bannerbanner
İhtiyar Çilingir
İhtiyar Çilingir

Полная версия

Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
4 из 4

Mustafa’nın kaynatası İbrahim Hoca, abani40 sarıklı, sürmeli gözlü, dindar, akil, kâmil bir adamdır. Sadri Bey’i ziyaret etti, anlattı. Çobanın hekim parasını, ilaç parasını boyunlarına aldılar.

Aradan çok zaman geçmedi bir gece, bir yaz gecesi İbrahim Hoca’nın ağıllarını ateşe verdiler. Ağıllar yandı, gitti. İbrahim Hoca, damadı Mustafa, İbrahim kasabada, Berber’in evinde toplandılar. Salih’in beceremeyeceğine, Mustafa’nın dağa çıkması lazım geldiğine karar verdiler.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Yazarın Çığır gazetesinin 1911 tarihli sayısında yayımlanan ikinci hikâyesidir.

2

Huşunet: Sertlik, kabalık.

3

Hariciye Nezareti: Dışişleri Bakanlığı.

4

İdadi: Lise.

5

Sefir: Elçi.

6

Nazır: Bakan.

7

Sultani: Bugünkü Galatasaray Lisesi.

8

Düyun-ı Umumiye İdaresi: Osmanlı İmparatorluğu’nun iç ve dış borçlarını denetleyen kurum.

9

Bu hikâye ilkin Çığır gazetesinin 1911 tarihli 47. sayısında yayımlanmıştır.

10

Katar: Tren.

11

Bu hikâye Çığır gazetesinin 1913 tarihli 54. sayısında yayımlanmıştır.

12

Sakit: Susmuş, sessiz.

13

Bu hikâye Çığır gazetesinin 1913 tarihli 60. sayısında yayımlanmıştır.

14

Ada: Büyükada.

15

Makriköy: Bakırköy.

16

Bu hikâye ilkin Çığır gazetesinin 1913 tarihli 68. sayısında yayımlanmıştır.

17

Bâlâ: Bir şeyin yüksek yeri, yukarı, üst.

18

Allahualem: Galiba.

19

Liva: Sancak. İki alaydan oluşan askerî birliğe ve bu birliğin kumandanına verilen ad.

20

Enfiye: Kurutulmuş tütünden yapılan ve burna çekilen keyif verici toz.

21

Huzzar-ı kiram: Hazır bulunan soylular.

22

Feyyaz-ı mutlak: Sınırsız feyiz, bolluk ve bereket sahibi olan Allah.

23

Velinimet-i binimet: Karşılık beklemeden besleyen.

24

Velinimet-i âzam: Ulu besleyici, yüce Allah.

25

Laterna: Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir org türü.

26

Bu hikâye Çığır gazetesinin 1913 tarihli 75. sayısında yayımlanmıştır.

27

Sanduka: Mezarın üzerine yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta veya mermer sandık.

28

Mecidiye: Osmanlı Devleti’nde 1840 yılında basılmış, yirmi kuruş değerinde olan gümüş sikke.

29

Bu hikâye ilkin Çığır gazetesinin 1913 tarihli 82. sayısında yayımlanmıştır.

30

Serpme: Balık ağı, serpme ağ.

31

Meyzin: Müezzin.

32

Müzeyyen: Süslenmiş, bezenmiş.

33

Merbutiyyet-i dindarâne: Dindar bir kimsenin bağlılığı.

34

Mukaddesat: Kutsal sayılan inanç ve davranışlar.

35

Mübahase: Karşılıklı konuşma.

36

Teraküm etmek: Birikmek, yığılmak.

37

Vedaat: Emanetler.

38

Selahiyattar: Yetkili.

39

Yozcu: Koyun tüccarı.

40

Abani: İpek kumaş.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
4 из 4