bannerbanner
Sağlam Çocuklar Yetiştirmek
Sağlam Çocuklar Yetiştirmek

Полная версия

Sağlam Çocuklar Yetiştirmek

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
3 из 5

Çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun, ona dinlenmeye ihtiyacınız olduğunu söyleyin. Kendi kendinizin bilincinde olma ve yenilenmeye, dinlenmeye değer verme konusunda örnek olarak çocuğunuza aşırı yoğunlaşmış duygularını kabul etmeyi ve onlarla nasıl başa çıkacağını göstermiş olursunuz.

ERGENLIK ÇAĞINDAKI ÇOCUKLARLA KENDİNİZ İÇİN YAPI İSKELESI

Duygusal bir mola verin. Ergenler fiziksel olarak o kadar talepkâr değildir. Ama ebeveynler için duygusal olarak tüketici olabilirler. Ergenlik çağındaki çocuğunuz derslerinde ya da sosyal hayatında zorlanıyorsa sürekli içinizde bir sızı hissedersiniz. En az mutlu olan çocuğunuz hangisiyse siz de ancak onun kadar mutlu olabilirsiniz. Peki o zaman ergenlikteki çocuğunuzla ilgili hissettiğiniz psişik acıya nasıl son verebilirsiniz? Dr. Emanuele, “Ebeveynlere kendi kendilerine, ‘Şu anda ne oluyor? Şu anda her şey normal mi?’ diye sormayı öğretiyorum,” diyor: “Çocuğunuz olabileceği kadar mutlu olmayabilir ama o anda güvendedir, özen görüyordur, iyi besleniyordur, ağrısı acısı yoktur. O anda düşünsel bir mola verebilirsiniz.” Kaygı (anksiyete) beklentiye dayalı korkudur, olabileceklerle ilgili korkudur, “Oğlumun hiç arkadaşı olmayacak, sonsuza dek böyle zavallı olacak” gibi. Şimdiye sağlam basmaya çalışın ve kendinize şunu söyleyin: “Şu anda yolunda gitmeyen bir şey yok. Şu beş dakika içinde dünyanın sonu gelmeyecek.” O süre zarfında duygusal yoğunluğunuzu hafifletin.

İkinci adım: Neye karar verirseniz verin lojistiği halledin ve uygulayın. Ebeveyn olarak yapı iskeleniz bir hapishane değildir. Yapı iskelesi destek vermek için oradadır, kendinize destek vermenize de izin var.

Ne var ki özgürlük bedava değildir ve molalarınız mevcut kaynaklarınıza dayanacaktır. İki ebeveynli evlerde mola vakti ayarlamak daha kolaydır. Bebek bakıcısına ya da yaz kampına gücünüz yetiyorsa veya yakınlarınızda çocukları gece yatısına kabul edebilecek insanlar varsa harika. Ailenize, komşunuza, dostlarınıza –“köye”– yaslanın ve ihtiyacınız olanı isteyin. Siz de aynı şekilde karşılık verin.

BUNUN IÇIN UYGULAMA YOK

On yaşındaki Billy’nin annesi Pamela, oğlunun Child Mind Institute’taki terapisti, kendisine özen göstermesi meselesini açınca kahkahayı bastı. “Buna vaktim yok,” deyip patronu, kocası, çocukları, köpekleri, evi için yapması gereken her şeyin listesini çabucak sayıverdi. Listesi seansın on beş dakikasını doldurdu.

Terapist Pamela’ya telefonunu çıkarıp ekran zamanı kullanımına bakmasını istedi. Pamela tereddüt etti ama yaptı. “Dün Instagram’da ne kadar vakit geçirdin?” diye sordu doktor.

“Utanç verici,” dedi Pamela.

“Bir saatten fazla mı?”

“Ama ben kafamı boşaltmak için kullanıyorum. Beynimin fişini böyle çekiyorum.”

Terapist bu yorumu bir an havada asılı bıraktı. Beyninin fişini çekmek için bir cihaza bağlanmasının ironisini gözden kaçırmamıştı. “Televizyonla aran nasıl peki?” diye sordu.

Pamela günün sonunda bitip tükendiğinden kanepeye çöküp birkaç saat tıkındığını kabul etti. “Çocuklar da kendi programları olunca aynısını yapıyor,” dedi.

İşten sonra, televizyon seyretmekten ya da Facebook’ta gezinmekten başka bir şey yapamayacak kadar yorgun oluyorsanız, çocuğunuz da sizi örnek alacak, can sıkıntısı ve yorgunluk dahil kötü duygulardan uzaklaşmak için kaçışa bel bağlayacaktır. Telefonlar ve ekran kullanımı, insanların kendileri üstüne düşünmeye harcayacağı zamanı yiyip tüketir. Bu sizin de bamtelinize dokunuyorsa telefonunuzu duygularınızı teslim etmek, onlara bakmak istemediğiniz için kaçmak amacıyla kullanıp kullanmadığınızı kendinize sorup bir iki saniyeliğine düşünün isterseniz.

Bu doğruysa yalnız değilsiniz. Kafamızı dağıtmak ve uyuşturmak için telefonlarımızı ve Netflix’i kullanmak Amerika’da büyük bir boş vakit eğlencesi haline geldi. Ekran başında çöküp kalmak dinlenmenin bir yolu gibi görünebilir ama aslında beyni daha fazla uyarıcıyla yormasının yanında duygusal yan etkileri de vardır. Almanya’da kısa süre önce yapılan bir araştırmaya göre televizyon başında geçirilen zaman strese neden oluyor, çünkü insanlar işlerini erteledikleri ve uzun saatleri boşa harcadıkları için kendilerini kötü hissediyorlar.

Öte yandan telefonlarınızı bir kenara bırakarak çocuklarınıza örnek olursanız belki onlar da aynısını yapar. Evet restoranlarda ve uzun araba yolculuklarında bile. 2000’lerin öncesinde çocuklar akşam yemeklerinde aileleriyle sohbet ederdi. Araba yolculuklarında pencereden dışarı bakar, konuşur ya da radyo dinlerlerdi. Ekran başında zaman geçirmeyerek ebeveynlerle çocuklar hayal kurmayı, düşünmeyi, yaratıcı olmayı ve birbirleriyle daha fazla etkileşim kurmayı öğrenme (ya da yeniden öğrenme) şansı bulurlar. İnsanlar sürekli kafalarını dağıtmaksızın duygularıyla başa çıkmayı, kendilerini ifade etmeyi, başkalarıyla bağ kurmayı öğrenirler.

Pamela’dan telefonunu kontrol etmesini isteyen terapist onu utandırmaya çalışmıyordu. Mesele onun boş vaktini gerçekte nasıl geçirdiğinin bilincine varmasını, kendi kendisini izlemesini ve aslında oturmaya, düşünmeye ya da yürümeye –ekran kaydırmaya değil– hatta çocuklarıyla birlikte oyun yaratıp oynamaya vaktinin olduğunu kabul etmesini sağlamaktı.

Gerçekten şoke olmak istiyorsanız kendi ekran kullanım sürenizi kontrol edin. Sonra da kendinizi Instagram kullanımınızı günde sadece beş dakikacık azaltmaya teşvik edin. O birkaç dakika, iyi hissetme ile devrelerin yanması arasındaki farkı ortaya çıkarabilir.

DEVRELERIN YANMASI: ARTIK SADECE İŞKOLIKLERIN YAŞADIĞI BIR ŞEY DEĞIL

Ebeveynlerin tükenmesi gerçektir ve yaygındır. Meslek hayatındaki bitip tükenmeye benzer şekilde, ebeveynlerin bitip tükenmesi de çok fazla şey yapmaya çalıştığınızda, sürekli baskı ve aşırı stres hissettiğinizde, çocuğunuza sevgi ve ilgi gösterip kılavuzluk yaparak yapı iskelesi kurmayı bırakın herhangi bir şey yapma şevkini ya da enerjisini kendinizde bulamıyormuş gibi göründüğünüzde ortaya çıkar. Etkileri fecidir: evde çocuklarınız ve eşlerinizle gerilim, depresyon, madde kullanımı ve kaygı. Belçikalı araştırmacıların yaptığı bir çalışmaya göre ebeveynlerin bitip tükenmesi ebeveynlerin ihmali, şiddet göstermesi, kaçış fikirlerine kapılması (kaçma fantezileri kurması) ile de ilişkilidir. Kendinizi ne kadar bitip tükenmiş hissederseniz o kadar ihmalkâr olursunuz, bu da stresi artırır, stres de ihmalkârlığı besler ve böylece devam edip gider.

İyi niyetli anneler ve babalar mükemmel ebeveyn olmaya çalışırken kendilerini bitirip tüketir ve başta olmak istediklerinin tam tersine dönüşürler. Belçika’da Louvain Katolik Üniversitesi’nden araştırmacı Moïra Mikolajczak bulgularını kısa süre önce Psikolojik Bilim Derneği ile tartışırken, “Gelen ironik sonuçlar bizi biraz şaşırttı. Doğru şeyi yapmayı bu kadar fazla isterseniz, sonuçta yanlış olanı yapabilirsiniz. Ebeveynlerin üstünde fazla baskı olması onları tükenmeye sürükleyebilir ve bunun da ebeveyn için de çocuklar için de hasar verici sonuçları olabilir,” demişti.

Bu araştırmaya katılan, Fransızca ve İngilizce konuşan binlerce katılımcının bu olguyu yaşayıp yaşamadıklarını belirlemek için onlara Ebeveynlik Tükenme Envanteri denen bir anket verilmiş ve yirmi iki cümleye verdikleri tepkiyi “kesinlikle katılıyorum” ile “kesinlikle katılmıyorum” arasında bir yelpazede puanlandırmaları istenmişti. Araştırma üç kategoriden oluşuyordu.

Duygusal tükenme kategorisinde ebeveynlerin “Bir ebeveyn olarak rolüm itibarıyla hayatta kalma modundayım”, “Sabahları kalkıp çocuklarımla birlikte bir gün daha geçirecek olmamla yüzleştiğimde daha güne başlamadan kendimi tükenmiş hissediyorum”, “Bir ebeveyn olarak rolüm itibarıyla tümüyle tükenmiş hissediyorum” ve “Bir ebeveyn olarak rolüm bütün kaynaklarımı tüketiyor” gibi cümleler hakkında ne hissettiklerini puanlamaları gerekiyordu.

Duygusal mesafeyle ilgili cümleler arasında şunlar yer alıyordu: “Artık çocuğuma onu ne kadar çok sevdiğimi gösteremiyorum”, “Kimi zaman çocuklarımla ilgilenirken otomatik pilota bağlanmışım gibi geliyor”, “Çocuklarımın duygularına o kadar fazla dikkat etmiyorum”, “Çocuklarımın bana anlattıklarını gerçekten dinlemiyorum” ve “Çocuklarım için asgari olanı yapıyorum ama daha fazlasını hiç yapmıyorum”.

Kişisel başarı cümleleriyse şunlardı: “Genellikle çocuklarımın nasıl hissettiğini anlayabiliyorum”, “Çocuklarımın sorunlarıyla etkili biçimde ilgileniyorum”, “Ebeveynlik rolüm sayesinde çocuklarım üstünde olumlu bir etkim olduğunu hissediyorum”, “Çocuklarımla genellikle rahat bir hava yaratmayı başarıyorum” ve “Bir ebeveyn olarak birçok değerli şeyi başarıyorum”.

Hangi cümlelerin “kesinlikle katılıyorum” cevabı verildiğinde tükenmeyi işaret edeceğini tahmin edebilirsiniz. Elbette ki semptomların ciddiyet ölçüleri farklıdır ve dalgalanmalar gözlenebilir. Bazı ebeveynler pazar geceleri duygusal tükenme ya da duygusal mesafe cümlelerine kesinlikle katılabilir ama çarşamba günü enerjilerini yeniden toplayabilir, daha canlı bir havada olabilirler. Ya da ebeveynlik başarıları konusunda enerjinin ve yakınlığın tükenmesini yumuşatan olumlu cevaplar verebilirler. Araştırmaya katılan kişiler arasında sadece azınlıkta kalan bir grup ebeveyn ihmali, şiddeti ve kaçış fikirleri konusunda yüksek risk altındaydı. Mikolojczak ile ekibi on iki kişiden birinin, katılımcıların kabaca yüzde 8’inin ebeveynlik tükenmesinden mustarip olduğunu belirledi. Literatürde yaptıkları değerlendirmeler açısından ABD ile ilgili tutucu tahmin yüzde 5’tir. Bu da 3,5 milyon Amerikalı ebeveynin tükenmeyle baş etmeye çalıştığı anlamına gelir.

TÜKENMIŞ BIR EBEVEYN MISINIZ?

“Bugünün kültürel bağlamında ebeveynler üstünde büyük baskı var,” diyen Mikolajczak anlatmaya devam ediyor: “Ama kusursuz ebeveyn olmak imkânsızdır ve böyle olmaya çalışmak insanı tükenmeye sürükleyebilir. Araştırmamız ebeveynlerin enerji toplamalarını, tükenmeden kaçınmalarını sağlayan şeylerin çocuklar için de iyi olduğunu ileri sürüyor.”

Belçikalı ekip, Stanford Üniversitesi’nden biliminsanlarıyla birlikte bu araştırmanın devamı niteliğinde yaptığı bir araştırmada, katılımcıların iş-aile-hayat dengesi hakkında yeni bir cümle grubuna katılıp katılmadıklarını değerlendirmelerini istedi. Şuna benzer cümleler vardı: “Aile hayatım ile mesleki hayatımı kolayca uzlaştırabiliyorum” ve “Ebeveynlik sorumluluklarıma rağmen kendime ayıracak zamanı kolayca bulabiliyorum”. Araştırmacılar gerekli kaynaklara sahip ebeveynlerin tükenmeye karşı korunma altında olduğu sonucuna vardı.

Her birimiz ebeveyn olarak tükenmemize yol açabilecek, mükemmeliyetçilik, aşırı bağlılık, ebeveyn olarak güvensizlik ve yetersizlik hisleri, evde kalan tamzamanlı bakıcı olmanın yalıtılmışlığı gibi risk etkenlerine açığız. Ama kendi kendiniz için yapı iskelesi kurarak –aklı başında bir program yapılandırarak, mola vererek, eşlerinizden ve profesyonellerden destek alarak, sonuçtan bağımsız olarak çabalarınız için kendinizi alkışlayarak– tükenmeden kaçınabilir, çocuğunuza yapı iskelesi kurmak için tümüyle hazır, istikrarlı ve güçlü olabilirsiniz.

SORUNU ÖDÜNÇ ALMAK

Dr. Emanuele’nin on üç yaşında, burada Sarah diye anacağım bir hastası vardı; arkadaşı olmamasından, notlarının zayıflığından, okul piyesinde rol alamamaktan annesini sorumlu tutuyordu. En sık kullandığı cümle, “Hepsi onun hatası” idi.

Anne –hadi ona da Rebecca diyelim– evde kalıp hayatının geç bir evresinde doğan kızına bakmak için hukuk kariyerini bırakmıştı. Bütün ailenin odada olduğu bir seansta Sarah parmağını annesine doğru uzatıp, “J’accuse!”1 dedi.

“Haklısın,” cevabını verdi Rebecca. “Seni yoğun bir programa bağladım, hepsine gereği gibi yetişemedin. Daha erken bir tarihte matematik öğretmeni tutmam gerekirdi ve o seçmeler için seninle daha fazla prova yapmalıydım.”

Bu dinamik sahneyi gören Dr. Emanuele, Rebecca’yı hem Sarah’nın hem kendisinin eylemlerinin ve davranışlarının sorumluluğunu üstlenme ihtiyacı hakkında konuşmak üzere özel bir seansa davet etti. Rebecca, Sarah’nın sorunlarından ötürü kendisini suçlamasının, onun düşmanca davranışını özümsemesinin ve onun mutsuzluğundan ötürü suçluluk duymasının ebeveynlik görevi olduğuna inanıyormuş gibi görünüyordu; bütün bunların üstüne bir de o sıralarda nankör bir çocuk için mesleğini bırakmaktan ötürü pişmanlık duyuyordu.

YAPI İSKELESI KURARKEN BAŞARAMADIKLARINIZ

• Çocukları güzel giydiriyorsunuz ama kendiniz feci görünüyorsunuz.

• Çocukları kendinizi beslediğinizden daha iyi besliyorsunuz.

• Yıllık check-up’larınızı ihmal ediyorsunuz ve hastalandığınızda doktoru görmeye vaktiniz olmuyor.

• Çok az uykuyla ayakta kalıyorsunuz ve fincan fincan kahve tüketerek durumu telafi ediyorsunuz.

• Akıl sağlığınızla ilgili sorunlarınızı ihmal ediyorsunuz.

Ebeveyn olarak kurduğunuz yapı iskelesine çocuğunuzun, eşinizin, ebeveyninizin, dostlarınızın, internetin taş atmasına izin verirseniz iskeleniz zayıflar.

Rebecca, Sarah’nın suçlamasını kabul ettiğinde onun altında kendisini ezilmiş hissediyordu. Dr. Emanuele çözümün bir parçası olarak ona, “Sarah ödevinden sen sorumlusun. Yapmıyorsan da yine sorumluluk sana ait,” dedirtmeye çalıştı. Rebecca kızının tüm sorunlarının sorumluluğunu üzerine almayı kesince, ebeveynlik rolünde ve çocuğunun sorumluluk duygusu geliştirmesini destekleyecek bir yapı iskelesi kurma becerisinde kendisini daha güçlü hissetti.

Dr. Emanuele, “Kendinize özen göstermenin bir parçası başka insanların suçlamalarını ve utandırmalarını üstlenmemektir,” diyor.

Suçlamak ve ayıplamak, hiçbir zaman bunları kendinize uyguladığımız zaman olduğu kadar yıkıcı olmaz. Dünya çapındaki Yılın En Mükemmel Ebeveyni yarışmasında hepimiz kaybedeniz. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve mükemmel olmaya heves etme zahmetine girmemize gerek yok. Yapı iskelesi ilkelerinden teşvik etmeyi hatırlayın ve aileniz adına sarf ettiğiniz güzel çabaları kendinize hatırlatın. Kendi duygularınızı, eylemlerinizi, davranışlarınızı sahiplenerek çocuklarınıza hesap verebilirlik, gurur ve sorumluluk konusunda örnek olun ve onları da aynısını yapmaya teşvik edin.

KENDINIZE YOĞUN ÖZEN GÖSTERMEK

Ağır bir hastalıktan, bir akıl sağlığı krizinden, ciddi maddi çöküşten ya da yıkıcı bir boşanmadan mustarip bir ebeveyn kendisi için yapı iskelesi kurmakta özellikle zorlanacaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya olduğunuzda, “Altından kalkabilirim” şeklindeki düşüncelerden vazgeçmeniz gerekir. Ailenizi ve çevrenizdekileri toplayın, olabildiğince fazla destek alın.

Ebeveynliğin sürat koşusu gibi hissettiren bir maraton olduğunu sık sık söylemişimdir. Aşırı yüklenmiş olsanız, her gün çılgınca koşturuyor olsanız bile uzun vadeli düşünmeniz gerekir. Hasta bir ebeveyn, tedavisi ya da iyileşmesi sırasında annelik görevlerini devretmiş olsa bile aslında çocuklarının hayatlarına devam etmelerini sağlayarak doğrusunu yapıyordur.

Hastalarımızdan biri, Jacob olarak bahsedeceğim bir ergen, kaygı bozukluğu için yardım istiyordu. Ailesinin durumu Ne Hayatlar Var tarzındaki programlara konu olacak cinstendi. Babası bir araba kazasında trajik biçimde ölmüştü; geride kalan Jacob, annesi ve kız kardeşi kendilerini madden bir keşmekeşin içinde bulmuşlardı. Annesi faturaları ödeyebilmek için iki işte birden çalışıyordu. Sonra bir gün anneye meme kanseri teşhisi kondu.

Anne iki yakalarını bir araya getirmek için uzun saatler boyunca çalışmayı sürdürdü ve kemoterapileri hafta sonlarına ya da iki işinin arasında kalan zamanlara sıkıştırdı. Jacob kız kardeşinin bakımını üstlendi, annelerinin sağlığı ve ailenin geleceği konusunda sürekli bir kaygı içinde yaşıyorlardı. Jacob seansların çoğunda annesini ne çok özlediğinden, onun yokluğuyla nasıl büyük bir boşluğa düştüğünden bahsediyordu. “Orada olsa bile aslında yok,” diyerek insanın içini parçalıyordu. Annesi ölümcül olabilecek bir hastalıkla mücadele ederken Jacob geride kalan bu son ebeveyniyle duygusal, fiziksel bir bağ kurmak istiyordu.

Jacob’ın duygularını ifade etmesi önemliydi. Terapist, annesine, “Bu kadar fazla çalışman gerekmiyor. Yavaşlaman lazım,” demesi için onu çalıştırdı. Annesiyse, “Size bakmak zorundayım, bakmak, bakmak” moduna saplanıp kalmıştı. Ama Jacob büyük bir cesaretle annesine dönüp, “Bizimle zaman geçirerek bize bak sen. Enerjini bize ver,” dedi. Söylemediği ama ima ettiği şey şuydu: “Henüz yapabiliyorken.”

Anne kaçınma davranışı gösterdiğiyle yüzleşti, hep çalıştıysa bunu başına gelenleri düşünmemek için yapmıştı. Dostlarının ve ailesinin desteğiyle çalışma saatlerini azalttı, evde çocuklarıyla daha fazla vakit geçirdi, onlar da müthiş rahatladılar. Teyzelerden biri devreye girip getir götür işlerini ve alışverişi üstlendi. Çocukların okulunda masrafların karşılanması için bir yardımlaşma kampanyası başlatıldı. Daha fazla dinlenmesi annenin tedavisini daha iyi tolere etmesini mümkün kıldı. Üç kişilik bu aile annenin yatağında birlikte televizyon seyredip sohbet ederek daha fazla vakit geçirmeye başladı, bu sayede bir aile olarak birbirleriyle yeniden bağ kurabildiler ve Jacob’ın kaygısı da hafifledi.

Bu annenin mücadelesi uç bir örnektir ama bir ebeveyn kendi kendisine özen göstermeyi ihmal ettiğinde çocuğunu dolaylı olarak incitir. İhtiyaçlarınızı görmezden gelmenin iyi bir ebeveyn olmanın yegâne yolu olduğunu düşündüğünüzde bile kendinize özen göstermeye çalışın.

ARMUT DIBINE DÜŞER

Genetik olarak ifade edersek akıl hastalıkları aile ağacında kendisini gösterir. Kaygılı bir ebeveyn kaygılı çocuğunun yardıma ihtiyacı olduğunu kabul edebilir ama kendisi söz konusu olduğunda “idare edebileceği”ne inandığı için yardım almaz. Bu inanç, çocuk açısından bir kaçınma ve özbilinç eksikliği örneği oluşturur. Terapide sıklıkla tanık olduğum şeylerden biri de kaygılı bir çocuğun, kendi kaygısından ziyade ebeveyninin tedavi olmamış kaygısına takılıp kalabilmesi ve bu nedenle ilerleme kaydedememesidir.

Ebeveynlerden biri kaygılıysa ve diğeri değilse, kaygılı ebeveynin semptomları bir çocuğun doğmasıyla birlikte yoğunlaşabilir ve çocuk da kaygılı olursa daha da artar. Kaygılı anne ile kaygısız baba arasındaki iletişim sorunları –biri çocuğun sorununu anlar, diğeri “büyüdüğünde geçecek” beklentisi içindedir– ebeveynler arasında gerilime neden olur ve çocuk da bu gerilimden payını alır.

Kaygısız ebeveynler sıklıkla çocuğun kaygısını dostlar ya da aile ile tartışmamayı tercih eder. Ben ebeveynlere, kendi çocukluklarında yaşadıkları kaygının sıkıntısını çocuklarıyla paylaşmalarını tavsiye ediyorum. Kaygının gerçekliğiyle ilgili açık ve dürüst iletişim sizin ve çocuğunuzun kendinize özen göstermenizin bir yoludur. Bastırılmış duyguların üstüne güçlü bir yapı iskelesi inşa edilemez. Bu dünyada akıl sağlığıyla ilgili yeterince yaftalama mevcut. Kaygının üstündeki bu yaftayı evde kaldırın. Çocuğunuzun kaygısı, otizmi ve depresyonu hakkında ailecek hep birlikte konuşun.

Bazı ebeveynler için kendilerinin ve çocuklarının akıl sağlığı hakkında evde konuşmak yeterli değildir. Bir topluluğa katılmak üstünüzdeki baskıyı hafifletebilir. Kendinize özen göstermek, kaygılı bir çocuk yetiştirmenin zorluğuyla ilgili içinizi dökebileceğiniz bir destek grubu bulmak anlamına gelebilir. Başka ebeveynlerin değer vermesi kaygınızın keskinliğini azaltabilir.

Özel eğitime ihtiyaç duyan ve duymayan çocuklara uygun ebeveyn destek grupları bulmak için childmind.org/groups adresini ziyaret edin.

AH O HISLER…

Bu bölümün başında bahsettiğim, oğlu Max’in öğretmenine evde yapılması gereken karmaşık bir okul projesi hakkında öfkeyle patlayan anne Lisa, sohbetimiz sırasında şaşırtıcı olduğunu düşündüğü bir kabulde bulundu: “Max’e feci öfkelenmiştim. Son dakikaya bıraktı ve bu, işleri benim üstüme yıktığı ilk sefer de değildi. Sonra bir de surat asıyor, omuz silkiyor. Bazen oğlum… oğlum tam bir denyo oluyor!”

Bütün ebeveynlerin buna benzer hikâyeleri vardır. Ebeveynler bana hep tepelerinin nasıl attığını ve birilerine nasıl patladıklarını anlatır. Ama “Çocuğunuza mı öfkelenmiştiniz?” diye sorduğumda bunu kabul etmeye korkarlar. Çocuğunuzun sizi öfkelendirdiğini kabul etmenin yanlış bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Çocuğunuz öfkelenmenizi hak edecek bir şey yaptıysa ona sakin bir ses tonuyla, “Sana bu konuda gerçekten öfkelendim…” demeli ve söz konusu davranışın ya da eylemin ne olduğunu belirtmelisiniz.

Ebeveynlerin kimi zaman çocuklarının denyo olduğunu düşünmelerini umursamıyorum. Bu duyguyu, eşleri ya da terapistlerinden başka kimseye ifade etmemeleri gerektiği ortada. Bu duygu karmaşasının varlığını, bazen çocuklarınızla takılmak istemediğinizi ya da onlarla birlikte olmaktan her zaman hoşlanmadığınızı kendi içinizde kabul edin yeter. Sizi öfkelendirebilirler. İnatçı olabilirler. Bunu kabul etmek, bu tümüyle meşru duygular hakkında hissedebileceğiniz suçluluğun yükünü hafifletir. Terapide ebeveynlerin, “Biliyor musun, çocuğumu seviyorum, ama tanrım, neden uyumuyor ki? Tam bir uyku düşmanı! Beni deli ediyor!” demeleri çok hoşuma gider.

Kendinize özen göstermenin temeli kendinizin farkında olmaktır. Özellikle de çocuklarınız küçükken ve hayatınız da bulanıkken, “Bir dakika, ben nasıl gidiyorum bakalım?” diye sormak için kendinize zaman ayırmak o kadar ender yapılıyor ki. Oturup düşündüğünüzde, ebeveynliğin hayal ettiğiniz gibi bir şey olmadığını, çocuğunuzun bir tür pislik olduğunu veya onun da sizi bir pislik gibi gördüğünü fark edebilirsiniz. İnsanlar fazlasıyla büyük ve korkutucu göründüğü için bu duygulardan kaçar. Onun yerine meşguliyet yaratır ve bunlardan kaçınırlar. Ama bunları anlayıp kabul eder etmez kendilerini daha iyi hissederler.

Lisa da sonunda, öğretmene duyduğu öfkenin oğluna olan kızgınlığı kadar büyük olmadığını kabul ettiğinde gürültüyle nefesini verip, “Gerçekler ortaya çıkıyor,” dedi.

“Herhalde çok daha iyi hissediyorsundur,” dedim.

Öyle hissediyordu, öğretmenden özür diledikten sonra daha da iyi hissetti.

Bundan birkaç hafta sonra okulda Ebeveyn Gecesi düzenlendi. Bütün Rube-Goldberg projeleri sergilendi. Lisa’nın anlattığına göre Max’in projesi sınıftaki en kötü projeydi, yine de büyük ölçüde ödevin verildiği öğrencinin elinden çıkmış birkaç projeden biriydi belki de! Lisa projenin halini ikircikli bir duyguya ya da pişmanlığa kapılmaksızın kabul etmişti. Proje derme çatma olabilirdi ama onun sayesinde Lisa’nın yapı iskelesi çok daha güçlenmişti.

“Ama bizim karton ve seloteyp felaketimize gururla baktım çünkü her şeye rağmen bir araya getirebilmiştik,” dedi. “Bize bir eylemin bir diğerine, sonra bir diğerine nasıl yol açtığını öğretmesi gerekiyordu. İkimiz de dersimizi aldık ama tümüyle beklenmedik biçimlerde. Tükenmişseniz saldırırsınız, bu da suçluluk ve pişmanlık duymanıza neden olur. Mesaj alındı. Şimdi tükenmeden kaçınmak için elimden geleni yapıyorum ki Max ve ben birlikte bir şeyler kurabilelim.”

ŞU KALASLARI ÇIVILEYIN!

Kendinize özen göstermek ebeveyn olma konusunda kendinizi daha güçlü ve daha iyi hissetmek için yapı iskelesi kalaslarını kullanmak anlamına gelir.


Sabır

• Koşuşturmak, kendinizi ve çocuklarınızı hayatta son sürat taşımak yerine yavaşlayın. Sürdürülebilir bir program belirleyin. Belki de bazı şeyleri kaldırmanız gerekiyordur. Mola verin. Gevşeyin. Yenilenin. Günde beş dakika bile harikalar yaratır.


Sıcaklık

• Kusurlu bir insan olduğunuz için kendinizi affedin, kendiniz ve aileniz için yaptığınız bütün iyi şeylerden ötürü kendinizi sevmenin, kendinizi teşvik etmenin tadını çıkarın.


Farkındalık

• Her gününüzü, “Kafamın içinde neler olup bitiyor? Beni strese sokan nedir? Teslim etmediğim duygular ve düşünceler nelerdir? Kendime ilgi göstermekten beni alıkoyan nedir? Daha iyi hissetmek ve uyum sağlamak için neler yapabilirim?” sorularını kendinize yönelterek geçirin.


İzleme

• Ekran başında geçirdiğiniz zamanın kendinizle baş başa geçireceğiniz zamandan/romantik zamanlardan/doğada geçireceğiniz zamandan/yaratıcı zamandan/düşünme zamanından çalmaması için günlük telefon kullanımınıza dikkat edin.

3

Yeni Bir Plan Çizin

Mimarlıkta plan, bir yapının tasarımının teknik bir çizimi, eskizidir. Duvarların, kapıların, pencerelerin nerede olduğunu, ayrıca elektrik ve tesisat sistemlerinin nereden geçeceğini gösterir. Bir yapı projesi bir planla başlar. Bir yapıyı plansız inşa etmek imkânsız olurdu. İyi bir planı olmaksızın inşa edilmiş bir yapıya girme konusunda çoğumuz son derece büyük bir tedirginlik duyarız.

Birinci Bölüm’de “Yapı İskelesi Kurma Stratejileri” çerçevesinde belirttiğimiz üzere beyinlerimiz davranışlarımızın milyonlarca yıl süren evrimle çizilmiş planıdır. Ne var ki bu planın bazı yönlerinin modası geçmiştir ve modern hayat açısından pek anlamı yoktur. Evlerde ve apartman dairelerinde yaşıyoruz ama beyin planlarımız aslında bizi duygusal olarak sınırlayan kalın, sağlam duvarlı mağaralar için çizilmiş.

На страницу:
3 из 5