bannerbanner
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
7 из 7

Onlar Kama’nın ter ve et kokan evine girince, Gani:

“Of! İyi ki suda yaşayan Kama imişsin37, porsuk olmuş olsan evin ne kadar pis kokardı. Bit ve pirelerden arınmış kilim, yorganların da vardır değil mi Kazak!” diye şaka yaptı. “Bit yoksa Rus olmuş olmaz mıyım Gani abi? Rus olursam sen yaşayamazsın ha!”

“Ha ha… Olsun! Bitlenmeye devam et, bitlerin uçarsa uçsun, Rus olma da! Şeng Duben’in aklı Ruslardan gelir. O tarafta bizlere soykırım yaptı, kalan insanlarımızı şimdi Şeng Duben’in eliyle yok etmek istiyor.”

“Ablayhan’ı yok edip, Alaş Orda Kazaklarına katliam yaptı. Hudayarhan’ı yüceltip Şeyhul İslam deyip Özbeklere katliam yaptı. Uygur’un neymiş?” dedi Börebay isimli, kara bıyıklı, iki yanağı horoz tacı gibi kırmızı olan genç. O, bir yana yaslanıp kilimi kaldırıp “Çirt” diye tükürdü ve sözünü devam etti “Sen, Hırsız Gani! Börebay’ın arkasından hırsızlık yapmaktan başka ne işe yararsın?”

“Çu Siling’i38 kendi elimle boğazlarım!” dedi Gani gülerek: “En büyük hırsız işte Çu Siling. Şeng Duben’in kayınbabasıdır. Onlar ikimiz gibi şerik hırsızlar, bizi tutuklarmış, hapishaneden yedi defa kaçıp kurtuldum. Şimdi tutuklanırsam öldürecek! Hey Kama, atları samanlığa sok. Muhtar Bay’ın atı gibi kişneyip belasını bulmasın. Gâvur askerlerin tüfekleri yamanmış, Şeng Duben de usta atıcıymış. Ga Siling, Cang Siling, Hoca Niyaz’ı öyle perişan etti ki…”

“Doğru, bu Şeng Şisey dediğin yaman mahlûkmuş!”

“Tutuklanırsan işkence edip öldürecek. Ellerini bağlayıp dört duvarı ve zeminine demir şiş kakılan, kıpırdamak mümkün olmayan bir kişilik odada, ayakta bırakıp kapısını kilitliyormuş. Tekmelemek istesen ayağın prangada, küfrediyorsun, lanet okuyorsun, ayakta acı çekerek ölüyorsun. Onun öyle bin türlü işkence yöntemi varmış… Of of… Yarın Nilka Dağları’na, Ekber Batur’un yanına kaçıp gidelim… ”

Nuri, sözü açık seçik ama kaba saba, hikâyelerdeki kahramanlar gibi esrarengiz, saçları ağarmaya başlayan, burnu kısa, gövdesi oldukça sağlam, iriyarı bu adama hayli ilgi duydu.

“Gani Abi, siz hiçbir şeyden korkmuyor musunuz?”

“Korkarım.”

“Ne gibi şeyden?”

“Güzel kadınlardan.”

“Peki, Allah’tan?”

“Ölümsüz olsaydım, O’ndan da korkmazdım.”

“Siz! O ünlü hırsız mısınız?”

“Evet!”

“Siz çok zenginsiniz değil mi?”

“Ne demek bu? Bir defa, bir sürü yılkı kaçırırsam, yarısını bu Kazak alıyor. On fakire birden at veriyorum. Kendime yine aynı boz atım kalıyor. Çalıyorum, fakirlere dağıtıyorum. Bu dünyada en çok şey nedir? Fakirlerdir. Onları zenginleştirmek mümkün mü?”

Nuri, yan yatan Gani’nin bileğini usulca tutup yokladı.

Onun bileği Nuri’nin bacağı gibi tombul idi.

“Şeng Duben yaman dövüşçüymüş, onu yenebilir misiniz Gani abi?”

“Gidip söyle o beceriksize, teke tek çıksın. O, on yumruk atsın, ben bir yumruk atayım. Ya da tabancayı falan bırakıp kendisi gibi dokuz kişiyi getirip on kişi olarak çıksınlar karşıma” dedi Gani, yumruğunu yükseklere kaldırıp: “Börebay’dan sor, kudurmuş bir buğrayı bir yumrukla düşürdüm. Tüfek, makineli tüfek, top gibi şeyleri hangi pısırık icat etmiş ki! Hazreti Ali, Ebu Müslim gibi pehlivanlar bilek gücüyle düşmanlarını dövmüştü. Şimdiki silahlar o zamanda olmuş olsaydı, onlar da pehlivan olamazdı belki…”

Hırsız Gani’nin sözü ve düşüncesi garip idi. Nuri bunun gibi tuhaf bir adamı ilk defa görüyordu. O, babasının başına gelenleri anlatınca:

“Abduömer Bey denilen o Kaşgarlı, rüşvet almıştır” dedi Gani, öfkelenerek “Hocama şikâyet edip ne yaparsın. Bırak, ben kendim kurtaracağım!”

“Nasıl yani?” Nuri sevinip güldü.

“Kurtaracağım ama dağa götüreceğim.” dedi Gani esneyerek:

“Abduömer ’in birçok eşi, çok güzel de bir kızı varmış.

Göreceksin, şu kızı alıp kaçarak rezil rüsva edeceğim.”

Nuri’nin yüreği sarsıldı. Onun yüreğinde yanmaya hazır gizli bir ateş vardı. Bu ateşe çıra dokundu, birisi üfledi. Onun vücudunda, yüreğinde ve damarlarında ateş peyda oldu. Gayriihtiyarî bir şekilde evden çıkıp bahçeye doğru koştu. Eski karaağacın yanına varıp ateşli sesiyle:

“Sabiha!” diye bağırdı.

Fakat Sabiha nerede, hangi düşüncede idi? Bunlardan Nuri’nin haberi yoktu. Aşkın gücü her şeyden yamandır. Âdemoğlunu akıldan, iradeden, hatta ömürlük istikbalden mahrum edebilir. Bu sözleri Nuri çok defa duymuştu ama aşkın gücüne karşı iradesi güçlü değildi. İçinde yiğitçe bir cesaret ile çocuksu bir saflık savaşıyordu.

Ertesi gün Nuri şehre, okuluna döndü. İki katlı, teneke tavanlı yatak binasının iki katında öğrencilerin yatakhanesi vardı. Her odaya sekiz yatak koyulmuştu. Kapının hemen arkasındaki yatak Nuri’nin idi. Yatakhaneye gidip arkadaşlarına köy ekmekleri, kurut ve kaklar ikram ederken bir öğrenci alelacele girdi ve:

“Hapishaneye haydutlar girip üç askeri öldürüp dört adamı alıp kaçmış. Şimdi sokaklar askerlerle doluymuş. Dinleyin! Korna sesi!” dedi.

Okulun önündeki fabrikadan, sonra Musabayof Fabrikası’ndan ardı ardına korna sesi duyuldu. Bu, sıkıyönetim işaretiydi. Şimdi kim sokağa çıkarsa vurulacaktı. Nuri’nin yüreği titredi. Hırsız Gani’nin “Babanı kurtaracağım!” sözü aklına geldi. Askerler okulu ararsa, kaçırılmış Ziyavdun’un oğlu Nuri’yi mutlaka tutuklayacaklardı. Ölen üç asker için Yao Siling, Nuri’nin kardeşlerini dahi öldürecekti. Nuri kardeşleriyle birlikte kendini kurtarmalıydı. Kimden yardım isteyecekti. Rahimcan olur mu? Hayır, Onu bu işe bulaştırırsa belayı büyütmüş olmaz mı? Peki ya Saşk, Emin Evzi, Rusulof? Hayır, onlar yardım edemez. Tevekkül ederek, Nazar-han Hoca’nın huzuruna gidip doğruyu söylemek gerekir

O, okulun arka duvarından aşıp Tatar zenginlerinin bahçesine, sonra Novigord sokağına çıktı ve kavak ağaçlarını siper yaparak, Üçkapı’ya doğru yürüdü. Hocanın yeni evinin inşası henüz bitmemişti. Dördüncü sokağın girişindeki mavi kapılı evde oturuyordu.

Hiçbir şey olmamış gibi görkemli giyinen Nuri, hızlı bir şekilde yürüyerek iki askerin bekçilik yapmakta olduğu dış kapıya geldi:

“Ne işin var?” dedi bekçi, önünü kesip.

“Hey, beni tanımıyor musunuz? Ben Hocam’ın muhafı zı Musa Fuguan39 ın oğluyum, babamla görüşeceğim!”

“Musa!” dedi bekçi bir pencereyi çekip. Musa adındaki otuz yaşlarındaki, kılıç kuşanmış adam Nuri’yi görünce:

“He şair!” dedi. Bir toplantıda Nuri şiir okuduğunda Fuguan onu övmüştü.

“Size söyleyeceğim önemli şey var!”

“Yürü!” dedi ve bekçiye bakıp “Ziciren”40diye ekledi.

Hocam yoktu. Onun gözde eşi Epriz Ayım durumdan haberdar oldu ve Dokuztara ilçesinin hâkimine telefon edip Nuri’nin kardeşlerini Çığlık Mezar’daki Hocam’ın evinde saklamayı emanet etti. Nuri’yi ise Musa’nın himayesine bıraktı. Hocam geç geldi, eşinden olup biteni dinleyince:

“İyi yapmışsınız ama hiç ses çıkarmayın. Yarın o çocuğu Nusret Bayların evine taşıyalım.” dedi.

Hocam, Çığlık Mezar’da Tunganlara karşı ordu kurduğunda Ziyavdun önemli katkılar sağlamıştı. Muhtar Bay Tunganların çilesini çok çekmişti. Hocam onlara sahip çıkmalıydı. Zamanı geldiğinde Sovyet Konsolosluğu ve Yao Si-ling ile konuşup bu işi iyi halledebilirdi.

Nuri sığınak bulup, dostu Rahimcan’la görüştü. Ama şimdi onun okulu ne olacaktı? Peki ya istikbali?

* * *

İli valiliğinin başkan yardımcısı, vali Nazarhan Hoca öğle namazını kıldıktan sonra faytonda oturup Gökköprü’den geçti ve eski hâkimiyet merkezi olan, demir ve tahtadan yapılmış evleri çevreleyen güzel bahçenin kapısına geldi. Burası valilik savunma genel merkezi ve toprak işlemesi yönetim merkeziydi. Hocam, üzerine ceket ve pantolon, işlenmiş kürk, başına samur kürkünden yapılan şapka giymiş, gömleğine kravat takmıştı. İri burun, kara bıyık, ak yüzlü adam, hüzünlü ve düşünceli bir şekilde faytondan indi. Kara bıyıklı sekreteri ona yardım etmek isteyince, nazikçe reddetti ve demir çatılı binanın merdiveninden çevik adımlarıyla çıkıp yazıhanesine doğru yürüdü.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Şeng Duben—Şeng Şisey, Dönemin Şincan’daki Çinli yöneticisidir. Duben—Çince kelimedir, askeri ve idari yönetici demektir.

2

Ho— Yüz ölçüsü birimidir. Bir ho altı buçuk ara denk gelir. Ayrıca ağırlık birimi olarak da kullanılır. Bir ho 64 kg’a denk gelir.

3

Tarancı—çiftçi, özellikle Kuzey Şincan bölgesindeki çiftçiler.

4

Çince kelime, bölüm başkanı

5

Ziyavdun’un halk dilinde söylenişi

6

Dutar—iki telli bir çalgı aleti

7

Burada Nuri “Garip Sanem” destanından alıntı alarak espri yapmıştır.

8

Şanyo—Çince kelime, geçmiş dönemdeki muhtar.

9

Lenin demek istiyor.

10

Aksu, Kuça, Hoten’den gelenlere de buranın Tarancıları Kaşgarlı diyordu.

11

Kang—Çince kelime, ocak ateşiyle ısıtılan, genellikle kerpiçten yapılan taraça.

12

Resililer—Rusyalılar, Rusların neslinden olanlar veya Orta Asya’dan gelenler

13

Tungan—Çinli Müslümanlar, genellikle Çin dilinde konuşuyor, gelenek bakımından Çinlilere daha yakın.

14

Döngmahalle—tepe mahalle, Karadöng—kara tepe demektir.

15

Kısmak—pişirilmiş çorba, pilav, süt gibi yemeklerin kazandibinde kalan, kuru ve katı kırıntısı.

16

Lozung—Çince kelime, vergi alan bey, yönetici bey, patron

17

Dangzı—Çince kelime, dosya, vergi arşivi

18

Buğday biçtiği gün buğday tarlasında çalışanlara yemek veren tarla sahibi.

19

Kırık nezir—vefat eden kişi için 40 gün sonra yapılacak yas tutma işi, birçok insan katılır, yemek yer, rahmetli için dua, niyazda bulunur.

20

Şa sı ni—Çince kelime, seni öldüreceğim anlamı verir.

21

Jini şenren—Çince kelime, bana kıydı, canımdan ediyor anlamı verir.

22

Cangcung—Çin’in yerli askeri yöneticisi

23

Dotey—Çince kelime, dönemin yerli valisi

24

Han—1755-yıldan itibaren Uygur bölgesini yöneten Çing sülalesi hanı, hanlık İli bölgesinde askeri hükümet kurup tüm Uygurları yönetmişti. Burada 1860-yıllarda İli ilinde patlak veren çiftçiler isyanı kastedilmekte

25

Sadır— Sadır Pehlivan, dönemin kahramanı, ayaklanan çiftçilerin önderi, geniz sesiyle konuşan özelliğinden dolayı öyle lakap takılmıştır.

26

Geycang—Çince kelime, mahalle yöneticisi.

27

Şanyoluk—muhtarlık, köy yönetimi.

28

Narın—et, soğan ve makarna ile yapılan bir çeşit yemek.

29

Paşşap—sokak gözetici bey, toy teşrifatçısı.

30

Dotey—Çince kelime, vali anlamına gelir.

31

Aygır aldı—yani soğuk, aygırı da öldürecek yer anlamına gelmektedir.

32

Çento—Çince kelime, sarıklı baş anlamındadır. Genellikle Çinliler veya Çinli Müslümanlar sayılan Tunganlar(Huiler) Uygurları küçümsemek amacıyla bu sözü kullanmıştır.

33

Siling—Çince kelime, komutan demektir. Bir askeri mevki veya birliğin komutanı ve rütbece tuğgeneralden küçük olan subaydır.

34

Sicang—Çince kelime, tümen komutanı.

35

Altı büyük siyaset—emperyalizme karşı durmak, Sovyet birliğiyle ittifak olmak, ulusların eşitliğini sağlamak, barışçıl olmak, yeniden inşaa sürecini başlatmak, dürüst olmak…

36

Gomindang—Çince kelime, Çin Halk Partisi, bir diğer adı Çin Milliyetçi Parti si. 1946—1949 yılları arasındaki İç savaşta zafer kazanan Çin Komünist Partisi, 1949’da iktidara geldikten sonra, Gomindang Tayvan’a kaçmış ve orada kendi hakimiyetini kurmuştur ve hala devam etmektedir.

37

Kama—su samuru

38

Çu Siling— bölgenin askeri ve idari işlerden sorumlu Çinli kurmay.

39

Fuguan—Çince kelime, devlet büyükleri veya komutan yardımcısı, yaver.

40

Ziciren—Çince kelime, öz adamımız anlamı verir.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
7 из 7