Полная версия
Pers Mitolojisi
1838 senesinde Heidelberg yakınlarındaki Neuenheim’da keşfedilen bu alçak rölyefte merkezde tanrı Mitra ve etrafındaki çerçevede ise yaşamının on iki önemli olayı gösterilir. Bunlar arasında en açık şekilde görünenler (çerçevenin sol üstünde) kayalardan doğumu, (çerçevenin sağında) boğayı yakalayıp mağaraya götürmesi ve (çerçevenin üstünde) Ahura Mazda’nın huzuruna çıkmasıdır. Çerçevenin solunda üstten ikinci sahne, Zeus’a (Ahura Mazda’ya) evrenin asasını veren Kronos’u (Zarvan ya da “Zaman”) simgeler. Bkz. Cumont, The Mysteries of Mithra, Şek. 15.
Vourukasha Denizi’nin yeri ve “Suların Oğlu”nun (Apâm Napât) tabiatı konusunda çok fazla belirsizlik olsa da hâkim görüş, bunların göklerdeki sular ve bulutlardan doğan ateş olduğu şeklindedir.
Ne var ki Avesta’nın göklerdeki çekişmeye dair en şiirsel anlatıları, Azhi Dahâka’yla yapılan savaşların tasvirleri değil, köpek yıldızı (Sirius) Tishtrya’nın kuraklık ifriti Apaosha karşısındaki zaferinin canlı resimleridir. Kuraklık ve yaz sıcağı, İran ülkelerindeki iki büyük dertti. Yazın en bunaltıcı günlerinde gökte beliren Sirius yıldızının faydalı yaz yağmurlarını getirdiğine inanılırken kötü ifrit Apaosha’nın ise köpek yıldızı Sirius’un tanrısı tarafından serbest bırakılan suları yakaladığı söylenirdi. Buna uygun olarak inananlar şu duayı okur:
Yıldız Tishtyra’ya tapınırız,Işık saçar, görkemlidir.Suyun nüvesini tutar, kudretlidir,Uzakları görür gözü, uzun ve güçlüdür,Kutsal diyarlarda işler,…Onu ister sürüler ile insanlar,“Ne zaman doğacak ışık saçan görkemli Tishtrya?Ne zaman, ah, ne zaman akacak kaynakların suları, eskisinden de kuvvetli?”Tishtrya inananların duasına kulak verir. Sunulan kurban ve şaraplardan memnun olarak altın kulaklı ve altın örtülü beyaz ve güzel bir at şeklinde Vourukasha denizine iner. Fakat ifrit Apaosha kara bir at kılığında karşısına çıkmak için hemen aşağı iner. Bu korkutucu atın kulakları, sırtı, kuyruğu hep tüysüzdür. Toynak toynağa karşılaşırlar. Tam üç gün üç gece savaşırlar. Daha güçlü olan ifrit Apaosha, parlak ve görkemli Tishtrya’yı alt eder ve onu Vourukasha Denizi’nden tam bir mil uzaklaştırır. Büyük sıkıntı içindeki parlak ve görkemli Tishtra’ya haykırır:
Eyvahlar olsun bana, Ahura Mazda!Yazık olsun size ey bitkiler ile sular!Mazda’ya tapınanların dini perişan!Şimdi insanlar adımı anarak tapınmıyor bana,…Eğer ki tapınacaksa insanlar bana adımı anarak,…İşte o zaman ben kazanırdım,On atın gücünü,On devenin gücünü,On öküzün gücünü,On dağın gücünü,Geçilebilir on nehrin gücünü.Onun figanını işiten inananlar Tishtrya’ya bir kurban sunarlar. Parlak ve görkemli Tishtrya bir kez daha altın kulaklı ve altın örtülü güzel ve beyaz bir at kılığında Vourukasha Denizi’ne iner. İfrit Apaosha yine kulakları tüysüz, kara bir at kılığında onun karşısına çıkmak için aceleyle aşağı gider. Karşılaşırlar ve öğle vaktinde dövüşürler. Tishtraya’nın Apaosha’dan daha güçlü olduğu görülür, onu alt ederek Vourukasha Denizi’nden çok uzaklara sürükler ve şöyle haykırır:
Selam bana, Ahura Mazda!Selam size ey bitkiler ile sular!Selam Mazda’ya tapınanlara!Selam olsun size ey ülkeler!Ey su kanalları! Haydi gidin de yukarı,Akın haydi maniniz olmadan,İri taneli ekinlere,Küçük taneli otlara,Maddi dünyaya.Sonra Tishtrya, Vourukasha Denizi’ne gider ve denizi kıyılarına akacak şekilde fokur fokur kaynatır. Öyle ki yalnızca denizin kıyıları değil tam ortası da kaynamaktadır. Ardından Vourukasha Denizi’nin ortasında duran Ushindu Dağı’nın üzerinden buharlar yükselir ve bulutlar oluşturup refah bahşeden Haoma’nın geçtiği yolları takip ederek ilerler. Tishtrya’nın arkasından Mazda’nın kuvvetli rüzgârı, yağmur, bulutlar ve dolu, köylere, tarlalara ve yeryüzünün yedi bölgesine akın eder.
Tishtrya mücadeleye yalnızca bir at kılığında girmez, aynı zamanda bir boğa kılığında belirir. Bu da bize fırtına tanrısı Zu’nun bir boğa şeklinde dövüştüğü Semitik miti hatırlatır. Söz konusu mit, fırtınaların şiddetine ve suyun dünyaya getirdiği berekete bir göndermedir.
Nihayet Tishtrya harika bir delikanlıya dönüşür. İşte bu yüzden erkek çocuklarına talih vermesi için ona yakarılır. Bu avatarla kendini gösterir:
On beş yaşında pırıl pırıl,Keskin görüşlü, uzun ve gürbüz,Güçlü kuvvetli, pek de hünerli,Bir genç adamın bedeninde görünür.Bu yağmur miti daha sonra kozmik bir hikâyeye dönüşür. Tishtrya’nın sağanak yağmurunun Mazda’nın yaratımının karşıtı olarak Angra Mainyu tarafından meydana getirilmiş kötü yaratıkları yok etmek amacıyla henüz yeryüzünde insanların olmadığı ilkel zamanlarda gerçekleştiğine inanılmıştır. Tishtrya’nın yardımcıları Vohu Manah, Amesha Spentalar ve Haoma’dır. Ayrıca Tishtrya büründüğü bu üç kılığın her birinde on gün ve on gece yağmur yağdırır. Bu, otuz gün olduğu varsayılan yazın en bunaltıcı günlerine bir atıftır. “O yağmurun her bir damlası bir kâse büyüklüğüne ulaşır ve sular bu yeryüzünün tamamında bir insan boyuna ulaşır. Yeryüzündeki habis yaratıkların tamamı yağmurlarla ölüp yerin deliklerine gider.” Ardından rüzgâr eser ve sular çekilip dünyanın sınırlarına götürülür. İşte Vourukasha (“Geniş Körfezli”) Denizi bu sulardan doğmuştur. “Habis yaratıklar yerin içinde ölü olarak kalır. Zehirleri ve pis kokuları toprağa karışır. Bu zehri topraktan temizlemek için Tishtar uzun toynaklı beyaz bir at kılığında okyanusa iner.” Apaosha’yı alt ederek nehirlerin yayılıp akmasını sağlar.
Vourukasha Denizi’nden suları toplama ve dağıtma görevinde Tishtrya’ya üç bacaklı eşek adı verilen tuhaf bir mitsel yaratık yardım eder. “Engin okyanusun ortasında dikilir. Üç ayaklı, altı gözlü, dokuz ağızlı, iki kulaklı ve tek boynuzludur. Gövdesi beyazdır, gıdası manevidir ve kendisi ise hakşinastır. Altı gözünden ikisi gözlerin bulunduğu yerde, ikisi başının tepesinde ve ikisi ise hörgücünün üstündedir. Bu altı gözünün keskinliği sayesinde her şeyi alt edip yok eder. Dokuz ağzından üçü başının içinde, üçü hörgücünün içinde ve üçü de böğürlerindedir. Her bir ağız (denizden üç bin beş yüz kilometre yükseklikteki) Alvand Dağı kadar büyüktür. Bu eşek okyanusun içinden boynunu uzattığında kulakları herkesi dehşete düşürür ve engin okyanusun tüm suları şiddetli bir biçimde çalkalanır. Okyanusa çişini yaptığında bütün deniz suyu arınır.” Aksi takdirde, “Deniz, kötü ruhun sularına döktüğü zehir yüzünden yok olacaktır.” Darmesteter’e göre bu eşek, fırtına bulutunun bir diğer cisimleşmesidir, West’e göre ise Mazdek rahiplerinin hoş gördüğü ve kendi sistemlerine dahil ettiği yabancı bir tanrıdır.
Soyutluğa ve soyutluğu kişileştirmeye yatkın olan Zerdüştlük, mitlerin Thraetaona, Tishtrya ve başka kahramanlara atfettiği her tasvirden kötü yaratıkların ve düşmanların mağlup edilişini somutlaştıran bir zafer cini yaratmıştır. Bu ilahın ismi Verethragna (“Düşman Saldırısı Karşısında Zafer”) şeklindedir. Bu bize Vedik inançtaki kudretli fatih-tanrının lakabı Vrtrahan’ı (“Vrtra’yı Öldüren”) hatırlatır. Vrtra “saldırı”, ikinci durumda saldıran ejderha Ahi yani İran’daki Azhi’nin adı olmuştur.
Verethraghna popüler kültüre nüfuz eder ve hatta Ermenilerin Herkül’ünün ismi olmuştur. Yüzyıllar boyunca İran kültürünün tesirinde kalmış olan Ermeniler bu kahramana Verethraghna’nın bozulmuş bir versiyonu olan Vahagn ismini vermiştir. Muhtemelen Vourukasha Denizi’nin bir hatırası olarak okyanusta doğduğuna inanılmıştır ve yalnızca halihazırda tanıdığımız ejderha Azhi’yi değil Avestçedeki ismi Azhi’nin bir lakabı olup “tükürüğü zehirli olan” anlamına gelen Vishapa’yı da alt etmiş ve onları Damavand Dağı’na zincirlemiştir. Avesta’daki bir ilahide Verethraghna’nın çeşitli enkarnasyonları sıralanır. Burada kendini “en kudretli, en muzaffer, en görkemli, en lütufkâr, en avantajlı, en çok şifa veren” olarak betimler. Bütün kötülerin, insanların ve ifritlerin, büyücülerin ve yoldan çıkartıcı cinlerin ve diğer habis varlıkların kötülüklerini yok eder. Güçlü ve güzel bir rüzgâr kılığında gelir. Mazda tarafından yapılan ve hem sağlık hem kuvvet olan Şan’ı taşır. Ardından sarı kulaklı ve altın boynuzlu güzel bir boğa kılığında galebe çalar.
Üçüncü olarak Tishtrya gibi beyaz ve güzel bir attır. Sonra keskin dişli ve uzun tüyleri olan bir yük devesi olur. Beşinci olarak bir yaban domuzu ve daha sonra ise yine Tishtrya gibi keskin görüşlü, ince topuklu on beş yaşında yakışıklı bir delikanlı kılığında ortaya çıkar.
Yedinci defa belirir:
Vareghna’nın kılığında.Yerdekinden ve göktekinden av avlanır.Kuş gibidir, en süratlidir,Hem de en hafifidir yola çıkanların.Yaşayanlar arasında iyi atılıp fırlayan okun hızına,Yetişen bir o vardır.Kabarık tüyleriyle uçar ileri,Şafak sökmeye başladı mı,Arar akşam yemeğini gece olunca,Arar sabah yemeğini Güneş doğunca.Aşar vadilerin bulunduğu yarıkları,Aşar yüce tepeleri,Geçer nehir yataklarını,Aşar orman tepelerini,Duyarak kuşların söylediklerini.Daha sonra Verethraghna “kıvrık boynuzlu güzel bir yaban koçu” ve ardından da “keskin boynuzlu bir dövüş geyiği” kılığında gelir. Bunların erkeklik sembolleri olduğunu şöyle belirdiği onuncu avatardan anlayabiliriz:
Görkemli bir kahramanın bedeninde,Mazda’nın yarattığı güzel biçimiyle belirir.Elinde en güzel süslerle süslenmiş,Altın kakmalı bir hançer vardır.Verethraghna erkekliğin kaynaklarını, kol gücünü, vücut sağlığı ile dayanıklılığını ve kar-balığının keskin görüşlülüğünü verir. Bu balık uçsuz bucaksız olan ve bir insan boyunun bin katı derinliğindeki Rangha’da suların altında yaşar ve bir saç teli inceliğindeki bir dalga boyundadır. Bulutlu bir gecede yerdeki bir at kılını ayırt edebilen ve o kılın, atın başından mı yoksa kuyruğundan mı düştüğünü anlayabilen bir aygırın görüş gücünü sağlar.Parlayan bir iğnenin hatta bir iğne ucunun verdiği kadar ışıkta, dokuzuncu bölgeden bakıp bir yumruk büyüklüğündeki et parçasını bile görebilen altın yakalı akbabanın görüşünü verir.”
Fakat hepsi bu değildir, zira öğrendiğimiz kadarıyla,
İster insan olsunlar, isterse ifrit,Ahura’nın mahlûkundan Verethraghna,…Parçaladı savaş ordularını,İkiye yardı savaş ordularını,Sıkıştırdı savaş ordularını,Dehşetle sarstı savaş ordularını.…O zaman Ahura’nın mahlûkundan Verethraghna,Bağladı ellerini arkalarından,Çıkardı gözlerini yuvalarından,Sağır etti kulaklarını,Birleşmiş ülkelerin savaş ordularının,Mithra’ya ihanet eden (ya da sözlerini inkâr eden) adamların,Artık dayanaklarını koruyamazlar,Artık karşı koyamazlar.Bu ilahinin şiirsel ilhamı, onu uzun bir şekilde alıntılanacak kadar ilginç kılıyor. Özellikle de göklerdeki çekişmeye dair eski mitlere ait pek çok özellikteki zafer ruhunun kişileştirmesindeki yoğunluğu göstermesi bakımından bu önemli.
Bu hikâyenin pek çok kopyası ortaya çıkacaktır. Burada bahsi geçenler haricinde Pers mitolojisinde daha pek çok benzer hikâye mevcuttur. Boynuzlu ejderha ya da altın topuklu Gandarewa’yı öldüren ve ileride görüleceği üzere serüvenleri Şahnâme’de geniş bir şekilde ele alınmış olan Keresâspa’nın hikâyesi buna örnek gösterilebilir.
Esasen düalistik bir karaktere sahip olan Pers mitolojisi başka pek çok mücadele içermektedir. Altın çağın kralı Yima’nın Azhi Dahâka tarafından alt edilişi, ilksel boğanın Mithra tarafından öldürülmesi, yaratılışın ilk zamanlarında Ahura Mazda ile Angra Mainyu arasındaki savaş, peygamber Zerdüşt’ün ifritlerin öğretilerine karşı açtığı savaş ve dünya sona ereceği zaman peygamber Saoshyant’ın vereceği aynı mücadele bunlar arasında sıralanabilir.
Bütün bunlar sonraki bölümlerde ele alınacaktır. James Darmesteter gibi mitoloji uzmanlarına göre bu hikâyeler, ışık ile karanlığın fırtına bulutundaki mücadelesinin (bazı değişikliklerle) sürekli tekrarlanmasıdır. Bu çıkarım, muhtemel olsa da elbette abartılıdır. Ayrıca ünlü mitten ödünç alınan unsurların her biri iki yaratım arasındaki büyük dualistik savaşın olayları olan başka mücadelelere nüfuz etmiş olması da çok doğaldır. İşte şimdi bu kavga döneminin sonundan yaratılış zamanından dünyanın yenilenmesine kadarki bu çatışmayı takip edeceğiz.
Hint-İskit ve Sasani Sikkelerindeki İran Tanrıları
1. Tishtrya
Ok ve yay taşıyan tanrıdır. Dişi olarak tasvir edilmesinin sebebi muhtemelen Yunan tanrıçası Artemis’in taklit edilmesiyle ilgilidir. Hint-İskit Kralı Huviska dönemine ait bir sikkeden alınmıştır. Bkz. Stein, Zoroastrian Deities on Indo-Scythian Coins No. X. s. 267-70.
2. Khshathra VairyaMadenlerin tanrısı olan bu tanrı yani “Arzu Edilen Krallık” niteliğine uygun şekilde tamamen metal zırhlı olarak temsil edilir. Hint-İskit Kralı Huviska dönemine ait bir sikkeden alınmıştır. Bkz. Stein, Zoroastrian Deities on Indo-Scythian Coins No. XI. s. 260.
3. ArdokhshoBu tanrıçanın Yunan mitolojisindeki Tike (“Talih”) örnek alınarak oluşturulduğu açıktır ve Ashi isimli ilah olduğu düşünülmüştür. Para üzerindeki ismin “Erdemi Çoğaltan” anlamına geldiği gözükmektedir. Haurvatat ile Ameretat’tan “erdemi çoğaltanlar” şeklinde bahsedilmesi göz önüne alındığında editör, Ardokhsho’nun Amesha Spenta’lardan biri, muhtemelen de bitkilerin tanrısı Ametat olduğunu düşünmektedir. Hint-İskit Kralı Huviska dönemine ait bir sikkeden alınmıştır. Bkz. Stein, Zoroastrian Deities on Indo-Scythian Coins No. XVI. s. 260, 281.
4. Asha VahishtaBu tanrı, ismi dışında her bakımdan tam olarak Mitra gibi temsil edilmektedir. Hint-İskit Kralı Huviska dönemine ait bir sikkeden alınmıştır. Bkz. Stein, Zoroastrian Deities on Indo-Scythian Coins, No. XVII. s. 260.
5. Ahura MazdaAhura Mazda’nın geleneksel temsili, bir sunaktan ziyade kutsal alevlerin yükseldiği ve bir ateş tapınağına benzeyen bir yapının üzerinde yer alır. Bir Part sikkesinden alınmıştır. Bkz. Drouin, Revue archeologique, 1884, Plate V, No. 2.
6. Ateş TapınağıBurada sunak en sade biçimle görülür. Editörün koleksiyonundaki bir Sasani sikkesinden alınmıştır.
7. Ateş TapınağıBurada sunak çok daha ayrıntılı bir biçimdedir. Editörün koleksiyonundaki bir Sasani sikkesinden alınmıştır.
8. FravashiAtar’ın huzuruna sadece rahiplerin çıkmasına izin verilmesine rağmen, ateşteki bir Fravashi’nin (Cin) ortaya çıkışını göstermesi ve kralı ateşin muhafızlarından biri olarak tasvir etmesi bakımından ilginçtir.
Bir Sasani sikkesinden alınmıştır. Bkz. Dorn, Collection de monnaies sassanides de J. de Bartholomaei, Plate VI, No. I. Seepp. 261, 342.
İkinci Bölüm
Yaratılış Mitleri
Pers yaratılış efsanesi şöyledir: Ahura Mazda ezelden beri sonsuz ışık diyarında yaşamaktadır. Oysa Angra Mainyu’nun yeri sonsuz karanlığın dibindedir. Aralarında ise boşluk yani hava vardır. Ahura Mazda “düşünemeyen, hareket edemeyen ve elle tutulamayan varlıklar olarak üç bin yıl boyunca ruhani bir duruda” kalacak olan mahlûklarını yarattıktan sonra karanlığın dibinden yükselen Kötü Ruh, Ahura Mazda’nın ışığına girer. Kötü tabiatlı olduğu için bu ışığı yok etmek üzere atılır fakat İyi Ruh’un ondan çok daha güçlü olduğunu görünce kasvetli karanlığa geri dönüp orada kendisine yardım edecek bir sürü ifrit ve zebani yaratır.
O zaman Ahura Mazda, Kötü Ruh’un korkunç, kokuşmuş ve kötü mahlûklarını görür. Bu meselenin nereye varacağını bildiği için Angra Mainyu’nun yanına gidip ona barış teklifinde bulunur: “Ey kötü ruh! Benim yarattıklarıma yardım et ve övgüde bulun ki karşılığında sen ve senin mahlûkların ölümsüzlük ve ebedi sağlıkla ödüllendirilesiniz.”
Ne var ki Angra Mainyu şöyle bağırır: “Hiçbir yere gitmeyeceğim, ne senin yarattıklarına yardım ederim ne de onlara övgüde bulunurum. Ben iyi şeyler konusunda seninle aynı fikirde değilim. Senin mahlûklarını sonsuza dek yok edeceğim. Dahası, bütün yarattıklarını senden soğutup beni sevmeye zorlayacağım.”
Buna karşılık Ahura Mazda Kötü Ruh’a şöyle der: “Bir süre belirlensin! Böylelikle bu çatışma dokuz bin yıl sürsün.” Çünkü bu sürenin sonunda Kötü Ruh’un mahvolacağını bilmektedir. Dikkatsiz ve cahil olan Kötü Ruh, bu anlaşmadan memnundur. Dokuz bin yıl ise üçe bölünecektir: İlk üç bin yılda Mazda’nın istediği olur, sonraki üç bin yılda Mazda ile Angra Mainyu’nun iradeleri karışır ve sonuncu üç bin yılda ise Kötü Ruh etkisiz kılınacaktır.
Daha sonra Ahura Mazda o güçlü duayı yani Yathâ ahû vairyâ’yı söyler. Böyle yaparak sürenin sonunda zafer kazanacağını ve düşmanının acizliğini Kötü Ruh’a gösterir. Bunu anlayan Angra Mainyu şaşkına dönerek kasvetli karanlığa geri döner. Burada üç bin yıl şaşkınlık içinde yaşar. Bu süre boyunca Mazda’nın yarattığı varlıklar zarar görmez ancak sadece ruhani bir halde var olurlar. Bu üç bin yıl sona erene dek asıl yaratılış başlamaz.
Ahura Mazda, kozmogonik süreçte ilk adım olarak Vohu Ma-nah’ı (“İyi Zihin”) yaratır. Bunun üzerine Angra Mainyu hemen Aka Manah’ı (“Kötü Zihin”) yaratır. Benzer şekilde Ahura Mazda öteki Amesha Spentaları yaratınca, düşmanı da onların karşılıklarını meydana getirir. Bütün bunlar bitince dünyanın yaratılışı gerçekleşir. Sırasıyla gökyüzü, su, yeryüzü, bitkiler, hayvanlar ve insanlar yaratılır.
Ahura Mazda gökyüzünü ve gök cisimlerini meydana getirirken ilk olarak gökkubbe ile yıldız takımlarını ve bilhassa da burçları yaratır. Yıldızlar savaşçı bir ordu olup görevleri kötü ruhlara karşı savaşmaktır. Altı milyon dört yüz seksen bin küçük yıldız vardır ve sayılamayan birçok yıldıza da gökyüzünün dört köşesinde yer verilmiştir. Yıldızları dört lider yönetir: Tishtrya (Sirius) doğunun, Haptôk Ring (Ursa Major) kuzeyin, Satavês batının ve Vanand ise güneyin lideridir. Sonra Ay ile Güneş’i yaratır.
Gelgelelim, bu arada pis bir dişi ifrit olan Jahi, Angra Mainyu’yu uzun uykusundan uyandırır. “Haydi, kalk. Dünyada çatışma yaratacağız.”
Fakat bu durum Angra Mainyu’nun hiç hoşuna gitmez çünkü Ahura Mazda’dan öyle çok korkmaktadır ki başını bile kaldıramaz. Sonra dişi ifrit yine bağırır: “Haydi, kalk ey babamız! Zira bu dünyada öyle bir çatışma yaratacağım ki Aûharmazd ve baş melekler sıkıntı ve derde gark olacaklar. Aûharmazd’ın yarattığı her şeyi perişan edeceğim.”
İfrit üçüncü defa bağırdığında Angra Mainyu çok mutlu olur ve şaşkınlığından kurtularak ayağa kalkar. Sonra Jahi’yi başından öpüp haykırır: “Söyle, dileğin nedir? Ne istersin benden?” Jahi bağırır: “Bir erkek isterim senden.” Kötü Ruh bir kertenkeleninkine benzer biçimdedir. Fakat kendini on beş yaşında bir delikanlıya çevirince Jahi onu beğenir.
Sonra Angra Mainyu yardımcısı olan ifritlerle beraber henüz yaratılmış olan ışık kaynaklarına doğru gider. Gökyüzünü görünce bir yılan misali göğün içine fırlar. Öyle ki sema tıpkı bir kurt yüzünden irkilen bir koyun gibi ürker. Tüm yaratımın üzerine bir sinek gibi hücum eder ve dünyayı gün ortasında gece karanlığına gark eder. Takımyıldızlarının liderlerine karşılık gezegenleri yaratır. Gezegenler gökkubbeye çarparak takımyıldızları karıştırır. Böylece bütün yaratım sanki bir ateşle yanmış ve dumanları tütüyor gibi bozulur.
Doksan gün ve gece boyunca Amesha Spentalar ile Yazatalar ifritler grubuyla çarpışarak onları şaşkına çevirip tekrar karanlığa fırlatırlar. Gökyüzünün surları öyle güçlü bir şekilde inşa edilir ki artık zebaniler içeri giremez. Kötü Ruh da artık bir giriş yolu bulamaz. İfritlerin yok edilişini ve kendi acizliğini de görünce aşağıdaki karanlığa geri döner.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Firdevsî, Şahnâme, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2009, 1. Baskı. (e. n.)
2
Soma: Eski Hint ve Pers dinlerinde tanrılara ve insanlara ölümsüzlük veren içkidir. (ç.n.)