bannerbanner
Meleguş
Meleguş

Полная версия

Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
3 из 3

“İtalmaz” gibi haksız yollardan zengin olmuş olumsuz şahıslar, hikâyelerin sonunda mutlaka cezalandırılır. Nitekim İtalmaz’ın da “Öldü” diye haberi gelir.

Hem haksız zengin olup hem de emri altındaki güçsüz emektarlara zulmeden karakterlerden birisi de “Gurban” hikâyesindeki Memmet baydır.

“Gurban gençken, Memmet bay diye bir büyük zengin vardı. Gurban da o zenginin hizmetçisi idi. Memmet bay ve onun karısı Gurban’ı gece gündüz bir yerde oturtmaz, çalıştırırlardı.” (Gurban)

Olumsuz karakterler Memmet bay ve karısı, hatta oğulları bile Gurban’a eziyet ederler. Sadece eziyet etmekle kalmaz, aynı zamanda onu hakaret ve beddualarla da ezerler:

“– Gurban!

– He?

– Hey, varlığın kurusun! Git sığır ahırını temizle!

– Gurban!

– He?

– Merez, git de eşeği suya götür!deyip Mem-met bay Gurban’ı iki yana salardı.” (Gurban)

Hem zengin olup hem de acımasız olan bu karakterlerin bir başka olumsuz özellikleri de istikrarlı bir karakter yapısı sergilemeyip yeri geldiğinde tatlı sözlerini bile birer silah olarak kullanabilmeleridir:

“– Gurban han, seni oğlumdan aşağı görmem. Seni evlendiririm. Üstüne ak ev yaparım. Sana inci gibi düve, koyun, sığır veririm. Sen yine bizim dediğimizi yap ve ne buyursak “buyur” de ve işini yap, deyip Gurban’ı süt gölüne batırırdı.20

Gurban da zenginin bu sözlerine inanıp, on iki yaşından yirmi beş yaşına kadar onun hizmetçisi olup kapısında dolandı.” (Gurban)

Gurban’a zuleden bu zenginler, onun artık dayanamayacağını anlayınca, onu ellerinden kaçıracaklarını anlayıp yapmacık ve çirkin tavırlarla övgüye başlamaktadırlar.

Bu olumsuz karakterler, sadece bunlarla sınırlı kalmaz. “Annagül Hak-Hukukun Üstünde” adlı hikâyede bu kişiler şu şekilde sıralanmaktadır:

“Yer-su paylaşımıyla ulaşılmak istenen hedef, gücünden faydalanarak haksızlık yapanlara karşı başlatılan mücadelenin bir parçasıydı. Zenginlerin, işan21-mollaların, tefeci-ticaretçilerin, tirekkeş22-kaçakların yer-suları alınıp fakirlere, az yeri olan gariplere verildi.” (Annagül Hak-Hukukun Üstünde)

Burada sıralanan “Zenginler, işan23-mollalar, tefeci-ticaretçiler, tirekkeş24-kaçaklar”, sadece emeği sömürülenlerin değil aynı zamanda yeni kurulmuş olan sosyalist Sovyet rejiminin de düşmanıdırlar ve bütün hikâyelerde bu tip şahıslar cezalandırılır.

A.Durdıyev’in hikâyelerinde, olumsuz şahıslar tasvir edilirken dikkat çeken bir husus da bu şahısların “isim seçimi”dir. Olumsuz karakter taşıyan şahısların isimleri; “İtalmaz”, “Oguldursun”, “Caytıgül”, “Çişik” gibi ilk algılanışta olumsuz bir izlenim veren isimler olarak seçilmiştir.

A.Durdıyev’in hikâyelerinde birçok şahıs, hikâyenin seyri içerisinde “değişim süreci”nden geçer. Özellikle de hikâyenin başında “yalta” yani tembel olanlar, hikâye sürecince başlarından geçen olaylardan ders alarak doğru yolu bulurlar.

Bu değişim sürecini en güzel ele alan hikâyelerden birisi “Han Küyli” adlı hikâyedir. Han Küyli başlangıçta, çalışmayan, köyde-pazarda gezen, tembelliği huy edinmiş birisidir. Ne ailesinin ne de kolhozun işlerine bakar.

Han Küyli bir dizi “uyarı” sürecinden geçer. Diğer kolhozcular bile onun bu tembelliğiyle alay ederler. Hanımı bu durumdan rahatsızdır ve defalarca Han Küyli ile tembelliği bırakması konusunda konuşur. Ama o, hanımını dinlemez. Komşusu ona tembellik konusunda bir hikâye anlatır. Daha sonra kolhozun başkanı da onunla bu durumundan rahatsız olduğunu anlatır. Hikâyenin ortasında Han Küyli olumlu yönde değişmeye başlar. Kolhozda bir dizi başarılı işe ele atar ve hikâye sonunda da ödüllendirilir.

“İşte Han böyle çalışıp kendi bölümündeki güçlü üyeler arasına katıldı. Elbette kötülükten iyiliğe geçmek çok zordur. Toplumun seviyesine gelene kadar, biraz iki ayak üstünde gayret göstermek gerekir.

Böylece Büyük Ekim Devrimi’nin 28. yıl bayramı geldi. Bu bayrama adanan toplantıda kolhoz başkanı kolhozculara ödül verme listesini okuduğunda, Ecegül gibi çalışkanlar arasında Han’a da ödül verildi.” (Han Küyli)

Hikâyenin başında yeni düzenin tersine hareket edip sonunda olumlu adımlar atmak durumunda kalan hikâyelerden birisi de “Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” adlı hikâyesşndeki eski-yeni çatışması arasında kafası karılşık vaziyette olan, Akca’nın annesidir. Hikâye başında kıznın toplantıya gitmesine izin vermeyen anne, gerek duyduklarının etkisiyle gerekse Akca’nın kararlı cevapları sayesinde izin vermek durumunda kalır.

“Gurban” adlı hikâyede de başlangıçta safça hareket edip zengin tarafından ezilen Gurban adlı genç, sonraları zenginin sürgüne gönderilmesiyle son derece verimli bir insan hâline gelir.

“1929 yılında o zalim zengin, karısıyla sürgüne gönderildi. Gurban ise kolhoza girdi. Şimdi “Taze Durmuş” kolhozunun ekip başı olarak çalışıyor. Onun ekibi her yıl yüksek ürün almakta, kolhoz içerisinde de birinci olmaktadır.

Gurban bütün pamuk işçilerini de kendi ekibine aldı. Bunun için de Gurban’a kolhoz ve hükümet tarafından birkaç kez kıymetli ödüller verildi.

Geçen yıl da Gurban evlendi. Kolhoz ona iyi bir ev yaptı. Gurban, evinin içini gül gibi yaptı. Kapısında ise koyunu, danalı sığırı var. Şimdi Gurban, mutlu bir ömür yaşıyor.” (Gurban)

Önceleri zengin tarafından verilen emirlere söylenerek, hatta lanet okuyarak giden Gurban, hikâye sonundaki kolhoz hayatında, her işi seve seve yapan, hem kendisine hem de çevresine faydalı bir şahıs hâline gelmiştir:

“– Gurban!

– Ey can!Ne iş yapılacak?

– Yapılacak iş şu oğul, Büyük Ekim Bayramı’na bağışlayarak, biz de ak altın25ın bol ürününden arkası kesilmez altın kervan düzüp gönderelim!dediğinde, Gurban:

– Başüstüne!deyip yerinden fırlar ve doğru işe gider…”(Gurban)

A.Durdıyev’in hikâyelerinde görülen “olumsuzdan olumluya” doğru bu değişim süreci içerisinde sonunda doğru yola iletilmeyen iki grup insan vardır. Bunlardan birincisi haksız yolla mal varlığını biriktiren zengin, ikincisi ise halkın dinî duygularını sömüren “molla işan”lardır. Bu olumsuz karakterler hikâye sonunda ta sürgüne gönderilir, ya hapse atılır ya da kaçmak zorunda kalırlar.

“Bolşevik Topunun Sesi” adlı hikâyede şehirdeki Bolşevik topu seslerini duyan köylü zenginlerden Nazar Bay, sürekli bir telaşa kapılır. “Annagül Hak Hukukun Üstünde” adlı hikâyede bütün bu olumsuz karakterlerin malına el konur.

“Yer-su paylaşımıyla ulaşılmak istenen hedef, gücünden faydalanarak haksızlık yapanlara karşı başlatılan mücadelenin bir parçasıydı. Zenginlerin, işan26-mollaların, tefeci-ticaretçilerin, tirekkeş27-kaçakların yer-suları alınıp fakirlere, az yeri olan gariplere verildi.” (Annagül Hak-Hukukun Üstünde)

Yine “Kartal Pençesinde Bir Güzel” adlı hikâyede, genç gelinine olmadık zulümler eden Oguldursun, adalet önüne çıkar.

Am bu tip olumsuz karakterler yazarın “olumluya yönelme” inisiyatifinden faydalanamazlar.

Genel olarak şahıslar açısından bakıldığında, A. Durdıyev’in hikâyelerinde üç tip şahıs topluluğu dikkat çeker. Bu aşhısların genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Olumlu şahıslar:

* Eski-yeni çatışmasında daima yeninin yanında olmuşlardır.

* Ezilen, özgürlüğü kısıtlanan kadınlar, cesaret ve kararlılıkla haklarını arayıp başarıya ulaşırlar.

* Kadın veya erkek kahramanlar kolhoz içerisinde verimlidirler. Her türlü işte birbiriyle rekabet ederler.

* Kolhozun istediği kadın-erkek tipinin özelliklerini taşıyanlar, hikâye sonunda mutlaka ödüllendirilirler.

* Yeni Sovyet sisteminde hangi görevde olursa olsun, çobandan kolhoz başkanına kadar herkes sadece kendi işinde çalışmamalı aynı zamanda kendisini geliştirmek için okumalıdır.

Olumsuz şahıslar:

* Fakir halkı sömürenler, güçsüzlere zulmedenler, hakszılıklarla mal biriktiren zenginler ve yeni sitemin getirdiklerine uyum sağlayamayan hatta bu değişikliklere engel olan şahıslar, hikâyelerde yer alan olumsuz şahıslardır.

* Bu olumsuz şahıslar içerisinde, tembellik edip kolhoza destek vermeyen ve eski adetlerin etkisi altında kalan bazı şahıslar, hikâye sürecinde “olumluya” doğru bir geçiş süreci yaşar.

* Ancak zenginler, halkın dinî duygularını sömürenler, fakirlere zulmedenler hikâye sonunda yazar tarafından “olumlu” yöne sevk edilmez. Mutlaka cezalandırılır.

MEKÂN

Agahan Durdıyev’in hikâyelerinde mekân unsuru ayrıntılı tasvirlerle yer almaz. “Konu ve mesaj” ağırlıklı hikâyeler olması nedeniyle, mekân unsuru bütün hikâyelerde geri planda kalmıştır.

Hikâyelerde genel olarak mekân tasvirleri yer almasa da olayın geçtiği yer ile ilgili bilgiler sadece birkaç cümle ile tanımlanır.

“İkisinin yakınlığı uzadı… Şikayetler, Akcamal’ın babasının gelmesiyle kesildi. O küreğini silip evin köşesine koydu ve ocağın başında bağdaş kurup oturdu ve önüne konulan demli çayı içmeye başladı. Evde sohbet yok. Ana kızın yüzleri asık. Kızı dönüp geleli beri babası onun yüzüne bakmadı. Birden kızına gözü ilişti. Gördü ki her zamanki etli kanlı, güzel kız değil.”(Kartal Pençesinde Bir Güzel)

Hikâyelerdeki mekân ile ilgili kısımlar, genel olarak, yukarıdaki “Kartal Pençesinde Bir Güzel” adlı hikâden alınan bölümde olduğu gibi “evin köşesi”, “ocağın başı” gibi birkaç kelimelik tanımlamalarla belirtilmektedir. Bu mekânların ayrıntılı tasviri ise yapılmamaktadır.

Ancak bazı hikâyelerde anlatılmak istenen konu doğrudan mekânla ilgili olduğu zaman, mekân tasvirlerine az da olsa yer verilmektedir.

“Evin içinde kürküne sarılıp, tatlı bir uyku uyuyan Muhammet, gürültüden uyanıp miskin gözlerini aniden açtı. Taş atsan durmayacak kadar evin delik deşik açık yerlerinden buz gibi soğuk geçiyordu, çatı örtüsü ise pat-pat ses çıkartarak iplerini kopartıp uçup gidecek gibiydi. Muhammet:

– Aman Allah’ım, bu gece amansız ve zorlu bir gece olacağa benziyor! diyerek, üstüne kürkünü alıp, ayakkabılarını giyip dönüp dışarıya çıktı. Ayazın tesirinden ayakları sertleşmiş, parça parça yarılmıştı. Ayaz onun dişlerini şakırdatmış, etinden geçip kemiklerine kadar işlemişti.” (Meleguş)

Meleguş adlı hîkaye, kısmen de olsa ayrıntılı sayılabilecek mekân tasvirleri içeren hikâyelerden birisidir. Çünkü yazar dikkat çekmek istediği “fakirlik”, “evsizlik” ve “at sevgisi” kavramlarını daha etkili vermek için mekân tasvirinin bu ayrıntısına ihtiyaç duymaktadır.

Bu durumu örnekleyen nadir hikâyelerden birisi de “Hayal Deryasında” adlı hikâyedir. Hikâyenin konusu doğrudan mekân ileilgili olduğu için kısmî olarak mekân tasvirine yer verilir.

“Yolda giderken caddelere bir göz attı: tramvaylar sıra sıra olmuş, çın-çın ses ediyor, onun etrafında otobüsler karınca gibi o taraftan bu tarafa, bağırarak hareket ediyordu…

Yüksekliği on katlı olan, kırmızı, mavi ve beyaz renkli evlerin balkonlarına güneş ışığı vuruyor, güneş ışığı Yaşlı amcanın gözünü kamaştırıyordu. Caddelerin hepsi ağaç parkelerden yapılmış ve tertemiz olduğu için insan tükürmeye bile kıyamıyordu. Daha da ilgi çekici olan ise, cadde üzerinde yürüyen, üniversitenin yüksek sınıflarında okuyan öğrenciler elleri eğri sopalı, ayaklarında ise sivri uçlu ayakkabılar, boyunlarında kravatları olan, gözleri gözlüklü, kucağı kitap dolu olup, bir birleriyle sohbet ederek, okullarına gidiyorlardı.” (Hayal Deryasında)

Metinde bahsi geçen tramvay, cadde, otobüs gibi mekân unsurları sadece birer kelime ile tanımlanmakta, ayrıntılı tasvire yer verilmemektedir.

Hikâyelerde mekân ile ilgili olarak dikkat çeken bir diğer özellik de, “Aşkabat” gibi belirli yer adlarının genel olarak geçmemesidir. Olaylar genel olarak “herhangi bir köy”, “herhangi bir kolhoz” veya “herhangi bir yer”de geçmektedir.

Sonuç olarak denebilir ki; A. Durdıyev’in hikâyelerinde mekân unsuruna verilmek istenilen mesaja lazım olduğu kadarıyla değinilir. Bunun dışında, özel olarak belirli mekânları ele alan hikâyeler haricinde, ayrıntılı tasvirlere yer verilmez.

ZAMAN

Genel olarak Agahan Durdıyev’in hikâyelerinde, hikâyelerin geçtiği gerçek zamandan bahsedilmez. Tıpkı mekân unsurunda olduğu gibi zaman da genel olarak “herhangi bir zaman”, “herhangi bir sabah”, herhangi bir Ekim Bayramı”dır.

Ancak hikâyelerin yazıldığı ve yayınlandığı dönemler ile ele alınan konuların ve olayların özellikleri bize gerçek zaman ile ilgili fikir verebilir.

Bazı hikâlerin yayınlanma tarihi şöyledir:

“Akca’ya Annesi Karşı Çıktı” hikâyesi-(“Tokmak”, 1936, No: 5, Mart)

“Camal” hikâyesi -(“Sovet Türkmenistanı”, 1942, 15 Mart)

“Hayal Deyasında” hikâyesi- (“Türkmenistan”, 03.10.1927)

“Meleguş” hikâyesi -(Türkmenistan, 1928,23 Nisan)

“Karatal Pençesinde Bir Güzel” hikâyesi -(1928-1933)

“Hastalığın Sorun Değil” hikâyesi -(“Tokmak”, 1936, No: 12, haziran)

“Annagül Hak Hukukun Üstünde” hikâyesi -(1928-1933)

“Vatansever Çobanlar” hikâyesi -(“Sovet Edebiyatı”, 1941, No:9)

Hikâyelerin tamamına yakınının 20.yüzyılın ilk yarısında yazıldığı ve yayınlandığı görülmektedir.

Ayrıca bütün hikâyelerin konu olarak, sosyalist Sovyet düzeninin toplumsal hayata yayılma ve eski-yeni mücadelesi üzerine kurgulandığı görülmektedir. Bu bilgi de bizi hikâyelerdeki olayların geçtiği zaman hakkında bilgi vermektedir.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Agahan Durdıyev (1982), Han Küyli (Proza Eserlerinin Toplamı), Aşgabat-Türkmenistan, s. 5-6. Ayrıca bkz. “Agahan Durdıyev” Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı-ekitap.kulturturizm. gov.tr(Erişim Tarihi: 02.06.2017)

2

Salim Çonoğlu (2011), “Türkmen Edebiyatı: Onsekizinci Yüzyıldan Bağımsızlık Dönemine”, Türkiyat Araştırmaları, S: 11, s. 339.

3

Kemal Atakay (2004), “Kanon Huzursuzluğu”, Kitap-lık, 68, s.70.

4

V.İ. Lenin (2008), Edebiyat ve Sanat Üzerine, (Çev.: Elif Aksu), İstanbul, Payel Yayınları, s. 33.

5

V.İ. Lenin, age.s. 31.

6

Orazgılıç Çarı (2013), “Rivayetten Realizme Doğru” (Türkçesi: Hüdayi Can), Çağdaş Türkmenistan Öyküsü (Edit.:Hüseyin Su), Ankara, Hece Yayınları, s. 16.

7

Orazgılıç Çarı, age. s. 16.

8

http://www.tdk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 16.03.2018)

9

Tozluk yerine ayak bileğinden dize kadar bacaklara dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası

10

Utanmaz

11

“Kocaman kız olmuşsun” anlamında bir deyim.

12

“Zararı da kârı da senin!” anlamında bir deyim.

13

Eğirmek için taranan yün, pamuk ipi

14

Tozluk yerine ayak bileğinden dize kadar bacaklara dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası

15

V.İ. Lenin, (2008), Edebiyat ve Sanat Üzerine, (Çev.: Elif Aksu), İstanbul, Payel Yayınları, S. 29.

16

Kırpma makası

17

“İyi vuran silah” anlamında bir deyim.

18

SSCB döneminde 1935’te üretimi ve işçilerin çalışma verimini artırmak için desteklenen hareketin adı.

19

Tozluk yerine ayak bileğinden dize kadar bacaklara dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası

20

sakinleştirirdi

21

Molladan sonra gelen din adamı

22

Bir uyuşturucu müptelası

23

Molladan sonra gelen din adamı

24

Bir uyuşturucu müptelası

25

pamuk

26

Molladan sonra gelen din adamı

27

Bir uyuşturucu müptelası

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
3 из 3