bannerbanner
Mehmet Akif ve İstiklal Marşı
Mehmet Akif ve İstiklal Marşı

Полная версия

Mehmet Akif ve İstiklal Marşı

Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
3 из 3

Batı’nın bir insan ve duygu medeniyeti değil, duygusuz bir demir medeniyeti olduğunu, medeniyetin yapıcı unsuru olan insanı ve insanlığı unuttuğunu göstermektedir.

Batı, çelik ve demirler arkasına sığınmış olsa bile kurtulamayacaktır. O, demir yığınları onları yok olmaktan kurtaramayacaktır. “Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır.” (Nisa 78) ayetinde işaret edildiği gibi sağlam ve tahkim edilmiş kalelerinin arkasına saklansalar da ölüm onları bulacaktır. Bu tahkim edilmiş kalelerin arkasına sığınmaları, onların aynı zamanda korku içinde olduğunu da göstermektedir.

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Batı her ne kadar çeliklerle örülmüş olsa da teknolojik üstünlüğe sahip olsa da onun insan unsuru zayıftır. İnsanlar sadece bu teknolojiye güvendiklerinden başarısız olacaklardır. Çünkü sonuçta başarıyı sağlayan en önemli etken insandır ve insanı da başarıya ulaştıran onun iman ve inancıdır.

Hâlbuki Batı, bu teknoloji ve demir medeniyetinde insani olan her türlü inanç, duygu ve düşünceden yoksundur. Batı’nın çelik zırhlı gemileri, zırhlı askerleri, topları ve tüfeklerinin olmasının hiçbir önemi yok. Benim sınırlarımı koruyan iman dolu gençliğim var. Benim imanlı gençliğim göğsüyle yani bu inancıyla sınırlarımı koruyacaktır.

Aslında Mehmet Akif bir anlamda halka da mesaj vermektedir. Yani askerlerine güvenebilirsin. Onlar her ne kadar teknolojik açıdan zayıf olsa da zafere ve Allah’a olan inançları güçlüdür. Bu nedenle başarıya ulaşacaklardır. Mehmet Akif, bir anlamda başarının en önemli sırrını çözmüştür. O da inanç ve öz güvendir. Hem halka hem de bizzat askerlere bunu vermeye çalışmaktadır. Siz başarılı olmak ve düşmanı yenmek istiyorsanız imanınızı kuvvetlendirmelisiniz…

Aynı zamanda küfür ile aramızda bir sınır vardır. Bu sınır imandır. Küfür, bizim iman sınırımızı aşamaz. “Ey peygamber, müminleri savaşa karşı hazırlayıp teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa iki yüz (kişiyi) mağlup edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur.” (Enfal 65) ayetinde belirtildiği gibi sayılarımızın az olması bizi korkutmamalıdır. Savaşları ve başarıyı sayılar (kemiyet) değil nitelikler (keyfiyet) belirler.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

Buradaki “ulusun” ifadesi her ne kadar bazı yorumcular tarafından “yüce”, “büyük” veya “ulus/millet” diye yorumlansa da mısrayı “tek dişi kalmış canavar”la birlikte düşündüğümüzde uluyan bir canavarın tasvir edildiği görülmektedir. Bu canavarın dış görünüşü çok korkutucudur. Uluması bizi ürkütmektedir ama ona yakından baktığımızda tek dişi kalmış olduğunu görürüz. Yani yaşlanmış veya savaşlarla birlikte gücü tükenmiştir. Dolayısıyla böyle bir canavarın bizi korkutmaması gerekir.

Mehmet Akif, halka ve orduya seslenmeye devam eder. Onlara moral vermeye çalışır. Batı’nın teknolojik olarak üstün gözükmesinin bizi korkutmamasını söylemeye çalışır. Yani bırak havlasın… Onun böyle havlaması bize zarar vermez demek ister. Yani başka bir deyişle “İt ürür, kervan yürür.” demeye çalışmaktadır. O, istediği kadar havlasın. Onun havlaması, uluması bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Çünkü bizim en büyük gücümüz olan inancımız böyle havlamalarla/ulumalarla sarsılmayacaktır.

Batı’nın tüm gücüyle üstümüze saldırmasını, bir anlamda iman-küfür mücadelesi olarak da nitelemektedir. Onun böyle bir saldırısı imanımızı yok edemez; İslam inancını yok edemez; Müslümanlığı silemez demektedir.

Küfrü, saldırgan bir köpeğe veya çakal-kurt gibi uluyan hayvanlara benzetmektedir. İmanın ve hakikatin dışındaki her fikir ve söylem sadece bir hayvan ulumasıdır. Onların uluması, çok ses çıkarması bizi yolumuzdan çevirmemelidir. Bazı fikirler ve görüşlerin çok gürültü yapması onun doğru olduğu anlamına gelmez. Batı’nın uluması, onun teknolojisi, bilimi, sanatı ve siyasetiyle olur. Ama biz bu fikir ve görüşlere itibar etmeyeceğiz. Yani bunlardan çekinmeyeceğiz. İman süzgecine vuracağız ve ona göre değerlendireceğiz.

“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Batı medeniyeti tek dişi kalmış bir canavara benzetilir. Batı medeniyetinin dişleri olmayan güçlü bir canavar, güçlülüğünün ise sadece bir görüntüden ibaret olduğu ifade edilir. Tek dişi kalmış bir canavarın uysal bir koyundan farkı yoktur. Onun uluması sadece göz korkutmaktan ibarettir. Dolayısıyla onun uluması böyle bir imanı korkutamaz, yok edemez. Tek dişinin olması, yaşlılıktan veya yıllardır yaptığı savaşlardan dolayı gücünü tüketmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Yani Batı’dan korkmamıza gerek yok, o da diğer güçler gibi yorgundur, yenilmez değildir.

Mehmet Akif, Batı medeniyetinin bir anlamda gerçek bir medeniyet olmadığı eleştirisini de sunmaktadır. Çünkü medeniyetler insanlara mutluluk getirir, insanları geliştirirler. Ama Batı medeniyeti bir medeniyet olmayıp sadece bir teknolojik üstünlüktür. Teknolojik ve silah üstünlüğü de hayvanlara benzetilmiştir. Yani Batı medeniyeti, insani olan unsurun değil hayvani olan unsurun etkisindedir. Tasavvuf terminolojisine göre konuşursak Batı medeniyeti ruhun değil, nefsin yönetiminde ve etkisindedir.

Batı medeniyeti hayvani olan yönlerini geliştirmiştir ama insani olan iman ve inanç yönünden başarısız olmuştur. Bu nedenle o bir medeniyet değil, bir canavardır. Ama bu canavar mükemmel bir canavar olmayıp dişleri kalmamış bir canavardır. Dişlerinin kalmaması yaşlılıktan da olabilir, çok savaşmaktan dolayı yıpranmış ve dişlerini kaybetmiş de olabilir. Ama her durumda o bizim için bir tehdit olma vasfına sahip değildir.

İstiklal Marşı yazıldığı dönemlerde Osmanlı aydınları arasında Garpçılık-Batıcılık akımı güçlüydü. Mehmet Akif, burada bir anlamda Batıcılığı savunanlara, savundukları Batı’nın ne olduğunu anlatmakta, Batı’nın medeniyet olarak sunduğunun sadece bir ölüm makinesi olduğunu belirtmektedir. Buna rağmen Doğu medeniyetinde ise insan unsuru ön plandadır. Mehmet Akif, medeniyeti teknoloji olarak anlayanlara cevap vermektedir. Medeniyetin insanı kemale erdiren bir unsur olması, medeniyet ile teknolojinin birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini söylemektedir. İnsani olandan uzaklaşan bir medeniyetin hayvanlaşacağını “ulusun” ve “tek dişi kalmış canavar” ifadeleriyle vurgulamaktadır.

Mehmet Akif, “Asım’ın Nesli” kitabında Batı’nın sadece bilgi ve teknolojisinin alınması gerektiğini belirterek Batı medeniyetini ikiye ayırmaktadır. Batı’nın bilgi ve teknolojisi, Doğu’nun iman, irfan ve insani özelliklerinin birleşmesiyle asıl medeniyetin ortaya çıkacağını vurgulamaktadır. Ayrıca, bilgi ve teknolojinin insani unsurdan soyutlanması durumunda bir canavara dönüşeceğini de anlatmaktadır.

Sonuçta Batı medeniyeti eksik bir medeniyet olup sadece teknolojiye yönelmiştir. Bundan dolayı, teknolojiye değil de insana yatırım yapan ve inançla dolu bir yüreğe sahip olan bizim medeniyetimizi yok edemezler. Sınırlarımızı bu inançlı gençler korudukça korkmanıza gerek yoktur demektedir şairimiz.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

İbn Hacer, “El-İsabe”, çev. Naim Erdoğan, c. 2, s. 345, İz Yayınları, İstanbul, 2010; Kettani, “Hz. Peygamber’in Yönetimi, Et-teratibu’l-idariyye”, İz Yayıncılık: 2/80.

2

İslam bayraklarındaki hilalin menşesini sadece “El-İsabe”deki bir rivayetle izah isabetli olmayıp araştırmalar hilalin ilk zamanlar mevcut olmayıp daha sonra ortaya çıktığını göstermektedir. Bu konuda bkz. “Türk Hilalinin Aslı I”, Darülfünun İlahiyat Fakültesi, Mecmuam, I (1926) sayı 2, s. 158-182; “Türk Hilalinin Aslı, II”, aynı mecmua, sayı 3, s. 36-51. Halil Halid bu yazlardan ilkini William Ridgway’in makalesinden, diğerini de Yakup Artin Paşa’nın eserinden tercüme etmiştir. Osmanlılar’dan önce, başka İslam devletlerinin de bayraklarında hilal bulunduğuna dair bkz. Fuad Köprülü, “Bayrak”, İA, II, 410-413.

3

Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55; Müslim, Tevbe 14-16

4

“De ki: Allah doğru söylemiştir. O hâlde hanif olarak İbrahim’in milletine (din anlayışına) tabi olun. Şirk koşanlardan değildi (o)!” (Ali İmran 95)

5

Maide Suresi, 54. ayet.

6

http://www.saidnur.com/foreign/trk/risaleler/hutbe/hutbe.htm; Bediüzzaman, Lemalar

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
3 из 3