden gelmemiş gibiVe de hiçbir yerde iz bırakmadan.xxxParka gireceksin geniş kapıdanOrda ki esmede çöl rüzgârlarıGizli çalışmalar görünür gözeBelirli saatte her gece yarı.Her taraf yeşildir bir hafta sonraKim diyor uzamış boyu yaprağın?Sadece rüzgârdır her ilkbahardaÜzerinden esen çıplak toprağın.Çabucak yutmada yılları zamanDünya da değişir gece ve gündüz.Yorulmaz doğadan öğrense insanŞarkı söylemeyi böylece sözsüz.

TÜRK DİLİ

Bu savaşçı Türklerin dilleri nice nazikKızgın ateş de olsa yine tatlıdırSüvari gibi hafif, gül suyu gibi lâtifNağme gibi avazlı kuş gibi kanatlıdır.Büyücü haremlerin üzücü esirleriBelirsizce yumşamış göçebe lisanındaYa da, çocukluğunda yeniçeri lafzınıHatırlayıp okumuş duygu coşmuş kanında…

KONYA

Kadim Konya’da dervişler semaya durmuşlarBak, İslâm’da ilhamını Kurân’dan alanYeni renkler, yasalar varHünkâr’daki hikmet ve neydeki esrar.Madem yüce gerçeklerCivanmertlik ve kerâmetler azSen de gülerek bir pula sat bu dünyayıZîrâ bu can, deriye ve kabuğa sığmaz.Bak dinle, kudümdeki tüm tekleri dinleBu müziktir, aşktır, savaştır buHadi raks et dostum, kenara çekilmeRuhları kaynaştıran ateştir bu.

UZAKTAN…

Yolum o yerlere düşmese bile,Otursam da evde başı aşağı,Uzak hayâl gibi görünür hâlâKarlı zirvelerin gümüş ışığı.       Tabiat sihriyle ışımış bendeSarı tepelerin eksilmez nuru;Görürsün kızarır şafak sökende,Od tutup-alışır akşama doğru.       O Saman Kalesi, o bozca kale!Yine de bekliyor kulağı seste,Nerde bir karanlık gözükür hâlâÇocukluk çağımın başının üste…

MELEK

Genclik yadigarımsihirli şehirNilüfer çiçeği rengibu seher…        Dolaşır evleriGüneşin teli,Gölgelerle dolarNehrin sahili.Kilise kulesialışıp yanar,Bir melek, avludanbûseler sunarŞafaklar içindesarar kalbimiGeçmişten süzülentebessüm gibi…

KIRIM

Yine de evvelki itibarında,Nur gibi gönlüme dolanım benim!Herkesin dostusun yaz aylarında,Kışın yapa yalnız kalanım benim!Merhemdir şifalı sıra dağların…Bulutlar toplanır başına bazen.O göze görünmez gönül bağlarınSanki geçip gelir garînelerden…

ŞAİR’E 29

DERDMEND

Nedir bu hiddet ey şairSeni bîzar eden yar mı?Ne dersin derdine dâirBu derdin çaresi var mı?Ediplik şanını saklaEdeptir ilk gelen aklaAyıp başköşeye geçmekÇamur çizmeli ayakla.Kapılma o kadar zaraMuhatabın değil kargaAzizim uçma yüksektenRekabet etme sunkaraYanılma ey turfa bülbülBir olur mu dikenle gülDilinde har ü has olsaVuslata eremez gönül

BİZ

Asırlar geçti gitti, geçti yıllarNebiler padişahlar sürdü devranÖmürlerdir göçtü kervan be kervanGelip geçti cihandan bunca kullarSönüp viran olmuş mamur ocaklarToprakta çürümüş pembe yanaklarEser yeller, tozar kumlar, yiter izYazık mahzun gönül biz de biterizMisafirdir cihana gelen insanBüyütür, azdırır onu zamaneYakar ümitleri ateş-i hicranKarışır sonunda toza dumana

KALEME

Kalem, kalbindeki sırrı ayan etGelip geçenler ahvalin beyan etDöküp gözyaşlarını bu kâğıdaBencileyin borcunu eyle edaBabalar kabri yanında eyle zarDedeler ruhunun armandası varKara toprak dolu mazlum nidasıAcep onlar kimdir, kimin fedasıKalem, kalbindeki sırrı ayan etGelip geçenler ahvalin beyan etDöküp gözyaşlarını bu kâğıdaBencileyin borcunu eyle eda

YAZ

Renc-i hâtır olduğun halkın soğuktan bildi yazKim saçıp nûr estirip yeller şifalı geldi yazKar erir kırlar güler hep ıpılık yeller eserDağlara sahralara revnak verip serpildi yazKırları ormanları hep aldı yaz taşkınlarıKim saçıp nûrlar şifalı estirip yel geldi yazYaz geçip günler bitip oldu tamam ömrüm kışıAğla ey bîçare Zâkir, kim seninçün öldü yaz

KITALAR

Eğer sabâ varırsan bizim eleSelam söyle selam o ince beleDüşünde fal açıp saçın tarasınSılaya dönmeme çare arasın***Tatarlıktan Tatar hiç ar eder mi?Kişi öz ismini inkâr eder mi?Tatarlıkta Tatar oğlu Tatarım,Tatar değil deme kurşun atarım!***                      “Oğlum sana derim,                        Gelinim sen anla!”Tatar mı ar mısın bilmem özünü?Seçtiğin garip bir dil salatasıNe zamandan beri “ık-mık” edersinNihayet güç bela dedin sözünü!***Dilin yarı Rusça, yarı TatarcaBilmem ki Rus musun, yoksa Tatar mı?Nasıldır acaba ism-i şerîfin?Hasan mısın, İvan mısın, Makar mı?.***Gel öğren ey kardeş bir başka diliDünyada dil bilmek büyük maharetKarıştırma lakin dil ile dili,Dil oynatmak cehalete işaret.***Sokaktan, pazardan derlenmeli sözO bitmez hazine, gitme ırağaKaba da olsa dil, halkın özbeözSözünü pişirip sal o kulağa***Atam anam yurdu içinOlsa bin canım fedaDoğup büyüdüğüm yurdaSon damla kanım feda***Yaz geçtiRüzgârıyla, yağmuruyla güz geldiYeşil ormanın bağrına buz geldiGül soldu,Yüreğinde kini kaldı.Bülbül,Sana bir diken, iğne kaldı.***Ömürlerdir görülmekte o düşlerDevam etmektedir şiddetli kışlarHavalar çok durgun uçan hüma yokEzan duyulsa da kıblenüma yok***Yeter değilse de gücüm devletimMerkep gibi yük altında değilimKendim başım, baş eğmedim kimseyeHuzurla yaşarım budur meyilim.***Zayıf karıncayım ben yolda yatanBir arı değilim sokup ağlatanNe büyük devlet ki şükrederim çokHiç kimseye zulmedecek gücüm yok***Yeter artık Derdmend sözü uzatmaKatılaşan yüreklere buz atmaDilin için dilin olsun tuzaklıYüz aklığın için ağzın kilitli…***Nedir ey sevgilim bu yaş gözündeNiçin hasret belirdi gül yüzündeÖnceki sevincin yoktur sözündeNiçin hasret belirdi gül yüzündeTopla saçların göster yanağınGörünsün gözlerin gonca dudağınŞifa parıltısı âhu gözündeHüznünün devası şirin sözündeÖzünde var iken tiryak pınarıNiçin hasret ile yanağın sarı***Feda canım senin yolunda ey yarAman sağol, ama üzülme zinharBilmem ki neyleyim gizli derdim varNiçin hasret belirdi gül yüzünde***Denk olurmu yıldız hiç dolunayaO canım boy-bosa açık simayaO ceylan edalı yürüyüşlereO hüzünlü, güzel göz süzüşlereYalvarmak gerekmez gerek naz ileYa da usulünce tatlı söz ile

GEMİ

Kükrüyor denizRüzgâr uluyorYelkenler geriliyorGece gündüzGidiyor gemiYol alıyor gurbete doğruKoptu tûfanCoştu deryaSavrulur millî gemiHangi yollarHangi obrukYutacak bilmem bizi!..

PUŞKİN’DEN 30

Değil yalnız kıvırcık saçKörpe yüzlü genç balaO çağında genç gönüleYarım sakal od salaHümâ genç mi, İhtiyar mı,?..Güzel Meryem fal bakaMeryem’den farksızdır hümaHer falı hayra yora.

RESİM

(Nevâî’den çeviri)

Tenini ak sineni gen yaratmışYanağın yanında ben yaratmışDal boyunu kem nazardan saklasınGür saçından karanlık tün yaratmış

BALALAR İÇİN YAZDIKLARINDAN

NİNNİ

Hilal kaşım,Elmas taşım,UyuyalımUyu kızım,İki gözüm,       Ninni ninni ninni.Hublar hubu,Elma topu,Olgunlaşır,gelişirsinBu çağında,Sen daha da       SevilirsinKörpe kuzumBembeyazım       UyuyalımUyu kuzumİki gözüm       Ninni ninni ninniPek dilbersin,Körpe narsın,       Çok oynarsınAl gülleriSümbülleriÜzmüyorsun,Kırmıyorsun,Gonca gülüm,Mor sümbülüm,       UyuyalımUyu kuzum,İki gözüm,       Ninni ninni ninni.Uyu tünde,Sen düşünde,       At binersinAlma taşır,Araban var,       Ne küsersin?Körpe tayım,Yavrucağım,       Uyuyalım.Uyu kuzum,İki gözüm,       Ninni ninni ninni.Yol yoldaşım,Arkadaşım,Her bir işte,Hem saklasın,Hem yoklasın,Bir ferişte…Gel meleğim,Gel çiçeğim,Uyuyalım,Uyu kızım,İki gözüm,Ninni ninni ninni.

KIŞ GÜNLERİ

Yaşlanmış evrenÇiçekler solmuşGeçmekte devranYine kış gelmişEğildi dallarKarlar asıldıTagılar, pınarlarBar da basıldıGökler buz tutmuşUyuşup yatmışÇeşmeler ıssızHer taraf sessizVınlayıp dururBir deli rüzgârGökleri bürürYükselen buhar

2

MAĞCAN CUMABAY UZAKTAKİ KARDEŞİME KİTAP

ŞUBAT 2018, KAZAKİSTAN

KAZAK DİLİ

Devir döndü, heybetli tuğ devrildiDünkü batır bir korkağa çevrildiHür yaşayan o can bugün zincirdeKan soğumuş, kalp atışları dindiKırıldı kartalın hür kanatlarıYoruldu yurdumun tulpar atlarıUnutulmuş altın anam Altay’ımNerde şimdi ulu hanlar katarıBirlik, dirlik, erlik, gayret, tarümarHer ne varsa üzerine yağdı karAnadilim, baht yıldızım, avazımBir sen kaldın altın çağdan yadigârIşık görmesen de kadim, gen dilimTerütaze keskin dilim, can dilimMübarek elinle tut elimizdenDağılan Türkler’i topla han dilim

UZAKTAKİ KARDEŞİME

Uzaklarda azap çeken kardeşimLale gibi boyun büken kardeşimKuşatılmış zalim düşman içindeSel gibi gözyaşı döken kardeşimUfkuna karanlık çöken kardeşimÖmür boyu cefa çeken kardeşimDiri diri derinizi yüzerlerAğır işkenceden bıkan kardeşimAnamız değil miydi altın AltayOynaşır dururduk iki deli tayOnun kucağında, yaylalarındaAydınlık yüzümüz sanki dolunayBoyalı altın aşık atmadık mı?Bir döşekte tepişip yatmadık mı?Altay adlı anamızın sütünden,Birlikte emip birlikte tatmadık mı?Dağların bağrından billur pınarlarŞırıl şırıl bizim için akarlarSularından kuşlar, koyunlar içerİstesek hazırdı Burak’la tulpar.Altayların altın suyundan içtinZamanla bir yiğit parsa dönüştünAkdeniz’le Karadeniz ardınaKardeşini burada bırakıp göçtünBen kaldım burada yavru kuş gibiSanki kanadından vurulmuş gibiYol gösteren, kanat geren kalmadıAvcılar peşimde kor ateş gibiYavru yüreğime bir ok saplandıYanım yörem al kanımla sulandıKalmışım burada halsiz mecalsizAtıldım zindana kapı kapandıGörmüyorum artık kırı obayıGündüz günü, gece gümüşten ayıKundaklayıp has ipeğe sarardıEsirgeyen altın anam Altay’ıAyrıldık mı kuzu gibi sürüdenYağmur gibi yağan oktan, çeridenPars yüreği Er Türkümün yüreğiKorkar olduk şimdi cinden peridenHürriyete âşık olan Türk haniGerçekten hasta mı dondu mu kanıİçindeki harlı ateş söndü müKim söndürür o ebedî volkanıSen orada, ben burada uzaktaKaygımızdan kan kusarız tuzaktaLayık mı kul olmak yekin gidelimAta mirasımız o altın tahta

TÜRKİSTAN

Türkistan iki dünya eşiğidirTürkistan Türklerin ilk beşiğidirUlu Türkistan gibi yerde doğanTürkoğlu’na Tanrı’nın ışığıdırBir adı Türkistan bir adı TuranBu topraktır Türkoğlu’nu doğuranTuran’ın takdiri hep fırtınalıYarısı tufandır, yarısı bayramTuran’ın tarihi ateşli rüzgârHarlı alevleri semaya çıkarDeniz gibi derin ilham kaynağıBu diyarın suları da efsunkârTuran’ın toprağı uçsuz bucaksızDerin gölleri var denizden farksızAmuderya, Siriderya kardeştirCeyhun – Seyhun, biri ana, biri kızTuran’ın dağları göklere ağarAğarmış saçları kucak kucak karSoğuk sularıyla çağlayıp dururDağların bağrından akan pınarlarÇölleri var, kum deryası sapsarıBu tenhada ne çiçek var ne arıHer tarafta cinler cirit oynuyorSes seda yok, perilerin mezarıTuran’ın denize denk gölleri varDalgalanan görkem bir deniz AralBir uçtaki Isık gölün bağrındanEcdadımız gök yeleli Türk doğarDün Okıs-Yaksart’mış Ceyhunla SeyhunTürkler bu sulara ezelden meftunMukaddes suların bir yakasındaUlu atamızın türbesi metfunTürkistan’da bir Tiyanşan dağı varBu Tiyanşan kendine denk dağ ararGöğe değen Han Tanrıya bakarakTutsak olan Er Türk’ü düşün naçarBalkaşı bağrına bas TarbagatayYerin göbeğidir Pamirle AltayMukaddes Kazıkurt olmasa eğerLiman bulamazdı Nuh kolay kolayTuran’ın eli başka, yeri başkaOnun fırtınalı kaderi başkaTarihte Turan’ı kuran kahramanEfrasiyap derler önderi başkaSıradan bir ülke değildir TuranAnlarsın ne imiş tarihe baksanGeçmişte Keyhüsrev ile ZülkarneynBu fikre hız veren iki kahramanYeryüzünde Turan gibi yer var mıTürkoğluna karşı koyan er var mıDerin akıl, zîrek hâyâl, bol gayretTuran erlerine hiç uyar var mıDoğmadı âlemde Cengiz gibi erBasiretli, çelik yürek bir liderBöyle bir arslanın tek ismi bileÖlü yürekleri eder seferberÇağatay, Ögedey, Çuçu ve TöleBir zaman cihana vermiş velveleAtasına çekmiş cümlesi börüSabutay Pars ile Bozkurt alp CebeTuran beylerinden biri TaragayBu beyin oğludur ulu Timur BeySığmadı dünyaya bir alevdi oBöyle er doğar mı hiç kolay kolayTuranı bu kadar övmek gerekmezOnsuz da dünyada tanıyor herkesEvde otururken semayla sırdaşAsırlar geçse de Uluğ Bey ölmezAsil kandır haysiyetli Türk kanıİbn-i Sîna ulemalar sultanıOnun irfanını sihir sandılarNamı tuttu İran’ı ve Turan’ıKimmiş küçümseyen mûsikîmiziSilinmez bu yolda Farâbî iziTutar doksan dokuz tavır sergilerSonra için için ağlatır biziTuran’da Türk ateş olup oynamışTürk’ten gayri kimse odtan doğmamışKardeşleri miras paylaştığındaKadim baba evi Kazağa kalmışKahraman bir halka yurt olan TuranKazak’tır Turan’da hanlıklar kuranNice eyaleti çekip çevirmişKanunları kolay, âdil Kasım HanNazar gibi âdil bir han az olurEsim Han’ın kanunları öz olurTevke Han emsali âdil bir hanınKurultayı Köl Töpe’de KurulurTuran ta ezelden Alaç’ın yeriTuran’sız Alaç’ın dinmez kederiAlaş’ın arslanı Abılay Han’ınAlaş toprağında aziz makberiSar’arka’yı Turan’dan ayrı sanmaAltı Alaş ayrı dense inanmaKenesarı gibi büyük karamanTuran’ın bağrında yatıyor ammaHasret kalsa kim özlemez yurdunuAt da ilk yurdunu özlemiyor muMübârek bozkırın sakini AlaşTuran anayurdun unutma bunuBasîretli Altay, Tiyanşan, PamirYolunu bekliyor çoktan beridirKene’yle Abılay yolu yolumuzKırda yayılmanın manası nedirDünk Oks – Yaksart; Ceyhun’la SeyhunTürkler bu sulara ezelden meftunMukaddes suların bir yakasındaUlu atamızın türbesi metfun

DOĞDUĞUM YER

Aydınlık yurt kucağında doğmuşumSularında arınmışım yunmuşumGeri gelmez altın gençlik çağımdaOynamışım sinek böcek kovmuşumToprağından yaratılmış madenimHepsi senden nem varsa canım tenimBaşka yerler benim için karanlıkGüneşimsin aydınlığım gülşenimHayâlimde ormanların yadı varDamağımda sularının tadı varGeniş kırlarında oyuna dalsamFakat bizden hizmet bekler yarınlarÇemrenerek kuzularla yarışmakÇamurlarda akranlarla güreşmekGeceler aksüyek, gündüz salıncakTalim için yapışırdım tor tayaTalihin topudur insanın başıTeptikce dolaşır o dağı taşıBakarsın yurdumdan ayrı düşerimHiç güven olur mu feleğin işi

ASKERIN TÜRKÜSÜ

Koyuver canım yağız atUçsun rüzgarda saçlarımErliği edelim ispatMillet uğrunda coşalımKoşup kaynasın al kanımFeda olsun ulusumaFeda olsun tatlı canımTanık ol ihtiyar güneşDüşmandan asla caymadımKorkar mıyım yıldırımdanYıldırım olup parladımBildiğini yapsın ecelÖlümle oyun oynadımUçsun rüzgârda saçlarımKoşuver canım yağız atVadem cephede yeterseBaş taşım olsun mızrağımEy can dostum, küheylanımErliği edelim ispatUçsun rüzgârda saçlarımKoşuver canım yağız at

GENÇLERE GÜVENİRİM

Aslan gibi heybetliKaplan gibi gayretliKartal gibi kanatlıGençlere güvenirimGözlerinde od yanarSözlerinde yalım varCandan önce namus, arGençlere güvenirimGençler yavru balabanKanat açıp saldıranİdeali asumanGençlere güvenirimYumşak huylu ipeklerSütten temiz yüreklerHaysiyetli gayretlerGençlere güvenirimSeller gibi gürülderKazakistan elim derAltın Arka yerim derGençlere güvenirimCaymak var mı tulparaYılmak var mı sunkaraHak yardımcı onlaraGençlere güvenirimRehber etmiş Kur’anıOnlar alaş kurbanıAlaştır sloganıGençlere güvenirimGüvenirim gençlereNamımızı göklereYükseltecek erlereGençlere güvenirim

PEYGAMBER

“Biz gecenin çocuklarıGözlerimiz doğudaGünü güne ekliyoruzBir gün gelir mi diyePeygamberimizi bekliyoruz.”MerejkovskiyBütün Garbı karanlıklar kaplamışGüneş batmış bir daha tan atmamışAsık yüzlü gece doğan perilerAsi olup tanrısını takmamışBütün Garbı karanlıklar kaplamışSemasında bir tek yıldız kalmamışTün Balası Tanrısını öldürüpOndan sonra hiçbir şeye tapmamışTün Balası tutmuş gece yolunuİsyan edip, peygamberi Musa’nınPeltek diye kesivermiş diliniTanrının sevgili kulu İsa’nınTiksinmeden yudumlamış kanınıTün Balası hep kavgalı tan ileKabil soyu ağzı dolu kan ileBoş bedene tapınan bir hayvandırHiç işi yok onun ruhla, can ileDökülmez mi hiç kabından taşan suÖldürmez mi yayılan güçlü ağuTün Balası somurtuyor ölecekBir birini yiyor Batı ulusuGöz diksen de görünmüyor karanlıkBu çığlıklar seçilmiyor bir anlıkAğlayan kim, uluyan kim, gülen kimBu kim? Bu mu? Tün Balası bu zındıkKaranlıkta Tün Balası bağırırBağrışarak bir birini çağırırBir engele takılır da ayağıYıkılınca küfürleri savururKara gece dalgalanan kara kanKörler gibi dizilmiş bir sürü canDizi dizi o körlerin önündeYarım sakal köhne bir entelijanGece zindan ve çakır gözlü cinlerGece zindan kaygılar, kan ve kinlerKaygı ile kara kana batarakTün balası kendi kendini dinlerGece zindan, geçme bilmiyor zamanGelip gider, evham üstüne evhamTün balası ağlayarak her sabahBir peygamber bekliyor gündoğudanGeceyi yaratmış önce yaratanArkasından güneş doğmuş doğudanGüneş ateş, altındır gün ışığıVe güneşten doğmuş Güvin, Türk AtamTa ezelden güneşten doğmuş GüvinO güneşten ateş olup doğdum benYüzümü ve kısık kara gözümüDoğar doğmaz ışıkla yudum hemenKaygılanma zavallı kör çekme zarGün oğluyum gözümde gün nuru varGelen benim, gelen benim, gelen benMürşidinim etme artık intizarHey zavallı görmüyor mu gözün körBak doğudan tan atıyor şimdi görGelen haber, gelen benim o önderBekle beni, sen “lâhavle” deyiverGün doğudan gelen tan’dır, gelen benGök gürlüyor, sanma benim gürleyenYeryüzünü karanlıklar kaplamışYeryüzüne nur saçayım sinemdenKaranlık gecede ağıt yakıyorTün balası için için ağlıyorGün doğuda ak altın bir çizgi varUyarmaya Gün Balası geliyor

BEN KİMİM

Arslanım ben var mı karşı çıkacakBir parsım ben engelleri yıkacakGökte bulut, yeryüzünde borayımHükümdârım, var mı hesap soracakBen güneşim halka ışık saçarımBir istesem hemen arşa uçarımBir denizim mavi sonsuz bir denizBunalırım çalkalanır taşarımBir alevim yaklaşırsan yanarsınKüheylanım beni nasıl yenersinGök kül olmuş yer yıkılmış ne çıkarGöz ucuyla şöyle bakıp gülersinÖlümsüzüm, milletim de ebedîNâdan adam bu sırrı hiç bilmediBen sultanım, ben gâziyim, beyim benHangi aptal bana gitme dur! Dedi

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Kardeş Kalemler Dergisi, Aralık 2009, Sayı: 36, S. 14, TÜRKMENİSTAN.

2

Kardeş Kalemler Dergisi, Eylül 2009, Sayı: 33, S. 4-5, ÖZBEKİSTAN.

3

Kardeş Kalemler Dergisi, Eylül 2009, Sayı: 33, S. 6-7, ÖZBEKİSTAN.

4

Kardeş Kalemler Dergisi, Eylül 2009, Sayı: 33, S. 8-9, ÖZBEKİSTAN.

5

Kardeş Kalemler Dergisi, Aralık 2009, Sayı: 36, S. 15, TÜRKMENSAHRA-İRAN.

6

Kardeş Kalemler Dergisi, Aralık 2009, Sayı: 36, S. 16, KIRIM.

7

Kardeş Kalemler Dergisi, Kasım 2010, Sayı: 47, S. 5-11, BAŞKURTİSTAN.

8

Kardeş Kalemler Dergisi, Aralık 2010, Sayı: 48, S. 13-15, KAZAKİSTAN.

9

Kardeş Kalemler Dergisi, Nisan 2013, Sayı: 76, S. 7-10, ÇUVAŞİSTAN.

10

İdil(Volga) nehri kıyısında ünlü Çuvaş şairi Kestenttin İvanov-Prtta (1890-1915) adına açılmış, şairin heykelinin de yer aldığı bir bulvar. 25 yaşında kaybedilen bu dahi şair, modern Çuvaş edebiyatının da kurucusudur.

11

Çuvaşistan’ın başşehri.

12

Çiçek isimleri.

13

Mitta’nın kendisi tarafında yazılan bu kıta, dostları tarafından kitâbe olarak şairin mezar taşına da yazılmıştır.

14

Kardeş Kalemler Dergisi, Temmuz 2013, Sayı: 79, S. 29-33, ÖZBEKİSTAN.

15

Kardeş Kalemler Dergisi, Ağustos 2014, Sayı: 92, S. 5, ÖZBEKİSTAN.

16

Kardeş Kalemler Dergisi, Kasım 2016, Sayı: 119, S. 21-41, RUSYA.

17

Anna Ahmotava: 20. yy Rus edebiyatının en önemli kadın şairi.

18

İmperya: İmparatorluk.

19

İnnokentiy Anneniskiy: 20.yy’da yaşamış Rus şair.

20

Çalı: Musa peygamberin Tur dağında gördüğü çalı.

21

Bander: II. Dünya Savaşında Batı Ukrayna’da, Almanlar lehine savaşan topluluk.

22

Baptist: Bir Hıristiyan cemaati.

23

Şairin çocukluğu II. Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliğinin sürgün yeri olan Kırgızistan’da geçti.

24

Manasçı: Manas destanını ezberde okuyan kişilere verilen ad.

25

Homeros

26

Heinrich Schliemann: Truva kazılarını başlatan Alman arkeolog.

27

Priamos: Truva kralı.

28

Şuhrat: Bir kız ismi.

29

Kardeş Kalemler Dergisi, Ekim 2019, Sayı: 154, S. 5-18, TATARİSTAN.

30

Gençlik resmi karşısında Puşkin’in düşündükleri.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
2 из 2