bannerbanner
Zabit ve Kumandan – Zabit ve Kumandan ile Hasbihâl
Zabit ve Kumandan – Zabit ve Kumandan ile Hasbihâl

Полная версия

Zabit ve Kumandan – Zabit ve Kumandan ile Hasbihâl

Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
3 из 3

Savaşın şiddetli bunalımından şaşırmış olan asker durdurulabilir ve onlara yeniden taarruz ettirilebilir ama işte böyle bir tümen komutanı tarafından emir ve uyarıda bulunulmalıdır. Ancak böyle bir tümen komutanının durdurmak için gönderdiği süvari bölüğü görev yapabilir. Bu komutana bu hareketi yaptıran kuvvetin ise bilgi ve teknik güçten çok, yiğitlik ve cesaret gücü olduğu ortadadır.

İtalyanlarla, bir yıl Trablus ve Bingazi harekât alanlarında16 çarpışan bir avuç asker ve mücahitlerin olağanüstü işler görmesine etken olan sebeplerin başlıcalarından biri de bu muharebelerde subaylarla, kurmay heyetinin ve komutanların erlerle bir doğrultuda aynı safta savaşmış olmalarıdır.

Almanya’da geçen muharebelerde ün ve şerefle hayatlarını bu yola koymuş olan alay komutanlarının ve kıta subaylarının büyük boy resimleri, alay gazinolarının özel salonlarını süslemekte ve bu mutlu kişilerin kafalarını parçalayan ve gövdelerini delen düşman kurşunları ve mermi parçaları da buralarda bulundurularak fedakârlık ve yiğitlik müzeleri kurulmaktadır. Bu görev kurbanlarının kan akıttıkları savaş yıllarını anma ve kutlama günlerinde bu salonlar özel törenle açılır ve adı geçen yiğitlerin başarıları anılarak ve anlatılarak gelecek için hazırlık ve isteklendirme örneği olarak bu duygular geliştirilir.

Geçenlerde teknik ve askerlik sanatının yükselmesi yolunda yiğitçe hayatını ortaya koyan genç pilotlarımızdan Sadık, Fethi ve Nuri’nin adları ve ünleri için dikilecek övgü anıtının amacı da kadirbilirliğin belirtisi olduktan başka memleketin örnek yiğitliğinin ve örnek geleceğinin aynı yiğitlik ve fedakârlığa yöneltilmesi ve özendirilmesi demektir.

İtalya Savaşı sonunda Derne’de topçu komutanlığı, komutanlık yaverliği ve koruma bölük komutanlığı görevlerini yapmış olan Üsteğmen Sadık Efendi, bu kitapta sözü edilen fedakârlığın bir örneğiydi. O; et, kemik ve kandan oluşan ve kalp taşıyan bir insanın, tehlikeyi hiçe saymada gösterebileceği dayanıklılık ve kayıtsızlığın en yüksek ölçüsünü göstererek bu konuda ciddi ve canlı bir örnek olmuştur. 26 Aralık 1911 tarihinde Derne’de, İtalyanların bir çıkma hareketi ile başlayıp birçok savaş ganimetleri ve düşmana yoğun kayıp vermesi ile sonuçlanmış olan büyük savaşta Sadık Efendi, bizim iki toptan ibaret topçumuzun komutanıydı. Düşmanın birçok bataryalarına karşı toplarının ateşini olağanüstü bir sebat ve metanetle yöneterek ve sürdürerek zafere ulaşmaya yardımcı olmuştu. Şehit olan rahmetli, aynı savaşta 12-13 Ocak 1912 gecesi Derne’ye karşı girişilen saldırıda düşman kıtaları ve mevzisindeki silahların ölüm saçan kıyamet ateşleri kopardığı bunalımlı bir dakikada, yedeği oluşturan iki bölükten biri olan kendi komutasındaki genç ve seçkin çocuklardan oluşan koruma bölüğünün başında ateş hattına ilerlerken göstermiş olduğu hücum isteği ve yiğitlik duygusu hâlâ gözlerimin önündedir.

Yafa’da kazaya uğrayarak denize düşen Prens Celalettin, uçağının gözetleyicisi Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi de Sadık Efendi’den sonra Derne’de iki topu olan topçunun komutanlığını üstlenmişti. Uçak kazasından sağ olarak kurtulan İsmail Hakkı Efendi 3 Mart 1912 ve 16 Nisan 1912 tarihlerinde Derne Muharebelerinde topların eski komutanlarını aratmayacak biçimde olağanüstü metanet ve yiğitlik göstermişti. Bu iki muharebede iki topumuza ateş eden değişik çaplı İtalyan toplarının sayısı yirmiden aşağı değildi.

16 Nisan’da düşman, toplarımızın mevzisini iyice keşfedemediğinden aralarındaki nispet onda bir olan iki taraf topçuları arasındaki muharebe âdeta topçu düellosu biçiminde sabahtan akşama kadar sürmüştü. Bizim ateşlerimize karşı düşmanın dört-beş bataryası birden grup ateşi ile karşılık veriyordu. Fakat 3 Mart’ta mevzi biraz daha açık bulunduğu için İsmail Hakkı Efendi bir top çavuşu ile bir numaralı erini şehit vererek yüzde 20 kayba uğramıştı ve toplarından biri bozulmuştu.

Burada buna benzer bir tarihî olayı anarak uçak fedailerimizle birlikte bunu da bütün askerlerin görüşlerine sunmak isterim.

Ekim-Kasım 1908’de, ünlü zorbalardan İsa Bolatin’in, meşruti hükûmete karşı ilk ayaklanmasında, üzerine bir taburla iki top gönderilmişti. Metroviçe’den sabah karanlığında yola çıkan bu askerî kol, sisli ve karlı bir günde, gün ağarırken kasabaya bir buçuk saat uzaklıkta bulunan Bolatin köyüne hâkim, taşlı yüksek tepenin yamacında Bolatin’in çetesi tarafından pusuya düşürülmüştü. İlerideki bölükler derhâl Balkan’a saldırmışlarsa da alaca karanlıktan ve tipiden yararlanan Arnavutlar, büyük kısma etkili olmaktan geri kalmıyordu. Tabii olarak bu sırada hepimiz düz yol üzerinde, kar içinde yatarak önümüzdeki düşman mevzisini belirlemeye uğraşıyorduk.

Ansızın birkaç piyade erinin kanı, karı kırmızılaştırmış ve birkaç top katırı da devrilmişti. Askerdeki şaşkınlık ve bunalım çok acıydı. Yanımda duran topçu komutanı Asteğmen Manastırlı Faik Efendi’ye (şimdi 3. Topçu Alayı’nın 7. Bölük Komutanı Yüzbaşı) askerlerimizin manevi gücünü korumak ve kollamak, zorba Arnavut’unkini kırmak üzere yüksek nişangâhla ateşe başlamasını söyledim.

Faik Efendi, hemen ayağa kalkarak ve erlerini de kaldırarak yol kenarındaki hendeğe düşmüş olan topu düzlüğe çıkardı. Ateşe hazırlanırken erlerden birinin şehit edilmesi üzerine, topçuların topu bırakmalarına karşı subay, durumunu hiç değiştirmeden saklanmaya çalışan erlere öylesine etkili sözler söyledi ki erler hemen yine topa sarıldılar. Bu defa da top çavuşu gözünden kurşun yiyerek düştü. Ben artık topçunun göreceği bu işten vazgeçmek istiyordum. Orada tek topçu subayı olmak dolayısıyla varlığı gereğinden çok önemli olan bu subayın da yok olacağından korkuyordum. Fakat Faik Efendi’nin mertliğe varan çabası, işi çözümledi. Onun, erlerine cidden örnek olan gerçek subay tutum ve davranışıyla toplar ateşe başladı. Ve biraz sonra, ilerideki düşmanla vuruşarak pusudan güçlükle kurtulabildik.

Kahramanlık hareketlerini örnek aldığımız subaylardan üçü de topçuya rastladı. Oysa 3 Mart 1912 Derne Muharebesi’nde düşmanın iki taburu karşısında sakin ve tam bir rahatlık içinde savaşan ve bu üstün düşmana bir karış ilerlemeyi pek pahalıya satan asker (Derne’nin biricik nizamiye kuvveti olan piyade bölüğü) Yüzbaşı Manastırlı Halim Efendi’nin bölüğüydü. Yine 10 Ekim 1912’de düşmanın Derne’nin batısından, Tümsekit çevresinde olan taarruzunda ilerlettiği üç piyade alayı ile üç Eritre taburu ki on iki taburluk İtalyan kuvveti karşısında ilk direnen kuvvetimiz, Asteğmen Rusuhi ve Ethem Efendilerin komutalarındaki piyade askerlerimizle Asteğmen Cemil Hakkı ve Üsteğmen Nurettin Efendilerin komutalarındaki ikişerden dört makineli tüfeğimizdi. Bu muharebede Cemil Efendi’den başka öteki üçü de yaralanmışlardı. Sonradan dört dağ topumuzla, büyük kısmı cephanesiz beş-altı yüz Arap gönüllüsünün de katılmasıyla düşman, kazandığı beş kilometrelik ileri araziyi terk etmek ve eski yerine dönmek zorunda bırakıldı. Hayli savaş ganimeti ve tutsak ele geçirildi. Fakat özellikle Cemil Efendi, iki makineli tüfeğiyle benzeri az görülen bir korkusuzlukla düşmanın burnuna kadar sokulmuş, düşmanı gerçekten şaşırtmıştı.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Mürettep Kıta:

a. Sonradan kurulmuş birlik.

b. Bir görevin yapılmasında, o görevin ihtiyaç duyduğu sınıf, çap ve kuruluştaki birliklerden alınan kısımların bir araya getirilmesiyle oluşan birlik. (İsmet Gönülal, Müşterek Askerî Terimler Sözlüğü, s. 216, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 1979.)

2

Zabit ve Kumandan ile Hasbihâl’de canını hiçe sayma konusunda Mustafa Kemal bu yaralanmayı örnek olarak gösterecektir. (İsmet Gönülal)

3

Bu kitap, Prof. Dr. Afet İnan’ın özel kitaplığından alınarak Atatürk’ün öteki beş kitabıyla birlikte, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi tarafından aynı titizlikle yeni harflere çevrilmiştir. Kendisine eski Bayındırlık Bakanı ve Paris Büyükelçisi Sayın Behiç Erkin tarafından hediye edilmiştir.

4

Şimdi bu caddenin adı Mithat Paşa olmuş ve evin yerine 71 numaralı Çınar Apartmanı yapılmıştır. Bu apartmanın önündeki dört çınar ve bir ceviz ağacı Atatürk tarafından diktirilmişti. Bugünkü Çınar Apartmanı adı bu ağaçların anısı olarak verilmiştir.

5

Sadi Borak, Öyküleriyle Atatürk’ün Özel Mektupları , Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1980. (İsmet Gönülal)

6

Bu bilgiyi Nuri Conker Bey’in kızı, Sayın Kıymet Tesal Hanımefendi’den aldık. Kitabın bu bölümlerini yazarken cumartesi pazar demeden TBMM, kitaplığında bizim çalışmalarımıza ışık tuttukları ve gerekli bilgi ve belgeleri vermek lütfunda bulundukları için kendilerine, sağ olsunlar demek de bize düşer. (İsmet Gönülal) Sadi Borak, yukarıda anılan kitabında buna çok yakın bir mektubun 1913 Temmuzu sonrası diye tarihlediği Fuat (Bulca) Bey’e yazılan mektup olarak göstermesi ilginç ve araştırmaya değer. Bk. s. 43-44. (İsmet Gönülal)

7

Sayın Nuri Conker Bey, Mustafa Kemal’den birkaç gün sonra “Naci” takma adıyla, bir İtalyan vapuruna binerek Libya’da savaşmak üzere M. Kemal’e katılır. Kızı Sayın Kıymet Tesal’dan alınan bilgidir. (İsmet Gönülal)

8

Harp Oyunu: Hasım kuvvetler harekâtının harita üzerinde yönetildiği bir tatbikat şekli. Bu oyunda askerî birlik ve teşkiller, işaret ve sembollerle temsil edilir ve kıtaların arazi üzerindeki manevraları, işaret ve semboller hareket ettirilerek belirtilir. İki veya daha çok muhasım (karşılıklı saldırıya hazır düşman) kuvveti ilgilendiren bir askerî harekâtın fiilen yaşanmış veya varsayılan bir durum canlandırılarak kural, esas ve yöntemler kullanarak sevk ve idare edilen herhangi bir şekildeki taklididir. MT-7, s. 124.

9

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Zümer suresinin 9. ayetinde geçer. (y.n.)

10

Komutan deyince top ve arabalar da dâhil olmak üzere tüm birlikleri sevk ve idare edenler anlaşılmalıdır.

11

Nuri Conker’in kızı Kıymet Tesal: “Biz dört kardeşiz, babamız hiçbirimizin doğumunda bulunmamış. Bizleri aylar yıllar sonra gördüğü olmuştu. Babam, dört günlük evli iken Harekât Ordusu’na gönüllü katılmıştır. Çanakkale’de Conkbayırı Savaşı’ndan yaralı, başı sarılı gelmiş, yeni savaşlara başı sarılı gitmiş. Bir gün başından yaralı olduğunu yakınlarına bile göstermemiş.” derken gözleri dolu doluydu.

12

Soyumuzun bilim ve tekniğe karşı ilgisi ve bağlılığı zayıf değildi. Zaten bunsuz olamazdı. Viyana’nın Osmanlılar tarafından kuşatılmasını gösteren ve hâlen kentin, gösterişli Belediye Müzesi’nde bulunan harita, Osmanlı ordusunda sanatın ayrıntılarına inen, onların bilim ve sanata yatkınlığını gösteren ölmez bir belgedir. Bu kalenin güney yanında hâlen imparatorun kışlık şatosu vardır.

Hofburg Sarayı’nın, Osmanlılarca hücum noktası seçildiği ve bu sarayın iki burcunun susturulduğu ve düşürüldüğü görülmektedir.

Yine bu kuşatma sırasında bataryaların yerleştirildiği kuzeybatı yönündeki tepenin Viyana’yı dövmeye en uygun noktalarda olduğu, görülünce anlaşılır. Avusturyalılar şimdi burasını gayet güzel bir park yapmışlar, adına “Türk Parkı” demişlerdir. Parkın giriş kapısının iki yanındaki sütunlara birer ay yıldız işlemişlerdir.

13

Süvari atlarının eğitim alanı, ata binme eğitimi yapılan düzlük.

14

İleri Karakol: Bir durma esnasında, bir ordugâhta veya bir konma bölgesinde, ana kuvveti, düşman gözetleme ve baskınına karşı korumak, aynı zamanda düşmanı gözaltında tutmak için, ana birlikten belirli bir mesafeye sürülen emniyet keşif kıtaları.

Durmalarda kamp, ordugâh ve konaklarda veya bir muharebe mevzisinde büyük kısmı, düşmanın baskınları ve gözetlemelerinden korumak için, bu kısmın belirli bir mesafe ilerisine çıkarılan emniyet müfrezesi. MT 7, s. 154.

15

Bugünkü Yeşilköy, o yıllarda kent dışında gezi yeriydi.

16

Harekât Alanı: Tespit edilen ana vazifeye uygun olarak askerî kuvvetlerin sevk ve idaresi, desteklenmesi için harp alanının gerekli olan parçası. Harekât alanının coğrafi hudutları Genelkurmay Başkanlığınca belirtilir.

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
3 из 3