bannerbanner
Soğuk Sahil
Soğuk Sahil

Полная версия

Soğuk Sahil

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля

Mutallip Saydulla

Soğuk Sahil

MUTALLİP SAYDULLA

Modern Uygur şiirinin diasporadaki önemli isimlerinden biri sayılan Şair Mutallip Saydulla, 8 Ekim 1972 yılında, Doğu Türkistan’ın Kiriye İlçesinin Laysu Köyünde, aydın bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1993 yılında Urumçi’de bulunan Şincan Petrol Enstitüsü’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra, Karamay şehrinde Petrol Genel Müdürlüğü’nde teknisyen ve mühendis yardımcısı olarak çalıştı. Şairin sanat hayatı üniversite dönemlerinde başlamıştır.

Uygur edebiyatının önemli dergileri sayılan Tangritağ, Tarim, Turpan, Maybulak gibi dergilerde 300’den fazla şiiri, bazı eleştiri ve makaleleri; Edebi Tercimiler, Şincan Geziti, Şincan Iqtisad Geziti, Urumçi Kechlik Geziti, Asiya Kindiki, İşçilar Vakti gibi gazetelerde 200’den fazla tercüme eserleri; Türkiye’de ise “Kardeş Kalemler”, “Güncel Sanat” ve “Hece” gibi dergilerde birçok şiiri yayımlanmıştır. 2020 yılında şairin “İki Göz İki Yüz” ve “Denizin Söyledikleri” gibi şiir kitapları “Dahi” ve “Bengü” yayınları tarafından yayınlanmıştır. 2021 yılında ise şairin bazı şiirleri diasporada yaşayan Uygur şairlerin yayımladığı “Çağdaş Uygur Şiiri antolojisi”, “Dilsiz Kuşlar” gibi şiir kitaplarda da yer almaktadır. Şairin bazı şiirleri, İngilizce, Norveçce, Çince ve Türkçe ’ye çevrilmiştir. Şair Mutallip Saydulla, şu an Norveç’te yaşamaktadır ve Çince, Türkçe, Norveçce gibi yabancı dilleri bilmektedir.

Bu kitabımı acılarını, özlemlerini gizleyerek Uygur olmanın bedelini sukut içinde ödemekte olan bütün kardeşlerime armağan ediyorum…


ÖNSÖZ

Uygur Türklerinin tarihi, uygarlık ve sanatı; dilinde ve kelimelerinde yaşamaktadır. Dili yaşatan edebi eserlerdir.

Toplumlarda meydana gelen köklü değişmelerde edebiyatın rolü inkar edilemez. Toplum hayatını yönlendiren, şekillendiren şair ve yazarların büyük sorumlulukları vardır. Özellikle şair; öncelikle ana dilini sevmek, korumak ve onu işleyerek geliştirmekle yükümlüdür. Kalemini milli kültürümüzün temel kaynaklarından beslemeli ve eserini duru, temiz, aydınlık bir Uygurca ile okuyucusuna sunmalıdır. Ancak o zaman yılların eskitemediği, farklı ve orijinal eserlere kavuşabiliriz.

Türk Dünyasının ortak değerlerinden Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Ali Şir Navayi, Zelili, Fuzuli, Abdurrahim Nizari, Abdulhalik Uygur, Abdurrahim Ötkür neden yıllara meydan okuyarak her dem taze duruyor ve bütün insanlığa ümit ve ışık olmaya devam ediyor? Neden dillerden düşmüyor ve gönüllere taht kuruyor? Çünkü onlar Ulusumuzun değer yargılarına, moral değerlerine, töresine, geleneğine bağlı kaldılar. Kökleriyle bağlarını kesmediler ve sonsuza kadar da taze, diri kalacak birer abide şahsiyet oldular.

İnanıyorum ki, bu güzel insanların dil, fikir ve ruh güzellikleriyle tanışan, kaynaşan genç nesiller; yeni şah eserlerle imza atacak, yeni abide eserler ortaya çıkaracaklardır.

Zengin ve orijinal bir kültür tarihine sahip olan Uygur Türkleri, 72 yıldır Çin Hükümeti tarafından kendilerine yapılan asimilasyon ve baskı siyasetlerine rağmen öz mevcudiyetlerini, kültür, edebiyat ve geleneklerini kuvvetli bir mücadele sayesinde muhafaza etmekte ve geliştirmektedirler.

Çin Halk Cumhuriyeti 11 Eylül olayından sonra Doğu Türkistan’da takip ettiği politikasını sertlik istikametinde değiştirerek, Doğu Türkistan aydınları, yazar ve şairlerinin çeşitli konularda eser yazmalarına yeni kısıtlamalar getirmeye başladı. Bilhassa 2008 tarihinden sonra çeşitli yönetmenliklerle yazar ve şairlerin üzerindeki sansür ve takip daha da sıkılaştırıldı. Kitaplar toplatıldı. Çin çok sayıda yazarları “Pan-Türkist”, “Aşırı dinci” ve “Ayrılıkçı” diye suçlayarak onlara baskı ve tehdit siyaseti uyguladı. Çin yönetiminin demokrasi ve insan hakları ile bağdaşmayan bu siyasi tedbirleri Doğu Türkistan Uygur Edebiyatı’nın gelişmesini baltaladı. Neticede edebiyat ve tarih ilminde yeniden durgunluk hatta gerileme devri başladı. Doğu Türkistan’daki “Yeniden eğitim” merkezlerinde veya toplama kamplarında iki milyona yakın Uygur ve Kazak Türkü tutulmakta. İnsan Hakları örgütleri şimdiye kadar toplama kampları ve hapishanelere 450 yazar, şair ve Türkolog’un atıldığı tespit etmiştir.

Çin Doğu Türkistan’da ana dilde eğitimi yasakladığı, şair ve yazarların hapse atıldığı bir zamanda yurt dışına kaçabilmiş şairlerin eserleri Uygur edebiyatının sürekliliği için çok önemlidir. Bunların içinde Modern Uygur şiirinin diasporadaki önemli isimlerinden biri sayılan Şair Mutallip Saydulla’nın bu eseri oldukça önemlidir. Uygur edebiyatının önemli dergileri sayılan “Tangritağ, Tarim, Turpan, Maybulak” gibi dergilerde 300’den fazla şiiri, bazı eleştiri ve makaleleri; Türkiye’de ise “kardeş kalemler”, “Güncel Sanat” ve “Hece” gibi dergilerde birçok şiiri yayımlanmıştır. 2020 yılında şairin “iki göz iki yüz” ve “Denizin Söyledikleri” gibi şiir kitapları “Dahi” ve “Bengü” yayınları tarafından yayınlanmıştır. 2021 yılında ise şairin bazı şiirleri diasporada yaşayan Uygur şairlerin yayımladığı “Çağdaş Uygur şiiri antolojisi”, “Dilsiz kuşlar” gibi şiir kitaplarda da yer almaktadır. Şairin bazı şiirleri, İngilizce, Norveçce, Çince ve Türkçe ’ye çevrilmiştir. Norveç’te yaşamakta olan şair Muttallip Saydulla Diaspora Uygur şiiriyetinin şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.

“Soğuk Sahil” adlı şiir kitabında “vatan hasreti, ayrılık, ıstırap, imkansız aşk”ları dile getiren Şair Mutallip Saydulla diasporadaki Uygurlar feryadına tercüman olmuştur.

Bu kitap şairin sessiz çığlığıdır. Bu çığlığı duymak isteyenler için bu kitap bulunmaz bir eserdir.

Prof. Dr. Erkin EmetAnkara-Türkiye

BIR ERKEĞIN MAĞARASI

Cinayet değilSevgi hakkında söylenen ya da gizlenen vakalarBir ilkel devirin sembolü oErişirsen azaptır diye yakındı hem deÖlmeyeceksin dediŞu geçmişten çırılçıplak kaçmış insanlarHem de azap çekmeSadece bir insana dönüştüğünde bütün gecelerVe önündeki dağ ve deryalarUzaklaşacaksın, uzaklaşmak isteyeceksinUnutmak isteyeceksinUnutamayacaksınEn güzel şarkıya dönüşüp sonsuza dek söylenecek, o kadarHiçbir şey olmazHiçbir şey olmasaydı diyeceksinKendi kendini eğlendireceksin bir anHerkesin karışık bir duygusu olurBazenHürmet ve belirsiz yabanilikHürmet ve belirsiz yabanilikSanki vücutta şarap yanmış gibi“Seni seviyorum” hem “özlüyorum” diye bir ses geliyorSana sırtını çevirmiş bir erkeğin mağarasındanBir kelimeyi tekrarlayan dilsiz papağan gibiÜzerindeki hiçbir şeyi kaldıramayan gönül gemisiSonra, benzer bir erkeğin kendinden önce giden ölümüne27 Mart 2020

OKUNAN AYNA

Çaldığı ekmeğini aynalı dolabın üzerine koyduUzaktaki dolaptan gözünü ayırmadan ney çalan erkekYorulmuş bileklerini hafif hafif sıkmaya başladıGözüne aniden zayıf bir ayna çarptıAynanın zayıflığından tuhaflık hissetti-Ah, ayrılık! Aynayı da zayıflatmışYumruğum kadar taş bulsamKırıversem bir vuruşlaBir baksam derdi neymiş!Ayna dile geldiOnun içinden yüzerek gelmekte olan kayığın gölgesigözüktü.7 Nisan 2020

KENDINE DÖNÜŞ

Pamuktan güzel elbiselerin içinde keyif sürdüğündeHatırlıyor musun?Kar ve rüzgarda sallanmadan duran büyük taşı?Sadece o andaKendine dönüş yolundaki insansınSinirden dişlerini sıkarak kıracaksınGerçekliğin himmetli sofrasında.11 Nisan 2020

GECE BENI ÇIZERKEN

Ben kitap okumayı öğrenmeden önceKendimi yazarak, büyüdüğümü bilmiyordumİnsan olmam kendimi bana hissettirdiAkıl ve idrakSanat ve toprakÖlüm ve yaşamak benim sonraki mahsulatlarımın kaynağıolduYorulmuş ruhumu okşayıpBabamın “insanlar maddi ilişkilerin kölesidir, çıkarı içinyaşar” dediğini hatırlıyorumFarkında olmadan dar ağacına çıktığındaDenizde boğulmak üzereykenBenzer felaketler içinde çırpınırkenİnsan ile kâğıt arasındaki ilişkiyi gittikçe hissediyorumKalın ağır felsefe kitaplarının cevap verebileceği şeylerin deağırlığından ızdırap çekiyorumBu konuda konuşmak ister isemHakikate sığınırımKendimi “iki adamım” diye düşünerek teselli bulurumHayatta artı ve eksi kutuplar vardırRezil ya da güzel insan denilen tasvirler vardırBeyaz ya da siyah renkli örnekler vardırKendime sıkı sıkı sarıldıkça hayalimde sen belirdinBiliyorum ve aynı zamanda inanıyorumKesin, kimsenin bulamadığı üçüncü elementi bulmamgerekYol her zaman sağa veya sola diye tarif edilirAklımıza gelmez kalan tarafıSağa ya da sola ait olmayan üçüncü bir yolun mevcutolduğuGittikçe hissediyorumKendine sarılmayı bilirsen başkalarını kucaklamaktan dazevk alırsınBen tam yolun ayrıştığı yerde doğumunu beklemekte olangezgine benziyorumBen yıllar tarafından durmadan kitap sayfalarını karıştırırgibi okunuyorumYine devam edebilir …Kendimi bulana kadar.12 Nisan 2020

TEHLIKE

Hapsedilen insanlarla dopdolu bir odadaHiçbir zaman yegâne bir ruh vardır, diye düşünmemTutmanın imkansız olduğu bir su gibiSıvazlamanın imkansız olduğu bir fil boynu gibiYazmanın imkansız olduğu formüller gibiÇözümü olmayan bir şiir gibi dopdolu insan kümesiKendi resmini çizmekte.21 Mayıs 2020

BAHAR VE KIŞ

Bahar ve kış hakkındaki sayısız analizlerden sonraHer defasında pek çok soru cevapsız kalırBahar mı evvel kış mı?Hangisi önce hangisi sonra gider?Bence hepsine ortak duyguyla cevap arayacağızCevaplar çok basit…Bahar hiçbir zaman kışsız gelmezKış da bahardan dolayı değer kazanırDemek ki onlarda aşık ve maşukSonsuza dek birbirine kavuşamazAma her zaman birbirini tamamlayarak yaşarlarBilin ki, hakikat her zaman trajedi kokar.19 Nisan 2020

SOKAK

Uzun ve siyah paltosunun yakasını kaldırıpFötrünü sola doğru eğri takıpAra vermeksizin art arda sigara içtiği sokakBeni görmezden gelip önümden geçtiğindeKendi insanlığım üzerinde tekrar düşündümArdından ayağımla bastığım uçup giden sarı yapraklarıgördümBaşımı kaldırdımGöğe baktım, gök mas mavi ve uçsuz bucaksız…Yapraklar göz yaşına dönüştüSokağa karışarak gitti.27 Nisan 2020

RÜYA ŞEHRINDE

Şehirdeki insanlar benzemez birbirineÇöle giden insanlar bin bir geceye benzerHatıralar saçlarını tarar durur her daimTa ki tan vaktine ulaşana kadarBu şehrin rüyası ne kadar da kısa!Bazen acı bazen tatlı…Baksana benzeyiverdi ikimizeSöylesene! Bu rüyaların tabirini kim yapsın?4 Nisan 2020

İKI YABANCI

Bir adam kendini bile fark edemeyecek kadar karanlık bir gecede tarlaya çıktı. Önünü görmeden yolda kütüğe saplanmış olarak duran bir baltaya çarparak korkudan bağırarak yere düştü


Ne? Diye bağırdığını gecenin karanlığından başka hiç kimse duymadı. Yerde biraz öylece kaldıktan sonra henüz Azrail’in gelmediğini anladı. Şimdi yerinden kalkması lazımdı. Düştüğü yeri elleriyle yoklayarak bir hayli zor ayağa kalktı ve kendi kendine şöyle dedi:

İnsan hiçbir zaman yalnız değildir. Bu, doğduğu anda kaderine yazılırmış. Bu konuşma sürekli tekrarlanıyordu. İki yabancı karşılaştığında.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу