bannerbanner
Yetişkinler İçin Ergen Rehberi
Yetişkinler İçin Ergen Rehberi

Полная версия

Yetişkinler İçin Ergen Rehberi

Язык: tr
Год издания: 2023
Добавлена:
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
На страницу:
5 из 5

Böylece Sabrina sıkıntısını oğluna açtı. Neler beklediğini anlattı. Sonuçları açıkladı. Dinleyip Sabrina’ya destek vermek için hepimiz de oradaydık. RJ mutlu değildi. Öfkeyle çıkıp gitti ve sineklikli kapı sertçe çarpılırken Sabrina gözyaşlarına boğuldu.

“Kalbim çok kırıldı,” dedi.

Ama RJ akıllı bir genç adamdı ve nihayet eve döndü. Sınırlar konusunda hemfikir oldu. Koşulları kabul etti. Artık iki işte çalışıyor ve itfaiyeci olmak için okula gidiyor.

Daha sonra RJ’le konuştum, bana eve dönmesinin nedenini anlattı. Şöyle dedi: “Yaptığımın kötü bir şey olduğunu biliyordum ama kendi annem bana yaptıklarımı görmektense evde olmamamı tercih ettiğini söyleyene dek bunun ne kadar kötü olduğunu anlayamadım galiba. Bu beni derinden etkiledi. Aklımı başıma getiren de bu oldu çünkü onun beni koşulsuz sevdiğini biliyorum.”

3. EBEVEYN TUZAĞI: KONTROL TUZAĞI

Her şeyin istediğiniz gibi gitmesi için her planı bilmek ve her detayı kontrol etmek.

Yanlış İfade: “Tetikte kalmazsan kötü bir şey olur.”

Hareket Tarzı: Buyurgan ve aşırı korumacı.

Ergenlere İstenmeden Verilen Mesaj: “Hayatı kendi başına idare edemezsin.”

Panzehir: Siz olmadan sorumlu davranmaları için gereken becerilerle onları hazırlayın.

KİBİR VAKA ANALİZİ

Carol’ın ne kadar zeki olduğunu hemen fark ettim, zihni pırıl pırıldı ve dikkatliydi. On dokuz yaşındaydı, liseden yeni mezun olmuştu; harika notlar ve birden fazla AP dersi almıştı. Şimdi üniversiteye kaydolmuştu. Fark ettiğim ikinci şey, ona basit bir soru sorduğumda hep annesi Jennifer’a dönmesiydi. Jennifer, kızı gittiği bu özel ve prestijli üniversitede lise sonrası yaşama uyum sağlamakta zorluk çektiği için bana gelmişti.

“Üniversite yurdunu neden sevmiyorsun?” diye sordum Carol’a.

“Aslında bilmiyorum,” dedi Carol hafifçe.

“Sadece ona çok bunaltıcı geliyor,” dedi annesi.

“Ah. Özellikle bunaltıcı gelen ne?” diye sordum Carol’a.

Carol doğru yanıtı ararmış gibi annesine baktı.

“Pek çok şey var,” dedi annesi.

Yeniden Carol’a, “Birini söylesene,” dedim. “Sadece fikrim olsun diye.”

“Şey, çamaşır meselesi var,” diye araya giriverdi annesi.

“Çamaşır meselesi mi?” diye sordum. “Carol, belki bunu bana sen anlatabilirsin,” dedim, annesinin soruyu kızının yanıtlamasına izin vermesi gerektiğine dair imada bulunmaya çalışarak.

“Sadece çok keşmekeş içinde,” dedi imayı anlamayan annesi.

“Carol, nasıl çamaşır yıkanacağı sana hiç öğretildi mi?” diye sordum.

Carol annesine baktı.

Annesi başını sağa sola salladı. “Okulda iyi notlar almakla fazla meşguldü,” dedi asabi asabi gülerek.

Bir süre sonra, Carol’la konuşmak için annesinin aynı odada olmaması gerektiğini fark ettim. Annesi yanımızda yokken nihayet onu konuşturabilince anladım ki artık üniversiteye giden Carol karar verme konusunda tamamen felce uğramıştı. “Kararsız” tabiri bunu anlatmanın kıyısından bile geçmiyordu. Carol en basit, en küçük kararı bile kendi başına veremiyordu.

Sebebi de neydi biliyor musunuz? Çünkü karar vermesi hiç gerekmemişti. Annesi bunu her zaman onun yerine yapmıştı.

Jennifer’ı suçlamıyorum. Küçük bir kızken ailesi ülkedeki istikrarsızlık ve şiddetten kaçmış, Vietnamlı bir göçmendi. Ve ailesinin tüm malını mülkünü nasıl kaybettiğini, San Francisco Körfez Bölgesi gibi verimli bir fırsatlar vadisinde bile yeni bir hayat kurmak için ne kadar çok çalıştığını anlatmasını dinleyince Jennifer’ın korkularıyla empati kurdum.

Jennifer kötü bir şey yaşanmasın diye aile yaşamının her yönünü kontrol etmeye çalışıyordu. Bunu on sekiz yıl yapmak da (ve gayet iyi yaptığını ekleyebilirim) derin ve istenmeyen sonuçlara sebep olmuştu. Kızı Carol sorun çözmekten ya da en basit başarısızlık duygusunu bile hazmetmekten acizdi.

Bu koruma balonu Carol’ın anlayabildiği tek yaşam alanına dönüşmüştü. Ve gerçek dünya devreye girdiğinde –her zaman da girer– Carol hazırlıksızdı.

TEVAZU VAKA ANALİZİ

Alkolik anne babaya sahip pek çok yetişkin gibi Erick de büyürken, hayatının bazı kısımlarını elinden geldiğince kontrol etmek için savaşmayı öğrenmişti. Bu onun savunma mekanizmasıydı.

Dolayısıyla çocukları olduğunda Erick’in, hiçbir şeyin onlara zarar vermemesini garanti etmek için deli gibi savaşması gayet mantıklıydı. Bu onun kendi kendini atadığı bir görevdi.

On iki yaşındaki kızına nadir bir kanser türü teşhisi konunca Erick ne yapacağını şaşırdı. Her ne kadar kızı tamamen iyileşmiş olsa da bu teşhisin kalıcı etkisi Erick’i derinden sarstı. Olup bitenleri anlama girişimiyle danışmanlık hizmeti aldı ve bunun onda çığır açıcı bir etkisi oldu.

“Danışmanım bir noktada, babamın beni rahatlattığı bir zamanı anlatmamı istedi,” dedi Erick bana. “Babamın arabasıyla basketbol antrenmanlarına ve arkadaşlarımın evlerine götürmesinden bahsetmeye başladım ve danışmanım beni durdurup şöyle dedi: ‘Babanın ihtiyaçlarını karşıladığı zamanları kastetmedim. Seni rahatlattığı zamanı anlatmanı istedim.’ İşte o zaman bunun hiç olmadığını fark ettim. Bir kez bile. Sonra da tam olarak aynı tuzağa düştüğümü anladım. Çocuklarımı korumakla ve sorunlarını çözmekle o kadar meşguldüm ki onları hiç rahatlatmamış ya da kayıplarını, başarısızlıklarını ya da acılarını atlatmalarına yardım etmemiştim.”

Erick nihayet bu işlev bozukluğunun, her ne kadar güçlü bir ilgi ve derin bir acıdan kaynaklansa da aslında amacına zarar verdiğini fark etti.

Ona faydası dokunan şeyin, kızının üniversite sınavına hazırlanmasına yardım ederken okuduğu bir öyküdeki benzetme olduğunu söyledi.

“İçinde bir tırtıl olan büyük bir kavanozla dikkatli biçimde ilgilenen bir çocuğun öyküsüydü,” dedi Erick bana. “Tırtıl sonunda kozaya dönüşüyor. Çocuk her gün kavanozu seyrediyor ama kelebek ortaya çıkarken kozayı kavanozdan çıkarmıyor, bu yüzden kelebek kanatlarını açmaya çalıştığında bunu yapamıyor. O zaman reçine, kelebeğin deforme olmuş kanatlarında katılaşıp onun uçmasını imkânsız hale getiriyor.”

Erick’in tevazuya olan yolculuğu, hayatta kendisinin ve başkalarının kontrol edemeyeceği pek çok şey olduğunu fark etmek anlamına geliyordu. Bu, başkalarını acıdan, ıstıraptan ya da başarısızlıktan koruyabileceğinizi sanmanın gerçekdışı olduğunu anlamak demekti. Ama Erick çocuklarını bu şeylerle başa çıkmaya hazırlayabileceğini anladı ve bunların yaşandığı zor zamanlarda rahatlatan kişi olarak yanlarında bulunabilirdi. Ve böyle şeyler daima yaşanırdı.

Bir şekilde, bu kadarını yapmak yeterlidir.

4. EBEVEYN TUZAĞI: PERFORMANS TUZAĞI

En iyi olarak görülme ihtiyacı. Kazanma ihtiyacı.

Yanlış İfade: “Kazanan olmazsam, hiçbir kıymetim kalmaz.”

Hareket Tarzı: Performans gösterme baskısı.

Ergenlere İstenmeden Verilen Mesaj: “Asla yeterince iyi olamayacaksın.”

Panzehir: Başarılardan bağımsız teşvik ve övgüde bulunma. Ergen çocuğunuzu yaptığı şeyler için değil, olduğu kişi için takdir etme.

KİBİR VAKA ANALİZİ

Be’anka başarı seviyesi yüksek bir lisede danışman ve koç olarak çalışıyordu. Bu mahalledeki emlak değerleri son derece yüksek olduğundan varlıklı ve başarılı aileleri çekiyordu – bu da akademik performansın neredeyse her şeyin üstünde tutulması anlamına geliyordu.

O gün Be’anka küçük Emily ile annesinin karşısında oturuyordu. Not dökümüne bakıp Emily ve öğretmenleriyle konuştuktan sonra Be’anka’nın içinden bir ses, Emily’nin üniversiteye hazırlık derslerinin güçlüğünün onu olumsuz etkilediğini söylemeye başlamıştı. Emily fen derslerinde çok başarılıydı ama AP edebiyat ve tarih dersleri performansını aşağı çekiyordu.

Be’anka önceden tasarladığı planına Emily’yi biraz daha farklı bir akademik yöne teşvik etmekle başladı ve nazikçe STEM27 derslerine yoğunlaşmasının, normal İngilizce ya da tarihten vazgeçmesinin ona daha uygun olabileceği önerisinde bulundu. Ama o başka tek kelime edemeden Emily’nin annesi resmen sandalyesinden ayağa fırladı. Kızına çıkışırken kelimeleri peş peşe döküldü.

“Bırakmak mı istiyorsun?! Geriye gitmek mi? Sıradan İngilizce dersi alırsan en iyi üniversitelerin seni kabul edeceğini cidden düşünüyor musun? Bunun ne anlama geldiği konusunda herhangi bir fikrin var mı? Geleceğin için? Dikkatli olmazsan sonunda… İşte, sonunda onun gibi olursun,” dedi doğrudan Be’anka’yı göstererek. “İstediğin bu mu?”

Kısa süre önce ABD’deki en zengin ve en yüksek başarı düzeyi olan okul sistemlerinden birinde toplanmış, ülkenin her yerinden gelen bir grup ebeveyni, okul yöneticisini, belediye çalışanını ve uzman psikoloğu dinleme şansım oldu. Bu yetişkinlerin hepsinin karşısında bir soru vardı: Ergenlerimizin kendilerini yaklaşan banliyö trenlerinin önüne atmasına nasıl son verebiliriz? Ve bu yetişkinler aşırı tepki göstermiyordu. Son beş yılda iki kez, birkaç ay aralıkla aynı banliyö treninin önüne atlayan en az beş ergen dolayısıyla bir intihar dalgası yaşanmıştı.

İntihar dalgaları –kısa zaman ya da coğrafi yakınlık içinde, üç ya da daha fazla intihardan oluşan bir grubu tanımlayan, nadir görülen bir sosyal fenomen– çok nadir olsa da yaşanan bir şeydi.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Aileye bir bebeğin katılması size çok hoş bir fikir gibi göründü ama bir gün bebeğin bir ergene dönüşeceğini hesaba katmadınız.

2

Yedi çocuğu olan Avusturyalı George von Trapp 1927’de kendisinden yirmi beş yaş küçük ve üç çocuğu olan Maria von Trapp’la evlendi. Her iki ailede de müzik önemli bir yer tutuyordu. Bölge kilisesinde ailecek ilahiler söylerken, genç bir rahibin teşvikiyle ilahilere halk şarkıları, madrigaller ve baladlar da eklediler. 1936’da katıldıkları bir yarışmada ödül kazandıktan sonra turnelere çıktılar, plaklar doldurdular. The Sound of Music müzikali ve filmi bu ailenin hikâyesine dayanır. (ç.n.)

3

İlgili tek bir yetişkinin etkisini konu alan pek çok olağanüstü araştırma var. Eğer bu tür şeyleri “didiklemeyi” seven biriyseniz (benim gibi), 297. sayfadaki notlara bakın.

4

“Key Concepts: Resilience”, Harvard University Center on the Developing Child, erişim: 8 Mart 2017, http://developingchild.harvard.edu/science/key–concepts/resilience/.

5

İki oyunculu bir masa oyunu. Oyuncular önce renk seçip sonra sırayla renkli diskleri içi boş sütunlardan aşağı atarlar. Amaç yatay, düşey ya da çapraz olarak aynı hizada dört aynı renk diski yan yana getirmektir. (ç.n.)

6

Özellikle arabalara takılan bebek koltuklarında görülen, iki omuz, iki bacak ve bir bel bağlantısıyla beş noktadan sabitlenmeyi sağlayan emniyet kemeri. (ç.n.)

7

Global Strategy Group, “Talking With Teens: The YMCA Parent and Teen Survey Final Report”, erişim: 8 Mart 2017, http://ncfy.acf.hhs.gov/library/2000/talking–teens–ymca–parent–and–teen–survey–final–report.

8

Young Men’s Christian Association’ın (Genç Hıristiyan Erkekler Birliği) kısaltması. 1844’te Londra’da kurulmuştur. Mezhepsiz, ruhban sınıfına bağlı olmayan, küresel bir Hıristiyan hareketidir. Çeşitli etkinliklerle Hıristiyan kimliğinin geliştirilmesi yolunda çalışmalar yapar. (ç.n.)

9

“Talking With Teens: The YMCA Parent and Teen Survey Final Report”, The White House Conference on Teenagers, erişim: 8 Mart 2017, http://clinton4.nara.gov/WH/EOP/First_Lady/html/teens/survey.html.

10

Cep telefonlarından, Google’dan ve hatta NSync’ten önce. Biliyorum. Antika.

11

Bu araştırma çok etkileyicidir. Detaylarına girerek sizi sıkmak istemem ama eğer isterseniz, Search Institute’un internet sayfasında “40 Developmental Assets for Adolescents”ı (Ergenler İçin 40 Geliştirici Varlık) arayarak, gelişimsel varlıkların kırkının birden bulunduğu listeye bakabilirsiniz: search-institute.org.

12

Aslında Search Institute’un uzun süreli bir araştırmasında, etnik azınlığa tabi, tek ebeveynle yaşayan, öğle yemeklerinde ücretsiz ve düşük ücretli öğünler yiyen ve otuz bir ila kırk varlığa sahip çocukların, orta ve üst orta gelirli iki ebeveyni olan ama sadece on veya daha az varlığı olan beyaz bir ergenden daha iyi ilerleme kaydettiği ortaya çıktı.

13

Peter L. Benson, All Kids Are Our Kids: What Communities Must Do to Raise Caring and Responsible Children and Adolescents, San Francisco, Jossey–Bass, 1997, s. 157.

14

C.B. Lam, S.M. McHale ve A.C. Crouter, “Parent-Child Shared Time from Middle Childhood to Late Adolescence: Developmental Course and Adjustment Correlates”, Child Development 83, 2012, s. 2089.

15

Katolik teologlar haklıydı. Cehennem ile cennet arasında herkesin günahlarının bedelini ödediği bir yer vardır ve oraya ortaokul denir.

16

DeLorean Motor Şirketi’nin (DMC) 1981-1983 arasında ABD piyasası için ürettiği spor otomobil. 1985’ten sonra Geleceğe Dönüş filminde kahramanların zamanda yolculuk yaptığı arabadır. (ç.n.)

17

Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum çünkü bu tartışma gereksiz ihtilaflara neden olabilir, yine de şunu söylememe izin verin: UCLA Tiyatro Bölümü’nden mezun biriyle evlendim, dolayısıyla belli ki Ginger’ı tutuyorum.

18

Advanced Placement (AP): Lisedeyken öğrencilerin üniversite seviyesinde dersler almasını ve üniversitede bu derslerden muaf olmasını sağlayan özel bir program. (ç.n.)

19

Matt’in, ona bir mentor öğretmen atayan, hatta emekliliğini bırakıp gelen üstün yetenekli bir İngilizce öğretmeniyle iletişime geçmesini sağlayan harika bir müdürle çalıştığını söylemezsem eksik anlatmış olurum. Bu daha deneyimli eğitmenlerin her ikisi de Matt’in yapmaya çalıştığı şeyi anladı ve daha iyi bir öğretmen olabilmesi için onunla her hafta görüştü.

20

“How Not to Be Poor”, National Center for Policy Analysis, erişim: 8 Mart 2017, http://www.ncpa.org/pub/ba428#sthash.3u5nIAMJ.dpuf.

21

Bunu size 3. Kısım’da daha net açıklayacağım.

22

J.R.R. Tolkien’in yarattığı Orta Dünya evreninden bir karakter. Durin halkından, uzun, gür, kızıl sakalı olan bir cüce. (ç.n.)

23

Jane Nelson, Pozitif Disiplin, çev. Rumeysa Nur Ercan, Pegasus, 2019. (ç.n.)

24

Profesyonel pokercilerin oynadığı, çok sayıda kişiyle oynanabilen bir poker türü. (ç.n.)

25

Jurassic Park’tan en sevdiğim replik, Jeff Goldblum’un canlandırdığı kaçık matematikçi Ian Malcolm’a aittir, şöyle der: “Siz biliminsanları bir şeyi yapıp yapamayacağınızla o kadar meşguldünüz ki yapmalı mı yoksa yapmamalı mı diye durup düşünmediniz.”

26

Alternatif olarak sadece internette yorum bölümlerine baksanız da olur.

27

STEM, ABD’de science, technology, engineering ve maths’in, yani bilim, teknoloji mühendislik ve matematiğin kısaltması olarak kullanılır. Bir tür kapsamlı matematik ve fen bilimleri eğitimidir. (ç.n.)

Конец ознакомительного фрагмента
Купить и скачать всю книгу
На страницу:
5 из 5