
Полная версия
Kırgın
“Duydun mu sen, duymadıysam müjdeli haberi söyleyeyim sana?”
“Ne olmuş ki?”
“Bizim akıllımız Mekke’ye gidiyormuş!”
“Hiç gelmesin!”
“Biz de uğurlamaya gidelim mi?”
“Tabi!”
“Bizim de sakalımız beyaz artık, birer et parçası alalım, bedelimizi ödetelim.”
“Her zaman birinden zorla bir şey almayı seversin!”
Sanki bir saldırıya gidecekmiş gibi bir duruşu vardı onun. Tüm dişlerini göstererek güldü.
İki kardeş atlarına zorla bindiler.
Tüm arkadaşları ve yakınları toplanmıştı “akıllısının” etrafına.
Efendilerine hemen verecek gibi askeri üniforma, beyaz taylağın yününden yapılan cepken ve beyaz şapka yoktu bu sefer.
Yakası ve kolu yoktu bu giysisinin. Mekke’de buna “kefen” denilirmiş, Kırgızca’daki “kepin” de oradan geliyor.
Gidecekken:
“Allahuekber,
Allahuekber…
Lailaheillallah,
Muhammed’ün rasullullah
Eşhedü Enla İlahe İllallah
Ve eşhedü enne Muhammeden
Abduhu ve Resuluhu
diyerek her Müslümanın ölmeden önce memnunluğunu, duasını söylemeye başlayan Şabdan’a halkı da eşlik etti, biri nefesini zor alarak, diğeri ise yüksek sesle söylüyordu.
Bu kimdi?
Boz rahvan at geldi:
–O-o dediler tanıyanlar, işte ta kendisi geldi.
Giydiği düz yakalı boz cepken, zayıf sarışın yüzüne yakışan güzel kuzu kürkü tebetey giymiş, kömür gibi kara bıyığı da sanki çizilmiş gibi bakımlı biriydi.
–Şimdi başla!
–Şimdi başla Kalmırza!
Kalmırza da başladı:
–E-e-e
Kudretli Allah’ım
Peygamberi Muhammed,
Sünnet yolunu seçmiştir
Muhammed’e biz ümmet
Ümmete Müslüman demek büyük
Mekke’ye gitmek büyük görevdir…
Kırk yıldır hansınız
Bu yıl 61 yıl yaşındasınız,
Dua okuyanınızı
Allah’ım kabul etsin
Uyuyanı kaldıran
Ağlayanı avutan
Zavallıdan hatır soran
Yarın hâl hatırını soran
Kavga edeni durduran
Dağılanı toplayan
Kendine zorluk çektiren
Müslümanlık oğlunu
Kahramanını kötülüğe itmez
Aksakallı olup gelin abiciğim
Halk için söyleniyor birçok söz
Sayak’tan medet olmuş diye
Esengul’dan orman olmuş diye
Gökyüzündeki yıldız gibi
Kendisi yakın Kırgız’a
Daha devam edersem
Siz demirden kurdunuz korunma duvarını
Tezahüratla alkışladı halk:
–Çok güzel!
–Harikulade Kalmırza!
–İşte halk bedelini, insan değerini şarkıcılar bilir demek budur.
–Doğru doğru. Yüzyıllar boyunca yaşanacak bir sözdü bu.
Şabdan hiç kıpırdamadı, kimseye bakmadı. Övdüklerinden şımarmadı sadece bir tarafa bakarak oturdu. Eskiden olan bir olay şimdi de göz önüne geldi.
O zaman daha hiçbir şey görememişti. İşte o zamanlarda Kalmırza şarkıcı olarak tanınmaya başlamıştı. Yabancı halk karışırsa yabancı felaket de karışırmış meğer! Merak edip kumar oymaya başladı sonra da alıştı ama birini kandırmak gibi niyeti olmayan köylü bu kumar yüzünden tek atından ve çocuğundan ayrıldı. Borcu çoğaldı, sonunda onu öldürecek olanlardan kaçmış.
Bir anda Şabdan’a hiç çekinmeden bakarak yürüdü.
E-e
İskambil oynayarak anladım her şeyi
Hiç geri dönmeyecek oldum
Kumara girip çıkamadım
Hanım
Karşında duruyorum
Size söyleyeceğim var
Beş yüz tenge borcum var…
Kurtulmayacak
Başıma düşen farzım var.
–Ver! Dedi Şabdan yanındaki yardımcısına verdi hemen. Bu cömertlik ve iyi kalp karşısında durmadan şarkıcı devam etti şarkısına:
–E-e
Hayvanı var, Patatesi, ekmeği var
Karısı iç donu giymeyen
Yere oturup çiş etmez
Eğri burun, derine kaçmış gözleri
Ben
Ruslardan aldım şarkıyı
Hanım
Benim kimden neyim eksikmiş
-E-e
Kara-Koyun yayılan
Gübresine soğan diken
Elbisesinde yaka yok
Lastiğinde topuk yok
Yelve gibi kokan
Dungandan aldım şarkıyı
Hanım
Benim kimden neyim eksikmiş?
E-e
Kadınını kızı gibi öven
Kızını kuş gibi terbiye eden
Bağırarak konuşan
Büyükleri önemsemeyen
Çağırarak konuşan
İyiyi önemsemeyen
Kazaktan aldım şarkıyı
Hanım
Benim kimden neyim eksikmiş?
E-e
Mısır unundan yapılan ekmeği koynunda
Büyük ketmeni koynunda
Ağır adımlarla yürüyen
Deri ile yaşamını geçiren
Sarttan aldım şarkıyı
Hanım
Benim kimden neyim eksikmiş?
E-e
Gençliğimde kumar ayarttı
Yanıltı beni şeytan
Niyetimin iyi olduğunu görüp
Beş yüz tenge para verdiniz
Siz beni kurtardınız.
Hanım
Sizden aldığım bana nasip olsun
Gerisini Allah’ım size versin…
Gören ve duyanlardan biri güldü biri başını salladı, bu cömertliğe ve şarkıdaki anlama doyan halk alkışladı uzun zaman.
Kendisi de kızaran Kalmırza atından inip elini uzattığında Şabdan yavaşça gülümseyerek: “başka halkı eleştirme” dedi kulağına fısıldayarak.
Bugün de Karacaak (Kalmırza’nın diğer adı) atından iner inmez Şabdan’ın elini göğsüne koyarak donup kaldı ve yine şarkısına başladı:
–Ö ö…hü…ü.
Bilge Şabdan
Agzam19 pirimiz korusun
Sağ olarak geri dön
O o…
Ak boz kısrak kessek de
Şabdan ismini versek de
Yine de senden halk olmaz ki…
Herkes ona destek vererek halk da ses çıkardıklarından sanki tüm köy ağlıyormuş gibi oldu.
“Sağ dön” mü diyor şarkıcı diye bu iki kardeş şarkıcıya küfrediyorlardı.
İKİNCİ BÖLÜM
1
“Talep”
CETİ-SUU BÖLGESİNİN KIRGIZ, KAZAK HALKININ DİN, BİLİM İHTİYAÇLARI VE ARAZİ MESELESİ BAKANLAR KOMİTESİNE.
6 Haziran, 1905“Türkistan’ın kara Kırgız halkı, Ceti Suu bölgesinin Kırgız Kazakları kendi ihtiyaçları hakkında İmparatorluğun Bakanlar Komitesine Talebi gönderme görevini bana verdiler” diye başlamıştı talebini açıklamaya Şabdan.
“Günümüzdeki zor durumda 12 Aralık 1904 yılındaki Paşa beyannamesi çok anlamlı ve özel merhamet hissedilen yüce sözlerin hepsi tüm Rus grubunu sevindirdi. Vatanın bundan sonra da gelişmesini ümit ettirdi.
Bu paşa beyannamesi gelenlere (Rusya’dan gelenler) vatanın iç ve dış ününü, kuvvetini pekiştirme yönünde devlete katkı sağlamak için tam bir yol.
Gelenlerin kendi aralarındaki sorunları çözülürse, döneme uygun olarak iş yapılırsa, halkın ihtiyacı karşılanırsa ülkede de tüm gelenler grubunda da memnuniyet ve barış olur. Bununla beraber İmparatorluğun adı daha yükselir, gücüne güç eklenerek düşmanlar daha da korkacaktır.
Yukarıda sıralanan fikirler bizi bu talebi teklif etmeye itiyor, böylece ihtiyaçlarımızı sizlere iletiyoruz.
Hepimiz eğilerek canı gönülden Kutsal Tahtın ayağının konduğu yere eğilip rica ediyoruz, hükümdarımızın bize merhametli olarak davranacağına inanıyoruz. Rus grubuna olduğu gibi bizim gibi Müslümanlara da beyannamenin uygun görüleceği ve adaleti de ümit ediyoruz…” diye tamamlamıştı talebini Şabdan.
Doğru, uzaktan Kuşka’ya (eskiden Serhetabat) kadar olan yeri gerektiğinde zor kullanarak alsa da asker ile işgal etmiştir. Böyle sömürüler yönetiminde yerli halkın ruh dünyasına hiç dikkat edilmemişti, bazen de yerli halkı insan gibi görmemişlerdi. Onları, eğer bir zararı yoksa biraz daha yaşasınlar diyerek bir mahlûk olarak görüyorlardı. Her halkın içinden zengin olanları varsa da hepsine “tuzemci” (yerliler) veya “inarodtsı” (yerli, aynı halktan) denilirdi. Buna göre herkes aşağılanırdı ve halkın psikolojik düzeyi gittikçe zayıflıyordu. Üstelik oturduğu yerler de daralmaya başladığı zaman “rica” denen şeyler sadece halk içinde konuşuluyordu ve sonunda Şabdan’a geldi bu iş.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Eserde yazarın yazma şekli, teknikleri, anlatı yöntemi ve leksikonu tamamıyla korunmuştur.
2
Bir tür baş giysisi, milli şapka
3
Kadınların giydiği baş giysisi, milli kadın şapkası
4
Rusça ’da yerli anlamında kullanılan kelime.
5
Keçe, Keçeden yapılmış olan
6
Rusça ‘da erkek anlamında kullanılan kelime
7
Bozkır ot çeşidi
8
Kırgızlarda sofradaki en saygın yer, baş köşe
9
Kırgız çadırının etrafını kuşatan keçe örtü
10
At bağırsağından yapılan yemek.
11
Hamurdan yapılan bir çeşit yemek
12
Sütten yapılan bir tür yemek.
13
Kırgızlarda toplu olarak karşılığını almadan bir şey yapmak
14
Kazma aleti
15
Bir bölgenin yöneticisi
16
Kalın ve uzun yakasız üst giysisi
17
Boza
18
Kırgız çadırının tepesine örtülen keçe örtü
19
Kutsal biri, evliya, yüksek mevkili